• Sonuç bulunamadı

3. DİJİTAL KÜLTÜRDE DEĞİŞEN YAŞAM BİÇİMLERİ VE

3.1. Yaşam Tarzlarını Biçimlendirme Sürecinde Dijital Kültür ve Etk

3.1.1. Emek ve Sermayeye Etki Bakımından Dijital Kültür ve Dönüşen

Emek ve sermaye bakımından dijital kültürü ele aldığımızda karşımıza dijital emek kavramı çıkmaktadır. Özellikle dijitalleşme sürecinin gelişmesi ile birlikte emek kavramı da dönüşüme uğrayarak yeni bir boyuta ulaşmaktadır. Dijital emek kavramını açıklayabilmek adına literatürde yer alan bir kaç kavrama da değinmek gerekmektedir.

Bu kavramlardan biri de maddi olmayan emek kavramıdır. Bu kavramın temeli Futur Anterieur dergisinde ele alınan otonomcu Marksizim akımında yer aldığı ifade edilmektedir. Maddi olmayan emek kavramını ele alanlar arasında farklı

133

ele alış biçimleri yer almaktadır. Maurizio Lazzarato bu kavramı, “metanın enformasyonel ve kültürel içeriğini üreten emek” olarak tanımlamaktadır. Ayrıca maddi olmayan emeği 1970’li yıllarda ortaya çıkan büyük dönüşüme bağlamak mümkündür. Post Taylorist Üretim olarak da ifade edilen, enformasyonun manipülasyonuna dayalı post endüstriyel ekonomide maddi olmayan emek “bağımsız olan ve hem kendi işini hem de ticari girişimlerle ilişkilerini kendisi düzenleyebilen bir toplumsal emek” ile temellendirmektedir. Serbest çalışmaya dayalı bir iş, sürekli değişim içindeki bir piyasaya ve zaman ile mekân açısından değişebilir ağlar içine eklemlenen bir girişimci olan bir tür ‘entelektüel işçi’ hakim biçim olarak ortaya çıkmaktadır. Özetle maddi olmayan emek “bilgi, enformasyon, iletişim, ilişkiler veya duygusal ifade gibi madi olmayan ürünler üreten” emek olarak ifade edilmektedir (Camfield, s. 174-176).

Hardt ve Negri maddi olmayan emek kavramını iki açıdan ele almaktadır. Birinci yaklaşımda, entelektüel ya da dilsel olarak ifade edilen, problem çözme, sembolik ve analitik görevler ve dilsel ifadeler gibi emek türlerini içermektedir. İkinci emek türü ise duygulamsaldır, beden ve zihni içererek, rahatlık, esenlik, tatmin, heyecan ya da tutku gibi hisleri üreten ya da işleyen bir emektir türüdür. Ciddi bir duygulanımsal boyuta sahip işler, düşük ücretli, düşük statülü kadın işçilerce yapılır. Yemek servisi yapanlar, satış elemanları, bilgisayar mühendisleri, öğretmenler ve sağlık çalışanları gibi meslek grupları gibi maddi olmayan emeğe örnek olabilecek ve hızla büyüyen mesleklerin başında yer aldığı ifade edilmektedir (Camfield, s. 174-176). Hizmet üretimi sonuçta ortaya maddi ve kalıcı bir mal çıkarmadığından, bu üretimle ilgili emeği maddi olmayan emek olarak adlandırmak mümkündür. Bir hizmet bir kültürel ürün bilgi ya da iletişim gibi maddi olmayan mallar üreten emek olarak ifade edilmektedir (Özmakas, 2015, s. 14).

Lazzarato da maddi olmayan emek kavramını iki açıdan ele almaktadır. Birincisi, metanın enformasyonel içeriği bakımından maddi olmayan emek, bilgisayar ve sibernetik hakimiyetine dair beceriler gerektirdiği endüstri sektörü ve büyük şirketlerde çalışan işçilerin emek süreçlerinde gerçekleşen değişimlere değinmektedir. Diğer yaklaşımda ise maddi olmayan emeğin metanın kültürel içeriğini üreten etkinlik bakımından ele alır. Burada iş olarak görülmeyen bir takım kültürel ve sanatsal standartlara da değinmektedir. Bunlar kültürel ve sanatsal

134

standartlar, moda, zevkler gibi kamuoyunu belirlemeye ve oluşturmaya yönelik etkinlikleri kapsamaktadır (Özmakas, 2015, s. 14-15).

Karl Marks ve Raymond Williams da maddi olmayan emek kavramına ilişkin tanımlamalar yapmaktadır. Bu tanımlamalardan yola çıkarak, iletişim araçları ve üretim araçları olarak iletişim araçlarına değinmek gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Karl Marks el emeği ile kafa emeği arasında belirgin bir çizgi çizmektedir. Yaşadığı dönemde el emeğinin yaygın olarak kullanılmasından dolayı çalışmaları el emeği esasına dayandırılmaktadır. Williams ise iletişim araçlarının temel üretim aracı haline dönüştüğünü vurgulayarak, bu araçların yalnızca üretim biçimleri olarak ele alınmasının da yanlış olduğunu ifade etmektedir. Williams durumu iki farklı açıdan ele almaktadır. Birincisi üretim aracı olarak iletişim araçlarının tarihsel gelişim ile içiçe ele alınması, ikinci olarak da bunların üretim ilişkilerinden ayrı düşünülemeyeceğine değinmektedir (Uzunoğlu, 2015, s. 185-186).

İnternet teknolojisinin gelişmesi, web 1.0 teknolojisinden web 2.0 teknolojisine geçişle birlikte maddi olmayan emek kavramının yapısında da büyük değişkenler olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle internetin interaktif özelliğe kavuşması ile birlikte, kullanıcılarına sunduğu yeni imkanlar karşımıza dijital emek kavramının çıkmasını sebep olmaktadır.

Dijital emek kavramını açıklayanların başında Fuchs gelmektedir. Dijital emeği, enformasyon üretimine odaklanmış tüm sermayenin sömürüsü altındaki emek olarak ifade eden Furchs, iletişim araçlarının üretimindeki ihtiyaç duyulan tüm iş gücünü bu kavrama dahil etmektedir. Çok farklı iş kollarında çalışanları, farklı işleri yapan bireyleri de emek gücünü enformasyon üretmek için kullanan tüm emek gücünü dijital emek kavramı içerisine dahil etmektedir. Fuchs’un, dijital emek kavramının temelini, internetin gelişimiyle birlikte ortaya çıkan sosyal medya araçlarında paylaşım, görüş, yorum ve ‘beğenme’ler ile meta ve artı-değer üreten kullanıcıların oluşturduğunu söylemek mümkündür. Bu yaklaşıma gore internet kullanıcısı hem tüketici hem üretici konumundadır. Sadece bununla yetinmeyen yaklaşım, internet için hizmet veren şirketleri de ortaya çıkan sonuçları, bu üretilen görüşleri, bilgileri ve “beğenileri” reklam şirketlerine ‘kullanıcı metası’ olarak satarak kar elde etmektedir. Böylelikle internet kullanan tüm bireyler hem üretici hem de dijital emek sarfeden birey olarak nitelendirilmektedir.

135

Furchs, dijital emeğin oluşum sürecinin temelini akış modelindeki değişikliğe bağlamaktadır. Bu modele göre kullanıcıların karşılığı verilmeyen emekleri, mikrobloglarda, wikilerde, sosyal ağlarda, içerik paylaşım sitelerinde vb. alanlarda oluşturulan içerikler günümüzde internet ekonomisinin kar üretim kaynakları haline geldiğini ifade etmektedir. Bu yaklaşımdan yola çıkarak insanların gönül rızasıyla emek ürettiklerini hatta bu emeğin karşılığı ödenerek ve ödenmeyerek diye ikiye ayrılabileceği ifade edilmektedir. Dijital emek kavramı hem işçi sınıfını hem burjuva sınıfı kapsayan internet kullanıcılarından oluşan yeni bir işçi sınıfını tanımlamaktadır. İnternet aracılığıyla üretilen bu emek, platform hizmeti veren şirketler aracılığıyla birhlikte reklam şirketlerine satılması ve bu yolla kar sağlanması üretici tüketicilerin sömürülmesine de olanak sağlamaktadır (Fuchs, 2015).

Tüm bu yaklaşımlar dijital kültürü üreten tüketen açısından ele almaktadır. Ancak dijital kültürün yansıması olarak karşımıza bir de dönüşen ticari yapı çıkmaktadır. Dijital teknolojinin gelişmesine bağlı olarak tüketim alışkanlıklarında da değişmeler meydana gelmektedir. Dijital ortamın sağladığı avantaj ile birlikte yeni medya araçlarının birer ticari platforma dönüşmesi söz konusu olmaktadır. Bu ticari platformları elektronik ticaret kavramıyla ifade etmek mümkündür. Elektronik ticaretin tanımını yaparak dijital kültür bakımından ele almak gerekmektedir.

Literatürde elektronik ticareti tanımlayan birden fazla kaynak yer almaktadır. Ayrıca ülke ve kuruluş bazlı tanımlarak rastlamak da mümkündür. Bu tanımlardan bir kaçı şu şekilde sıralayabiliriz (Canpolat, 2001, s. 13):

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’ne göre; “elektronik ticaret, mal ve hizmetlerinüretim, reklam, satış ve dağıtımlarının telekomünikasyon ağları üzerinden yapılmasıdır.” İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan bir tanımagöre, “elektronik ticaret, genel olarak birey ve organizasyonların metin, ses ve görselimajları kapsayan dijital verilerin aktarımına dayalı olarak ticari faaliyetleri yerine getirmeleridir.”

Birleşmiş Milletler Yönetim, Ticaret ve Ulaştırma İşlemleri Kolaylaştırma Merkezince (UN-CEFACT) yapılan bir diğer tanımlama ise, “iş, yönetim ve tüketim faaliyetlerinin yürütülmesi için yapılanmış ve yapılanmamış işbilgilerinin, üreticiler, tüketiciler ve kamu kurumları ile diğer organizasyonlar arasında elektronik araçlar

136

(elektronik posta ve mesajlar, elektronik bülten panoları, www teknolojisi, akıllıkartlar, elektronik fon transferi, elektronik veri değişimi vb.) üzerinden paylaşılması”dır.

Avrupa Komisyonu’nun 1997 yılında yapmış olduğu bir tanımlamaya göre, “elektronik ticaret, işletme faaliyetlerinin elektronik olarak yapılmasıdır. Bu faaliyetler metin, ses ve video verilerinin elektronik olarak işlenmesi ve aktarımına dayanmaktadır. Elektronik ticaret bu boyutuyla mal ve hizmet alımı ve ödemelerinin sayısal olarak yapılmasını kapsamaktadır. Bu faaliyetler hem mamulleri (tüketici malları, spesifik ekipmanları) ve hizmetleri (bilgi hizmeti, finansal ve yasal hizmetler) ve hem de geleneksel faaliyetleri (sağlık, bakım ve eğitim) kapsamaktadır.

Japonya Elektronik Ticaret Merkezi’nin (ECOM) 1996 yılında yapmış olduğu bir başka tanım ise, “Elektronik ticaret, her türlü bilgisayar ağları üzerinden, ürünün tasarımı, üretilmesi ve tanıtımın yapılması ile ticari muameleler ve hesapların ödenmesi gibi tüm faaliyetlerin yerine getirilmesidir.”

Yukarıda yer alan tanımların tamamı dijitalleşme ve bunun iletişim teknolojilerine yansıması ile gerçekleştirilen uygulamalar sonucu e-ticaretin gelişmesine etken oluşturduğuna vurgu yapmaktadır. Dijital kültürün genel halk kitlesi üzerinde yarattığı etki sonucu yeni alışkanlıkların kazanılması söz konusu olmaktadır. İnternetin teknolojisinin gelişmesi sonucu sosyal medya ortamlarının geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaşması ticari yapı üzerinde büyük değişimlere olanak sağlamaktadır. Özellikle dijital teknolojilerin imkanları sonucu ortaya çıkan küreselleşme kavramı ticari hayatta yeni şekillenmelere imkan sağlayarak yeni bir tüketim biçimlerini de şekillendirmektedir.

Dijital kültürün bir parçası olan internet teknolojisinin etkisiyle biçimlenen bir diğer teknoloji ise iletişim teknolojileridir. İletişim teknolojilerinin gelişmesi e- ticaretin uygulanabilmesi açısından büyük bir önem arz etmektedir. Küreselleşmenin ortaya çıkması da yine iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle doğrudan ilintilidir. McLuhan, “Küresel Köy” kavramı ile iletişim teknolojilerinin dünyada hızla yaygınlaşmasının dünyayı bir köye dönüşeceğini ifade etmektedir. Geleneksel medyadan yeni medyaya geçişle birlikte küreselleşme kavramının ön plana çıktığını

137

ifade etmek mümkün hale gelir. Bireyselleşmenin yerini birlikte harekete bıraktağını ifade edebildiğimiz dijital kültür ile birlikte geleneksel toplum yapısında da büyük değişimler oluşmaktadır. Örneğin e-mailler, web sayfaları, sosyal medya platformları, bireyler arası etkileşimi de arttırmaktadır. Böylelikle küreselleşme ticarette de daha etkin bir rol oynamaktadır. Hem üreticiler hem de tüketciler için e- ticaret önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.

E ticaret denildiğinde yalnızca interneti düşünmek yeterli olmayacaktır. İnternet teknolojisinin yanı sıra tüm dijital ortamlar, telefon, televizyon, elektronik ödeme sistemleri, gsm operatörleri gibi bir çok araç elektronik ticaret için hizmet vermektedir. Örneğin telefon ile ürün siparişi verilmekte, sipariş onayı alınmakta ayrıca ödemeyi kredi kartı ile almak gibi imkanlar sunulmaktadır. Çok uluslu işletmelerin telekonferans yapma imkanı da yine telefon sayesinde mümkün olmaktadır. Televizyon sayesinde satış yapma imkanına da sahip olan işletmeler, yine bu siparişlerini telefon aracılığıyla almaktadır. E ticaret için önemli bir aşama ise elektronik ödeme ve para transferleridir. Bu teknoloji sayesinde e ticaret oldukça yaygın kullanıma imkan sağlanmaktadır. Buraya kadar saydığımız tüm e ticaret uygulamaları elbetteki yerini internet teknolojisine bırakmıştır (Canpolat, 2001, s. 19). Dijital emek ve dijital kültür açısından e-ticareti ele aldığımızda karşımıza iki farklı yön çıkmaktadır. Birinci aşamada internet kullanıcısı tüketici konumunda müşteri olarak karşımıza çıkarken ikinci aşamada ise üretici hatta satıcı konumundadır. Gerek kurumsal işletmeler gerekse internet kullancıları için önemli bir ticaret alanı haline gelen internet, yalnızca büyük işletmelere değil ev hanımlarına, öğrencilere, çeşitli becerileri olan tüm kullanıcılarına ticari hareket imkanı tanımaktadır. Bu sayede dijital emek kavramı uygulama alanında karşılığını bulmaktadır.

Tüketici açısından e-ticaret: elektronik ticaret aracılığıyla coğrafi sınırlar ortadan kalkmakta, kullancılar daha fazla bilgiye ulaşmakta, zaman ve maliyet açısından tasarruf edilmektedir. Mal ve hizmetin kısa sürede ellerine ulaşmalarına da imkan veren e ticaret, tüketicisine özgür hareket etme imkanı da tanımaktadır (Enginkaya, 2006, s. 10-16). İstenilen ürünü incelemek, karşılaştırma yapabilmek, kullanıcı yorumlarına ulaşabilmek gibi imkanlar da sunulmaktadır.

138

Üretici- İşletme açısından e ticaret: özellikle küçük işletmeler açısından büyük fırsatlar yaratma olanağı sağlamaktadır. Hem etkin bir pazarlama mecrası hem de sınırsız bir reklam mecrası olarak internet ticaret açısından şirketlere ürün ve hizmetlerini daha rahat satmalarını sağlayacak fırsatlar sunmaktadır. Özellikle aracılara ihtiyaç duymadan direkt satış imkanı sunan e ticaret ile müşterilerin de ürün tasarım ve satış süreçlerine katkı sağlaması açısından önem arz etmektedir.