• Sonuç bulunamadı

2.1 Değerlerin Toplum Ġçindeki Yeri ve Önemi

2.1.6 Erken Çocukluk Döneminde Değerler Eğitimi

Estetik Değerler: Uyum, simetri ve düzen önceliklidir. Bu değere sahip olan

kiĢi sanatın toplum için faydalı olduğunu düĢünmektedir.

Ekonomik Değerler: Yararlı ve pratik olan önemlidir. Bu değere sahip olan

birey için maddi değerler ön plandadır.

Dini Değerler: Evreni bir bütün olarak değerlendiren bu birey için öncelik

dindir ve dünyada bulunan zevkler din için feda edilebilir.

5- Geert Hofstede‟in Değer Sınıflandırması: Hofstede (1980)‟e göre değer,

bilinen bir durumu diğerine tercih etme olarak tanımlanmaktadır. Değerler bireyin zihinsel programına kayıtlıdır ve bundan dolayı birey, içinde bulunduğu bazı durumlara aynı tepkiyi vermektedir. Bireyin davranıĢlarının oluĢmasında rol oynayan değerlerin kayıtlı olduğu zihinsel program, gözle görülür bir yapıya sahip olmasa da, söylem ve davranıĢlardan fark edilebilmektedir. Hofstede, bireyin ahlaki karar verme sürecinde etkin dört boyuttan bahsetmektedir. Bunlar (Akt. Özkul, 2007: 21):

 Güç Aralığı: Toplumda bulunan bireyler arasındaki güç farkı ve güçsüz insanların gücün eĢit olarak dağılmadığına olan inancı güç aralığını meydana getirmektedir. Bazı toplumlarda statüsü yüksek olan bir aileden gelme veya belirli bir üniversiteden mezun olma ayrıcalık oluĢturmakta; gayret, beceri veya deneyim göz ardı edilmektedir.

 Erillik- DiĢillik: Bu boyutta para, baĢarı ve statü gibi değerler erillikle bağdaĢtırılırken; saygı gösterme ve samimi iliĢkiler diĢillikle bağdaĢtırılmaktadır.  Bireycilik ve Toplumculuk: Özerk davranma, özgürlük gibi unsurlar bireyselcilikle açıklanırken; Uyma ve beraber hareket etme toplumculuğun göstergesi olarak ifade edilir.

 Belirsizlikten Kaçınma: Toplumun belirsizlik karĢısında yaĢadığı tedirginlik, toplumu kesin doğruyu bulmaya yöneltmektedir.

2.1.6 Erken Çocukluk Döneminde Değerler Eğitimi

Erken çocukluk, bireyin kiĢiliğinin oluĢtuğu, temel bilgi ve becerilerin kazanıldığı ve geliĢtiği 0-6 yaĢ grubundan oluĢmaktadır. Bu dönem bireyin geliĢimi açısından “kritik dönem” olarak adlandırılmakta, verilen eğitim kalıcı ve verimli olmaktadır (Arı, 2003).

26

Ġlgili araĢtırmalarda erken çocukluk döneminde kazanılan davranıĢların ilerleyen yaĢlarda çocuğun kiĢilik, alıĢkanlık ve değerlerinde yüksek oranda etkili olduğunu göstermektedir. Bu dönemde temeli atılan bedensel, psiko sosyal ve kiĢilik geliĢiminin, yaĢamın ilerleyen süreçlerinde yön değiĢtirmekten ziyade aynı doğrultuda geliĢim göstermesi yüksek bir olasılık olarak görülmektedir. Okul öncesi dönemin çocukların değerlere iliĢkin bilgilerinin temellerinin atıldığı ilk dönem olmasından hareketle, bu dönemin değerler eğitimi anlamında da oldukça kritik bir süreç olduğu öngörülebilmektedir. Okul öncesi dönemin çocuğun yaĢamındaki önemi ve bu dönemdeki eğitimin gerekliliği kabul edildikten sonra, bu dönemde verilen eğitimin nasıl olacağı ve neye göre verilmesi gerektiği de önemlidir (Yavuzer, 2011: 9).

Doğumla baĢlayıp ölümle biten hayat, belli geliĢim basamakları ve kuralları içerdiğinden, insanın geliĢimi ile bu geliĢim basamaklarının eğitim süreçleri arasında bir uyum olmak durumundadır (Dal, 2018: 23). Bu uyum da geliĢimde süreklilik ve bütünlüğü gerekli kılmaktadır. Bu uyumun yakalanabilmesi noktasında verilen eğitimin, hazırlanan öğrenme etkinlikleri, eğitim durumlarında kullanılan öğretim yöntem ve tekniklerinin de çocuğun geliĢim özelliklerine uygun olarak gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda okul öncesi dönemde gerçekleĢtirilecek değerler eğitimi uygulamalarının da çocukların geliĢimsel özellikleri paralelinde hazır bulunuĢlukları dikkate alınarak planlanmalıdır. Okul öncesi eğitimde öğrenme ortamını ve materyallerini hazırlayarak öğrenme süreçlerinde çocuklara liderlik ve rehberlik yapan okul öncesi öğretmenleridir. Değerler eğitimi gibi soyut içerikli bir konunun, çocuklar için somutlaĢtırılması ve çocuğa uygun hale getirilmesi sürecinde okul öncesi dönem çocuğunun geliĢim özellikleri öğretmene rehberlik yapacaktır (Uyanık Balat ve Balaban Dağal, 2011: 9). Karakter geliĢiminin yüzde sekseninin tamamlandığı bu dönem, değerler eğitimi uygulamalarının verilmesinin en uygun olduğu dönemdir. Bireysel ve toplumsal değerleri bir bütün olarak ele alan bir değerler eğitimi, çocuğun hem evrensel değerleri hem de yaĢadığı toplumun değerlerini anlamasına (Arıkan, 2011), ayrıca yetiĢtiği toplumu benimseyip, iyi bir yurttaĢ olmasına imkan sağlayacaktır (Ulusoy ve Dilmaç, 2012: 62).

Her Ģeyden habersiz dünyaya gelen çocuk aile, çevre ve toplum sayesinde milletini ve kültürünü tanımaktadır (Aydın ve Akyol Gürler, 2012: 16). Çocuğun tüm

27

ihtiyaçları aile tarafından giderildiği gibi, bu süreçte aileden aldığı eğitim de onun karakter geliĢiminde büyük rol oynamaktadır. Adler (1931) 4-5 yaĢlarında, çocukların yaĢama bakıĢ açılarının oluĢtuğunu ve bu durumun değiĢtirilmesinin güç olduğunu, tüm yaĢamını bu bakıĢ açısıyla devam ettirip, dünyaya da bu Ģekilde bakacağını savunmaktadır (ġipal, 2018: 20).

Erken çocukluk döneminde çocuğun hem biliĢsel, hem duyuĢsal, hem de psikomotor davranıĢlarının Ģekillenmesinde çevresel faktörler ön plandadır. Çocuğun yaĢadığı bu ilk tecrübe onda kalıcı olmakla birlikte, davranıĢsal olarak da örnek teĢkil etmektedir. Bu nedenle çocukların geliĢim özelliklerini bilmek ve onları doğru davranıĢa yöneltecek bilinçle hareket etmek gerekmektedir. Aksi takdirde yapılacak yanlıĢ çocuğun, dolayısıyla toplumun, ileriki yaĢamında telafi edilemeyecek sorunlara neden olacaktır. Bu bağlamda ailenin rolü, çocuğun yeme, içme, barınma gibi maddi ihtiyaçlarını karĢılamasının yanında; güven duyma, huzur, sevgi ve ilgi gösterme gibi manevi değerleri onlara göstererek kazandırması yönüyle oldukça önemlidir. Bu durum aileyi, çocuğun kiĢilik geliĢiminin ilk adımlarının atıldığı ve en iyi eğitim aldığı yer yapmaktadır (Aydın, 2003: 127- 128). Dolayısıyla ebeveynler çocuğun fiziksel, biliĢsel, zihinsel ve sosyal geliĢim aĢamalarının farkında olarak, ona sağlıklı bir yaĢam ortamı sağlamalı, bununla birlikte geliĢen dinî ve ahlakî yönleri de göz ardı etmemelidir.

Nitekim çocuğun, yetiĢkinlik dönemindeki dinî duygu ve düĢünceleri erken çocukluk döneminde kazanılmıĢtır. Bilinçli olarak verilen dinî eğitim, çocuğun sağlıklı bir Ģekilde din duygusunun geliĢimini sağlayacak, zorlama ve baskı ile verilen eğitim ise çocuk üzerinde olumsuz sonuçların oluĢmasına, hatta dinî inançlarının zayıflamasına neden olacaktır (Köylü, 2004: 137). Bir diğer önemli husus ise verilecek dini duygu ve davranıĢların çocuğun geliĢim özelliklerine uygun bir Ģekilde verilmesi gerektiğidir (Sağlam, 2009: 84). Bu geliĢim sürecinde çocuk en fazla ailesiyle zaman geçirdiği için ailenin yaklaĢımı da oldukça önem arz etmektedir.

Uyanık (2006: 1), erken çocukluk döneminde değerler eğitiminin sosyal becerilerin kazanılması noktasında katkı sağladığını ifade etmektedir. Örneğin; YardımlaĢma ve paylaĢma gibi değerler bireyin karĢılıklı etkileĢim sonucu kazanabileceği sosyal beceriler olup, değerler eğitimi ile iliĢkili olduğunu göstermektedir. Okulun sosyal becerilerin kazandırılmasında noktasında önemli bir yeri vardır. Sosyal becerilerini bütünüyle tamamlamıĢ bir birey; yaĢadığı topluma uyum sağlamakla birlikte