• Sonuç bulunamadı

Elektronik Belgeler

Belgede Resmi belgede sahtecilik suçu (sayfa 51-58)

Günümüzde teknolojik çalışmaların hız kazanması ile birlikte klasik ve maddi anlamdaki ıslak imzalı belgelerin yerini e-imza kullanılarak hazırlanmış elektronik ortamda var olan belgeler almaya başlamıştır. Günlük hayatımızın birçok alanında yalnızca bireyler tarafından değil birçok kamu kurum ve kuruluşu tarafından da güvenli elektronik imzalı belgeler kullanılmaktadır. Peki, bu elektronik ortamda oluşturulan belgeler veya bilişim sistemindeki veriler resmi belgede sahtecilik veya özel belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturabilir mi? Bunun için öncelikle

145 Yarg. 11. CD. 05.12.2012 tarih, 2010/11086 E., 2012/21092 K., (Uyap İçtihat Programı); aynı yönde bkz. Yarg. 11. CD. 15.10.2015 tarih, 2013/18369 E., 2015/29721 K. “Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın 07.06.2010 tarihli yazısı içeriğine göre yapı ruhsatı bulunmadığı anlaşılan taşınmazı için, yeni su aboneliği yaptırmak amacıyla İSKİ'ye başvurduğu sırada, dosya içerisinde aslı bulunan ve heyetçe yapılan gözlemde de iğfal kabiliyetini haiz olan imar ve şehircilik müdürü F. Y. tarafından “aslı gibidir” onayı yapılmış gibi düzenlenmiş sahte yapı ruhsatı fotokopisi sunan sanığın suçunun sabit olduğu gözetilmeden, suça konu belgenin fotokopi olduğundan bahisle beraat kararı verilmesi” (Uyap İçtihat Programı).

146 Gökcen, 57; Koca Üzülmez, s. 676-677, Aksi görüş için bkz. Soyaslan, s. 503. 147 Gökcen, 57; Koca Üzülmez, s. 677.

elektronik imzanın, elektronik belgenin, verinin tanımını ve elektronik belgelerde belgenin unsurlarının bulunup bulunmadığının tespitini yapmak gerekir.

Elektronik imza, fiziken imza atmanın mümkün olmadığı sanal yani elektronik ortamda mevcut belgelerin doğruluğunu koruyan ve düzenleyicisinin bu belgenin içeriğini onaylamasına başka bir ifade ile imzalamasına olanak sağlayan teknik bir terim olmakla beraber, el yazısı ile atılmış olan imzanın elektronik ortamdaki karşılığıdır.149

Kanun

koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 205/2. maddesindeki “Usulüne

göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler, senet hükmündedir.”

şeklinde düzenleme ile elektronik imza ve ıslak imza arasında bir fark bulunmadığını hüküm altına almıştır.

Erturgut, elektronik belge için “en basit ifadeyle elektronik ortamda sayısal

olarak kodlanmış şekilde bulunan elektronik veriler kastedilmektedir. Bu anlamda internet üzerinden yapılan hukuki işlemler, e-mail yoluyla gönderilen irade beyanları, çeşitli veri taşıyıcılarına kaydedilmiş ve irade açıklaması içeren elektronik veriler aklımıza gelmektedir.” şeklinde tanımlama yapmıştır.150

Veri TDK tarafından “Olgu, kavram ya da komutların, iletişim, yorum ve işlem

için elverişli biçimsel ve uzlaşımsal bir gösterimi. Elverişlilik, kişiler ya da özdevimli makinelerle iletişim, yorum ya da işleme uygunluk biçiminde düşünülür” şeklinde

tanımlanmıştır.151 Arslan/Baştürk’e göre ise kısaca “Bilgisayar üzerinde işlem

yapılması mümkün olan her türlü değer” olarak nitelendirilmiştir.152

Bir yazının belge olabilmesi için yazılı olması, düzenleyeninin belli olması ve belirli bir içeriğinin olması gerektiğini ifade etmiştik. Elektronik belgelerin düzenleyeninin e-imza sayesinde belirlenebilir olduğunu ve fiziki belgelere oranla çok daha güvenilir olduklarını söyleyebiliriz.

149 Önder, Fatih: Borçlar Hukuku Açısından Elektronik İmza, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017, Yüksek Lisans Tezi, s. 25.

150 Erturgut, Mine: Elektronik İmza Kanunu Bakımından E-Belge ve E-İmza, Bankacılar Dergisi, S. 48, Mart 2004, s. 66 https://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Dergiler/Dokumanlar/48.pdf (Erişim Tarihi: 01.12.2018).

151 Bilişim Terimleri Sözlüğü, www.tdk.gov.tr, (Erişim Tarihi: 30.11.2018).

152 Arslan, Çetin/Baştürk, İhsan: Belgede Sahtecilik Suçunun Konusu Olarak Elektronik Ortamdaki Veriler, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 2, Aralık 2013, s. 204, https://jurix.com.tr/article/5752 (Erişim Tarihi: 30.11.2018).

Elektronik belgeler her ne kadar elektronik ortamda olsalar da yazılıdırlar ve taşınmaları da mümkündür. Ancak bu taşıma ve görüntüleme sürekli olarak elektronik ortamda gerçekleşmelidir. Elektronik belge elektronik ortamda oluşturulduktan sonra veri aktarımı yoluyla muhataba gönderilir. Muhataba fiziki bir belge ulaşmamakta, yalnızca elektronik ortamda oluşturulan kodlama ulaşmaktadır.153

Elektronik belgenin çıktısının alınması halinde, artık bu çıktı belgenin sadece yazılı şekilde oluşturulmuş kopyası olabilir. Bu çıktıya elektronik imzalı belgenin orijinali demek mümkün olmaz. Çünkü ıslak imzaya nazaran daha güvenli olan elektronik imzanın kontrolü ve düzenleyenin kimliğinin tespiti yalnızca elektronik ortamda yapılabilir. Elektronik ortamdaki belgenin çıktısı alındıktan sonra elektronik imzanın tespiti mümkün olamayacağından elektronik belgede veri değişikliğinin olup olmadığının tespiti mümkün olmamaktadır.154 Aynı, fiziki belgelerde olduğu gibi

elektronik belgelerin de aslına uygun bir biçimde fotokopi makinası, yazıcı vb. araçlar kullanılarak çoğaltılması halinde çoğaltılan her belge asıl belgenin kopyası olacaktır.155 Bu şekilde oluşturulmuş basit kopyanın ceza hukuku anlamında belge

kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü basit kopya yalnızca asıl belgenin içeriği hakkında bilgi verir, asılın yerine geçmesi mümkün değildir.156 Ancak bu belge, çıktısı

alındıktan sonra ıslak imza ile imzalanmış ise hukuki bir sonuç doğurabilir hale gelmiş olmakla belge vasfını kazanır ve sahtecilik suçunun konusu olabilir.157

153 Erturgut, s. 67, https://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Dergiler/Dokumanlar/48.pdf (Erişim Tarihi: 01.12.2018).

154 Erturgut, s. 67, https://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Dergiler/Dokumanlar/48.pdf (Erişim Tarihi: 01.12.2018); Taşdemir, s. 298; Çetin, Emine Halman “Elektronik belgelerin ekranda görülmesi veya çıktısının alınması, belgenin yazılı şekle bürünmesidir. Elektronik belge, bilgisayar ekranında görüntü iken, cisim bulmamış bir kopya; çıktısı alınmış ise, cisim bulmuş kopya; bu belge eğer tarafça el yazısıyla imzalanmışsa senet niteliğindedir. Kopya, bir belgenin aslının aynısının orijinal olmayan halidir. Bilgisayar çıktısı, özellikle elektronik imzalı belgeler bakımından belgenin bir kopyası değildir. Çünkü imza çıktıda yer almamaktadır. Buna karşılık, elektronik imza taşımayan belgelerin çıktısı, metnin tamamının çıktısı görüldüğü için, elektronik belgenin kopyasıdır. Elektronik belgenin aslı elektronik ortamda saklıdır.” Çetin, Emine Halman: Elektronik Belgelerin Hâkim Tarafından Delil Olarak Değerlendirilmesi, Terazi Hukuk Dergisi, C. 6, S. 54, Şubat 2011, s. 61, https://www.jurix.com.tr/article/925 (Erişim Tarihi: 05.01.2019).

155 Soyaslan, s. 503. 156 Gökcen, s. 56. 157 Taşdemir, s. 296-298.

Elektronik belgeler belgenin unsurları olan yazılılık, düzenleyeni belli olma ve bir içeriğe sahip olma unsurlarının hepsini barındırır. Bu nedenle elektronik belgenin belge olarak kabulü ve sahtecilik suçlarının konusu olabilmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak elektronik belgeler üzerinde sahtecilik yapılması halinde belgede sahtecilik suçlarına nazaran daha özel nitelikteki TCK’nın 244/2. maddesinde düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu sübut bulacaktır.158 Çünkü elektronik belge üzerinde sahtecilik yapan fail aslında elektronik

ortamdaki bir veriyi yok etmiş veya değiştirmiş olmaktadır.

Kanaatimizce elektronik belgeler doktrinde belgeler için öngörülen zorunlu unsurların tamamını taşır. Bu nedenle resmi bir elektronik belge düzenleyen, gerçek elektronik belgeyi başkalarını aldatabilecek şekilde değiştiren ya da sahte oluşturulmuş elektronik belgeyi kullanan fail TCK’nın 204. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun seçimlik hareketlerini gerçekleştirmiş ve bu suçu işlemiş olur. Daha öncede ifade ettiğimiz üzere elektronik belge sistematik bir düzen içerisinde yerleştirilmiş veriler bütünüdür. Bu nedenle sahte ve resmi bir elektronik belge düzenleyen, gerçek elektronik belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte oluşturulmuş elektronik belgeyi kullanan fail resmi belgede sahtecilik suçunun seçimlik hareketlerinin yanında aynı zamanda TCK’nın 244/2. maddesinde

158 Turhan; “Bilişim sistemlerine karşı suçlar ile hedeflenen de toplum menfaatleri ve toplumun bilişim sistemine karşı duyduğu güveni korumaktır. Bu suç tanımıyla korunan hukuksal yara sadece soyut unsur olarak nitelenen bilişim sistemlerinin donanım kısmı değil; bilişim sistemi üzerinde bulunan veri ve yazılımlardan oluşan somut unsurlardır. Demek ki; bu suçla korunan hukuki yarar bilişim sisteminin somut ve soyut unsurlarının bütünlüğüdür. Buna göre, bilişim sistemi üzerinden erişilen bir resmi belgenin başka bir değişle elektronik verinin sahtecilik fiiline maruz kalması halinde oluşan suç adeta bilişim sistemleri üzerinden işlenen bir resmi belgede sahtecilik suçu olacaktır. Nitekim kanun koyucu bunun için özel bir düzenleme getirerek T.C.K. 244/2. maddesini oluşturmuştur.” Turhan, Çağda Nur: Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 131. Benzer yönde bkz. Taneri, “Fiziki belge içeriği ile elektronik imzalı belge arasında fark bulunması halinde de bunun suç teşkil edip etmeyeceği ve madde kapsamında yer alıp almayacağı belirsizdir. Türk Ceza Kanunu’nun belge kavramı nedeniyle suçu düzenlemiş olması karşısında, elektronik imza ile belirtilen hallerin suç oluşturmayacağını söylemek mümkündür. Bu yönde bir uygulama suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gereğince işlenemez suç itirazı ile karşılaşılabilecektir. Ayrıca kıyas yasağı ve genişletici yorum gereğince de elektronik imzalı belgenin resmi evrakta sahtecilik suçlarında uygulanması mümkün görünmemektedir. Bu halde şartlarının bulunması halinde elektronik imza ile sahte belge oluşturulması halinde, Türk Ceza Kanunu 244/2’de düzenlenen sisteme veri yerleştirme suçuna ilişkin hükümler tipiklik açısından daha uygundur.” Taneri, Gökhan: Uygulamadan Örnek Hükümlerle Sahtecilik Suçları, Savaş Yayınevi, Ankara 2017, s. 162; Aynı yönde bkz. Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik s. 97, http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2009-3/7.pdf (Erişim Tarihi: 27.12.2018).

düzenlenen kanuni tarifte öngörülmüş olan verileri bozma, yok etme, değiştirme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme veya var olan verileri başka bir yere gönderme seçimlik hareketlerini de gerçekleştirmiş olur. Ancak belgede sahtecilik suçları sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçuna göre genel norm niteliğinde olduğundan failin TCK’nın 244/2. maddesine göre cezalandırılması gerekmektedir.

Bazı yazarlar TCK’nın 244/2. maddesinde düzenlenen suçun cezai müeyyidesinin (TCK’nın 244/2. md. 6 ay – 3 yıl) kamu görevlisi tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunun cezai müeyyidesine (TCK’nın 204/2. md. 3-8 yıl) ve hatta sivil kişiler tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunun cezai müeyyidesine (TCK’nın 204/1. md. 2-5 yıl) oranla çok daha hafif olmasını eleştirmiştir.159 Bizce de bu eleştiride haklılık payı vardır. Şöyle ki, kamu görevlisi

olan failin fiziken var olan bir resmi belge üzerinde sahtecilik yapması ile elektronik belge üzerinde sahtecilik yapması arasında pratikte hiçbir fark yoktur. Çünkü fiziki belge ile elektronik belge aynı özellikleri taşır ve aynı sonuçları doğurabilme kabiliyetine sahiptirler. Buna rağmen Türk Ceza Kanunu’nun 244/2. maddesinde düzenlenen suçun yaptırımının resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımına göre daha hafif olması nitelik itibariyle bir fark bulunmayan eylemlerin farklı şekilde cezalandırılması anlamına gelecek ve yaptırımın daha az olması da kamunun resmi belgelere duyduğu güveni de sarsacaktır. Kaldı ki aynı hukuki sonuçları doğurma kabiliyetine sahip iki eylemin farklı şekilde cezalandırılması doğru değildir.

Sonuç olarak şu anki kanuni düzenlemelere göre elektronik belgeler belgede sahtecilik suçlarının maddi konusu olamazlar. Sahtecilik suçlarının konusunu oluşturan belgenin tanımının kanun koyucu tarafından yapılması bu sorunun çözümü

159 Taşdemir “Örneğin SGK’da görevli bir memurun SGK’nın elektronik sisteminde bir vatandaşın 8 yıl olarak yer alan sigortalılık süresini 12 yıl olarak değiştirmesi halinde TCK’nın 244/2. Maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu söylenebilir. Ancak aynı memurun güvenli elektronik imza imzaladığı ve nitelikli sertifika ile onaylanan bir e-belge oluşturması halinde sadece bir verinin değiştirilmesinden bahsedemeyiz, unsurlarıyla ve doğurduğu hukuki sonuçlarıyla memurun düzenlediği, bir belge ortaya çıkmıştır. Aksi halde memurun ıslak imzalı olarak sahte bir belge düzenlemesi halinde TCK’nın 204/2. Maddesinde tanımlanan ve 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasını içeren suçun oluşacağı, memurun aynı içerikte ve doğurduğu sonuçlarla aynı güce sahip, güvenirlik açısından ise daha fazla etkiye haiz sahte e-belge düzenlemesi halinde ise TCK’nın 244/2. Maddesinde tanımlanan ve 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını (3. Fıkrayla yarı oranda artırım yapılacaktır) içeren suçun oluşacağı kabul edilmiş olacaktır.” Taşdemir, s. 298; Turhan, s. 131.

için yegâne şarttır. Belgenin tanımına elektronik belgelerin de eklenmesi suretiyle uygulamadaki sorun ve tartışmalar engellenebilir. Böylelikle elektronik belgeler üzerinde sahtecilik yapan failin resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması sağlanarak bu belgelerin kanun koyucu tarafından korunurluğunun da artırılması sağlanacaktır.160

160 Şan, Sedat: Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015, Yüksek Lisans Tezi, s. 173-174.

5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NDA RESMİ BELGEDE

SAHTECİLİK SUÇU

I. GENEL OLARAK

Resmi belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitap, üçüncü kısım, dördüncü bölümünde düzenlenen kamu güvenine karşı işlenen suçlardan birisidir.

Resmi belgede sahtecilik suçu ile toplumdaki herkesin doğru olduğuna ve gerçeği yansıttığına dair güven duyduğu belgeler üzerinde kamunun yanılmasını sağlayacak şekilde, duyulan bu güven duygusunun istismar edilmesi suretiyle gerçekleştirilen fiiller cezalandırılmaktadır. Kanun koyucu kamu görevlisinin düzenlediği belgelere veya her kim tarafından düzenlenirse düzenlensin sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelere daha çok güven duyulduğundan bu belgelerde yapılan sahteciliğin daha ağır cezalandırılmasına yönelik düzenleme yapmıştır. Bu suç ile birlikte toplumun duyduğu güvenin suistimal ediliyor oluşu da dikkate alınarak resmi belgede sahtecilik suçu Türk Ceza Kanunu’nda kamu güvenine karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş ve mağduru da kamu yani devlet otoritesi olarak belirlenmiştir.

Söz konusu suç bir kamu görevlisi tarafından işlenebildiği gibi, herhangi bir kişi tarafından da işlenebilmektedir. Bu bağlamda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinin ilk fıkrasında sivil kişiler tarafından da işlenebilen resmi belgede sahtecilik suçu; ikinci fıkrasında ise yalnızca kamu görevlisi tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçu düzenlenmiştir. Bu maddenin ikinci fıkrasında dikkat edilmesi gereken husus kamu görevlisinin sahteciliğe konu resmi belgeyi düzenlemeye yetkili olması gerektiğidir. Kamu görevlisinin yetkili olmaması veya göreviyle ilgili olmadığı halde resmi belgede sahtecilik fiilini gerçekleştirmesi halinde eylem ilk fıkra ile cezalandırılmaktadır. Maddenin üçüncü fıkrasında ise cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren bir nitelikli hale yer verilmiştir.

II. SUÇUN UNSURLARI

Kanun sistematiğinin suçun oluşumuna dair aradığı zorunlu unsurlar bulunmaktadır. Eğer failin fiilleri bu unsurların tamamını taşımıyorsa, söz konusu fiillerin suç olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacaktır.161 Sonuç olarak suç “tipe uygun,

hukuka aykırı bir haksızlıktır.”162

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hazırlanış sistematiğinde suçun üç unsurunun olduğu belirtilebilir:

 Maddi (Objektif) Unsurlar  Manevi (Sübjektif) Unsurlar  Hukuka Aykırılık Unsuru

Belgede Resmi belgede sahtecilik suçu (sayfa 51-58)