• Sonuç bulunamadı

B- Anonim şirket

4. Emredici hükümler

TTK Tasarısı ile getirilen yeniliklerden üzerine en çok tartışılanlarından biri de 340. maddedeki emredici hükümlere ilişkin düzenlemedir. Bilindiği gibi özel hukuka sözleşme serbestisi ilkesi hâkimdir. Ancak bu madde ile esas sözleşmenin kanunun anonim şirkete ilişkin hükümlerinden yalnız kanun açıkça izin vermişse sapabileceğini söylenmektedir. Hüküm AlmPOK’un 23 (5) paragrafından esinlenilerek kaleme alınmış, ancak diğer kanunların öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümlerinin o kanunlara özgülenmiş olarak hüküm doğuracağını söyleyen ikinci cümlesi ile mehaz hükümden farklılaşmıştır157.

Maddenin bu haliyle Tasarı’da sözleşme serbestisi ilkesinden158 ayrılarak

155 TTK Tasarısı Madde Gerekçeleri m. 339.

156 Esas sözleşmedeki bir hususun tescil edilmiş hâli ile ilan edilmiş hâli arasında bir farklılık

varsa, iyi niyetli üçüncü kişilerin TTK Tasarısı m. 37’de düzenlenen görünüşe güven ilkesine dayanmaları mümkündür.

157 TTK Tasarısı Madde Gerekçeleri m. 340.

158 Sözleşme serbestisi ilkesi ve tarihsel gelişimi hakkında bkz. ATAMER, M. Yeşim, Sözleşme

Özgürlüğünün Sınırlandırılması Sorunu Çerçevesinde Genel İşlem Şartlarının Değerlendirilmesi, 2. Bası, Şubat 2001 s. 9 vd.

49

emredici hükümler ilkesine yöneldiği söylenebilir159. Madde gerekçesinde bu

ikinci cümle ile SerPK, Bankacılık Kanunu160 gibi kanunlar çerçevesinde serbesti

sağlanmasının amaçlandığı belirtilmektedir.

Esas sözleşme pay sahiplerinin şirket kurma iradelerini ortaya koydukları bir sözleşme olduğundan, Tasarı’ya getirilen eleştirilerde bu hükmün sözleşme serbestisi ilkesinin ihlali olacağı savunulmaktadır. Maddenin özel kanunlara ilişkin esas sözleşme hükümlerinin yalnız bu özel kanunlara özgülenmiş hâlde sonuç doğuracağına dair düzenlemesi bakımından da özel hükmün genel hükümden önce uygulanacağı prensibine aykırı olduğu belirtilmektedir161. Ayrıca

bu düzenlemeyle Tasarı’nın kaçındığı pay sahipleri sözleşmelerinin daha da artacağı iddia edilmektedir162.

Sözleşme özgürlüğü ilkesi uyarınca kişi dilediği akdi dilediği kimse ile yapmakta veya dilerse yapmamakta serbesttir163. Sözleşme serbestisi ilkesinin sınırları

BK’nın 19 ve 20. maddelerinde gösterilmiştir164. Güçlerin dengeli şekilde

dağıldığı bir ortamda, taraflar için son derece özgürlükçü ve tercih edilir bir düzen sağlayacak bu ilke gerçek hayatta ancak sözleşme taraflarının pazarlık güçlerinin birbirine denk olduğu durumlarda tam olarak işlevini yerine getirebilecektir165.

Zira uygulamada, ekonomik yönden daha kuvvetli olan, bu ilke sayesinde, karşı tarafın aleyhine sonuçlar doğuruyor olsa bile, kendi isteklerini sözleşmeye geçirerek karşı tarafı da bu sözleşme ile bağlamaktadır. Bu sebeplerle hukukun

159 KARASU, Rauf, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirketlerde Emredici

Hükümler İlkesi, Ankara 2009, s. 43.

160 Kanun No: 5411 Kabul T: 19.10.2005, RG T: 1.11.2005 RG No: 25983. 161 MOROĞLU Genel Değerlendirme s. 350.

162 MOROĞLU, Erdoğan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı: Başlangıç, Ticari İşletme, Ticaret

Şirketleri ve Son Hükümler’e İlişkin Değerlendirme ve Öneriler, İstanbul 2005 s. 83.

163 OĞUZMAN, M. Kemal, ÖZ, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Gözden Geçirilmiş

Beşinci Bası, İstanbul 2006 s. 19.

164 REİSOĞLU, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, On Dördüncü Bası, İstanbul 2006 s. 128. 165 ATAMER s. 19.

50

çeşitli dallarında da sözleşme özgürlüğünün kanuni düzenlemeler ile sınırlandırılması yoluna gidilmektedir166.

Sözleşme özgürlüğü ilkesine getirilen bu eleştiriler üzerinde düşünülmeden, maddenin ilkeye aykırı olduğu gerekçesiyle çekinceyle karşılanması doğru değildir. Aksine madde, bu hâliyle pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarının korunması bakımından önem arz edecektir. Ancak, şahıs iradelerinin özgürlüğü ile doğrudan bağlantılı olan bu ilke sınırlanırken, kendi iradesini karşı tarafın haklarını yok sayacak şekilde empoze edebilecek olan güçlü karşısında güçsüzün haklarını koruma amacından daha öteye gidecek şekilde hareket edilmemesine de özen gösterilmesi daha doğru olacaktır. Buna ek olarak, bu kadar katı şekilde düzenlenmiş bir esas sözleşme şirketler bakımından hareket serbestisini de son derece sınırlayacaktır167. Dolayısıyla bu hâliyle amacını aşan bir düzenlemenin

ortaya çıktığı söylenebilir.

Bunun yanında; madde gerekçesinde yapılan açıklamaya göre; “kanunda açıkça izin verilmişse” ibaresinin, maddenin lafzından “sapabilme” imkanının açıkça anlaşılmadığı durumlarda, amaca uygun düşen, metodoloji öğretisine aykırı olmayan, tatmin edici gerekçelere dayanan, sonuçları adil olan ve menfaatler dengesini gözteden bir yorumla “sapabilme”nin haklılık kazandığı”168 durumlar

da dikkate alınmalıdır. Mehaz kanunun hükmüne ilişkin tartışmalarda da lafza göre mi yoksa amaç ve anlama göre mi yorumlanması gerektiği tartışılmaktadır169. Hükmün, aksine düzenlemeye izin verip vermediği konusunda,

166 TEKİNALP TTK Tasarısının Kurumsal Yönetim Felsefesine Yaklaşımı N.35.

167 MOROĞLU Genel Değerlendirme s. 349. TTK Tasarısı’nın tip anonim şirket yarattığına da

gönderme yapılmıştır (bkz. ESİN, İsmail, “Hissedarlar Sözleşmesi”, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı sempozyumu, 27 – 28 Mayıs 2005, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, Cilt: II Sayı:1 İstanbul 2005, s. 477). Bu bakımdan ESİN, Tasarı’nın amacı dikkate alındığında bunun tutarlı olduğunu, şirket sözleşmesi ile detaylı şekilde şirket yapılanmasıını düzenlemek isteyen bir kişinin limited şirket formunu esas almaya yönlendirdiğini, Tasarı’nın da zaten bunu amaçladığını da sunumunda ayrıca ifade etmektedir (bkz. ESİN s. 479).

168 TTK Madde Gerekçesi m. 340. 169 KARASU s. 45 vd.

51

hükmün anlam ve amacına göre de incelenmesi gerektiği yönündeki görüş170,

uygulamada ortaya çıkabilecek hakkaniyete aykırı durumların önlenmesi bakımından Tasarı’nın mevcut düzenlemesine getirilebilecek en uygun çözüm olarak görünmektedir. Emredici hükümler ilkesinin amaçları olarak anonim şirket esas sözleşmelerine belli standartların getirilmesi ile hukuki güvenlik ve şeffaflığın sağlanması, pay sahipleri ve ilgililerin korunması sıralanmaktadır171.

İlkenin bu amaçları dikkate alınacak olursa emredici hükümlerin yorumlanması bakımından aynı sonuca ulaşılacaktır.

Pay sahipleri sözleşmesi konusunda, madde bu sözleşmeleri yasaklamamakta ancak bu sözleşmelerin şirketler hukuku anlamında ticaret kanunu kapsamında hüküm doğurmayacağını kabul etmektedir. Esasında ayrılık ilkesi172 çerçevesinde

de pay sahipleri ile ayrı bir şahıs olan şirketin iradelerinin ve malvarlıklarının birbirinden bağımsız olduğu kabul edilir. Dolayısıyla pay sahipleri sözleşmelerinin de yalnız bu sözleşmeye taraf olan pay sahipleri bakımından hüküm doğuracağı iddia edilebilir173. Ancak uygulamada bu ayrım bu kadar net

yapılamamakta, pay sahipleri sözleşmesine taraf olan pay sahiplerinin yönetime etki etme güçlerine göre söz konusu sözleşmenin şirket üzerinde etkisi hissedilebilmekte, bu sebeple kimi zaman diğer pay sahiplerinin hakları ihlal edilmektedir174. Pay sahiplerinin ve ilgililerin haklarının korunması bakımından

paysahipliği sözleşmeleri ile getirilen düzenlemelerin izlenmesi, ilgililerin gerekli durumlarda bu sözleşmelere müdahale edebilme yollarının kolaylaştırılması gerekmektedir. Ancak bunun yolunun, pay sahipleri arasında kullanılmaya devam edecek bu sözleşmeleri şirketler hukuku alanından tamamen dışlamaktan geçtiğine katılmak mümkün değildir. Bunun yerine, bu sözleşmelerin de şirketler

170 KARASU s. 47. 171 KARASU s.43.

172 bkz. YANLI, Veliye, Anonim Ortaklıklarda Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması ve Pay

Sahiplerinin Ortaklık Alacaklılarına Karşı Sorumlu Kılınması, İstanbul 2000, s. 10vd.

173 OKUTAN NILSSON, Gül, Anonim Ortaklıklarda Pay Sahipleri Sözleşmeleri, İstanbul 2004

s.43. Ayrıca Tasarı’da emredici hükümler ilkesinin pay sahipleri sözleşmeleri bakımından incelemesi hakkında bkz. KARASU s. 177 vd.

52

hukuku çatısı altında da değerlendirilmesini sağlamak sözleşmelerin kontrolünü kolaylaştıracaktır175. Ayrıca Tasarı ile getirilen hükümler ilgililerin haklarını

korumayı hedeflediğinden bu müdahale ve koruma yolları pay sahipleri sözleşmeleri için de geçerli olabilecektir.

Gerekçede yapılan açıklamalar ışığında hükmün getirmek istediği amaç dikkate alındığında, kurumsal yönetimin hakkaniyet ilkesinden etkilenildiği anlaşılmaktadır176.