• Sonuç bulunamadı

YABANCI YATIRIMLARIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

1.3. YABANCI YATIRIM TÜRLERİ

1.4.1. Ev Sahibi Ülke Açısından Belirleyici Faktörler

1.4.1.4. Ekonomik Krizler (Enflâsyon)

 

Yabancı yatırımların yoğun biçimde ülkeyi terk etmesi durumunda ülkenin ekonomik sorunlarla karşılaşmasına neden olmaktadır. Doğrudan Yabancı Yatırımlar, üretime dönük tesisler biçiminde olduğundan, bunların istenildiği an nakde dönüştürülüp ülkeyi terk etmesi güçtür. Fakat borsada tahvil ve hisse senedi satın alımı biçimindeki portfölyö yatırımları ile devlet tahvili, hazine bonosu veya banka mevduat hesabı biçimindeki kısa süreli yatırımlar ile devlet tahvili, hazine bonosu veya banka mevduat hesabı biçimindeki kısa süreli yatırımlar çok hareketlidir. Bunları, istendiği anda paraya dönüştürüp yurtdışına çıkartmak sorun oluşturmaz. Nitekim, bu fonlara ‘sıcak para’ (hot honey) adı verilmesi, onların yüksek derecedeki hareketlilik özelliğinden ötürüdür.

Sıcak para fonları her an ülkeyi terk etmeye hazır durumda olduğu için ekonomik ve siyasal hayatta olumsuz gelişmeler, geleceğe ait karamsar tahminler bunların ülkeden çıkışını tetikleyebilir.

Hangi nedenle olursa olsun, yabancı fonların aniden ülkeden kaçmaya başlaması, ev sahibi ülkenin de artan döviz talebini karşılayacak dış rezerve sahip bulunmaması, yahut IMF gibi kuruluşlardan finansman sağlayamaması, yoğun sermaye çıkışının bir döviz krizine dönüşmesine neden olabilir.

      

38 Aykan Candemir, Türkiye’de Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarını Etkileyen Faktörler: Bir Uygulama, Cilt-1, YASED Yayınları, İstanbul, 2006, ss. 69-70. 

Döviz piyasasında başlayan panik, mali piyasalara olan güveni sarsarak yatırımcıların bankadaki mevduatlarını geri çekmeye ve ellerindeki menkul değerleri satmaya başlamaları ile banka ve borsa krizi biçiminde genişleyebilir.39

Ev sahibi ülkelerin enflâsyon düzeyi de, yatırım kararlarında etkili olmaktadır. Yüksek enflâsyon, ekonomide belirsizliği ve riski arttırarak piyasa mekanizmasının etkinliğini büyük ölçüde azaltmaktadır. Riskin artması doğrudan yabancı yatırımları azaltıcı bir faktör olabilir. Ancak doğrudan yabancı yatırımlardan sağlanması beklenilen kârlılık söz konusu riskin olumsuzluklarını yok edecek ölçüde ise, yüksek enflâsyona karşın yatırımcılar doğrudan yabancı yatırımları gerçekleştirirler. Fakat genel olarak yatırımcı işletmeler, enflâsyon düzeyi düşük ve istikrarlı ülkelerde yatırım yapmayı tercih ederler. Böylelikle yüksek enflâsyonun ve istikrarsızlığın doğuracağı fiili sermaye kayıplarına ve belirsizliğe karşı kendilerini savunmuş olurlar.40

Düşük ve beklentilere uygun enflâsyon oranı ekonominin sağlam taşlar üzerine oturduğunu ifade ederken, yüksek enflâsyon şirketlerin mali işlemlerinde karışıklıklara ve zorluklara yol açar. Ayrıca bir ülkede enflâsyonu düşürmeye yönelik programlar genellikle talep kısıcı etki yaptıkları için durgunluklara yol açar ve ekonomide faaliyet gösteren şirketlerin zarar etmelerine neden olabilirler.41

1.4.1.5. İşgücü

 

Yabancı yatırımcılar, potansiyel çalışanlarını gittikleri ülkeden seçecekleri için, yerel işgücünün kalitesine önem verirler.42

       39

 Halil Seyidoğlu, a.g.e., s. 557. 

40 Aykan Candemir, a.g.e., s. 70.  41 Deniz Arıkan, a.g.e., s. 30.  42 Deniz Arıkan, a.g.e., s. 30. 

Doğrudan yabancı yatırımların belirleyicileri arasında en tartışmalı olanı, ücretlerdir. Ucuz işgücünün yabancı yatırımlar için bir cazibe faktörü olduğu genel kabul gören bir görüştür.43

Özellikle üretimde yüksek miktarda işçi gerektiren tekstil, giyim gibi sektörlerde, çok uluslu şirketler düşük ücretlerden faydalanabilmek için üretim merkezlerini gelişmekte olan ülkelere kurmaktadırlar. Her hangi bir sektörle sınırlı kalınmaksızın, bir ürünün üretimindeki emek-yoğun safhayı gelişmekte olan ülkelere kaydırmak, çok uluslu şirketlerin küresel stratejisinin bir parçası haline gelmiştir. Fakat burada belirtmek gerekir ki, işgücünün çekiciliğini belirleyen tek unsur ücretler değildir. Yatırımcılar işgücünün eğitim seviyesine de özen gösterirler; çünkü eğitimli işgücü üretime daha çabuk adapte olabilecek ve verimliliği daha yüksek olacaktır. Eğitim seviyesi düşük olan işçilerin yüksek verimliliğe ulaşmaları daha fazla vakit alacağından bir nevi üretim kaybı söz konusudur. İşe devamlılık da bir diğer önemli unsurdur. Çünkü emeğin maliyeti ve verimliliği uluslararası piyasada rekabet edebilmenin en önemli etkenlerindendir. Bunların yanı sıra OECD, yapılan bir araştırmada, doğrudan yatırımların istihdamı koruma yasalarının katı olduğu ve istihdam vergisinin yüksek olduğu ekonomilerden kaçtığını saptamıştır.44

Ücretlerin yabancı yatırımları cezp etmede etkili olamayacağını savunan görüşler de bulunmaktadır. Bu görüşlerden ilki, ücretlerin üretim maliyetleri içindeki payının azalması üzerinde durmaktadır. Bundan dolayı, ücretlerin yabancı yatırımcılar için cazibesi de gittikçe azalmaktadır.

İkinci görüş ise, yabancı yatırımlar açısından cazip olabilmesi için sadece ücretlerin değil, verimliliğin de önemli olduğu şeklindedir. Ücret-verimlilik-doğrudan yabancı yatırımlar zinciri için J.M.C. Rollo, “düşük ücret seviyesinde yüksek kaliteli işgücü bulunabiliyorsa, bu yabancı yatırım için anahtar faktör olacaktır” diyerek, konuyu özlü biçimde dile getirmiştir.

       43 Aykan Candemir, a.g.e., s. 72.  44 Deniz Arıkan, a.g.e., s. 31. 

Fakat işgücü maliyetlerinin ya da işgücü niteliğinin önemini vurgulaması açısından ihracat yönlü ve yerel piyasa yönlü doğrudan yabancı yatırımları birbirinden ayrı düşünmek gerekir. İhracat yönlü doğrudan yabancı yatırımlar açısından en önemli motivasyon aracı işgücü maliyetleridir. Bu tür işletmeler, ihracata yönelik nihai ürünleri piyasaya sunmaktadırlar. Ancak yerel piyasa yönlü doğrudan yabancı yatırımlar açısından işgücü maliyetlerinin önemi nispeten daha az olmaktadır. Çünkü bu tür doğrudan yabancı yatırımların geliş amacı iç piyasaya yönelik üretim yapmak ve yerel piyasada üstünlük kurmaktır. Bu nedenle, bu tür doğrudan yabancı yatırımlarda işgücünün maliyetine nazaran işgücünün niteliği ve kalitesi ön plana çıkmaktadır.45