• Sonuç bulunamadı

TEHLİKELERİNDEN KORUNMA TEDBİRLERİ

3.9. EMNİYET EĞİTİMİ

Eğitim, bireyin öğrenim sonucu edindiği bilgilerin uygulamaya dönüştürmesini sağlayacak davranış değişikliğini meydana getiren, amaçları saptanmış planlı bir etkinliktir (Tınaz, 2000: 13). Günümüzün öğrenen örgütleri, üyelerinin gelişimini sürekli teşvik etmekte, öğrenmeyi işletmenin kapasitesini ve başarısını artırmaya yönelik bir yatırım olarak kabul etmektedirler (İraz, 2004: 62). Bu doğrultuda, işletmelerde eğitim faaliyetlerine verilen değerin arttığı ve iş emniyeti eğitimi ya da emniyet eğitiminin daha fazla ağırlık kazandığı anlaşılmaktadır (Efil, 1984: 201).

İş güvenliği mühendisliği bağlamında iş çevresi ve makineye odaklaşılırken; emniyet eğitimi makineyi işleten ve materyalleri kullanan insan ile ilgilidir. Emniyet eğitimi sadece prosedürleri ve makineyi “doğru” ya da “güvenli” biçimde kullanmayı içermemekte; aynı zamanda “tutum” faktörüne de odaklaşmaktadır (Yoder ve diğerleri, 1958: 20). Bilindiği gibi, iş kazalarının meydana gelmesinde insan faktörünün payı büyüktür. İşçilerin işletmenin emniyet kurallarına uygun olmayan davranışları sonucu kazaların oluşmasında, eğitim eksikliğinin önemli rolü bulunmaktadır. Tüm kazaların yaklaşık olarak %80’inin insan hatası ya da güvenli olmayan davranıştan meydana geldiği (Colvin, 1992: 259) ve kazaların yaklaşık %3’ünün önlenmesi mümkün olmayan, %97’sinin ise önlenebilir kazalar olduğu (Aksoydan, 2003: 14) dikkate alındığında, iş emniyeti alanında eğitimin gerekliliği ortaya çıkmaktadır (Colvin, 1992: 113). Emniyet eğitiminin temel işlevi, işçilerin emniyete yönelik dikkat derecesini artırmak ve emniyet bilincini oluşturmaktır (Blake, 1963: 259). Bireyin asgari risk ile azami başarı elde etmesine yardımcı olacak bilgi, tutum ve becerileri geliştirme girişimi niteliğindeki emniyet eğitiminin diğer temel işlevleri de şu şekildedir (Bever, 1992: 15):

 Bilgi aktarımı: İşçide kaza potansiyeli ve sorun alanlarına ilişkin farkındalık yaratır.

129  Tutumların kazandırılması: İşçinin davranış değişimini gerçekleştirebilecek potansiyel değeri tahmin etmesini mümkün kılar.

 Yetenek gelişimi: işçinin güvenli davranış sergilemesine olanak kılar.

Görüleceği gibi, eğitim aracılığıyla işçilere çalışma ortamında nelerle karşı karşıya oldukları ve bunların kendileri açısından doğurabileceği tehlikeleri tanıma ve öğrenme olanağı sağlanarak, bilgi edinme hakları yaşama geçirilmiş olmaktadır (Büyükuslu, 2004: 222). Ayrıca, işçinin işi kavrama gücü ve performansı gelişmekte, hatalı davranışları ve böylelikle iş kazalarının meydana gelme olasılığı azalmaktadır. Bir diğer anlatımla, eğitim işçilerin kazaları ortadan kaldırmak ya da hatalı davranışlardan kaçınmak için ihtiyaç duydukları emniyetle ile ilgili bilgi, yetenek ve tutumları edinmeleri ve geliştirmelerini sağlamaktadır.

Belirtilen katkıları karşısında işletmeler, olumlu emniyet kültürünün oluşumunda etkiye sahip olan bir diğer faktör özelliğindeki emniyet eğitimine giderek artan bir önem göstermektedir. Gerçekten, işletmede emniyet alanında yapılacak iyileştirmelerde işçilerin iş emniyetine ilişkin tutum ve davranışlarının eğitim aracılığıyla değiştirilmesi yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Yöntemin benimsenmesindeki esas neden, işçilerin alacakları eğitim sayesinde zamanla işi güvenli biçimde yapacaklarının varsayılmasıdır. İş emniyeti kılavuzlarında da, eğitim kaza önleme ve azaltma aracı (Cohen ve Jensen, 1984: 125); bir diğer anlatımla iş sağlığı ve iş emniyeti sorunlarının bir çözüm yöntemi olarak kabul edilmektedir (Manuele, 1993: 56). Bununla birlikte, eğitimi sadece yasal bir yükümlülük olarak kabul eden işletmelerle de karşılaşılabilmektedir.

İşçilerin emniyet davranışını geliştirmede kullanılan emniyet eğitim programları sayesinde güvenli olmayan davranışlar mümkün olduğu kadar azaltılabilmektedir (Raouf ve Dhillon, 1994: 75). Nitekim; emniyet eğitiminin yüksek ve düşük kaza oranlı işletmeleri ayırt eden temel özelliklerden birisi olduğunu bazı araştırmalar göstermiştir (Reese, 2003: 337). Örneğin; H. Harvey Cohen ve Roger C. Jensen (1984) araştırmalarında davranış örneklemesi yaklaşımını kullanarak endüstriyel yük kamyonu operatörleri üzerinde emniyet eğitim programının etkinliğini incelemişlerdir. Araştırma sonuçları, iş tehlike analizinden elde edilen güvenli olmayan iş uygulamalarını işletimsel olarak değiştiren emniyet eğitiminin etkili biçimde yapılabileceğine işaret etmiştir (Cohen ve Jensen, 1984: 129). Özellikle

130 işçiler görevlerini gerektiği biçimde yerine getirmediklerinde, eğitimin onlara standart prosedürü aktaracağı genellikle kabul edilen bir görüştür. İdeal olan, emniyet eğitiminin emniyet sorunları ortaya çıkmadan ve kazalar meydana gelmeden önce gerçekleştirilmesidir. Bu anlamda, verilecek eğitim hem genel sağlık ve emniyet kurallarını, hem de işe ait özel prosedürleri içermelidir. Ayrıca, eğitim bir kaza ya da ucuz atlatılan olay meydana geldiğinde tekrarlanmalıdır (Reese, 2003: 229). Emniyet eğitiminin başarısı, büyük ölçüde eğitim gereklilikleri ile sunulan eğitim arasındaki uyuma bağlıdır. Ancak, emniyet eğitim programları eğitim görenlerin ihtiyaçlarını kimi zaman tam anlamıyla karşılamaktan uzak kalabilmektedir. Bu gibi durumların bazı örneklerine aşağıda yer verilmektedir (Cooper, 1998: 212):

 Uygun olmayan öğrenme yöntemlerinin kullanılması (elle çalışan işçilere uygulama yaptırma yerine konferans verme gibi).

 Eğitim görenlerin yaptıkları işleri dikkate almadan eğitimciler tarafından hazırlanan konuyla ilgisi olmayan eğitim müfredatının uygulanması.

 Eğitim süresinin, konuların tam olarak anlaşılması bakımından yetersiz olması.

 Deneyimsiz eğitimcilerden faydalanılması.

 Eğitim görenlere öğrenme düzeyleri hakkında eğitimciler tarafından geribildirimde bulunulmaması.

Belirtmek gerekir ki, işletmede ideal bir eğitim programı planlanıp uygulansa bile, verilen eğitimin faydası üzerinde üretim hedeflerine ulaşma baskısının zarar verme olasılığı mevcuttur.

3.9.1. Denizcilikte Emniyetli Yönetimi Yaklaşımı - ISM

Denizcilik sektöründe emniyet yönetimi tüm diğer sektörlerde ve işletmelerdeki bunlara havayolu, nükleer enerji, kimyevi madde üretim tesisleri, petrol rafinerileri gibi tesisler örnek gösterilebilir zaman içerisinde gelişim göstermiştir. Kronolojik süreci ile bu gelişim "cezalandırma kültürü" ile başlamış, "uygunluk kültürü" ile devam etmiş, "kendini kontrol" sürecine geçmiş ve bu aşamada da Emniyetli Yönetim Sistemi - SMS (Safety Management System)

131 devreye girmiştir (ICS ve ISF, 1996; 5, Arslan, 1998; 14-15, Cerit, 1998; Nas, 2006: 142).

Nas yapmış olduğu çalışmada ISM ile ilgili uygulama kurallarını tüm uluslararası deniz hukuku konularının denizcilik örgütleri içerisinde yerini bulduğu bir yönetim felsefesi olarak değerlendirmektedir ve bu felsefenin esas amacının da örgütün tüm yönetim fonksiyonlarını ve uygulamalarını belirli standartlara kavuşturmak olarak belirtmiştir (Nas, 2006: 143).

Gerçek anlamda da ISM ile ilgili IMO'nun yayınlamış olduğu uygulama rehberi başlıkları incelendiğinde uygulamaların aşağıdaki başlıklar üzerinde durduğu görülmektedir.

 Emniyet ve çevresel koruma yönetim sistemi  Emniyet ve çevresel koruma politikası  Şirket sorumlulukları ve yetkisi

 Atanmış kişi(ler)

 Gemi Kaptanının sorumluluğu ve yetkisi  Kaynaklar ve personel

 Gemi operasyonları için planlar geliştirilmesi  Acil durum hazırlıkları

 Uygunsuzlukların, kaza ve tehlikeli durumlarının analiz edilmesi ve raporlanması

 Gemi donanımlarının bakım ve tutumları  Dokümantasyon

ISM özellikle denizcilik sektöründe son derece pahalı ekipmanların kullanıldığı, pahalı yüklerin çok büyük miktarlarda taşındığı, olası bir acil durum karşısında müdahalelerin çok gecikmeli ve sınırlı olarak sağlanabilmesi nedenleriyle gemi işletmecisi firmaların emniyet ile ilgili örgütsel kültürlerinin uluslararası

132 düzenlemeler yoluyla zorunlu hale getirilmesini amaçlamaktadır. Dolayısıyla sektörün emniyet faktörleri ile ilgili gelişimi için gerek emniyet kültürünün tüm dünya denizciliği açısından standartlaştırılması amacıyla ve gerekse emniyete olan ilginin geliştirilebilmesi için dışarıdan güçlü ve zorlayıcı tedbirlere başvurulmuştur.

Diğer sanayi alanlarında olduğu gibi ISM sistemi aslında bir işletmenin yönetimi tarafından emniyet ile ilgili etkenlerin gelişiminin sağlanabilmesine zemin hazırlamış ve sadece sektörün belirli bir alanında değil yavaşça yayılma göstererek sektörün diğer unsurlarının da bu güvenli sisteme sahip olmasına yardımcı olmuştur.

3.9.2. Limanlarda Emniyet Yönetimi

Limanlar genellikle kent merkezlerine yakındır. Bunun sonucunda da hem tarihsel açıdan ve hem de limandaki uygulamalar nedeniyle pek çok liman şehirlerle fiziksel ve sosyal olarak yakından ilişkilidir. Bu nedenden ötürü de limanın fiziksel sınırları şehir yapısı içerisinde çok fazla büyüyebilir. Bu noktadan hareketle gerçekleşebilecek kazaların çevreye -ve insana- olan etkileri çok ciddi sonuçlar doğurabilir (Darbra ve Casal, 2004: 86).

Liman sahası içerisinde tehlikeli yüklerin bulunması çevresindeki nüfusun olumsuz hissetmesine ve liman içinde negatif bir etkinin oluşmasına neden olacaktır. (Planas-Cuchi, 1998). Diğer taraftan, limanın geleceği açısından nüfusun yoğun olduğu alandan daha uzağa taşınması ihtimali de pratikte mümkün değildir (Darbra ve Casal, 2004: 86).

Büyük tehlikeli olay verileri servisi (Major Hazard Incident Data Service - MHIDAS) verileri kullanılarak İngiltere Sağlık ve Emniyet İdaresi Önemli Tehlikeleri Değerlendirme Biriminin temsilcisi olarak Emniyet ve Güvenilirlik Dairesi (Safety and Reliability Directorate - SRD) tarafından yapılan tarihsel analizlerde (p. 86) son yıllarda gerçekleşen kazaların sayısının ciddi biçimde arttığını tespit etmiştir. İlginç bir biçimde kimyasal endüstrisindeki ve tehlikeli yüklerin taşınmasında yaşanan kazalar da aynı eğilimi yansıtmakta ve son 10 yılda ciddi biçimde artış göstermektedir. Bu artışın son zamanlarda gerçekleşmesinin etkenlerinden ilki meydana gelen kazalar hakkında daha iyi bilgiler elde edilmektedir. İkinci etken ise endüstriyel faaliyetlerin fark edilebilir biçimde büyüdüğü pek çok ülkede tehlikeli ürünlerin taşınması yine fark edilir seviyede artmış ve doğrudan liman operasyonlarının artmasına neden olmuştur. Yine bu gerçekleşen kazalarda sekiz

133 farklı olası neden tespit edilmiştir. Bunlar; Mekanik hatalar, çarpışma hataları, insan hataları, teçhizat hataları, hizmet hataları, şiddetli tepkiler, dışsal olaylar ve bozulmuş süreç durumlarıdır (Darbra ve Casal, 2004: 87).

Taşımacılığın farklı modelleri içerisinde de taşınan yükün miktarına bağlı olarak daha fazla tehlike potansiyeline sahip olduğu görülmüştür. Buna karşılık tehlike açısından bakıldığında karayolu ile taşımaların özellikle gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla yaşam alanlarından geçmesi sebebiyle daha fazla riske sahip olduğu görülmektedir (Khan ve Abbasi, 1999: 9).

Genel olarak bakıldığında riskin konsepti belirli bir tehlike için bu tehlikeden zarar görebilecek insanların popülâsyonu içerisindeki sayı ile olayların frekansı arasında bir ilişki bulunmaktadır (Bajpai ve Gupta, 2005: 303).

Tablo 5: Risk Değerlendirme Matrisi

Ş

İDD

E

T Orta seviyede risk Yüksek risk Çok yüksek risk Düşük risk Orta seviyede risk Yüksek risk Çok düşük risk Düşük risk Orta seviyede risk

OLASILIK