• Sonuç bulunamadı

TEHLİKELERİNDEN KORUNMA TEDBİRLERİ

3.6.2. Emniyet Yönetim

Emniyet hasardan veya riskten uzak olan şeklinde tanımlanabilir ancak bu uygulamada mümkün değildir. Bu durumda tanımı gerçeğe yaklaştırmak için riskin ve yaralanmanın seviyesi kabul edilebilir düzeyde olan şeklinde değiştirebiliriz. Bir başka tanıma göre emniyet, açık olarak bir insanın yaralanmasına sebep olacak

98 veya bir yükün zarar görmesine sebep olabilecek faktörlerden arındırılmış olma durumu şeklinde tanımlanmaktadır (Scratch, 1984).

Lars Harms Ringdahl’e göre emniyet; riskin karşıtı olan bir sistem olarak nitelendirmiş ve bireyin yaralanmasına yada tesise veya çevresine zarar verebilen belirli faktörlerden arındırılmış bir sistemdir (Ringdahl, 2001:15).

Yukarıda verilen emniyet ve yönetim kavramı tanımları incelendiğinde emniyet yönetimi ifadesi şu şekilde tanımlanabilir; örgütün gerçekleştirdiği faaliyetlerde, kaza ve/veya yakın kaza ihtimali olaylar yaşanmaması amacına yönelik olarak yönetimin ve çalışanların göstermesi gereken faaliyetler bütünü ile gerçekleşen faaliyetler sonucunda elde edilen verilerin doğru şekilde analiz edilerek gelecekte yapılması gereken faaliyetlerin belirlenmesidir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere; emniyet yönetiminin özellikle tehlikeli olarak tanımlanan iş kollarında süreklilik göstermesi gereken bir konu olduğu da söylenebilir.

Emniyet yönetimi özellikle tehlikeli maddelerle çalışan veya operasyonlarının çevreye ve insan hayatına karşı risk taşıdığı belirlenen endüstriler başta olmak üzere pek çok endüstrinin konusu olmuştur. Temel amaç işletmenin kaza ve sorunların giderilmesi, çeşitli risklerin gerçekleşmesi nedeniyle tesislerin, tesislerdeki donanımların, çalışan personelin, işletme ile yakın ilişki içerisindeki paydaşlarının, çevrenin korunması ve zarar görmesi ihtimalinin ortadan kaldırılmasıdır. Esteves emniyet sürecinin temel problemini açıklarken "sadece kurulu donanımlara ya da operatörlere zarar gelmesi ihtimali olan zararları belirlemenin dışında üretim sürecinin etkinliğini, ürünlerin kalitesini ya da verilen hizmetin kalitesinin zarar görebilmesi ihtimalinin de bulunmasıdır" ifadesini kullanmıştır (Esteves ve diğerleri, 2005: 622).

Özellikle tehlikeli maddelerin ulaştırmasında büyük rol oynayan deniz ticareti açısından da hizmetin, ürünün kalitesinin, tesislerin, çalışan personelin ve limanın dış bölgesinde yer alan yerleşim birimlerinde yaşayan halkın zarar görebilme ihtimalini ortadan kaldırmak üzere emniyete yönelik doğru yönetim felsefelerini kullanan yöntemler geliştirilmeye ve kullanılmaya çalışılmaktadır. Bu bölgede yaşayan halk eğer bölgesinde üretilen, depolanan , kullanılan veya yollanan tehlikeli maddeler varsa, bunların yaratacağı potansiyel tehlikeleri bilmeleri gerekir. Böyle bölgelerde yaşayan insanların potansiyel riskleri anlamaları için; neden bir acil

99 durum müdahale planı var, bu plan nasıl çalışır ve acil durumla karşı karşıya kalındığında ne tür önlemler alınması beklendiğine dair bilgilendirilmesi gerekir.

Büyük ölçekli deniz ve açık deniz tesislerindeki tasarım ile ilgili üç geniş tasarım kategorisi aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır (Cleland ve diğerleri, 1983: 64 ve Wang, 1998: 252).

Orijinal Tasarım: Sistemde yeni bir görevin yerine getirilmesi için üretimin orijinal çözüm gerektirmesi,

Uyarlanmış tasarım: Bilinen sistemin değişen görevlere uyarlamayı gerektirmesi,

Farklı tasarım: Seçilen sistemin belirli açılardan düzenlenme ve değişik büyüklüklerde uyarlamaya gereksinim duyması

Yukarıda belirtilmiş olan tasarımlar denizcilikte emniyet yönetimi açısından değişik aşamalarda kullanılmıştır.

Emniyet değerlendirmesi prosedürlerinin uygulanması ve gelişiminde büyük deniz tesislerinin ve kıyıdan uzak tesislerin gelişen teknolojik karmaşıklığı büyük rol oynamaktadır. "Piper Alpha" kazası ve "Herald of Free Enterprise" gemisinin batışı bu tip değişimlerde örnek olarak gösterilmektedir (Wang, 1998: 253) .

Aşağıdaki şekil 18’de de gösterilmiş olan aşamalar büyük deniz ve açık deniz tesislerinin emniyet süreci için geliştirilmiş tasarımların bir sonucu olarak görülmüştür ve aşamaları da; problemin tanımlanması, tehlikenin tanımlanması, riskin tahmini, risk değerlendirmesi ve tasarımın gözden geçirilmesi olarak belirlenmiştir (Wang, 1998: 253).

Emniyet için tasarım, ihtiyacın belirlenmesi ile başlar. Problem tanımlanması emniyet için ihtiyacın belirlenmesini içerir ve projenin sınıflandırılmasıyla birlikte yönetilmelidir (Wang, 1998: 254).

100

Şekil 18: Emniyet Yapısı İçin Tasarımın Beş Aşamasının Birbirleriyle İlişkisi

Kaynak: Wang, 1998: 253

Pek çok firmada emniyet sisteminin değerlendirilmesinde en az iki ölçüm yapılmaktadır. Bunlar; kaza/olay sıklığı ve denetlemelerdir. Olay sıklığı önemlidir ancak sürecin geliştirilmesi için kaza/olay sıklığı yaklaşımı her zaman kullanışlı değildir. Nedenlerin detaylı araştırması olmaksızın, olay sıklığı / frekansı bu noktada bir problem olduğunu göstermekte fakat problemin ne olduğu hakkında bilgi vermemektedir (Carder, 2003: 157). Problemin doğru tanımlanması sorunun çözümlenebilmesi açısından önemlidir.

Kaza nedenlerinin ve kazalara yönelik emniyet araştırmalarının yapıldığı araştırmalarda olayların temelinde insan faktörünün bulunması birçok çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Petersen kendi çalışmasında benzer bir çalışma yapan Heinrich'in çalışmasını iki noktada özetlemiş ve kazalara yönelik olarak şu hususlar üzerinde durmuştur (Fang ve diğerleri, 2004: 43).

 Kazaların arkasındaki temel neden insandır.

 Kazaların önlenmesi konusunda gerekenin yapılması yönetimin sorumluluğudur.

Bütün sistematik emniyet analizi ve gerekli önlemler erken alındığında pek çok deniz ve açık deniz tesislerindeki felaket türündeki kazaların önlenmesi mümkün olabilmektedir. Tehlike tanımlama aşamasında deneyimli ve uzman mühendislerin olası bütün hata olaylarının sistematik tanımlamasını ve bunların sistem üzerindeki

101 etkilerini ve önlemlerin performanslarını ölçmeleri gerekmektedir. Değişik emniyet analizi metotlarında, sistemin potansiyel tehlikeleri birleşik olarak veya ayrı ayrı incelenebilmektedir (Wang 1998: 256).

Şekil 19: Üst-Alt Emniyet Değerlendirme Süreci

Kaynak: Wang 1998: 256

Emniyete yönelik olarak problemin doğru tanımlanmasında ortaya çıkan temel sorun işletmelerde yaşanan kazalarda, eğer yaralanma veya ciddi hasarlar meydana gelmemişse kazaların raporlanmamasıdır. Pek çok işletme açısından bu tip bir prosedür tanımlanmamış olmakla birlikte çalışanlarca veya doğrudan yönetim tarafından bu temel sorun göz ardı edilmektedir. Doğrudan yönetim tarafından bu tip raporlamaların yapılmasının engellenmesi ise işletmenin dışarıdan denetlenmesi veya gözlemlenmesinde hataların gizlenmesi amacını taşımaktadır ve zaman içerisinde bu duruma neden olan faktörlerin unutulması anlamına gelmektedir. Bu tip raporlamaların yapılmaması durumunda düzeltilmeyen faaliyetler Carder'e göre özellikle ciddi problemlere işaret etmekte ve düzeltilmediği takdirde de gelecekte çok daha büyük olaylara sebep olabilecektir (Carder, 2003: 158).

Emniyet yönetimi ile ilgili en temel nokta finans açısından durumun gözden geçirilmesidir. Crawley'in çalışmasında da belirttiği üzere çevre ve emniyet unsurları göz önüne alındığında "gerçekleştirilecek projelerin ortak noktasının finans olduğu görülür ve projeler, işletmeye dönüş oranına bakılarak doğrulanmakta ve bu şekilde emniyet, sağlık ve çevre ölçütlerine ilişkin finansal değerler belirlenmektedir" demektedir. Dolayısıyla eğer emniyet, sağlık ve çevreye ilişkin projelerin maliyetleri çok yüksekse finansal kriterler sağlanamayacak ve proje onaylanmayacaktır (Crawley ve Ashton, 2002: 23).

102 Finansal açıdan işletmenin emniyete bakış açısı son derece önemlidir. Ancak bazı sektörlerde maliyet ne kadar yüksek olursa olsun gerekli önlemler alınmak zorundadır. Yüksek risklerin bulunmadığı endüstrilerde ise maliyetler ile emniyet önlemleri arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Crawley "eğer insan hayatına riski çok yüksekse pasif emniyet önlemleri ile (riskin) maliyetin azaltılması daha iyi bir önlem olabilir ancak bu da bir maliyet gerektirmektedir. Emniyete ve çevreye verilen önem riskin önlenmesi için harcanacak miktarı belirleyecektir" şeklinde durumu özetlemektedir (Crawley ve Ashton, 2002: 24).