• Sonuç bulunamadı

Ekonominin İhtiyaç Duyduğu İşgücünün Yetiştirilmesi

Belgede ONUR SÖZÜ (sayfa 79-82)

2. EĞİTİMİN TOPLUMSAL FONKSİYONLARI

2.4. Ekonominin İhtiyaç Duyduğu İşgücünün Yetiştirilmesi

Ekonomik hayatta eğitimin önemi, sanayileşme öncesi toplumlardan çok farklıdır. Sanayileşme öncesi toplumlarda eğitime olan talep daha çok üst sınıflardan gelmekte, belirli bir statünün gereği olarak düşünülmekteydi. Örgün eğitime devlet yönetimiyle ilgili konularda ihtiyaç duyulmakta, yönetim dışı konularda ise, daha çok, kültürlü bir insan olma amacı gözetilmekteydi. Geniş halk kitleleri açısından eğitim, ancak, görenek yoluyla ailede, tarlada, işbaşında edinilen bilgiyi kapsamaktaydı. Sanayileşmeyle birlikte bilimde sağlanan gelişmeler, bilginin üretim amacıyla kullanılmasını sağladı. Dolayısıyla, teknolojik vasıtaların üretime yönelik kullanılması, sanayide istihdam edilen işgücünün belirli bir iş açısından eğitilmesini gerektirdi (Özkul, 1997:24). İşçiye duyulan ihtiyacın artması ve çıraklık sisteminin gerilemesi, çıraklık kurumu yerine geçecek okulların geliştirilmesine yol açtı (Doğan, Alkan ve Sezgin, 1980:37). Özellikle, meslekî eğitim programları ve okullarının geliştirilmesi söz konusu ihtiyacın karşılanmasından doğmuştur.

Meslek edinmeye yönelik olarak çocuğun eğitim ihtiyacını karşılama amacıyla, belli başlı yerleşim merkezlerinde ve okul adı verilen mekânlarda bilgi ve becerilere sahip yetişkinlerin rehberliğinde eğitim verilmesi (Güçlü, 2005:291), sosyoekonomik gelişmenin insan unsurunun öne çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Öyle ki,

“beşeri sermaye” olarak bilinen bu unsur, işbölümüne dayalı bir ekonomide nicelikleri ve nitelikleri bakımından kişilerin ekonomik faaliyetlerinin seviyesini ve bütünleşme derecesine katkıları yönündeki yeteneklerini ifade etmektedir (Erkan, 1994:27). Sanayileşme ve hatta ileri sanayi toplumu haline gelebilmek en azından fizikî sermaye kadar, beşeri unsura da önem vermeyi gerekli kılmıştır. Beşeri sermaye insanın bir parçasıdır; beşeridir, çünkü insanla birlikte bir değer ve anlam taşımaktadır. Sermaye oluşu ise, gelecekte düşünülen çeşitli tatmin ve isteklerin gerçekleşmesini sağlayacak bir kaynak oluşudur. Nitekim, beşeri faktörün geliştirilmesinin en azından fizikî faktördeki iyileştirme kadar gerekli olması,

eğitimden bir “sektör” ve “yatırım” yönü ağır basan bir faaliyet olarak bahsedilmesini sağlamıştır (Erkal, 1991:91). Eğitim ekonomisinin öncülerinden olan T.Schultz, eğitime yatırılan paraların üretimde büyük artışlar meydana getirdiğini ileri sürmektedir. Başka bir deyişle, bireylerin eğitimi için harcanan para, milli gelirde demiryolu, baraj, ağır sanayi gibi ekonomik alanlara yatırılan paradan daha fazla bir artış meydana getirmektedir. Bu durumda da, eğitimle ekonomik gelişme arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu açıktır. Gerçekte eğitim en kârlı yatırımdır, en pahalı yatırımdır, sonucu en geç alınan yatırımdır ve iyi yönetilmezse zararı en fazla olan yatırımdır (Kaya, 1984:13). Eğitim yatırımlarından millî ekonomi için azami fayda sağlanması konusunda, A. Kurtkan Bilgiseven aşağıdaki hususların önemine dikkat çekmektedir (1992:85-104):

- Eğitim yatırımlarının nitelikli insan gücündeki arz-talep dengesini gözetecek şekilde dengeli dağıtılması gerekmektedir.

- Eğitim yatırımlarının, gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin kendi ekonomilerinin gerektirdiği büyüklükte ve toplum için maksimum hasıla sağlayacak hacimde tayin edilmesi gerekmektedir.

- Eğitim hizmetlerinden azami verim elde edilmesi için; zihinsel kapasite bakımından daha elverişli olan kabiliyetli bireylerin yetiştirilmesine daha fazla özen gösterilmeli, eğitim plânlaması faaliyetlerine temel oluşturmak üzere nüfusla ilgili istatistik ve araştırmaların değerlendirilmeli, yeni öğretim usulleri geliştirilmeli, öğretmenlerden azami verim alınmasını sağlayacak olan tedbirler geliştirilmeli, eğitim sistemi içinde dengeli gelişme şartları sağlanmalıdır.

- Eğitim yoluyla yetiştirilen bireylerin en uygun şekilde istihdam edilmeleri sağlanmalıdır.

Bu çerçevede Tezcan (1994:68-69), beşeri sermaye ihtiyacının nicel ve nitel yönden ele alınabileceğini belirtmektedir. Nicel yön, ekonominin ihtiyaç duyduğu sayıda işgücünün sağlanmasını ifade eder. İnsan gücü ihtiyacı ile okullardan mezun olanların sayısı arasında denge sağlanmalıdır. Dengenin sağlanması, beşeri

sermayenin israf edilmemesi anlamına gelir ki, özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından bu hayatî önem taşır. Aksi taktirde, “sosyal ve ekonomik kalkınma için gerekli ve stratejik önem taşıyan insan gücü kaybı” (Erkal, 2009:305) anlamına gelen

“beyin göçü” kaçınılmazdır.11 Zira, beyin göçünü doğuran faktörlerin en başında sayı ve nitelik olarak bazı dallarda eğitilen insan gücü ile talep edilen insan gücü arasındaki dengesizlik gelmektedir (Erkal, 2009:307). Bu noktada, eğitim plânlaması önem kazanmaktadır. Zira, eğitimin genel kalkınmaya, istihdama, bütünüyle ekonomik hayata dönük olması plânlamanın temel amaçlarını oluşturmaktadır (Aydın, 1991:132).

Beşeri sermayenin ele alınabileceği nitel yönden, bireye, genel eğitimle birlikte, endüstriyel becerilerin esaslarının öğretilmesi, ona endüstriyel becerilerin verilebilmesi anlaşılmaktadır. Bu da teknik eğitim yoluyla gerçekleştirilir. Böyle bir eğitimle işgücünün sanayiye bağlılığı sağlanacak, kişide tekniğe karşı alışkanlıklar kazandırılmış olacaktır (Tezcan, 1994:68). Eğitim yoluyla ekonomik etkinliği artan birey;

- Çalışmaktan haz duyar, iyi bir üreticidir.

- Çeşitli iş ve meslekler hakkında bilgi edinmiştir.

- Mesleğini seçmede isabetlidir.

- Mesleğinde başarılıdır.

- Yaptığı işin toplumsal değerinin bilincindedir.

- Kendi gelir ve harcamalarını düzenler.

11 Beyin göçü, insan gücü açıkları bulunan ve bu açıkları kısa zamanda kapamak durumunda olan gelişmekte olan ülkelerin gelişme eğilimini sarsar. Üstelik, eğitimin maliyeti göç dolayısıyla yükseleceğinden, gelişmekte olan ülkelerde eğitime ayrılan kaynakların etkinliği azalacaktır.

Kaynakları kıt ve bunları optimal dağıtarak kalkınmak zorunda olan bu ülkeler, göç nedeniyle daha büyük kayıplarla ve açıklarla karşılaşırlar (Erkal, 2009:306).

- Harcamalarında akıllıdır.

- İyi bir tüketicidir (Güçlü, 2005:288-289).

Belgede ONUR SÖZÜ (sayfa 79-82)