• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Nitelikli Argümanlar

47 Belâzürî, III, 369.

6. Ekonomik Nitelikli Argümanlar

Özel olarak fertlerin, genel olarak ise toplumların hayatlarında iktisadın belirleyici bir etkisi vardır. Her dönemin belki de en büyük güç unsurlarından biri olan ekonomi, Emevîler’e karşı oluşan muhalefet hareketlerinde en belirgin unsurlardan biri olmuştur.101

100

Dîneverî, s. 231; Belâzürî, III, 385.

Söz konusu olan ekonomi unsuru belirli oranda Kerbelâ olayında da etkili olmuştur. Yazılan mektuplarda ve oluşan söylemlerde bazen açıkça, bazen de zımnen ekonomi unsurunun etkisine göndermeler yapılmış ve gerektiği ortamlarda bir argüman olarak kullanılmıştır. Örneğin Abdullah b. Ömer, Hz. Hüseyin’i Kûfe yolundan geri döndürmek için ona şöyle demiştir: “Allah, Resulüne dünya ile ahiretten birisini seçmesini söyledi ve Resulullah ahreti seçti. Sende ondan bir parçasın ve sen de bu dünyayı elde edemezsin”.102

Abdullah b. Ömer burada Hz. Hüseyin’in dünyalık beklentilerle yola çıktığını ve ahiretle dünya arasında serbest bırakılan ama dünyayı istemeyen bir Peygamber’in torunu olarak onu kendisinin de elde edemeyeceğini söyleyerek dünyayı elde etme girişimini ona karşı bir argüman olarak kullanmış ve onu böylesi tehlikeli bir yolculuktan alıkoymaya çalışmış ama bunda başarılı olamamıştır.

Benzer şekilde Ebu Bekr b. Hâris b. Hişâm, Hz. Hüseyin’i Kûfe’ye gitmekten vazgeçirmek için uğraşmış ve ona şöyle demiştir: “Iraklılar senin baban gibi birinden dünyalık umdular. Bunu bulama- yınca da onu bir kenara bıraktılar. Bundan sonra kardeşin Hasan’a da aynısını yaptılar. Sen şimdi bunların yanına mı gideceksin? Hâlbuki rakibin senden daha kuvvetlidir. Halk ondan korkar ve dünyalığı ondan bekler. Yanlarına varacak olursan senden mal ve ihsan isteyeceklerdir. Çünkü onlar dünya ve dünyalık kuludurlar”.103

Burada Ebu Bekr, Hz. Hüseyin’e, Kûfelilerin onu ekonomik çıkarları için kendi şehirlerine çağırdıklarını söylemiş ve çıkmaya niyetlendiği bu yoldan döndürmeye çalışmıştır. Ömer b. Abdurrahman, Kûfelilerin bu mücadeleye ekonomik çıkarları için giriştiklerini ve babası ile ağabeyine yaptıkları gibi Hz. Hüseyin’i de bu amaçlarına alet etmeye çalıştıklarını bir argüman olarak kullanmış ve Kerbelâ sürecinde tarafların tek kaygılarının dinî kaygılardan ibaret olmadığını göstermiştir.

Medine valisi Velid, Hz. Hüseyin’in biat etmediğini Yezid’e bildirince Yezid çok kızmış ve yazdığı cevabi mektupta ne pahasına olursa olsun Hüseyin’den biat alınmasını, biat etmediği takdirde boynunun vurulmasını yazmıştır. Bununla da yetinmeyen Yezid, bunu yaptığı takdirde valiyi mükâfatlandıracağını da mektubuna eklemiştir. Medine valisi Velid ise, Yezid’in kendisine dünyanın tamamını

102

Suyûtî, Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr, Târîhu’l-Hulefâ, Beyrut, 2003, s. 243.

bağışlasa bile Resulullah’ın torununu öldüremeyeceğini söylemiş ve takriben iki ay sonra da vali bu görevinden alınmıştır.104

Hüseyin’in üstesinden gelmesi için Yezid, Medine valisine mükâfat vaadinde bulunuyor ama Yezid’in valisi Velid, kendisine dünyanın tamamı verilse bile Resulullah’ın torununu öldüremeye- ceğini söylüyor. Üstelik Medine valisi bunu görevinden olma pahasına söylüyor. Bu cevabıyla vali, iktidarı uğruna Resulullah’ın torununu bile öldürmeyi göze alan Yezid ve onun gibi düşünen taraftarlarına, dünyalık menfaatler için her şeyin yapılamayacağı mesajını vermiştir.

Kûfe valisi Ubeydullah b. Ziyad, Ömer b. Sa’d’ı Hz. Hüseyin’in üzerine gönderince Kûfelileri Nuhayle’de toplayıp onlara bir konuşma yapmıştır. Ubeydullah, yaptığı bu konuşmasında Muaviye ve Yezid’in iyiliklerinden bahsetmiş ve Yezid’in bahşişleri yüzde yüz artırdığını söylemiştir.105

Kûfelileri iyi tanıyan, onların dünyalıklara karşı zaaflarını çok iyi değerlendiren Vali Ubeydullah, daha önce çeşitli vaat ve tehditlerle kendi tarafında tutmayı başardığı Kûfelileri bu sefer de Yezid’in bahşişleri artıracağı vaadiyle kendi safında tutmuş ve Hz. Hüseyin’i yardımsız bırakmalarına sebep olmuştur. Vali Ubeydullah, bahşişlerin artırılacağını vaat ederek bu vaadini Kûfelileri elde etme yolunda ekonomik nitelikli bir argüman olarak kullanmıştır.

Kûfe’ye vali olarak atanan Ubeydullah, şehre gelir gelmez mescide gitmiş ve halkı toplayarak bir konuşma yapmıştır. Yaptığı konuşmada ise Mü’minlerin emiri’nin kendisini Kûfe’ye vali tayin ettiğini, kendisine mazlumlara iyilik etmeyi ve yoksulları doyurmayı, devlete itaat edenlere iyi muamele etmeyi, asi ve fitnecilere karşı sert davranmayı emrettiğini belirtmiştir. Konuşmasına devam eden vali, aralarındaki fitneci ve ayrılıkçıları barındıranların atiyyelerinin kesileceği tehdidinde bulunmayı da unutmamıştır.106

Kûfe’nin yeni valisi Ubeydullah, Hz. Hüseyin adına biat almak için Kûfe’ye gelen Müslim b. Akil’i etkisiz hale getirip bir an önce ele geçirmek amacıyla çeşitli yollara başvurmuş ve bu anlamda sonuca ulaşmak için yerine göre farklı farklı argümanlar kullanmıştır. Bunlardan birisi de yukarıdaki olayda olduğu gibi Kûfelilerin atiyyelerinin kesileceği tehdididir. Kerbelâ sürecinde tarafların yazdıkları mektuplarda ve oluşturdukları söylemlerde kullandıkları

104

İbn A’sem, III, 19; İbn Kesîr, VII, 148. 105 Belâzürî, III, 376.

argüman çeşitlerinden olan ekonomik nitelikli argümanlar da her iki cephe mensupları tarafından kullanılmıştır. Hz. Hüseyin cephesinde bu argümanlar, idareye karşı çıktığı yoldan onu alıkoymak için bazen dünyanın değersizliği kendisine hatırlatılarak bazen de ekonomik çıkarları için hareket etmeyi alışkanlık haline getiren Kûfelilerin emellerine alet olmaması noktasındaki uyarılar yapılmak suretiyle Hz. Hüseyin’i Kerbelâ’ya sürükleyecek olan yoldan vazgeçirmek niyetiyle kullanılmıştır.

İktidarı elinde bulunduran Yezid cephesi de sahip olduğu iktidar imkânlarını muhaliflerini etkisiz hale getirmek ve kamuoyunu etkilemek için bazen bahşişlerin kesileceği uyarısını yaparak bazen de artırılacağını vaat ederek Kerbelâ sürecinde ekonomik nitelikli söylemler kullanmıştır.

Kerbelâ sürecinde tarafların yazdıkları mektuplarda ve oluştur- dukları söylemlerde kullandıkları ekonomik nitelikli argümanlara bakarak bu süreçte her iki tarafın hareketinin içerisinde ekonomik kaygıların da bulunduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç

Hz. Osman’ın öldürülmesinden sonra İslam toplumu büyük bir siyasî ve sosyal gerilim içerisine düşmüş, bu gerilim Muaviye’den sonra Yezid’in iş başına gelmesiyle birlikte daha da büyümüş ve sonuçta Kerbelâ olayı yaşanmıştır. Zira Hz. Osman döneminin ikinci yarısından itibaren İslam toplumundaki bazı huzursuzluklar neticesinde halife şehit edilmiştir. Halifenin şahadetinden sonra Hz. Ali’nin hilafeti üstlenmesi ile birlikte Muaviye başta olmak üzere Ümeyyeoğulları Hz. Ali’yi halifeyi öldüren asilerle işbirliği yapmakla suçlamışlar ve ona biat etmemişlerdir.

Medine’de ki bu sıkıntılı ortamdan uzak kalmak isteyen Hz. Ali başkenti Kûfe’ye nakletmiş, onun vefatından sonra da Muaviye başkenti Şam’a taşımıştır. Başkentin Şam’a taşınmasını ise Kûfeliler bir türlü hazmedememişler ve dolayısıyla bu iki bölge arasında bir rekabet oluşmuştur. İki bölge arasındaki bu rekabet uzun bir süre devam etmiş, hatta bu rekabetin sonuçlarından biri de Kerbelâ olayı olmuştur.

Bölgeler arasındaki bu gerilimin dinî, siyasî, ekonomik, kabilevî vb. birtakım yansımaları olmuştur. Bu dönemdeki toplumsal gerilim hayatın her alanına yansımış ve bu yansıma da kendisini fiiliyattan ziyade daha çok bu süreçte tarafların yazdıkları mektuplar ve oluşturdukları söylemlerde göstermiştir.

Kerbelâ olayı öncesinde İslam toplumunda hem iktidar, hem de muhalefet olarak her iki tarafın lider kadrosu ve taraftarları, olayın bu boyutlara ulaşmaması için belirli oranda gayret sarf etmişler ama yine de bu facianın yaşanmasına engel olamamışlardır. Olayın önlenmesi amacıyla verilen mücadele esnasında tarafların kendi aralarında ve birbirlerine yazdıkları mektuplarda ve bu süreçte kamuoyuna karşı kendilerini haklı göstermek için oluşturdukları söylemlerinde belirli argümanlar kullanmışlardır.

Kerbelâ sürecinde yazılan mektuplarda ve oluşan söylemlerde tarafların kendi haklılıklarını ispat etme adına piyasaya sürdükleri söz konusu argümanlar ise, kullanıldıkları bağlam ve ortama göre farklı özellikler arz etmektedir.

Bu süreçte yazılan mektuplar ve oluşan söylemlerden tespit edebildiğimiz kadarıyla sunmaya çalıştığımız bu argümanlar; dinî, siyasî, kabilevî, ekonomik, psiko-sosyal ve akrabalık ilişkileri üzerine kurulmuş argümanlar olup, her iki tarafta bu argümanları gerektiği yerde hiç çekinmeden kullanmıştır.

Kerbelâ olayı sürecinde kullanılan bu argümanlar aynı zamanda olayın meydana gelmesinde etkili olan benzer mahiyetteki sebeplerin varlığının da bir göstergesidir. Dolayısıyla Kerbelâ olayının mahiyeti ile sebep ve sonuçlarına dair bir şeyler yazılacağı zaman yukarıda söz konusu ettiğimiz argümanların göz önünde bulundurulması olayın daha sağlıklı bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

Bu süreçte kullanılan argümanlara bakılarak olayın vukuunda farklı oranlarda da olsa her iki tarafın da sorumlu olduğu hesaba katılmalıdır.

Aksi takdirde olayın sorumlularını ararken sorumluluğu sadece tek tarafa yıkmak gibi bir basitçiliğe kaçılmış olunur ki bu da bilimsel bir çalışma için talihsiz bir durumdur.

HZ. HÜSEYİN’İN MARUZ KALDIĞI FACİADA