• Sonuç bulunamadı

YABANCI YATIRIMLARIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

1.3. YABANCI YATIRIM TÜRLERİ

1.3.1. Doğrudan Yabancı Yatırımlar

1.3.1.1. Doğrudan Yabancı Yatırım Türleri

Gelişmekte olan ülkelere gelen DYY’larının toplam içindeki payı 1980'de %26 iken, bu oran 2000’e doğru %40’a ulaşmıştır. Uluslararası alanda faaliyet gösteren ve kendi ülkesi dışında en az bir yabancı ülkede üretim yapan ekonomik birimler olarak tanımlanan çok uluslu şirketler veya günümüzdeki biçimiyle ulus ötesi şirketlerin gerçekleştirdiği DYY’ları, gelişmekte olan ülkelerde yetersiz sermaye birikimi nedeniyle kullanılamayan kaynakların kullanılmasında önemli bir işleve sahiptir. DYY’ı çekmek için bir ülkenin sadece dışa açık olması ve ucuz iş gücüne sahip olması günümüzde artık yeterli olmamakta, başka faktörler ve politikalar da rol oynamaktadır.18

1.3.1.1. Doğrudan Yabancı Yatırım Türleri  

1.3.1.1.1. Yeni Yatırım  

ÇUŞ’un ev sahibi ülkede tamamen yeni bir tesis kurması ile meydana gelir. Bu tip yatırım, yeni iş ve katma değer yaratma potansiyeli olduğu için ev sahibi ülke tarafından en çok istenen yatırım tipidir. Bu yatırım tipi genellikle yavru şirketler aracılığıyla yapılır. Yeni yatırım projeleri riski fazla, başlangıç maliyeti yüksek ve getirinin geri dönüş süresi uzun olan yatırımlardır.19

İstihdama sağladığı olumlu katkı yönünden diğer DYY türlerinden ayrılmaktadır. Nitekim bu avantajı yüzünden ev sahibi ülkeler bedelsiz arsa temini veya vergi tatilleri veya indirimleri gibi teşviklerle yeni yatırımları ülkelerine çekmeye çalışmaktadırlar. Eğer firmalar yerel piyasada yeni birimler kurarak genişleme kararı almışlarsa bu da yeni yatırımın içerisinde sayılabilir.

      

18 Hasan Sabır, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarını Gelişmekte Olan Ülkelere Yönlendirici Politikalar, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi, İktisat Ana Bilim Dalı, Ekim 2002, s. 1,

http://www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/ekim2002/sabir.htm (erişim 06.06.2009). 

Genelde doğal kaynaklara yönelik yatırım yapan yabancı yatırımcının piyasaya giriş yolu yeni yatırımlar yoluyla olmaktadır. Piyasa arayan DYY’lar içinse tercih edilen piyasaya giriş biçimi özelleştirme yoluyla olmaktadır.20

1.3.1.1.2. Ortak Girişimler  

Ortak girişim (joint venture), ÇUŞ’un, ev sahibi ülkedeki faaliyet gösteren yerli bir firma veya devlet kurumları ile ortaklık kurularak ya yeni bir tesisin kurulması ya da mevcut tesisin paylaşılması yoluyla gerçekleşir. Herhangi bir ortağın tam sahipliğinin olmadığı bu tip girişimler, ya ev sahibi ülkenin zorlaması ile ya da her iki tarafın karşılıklı çıkarı için yapılır. ÇUŞ’lar özellikle ev sahibi ülkede riskin yüksek, belirsizliğin fazla ve yasal engellerin çok olduğu durumlarda ortak yatırımı yeğlemektedir. Keza, yurt dışına ilk kez açılan deneyimsiz ÇUŞ’lar ile faaliyet alanını çeşitlendirmek isteyen şirketler veya yerli ortağın sahip olduğu avantajları kullanmak isteyen ÇUŞ’lar ortak girişim yolunu seçmektedirler. Bu tip yatırımda yabancı taraf genellikle sermaye, teknik bilgi ve yönetimle ilgili destek sağlarken, yerli taraf iç piyasa hakkında yasal, bürokratik, sosyo-ekonomik ve kültürel birçok yerel bilgi sağlar.21

Özetle yerel şirketlerle ortak girişim kurmanın, tek başına yabancı ülkelerde bir bağlı şirket oluşturmaya göre avantajlarını şöyle sıralayabiliriz:

• Yerel ortağın kendi ülkesiyle ilgili adetler, kurum ve uygulanmalar hakkında bilgisinden yararlanma. O ülkede tek başına kurulacak bir bağlı şirketin bunları öğrenmesi yıllar alabilir,

• Yerel ortağın girişim deneyimi ve sahip olduğu ünvan dolayısıyla yerel sermaye piyasalarına girme kolaylığı,

• Yerel ortağın elindeki teknolojinin o ülke koşullarında daha geçerli olması,

      

20 Miklos Szanyi, “Privatization and Greenfield FDI In The Economic Restructuring of Hungary”, UNCTAD, Transnational Corporations, Vol. 10, No: 3, December 2001, s. 27. 

• Yerel mülkiyetin doğurduğu “yabancı olmama” düşüncesi sonucu satışların geliştirilebilmesi,

• Ortak girişimlerin, siyasi nedenlerle ev sahibi ülkenin millileştirme olasılığını azaltıcı özelliği,

• Ev sahibi ülkelerin yerel şirketlerle ortaklığı özendirici önlemler almaları, tek başına mülkiyeti ise sınırlandırmaları.

1.3.1.1.3. Şirketler Arası Birleşmeler ve Satın Almalar  

Şirketler arası birleşmeler veya satın almalar son dönemde sıklıkla şirket evlilikleri adı altında karşımıza çıkmaktadırlar. Uluslararası literatürde şirketler arası birleşmeler “mergers”, şirketler arası satın alınmalar ise “acquisitions” olarak adlandırılmaktadır. Şirketler arası birleşmeler, iki veya daha çok ekonomik birimin varlıklarının ve yükümlülüklerinin birleştirilmesidir. Şirketler arası satın almalar ise, bir işletmenin varlıklarının veya hisse senetlerinin bir diğer işletme tarafından satın alınmasıdır.22

Şirketler arası birleşmeler ve satın almaların avantajlarını ve dezavantajlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

• Yabancı bir ülke veya belirli bir bölgede faaliyette bulunmanın oldukça kısa bir yoludur,

• Teknolojiyi içsel olarak geliştirme yerine, çok daha düşük maliyetle mevcut teknolojiye ulaşma olanağı sağlar,

• Sınır ötesi birleşmelerde iç ekonomilere oranla daha büyük ölçek ekonomileri elde edebilir.

Dezavantajları ise:

      

22 Ayşe Gül Yılgör, “Şirket Birleşme, Ele Geçirme ve Devralma İşlemlerinin Makroekonomik Etkileri”, Öneri Dergisi, Yıl: 8, Cilt: 5, Sayı: 18, İstanbul, Haziran 2002, ss. 119-120. 

• Kültür farklılıkları, çeşitli milliyet, gelenek ve değerlere sahip örgütlerin birleşmelerini güçleştirici bir rol oynar,

• Ulusal bir şirketin yabancı şirket içinde erimesi, ev sahibi ülkede olumsuz siyasi tepkiler meydana getirebilir,

• Farklı milletlere mensup şirketlerin birleşmesi, işçi ücretleri ve toplu sözleşmeler yönünden de sorunlara yol açabilir.

Şirket evlilikleri ve birleşmeleri şeklinde gerçekleşen doğrudan yatırım miktarı 1995 de toplam küresel yatırımın %55,5’ini oluştururken, 1998 de bu oran %90,4’e ulaşmıştır. Şirket evlilik ve birleşmelerinin büyük bölümü gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren şirketler arasında ve de özellikle sermaye piyasası yapıları birbirine benzeyen ülkeler arasında (örneğin, İngiltere ve ABD) gerçekleşmektedir. Son zamanlarda Almanya ve Fransa gibi ülkelerde de doğrudan yatırımların ağırlıklı olarak şirketlerin birleşmesi ve satın alınması şeklinde gerçekleştiği görülmüştür.

Şirketlerin birleşmesi ve satın alınması ülke içindeki net yatırımda veya üretimde nadiren bir artışa yol açmaktadır. Çoğu zaman uluslararası yatırımcı ile birleşen şirkette oluşacak sinerjilerden dolayı yatırımlarda bir azalma bile söz konusu olabilmektedir. Bu durum, yatırım çeken ülke açısından bakıldığında olumsuz bir gelişme olarak algılanmamalıdır. Uluslararası yatırımcının bu şekilde gerçekleştirdiği yatırımlar çoğu zaman yerel şirketin yaşaması ve rekabet edebilmesini sağlarken geleneksel anlamda doğrudan yatırımın sağladığı bütün avantajları da (teknoloji, global pazarlama ve yönetim ağına kavuşma vb. gibi) beraberinde getirmektedir.23

Birleşme ve satın alma yatırımı, ÇUŞ’lar için avantaj sağlamakla birlikte, ev sahibi ülke açısından çoğu zaman dezavantajlı olarak algılanmaktadır. Ev sahibi ülke hükümetleri yabancı şirketlerin yerli şirketleri satın almasını ya da onunla birleşmesini ülke ekonomisinin kontrolünün yabancıya geçeceği düşüncesi ile bazen reddetmekte, bazen direnmekte ya da bir takım sınırlamalar getirmektedir. Bunun altında yatan neden ev sahibi ülke hükümetlerinin, birleşme ve satın alma tipi yatırımı ülkenin üretim       

23 İstanbul Sanayi Odası, Uluslararası Doğrudan Yatırımlar ve Türkiye, Durum Tespiti ve Stratejik Plan, Boyut Matbacılık Yayıncılık San. Ve Tic. A.Ş., İstanbul, 2002, s. 18. 

kapasitesini artırmaktan çok mülkiyetin değişimi olarak düşünmesi ve bu nedenle az faydalı, hatta bazen zararlı bulmasıdır.24

1.3.1.1.4. Stratejik Birleşmeler  

Son yıllarda oldukça fazla uygulanan stratejik ortaklık, iki veya daha fazla işletmenin belirli bir amaca ulaşabilmek için değişik dönemlerde birlikte çalışmalarına ve kaynaklarını birleştirmelerine olanak veren ortaklık biçimidir.

Stratejik ortaklıklar birkaç yolla gerçekleştirilebilir. Bunlardan en kolay olanı şirketlerin hisse senetlerinin belirli bir bölümünü karşılıklı değişmeleridir. Ancak şirketler yalnızca bu kadarı ile yetinirlerse bu DYY olarak kabul edilemez. Daha geniş kapsamlı bir ortaklık biçiminde, taraflar hem hisse senetlerini değiştirirler hem de mal ve hizmet üretimi amacıyla ortak bir girişim kurarlar. Bir diğer stratejik ortaklık biçiminde ise şirketler ortak pazarlama ve hizmet anlaşmaları yaparlar ve bir taraf belirli piyasalarda diğerini temsil eder.

1.3.1.1.5. Özelleştirme  

Özelleştirme, devletin iktisadi faaliyetlerini gerçekleştiren kamu iktisadi teşebbüslerinin mülkiyetinin özel kesime devredilmesidir.25 Özelleştirmenin temelde piyasada etkin rekabeti sağlama ve devlete kaynak sağlama gibi temel işlevleri vardır. Bunun yanında özelleştirme, devlete ek gelir yaratmak yoluyla kamu kesimi borçlanma gereksinimini azaltmak, siyasi iradenin yani iktidar sahibi hükümetlerin işletmelerde karar verme etkinliğini azaltarak daha rasyonel ve serbest piyasa temelli bir yapı kazandırmak, sermaye mülkiyetinin geniş halk kesimlerine dağıtılmasını sağlamak,       

24 Nuri Yavan, a.g.e., s. 85. 

kurumsal serbestleşme vb. araçlarla ekonomide etkinliği artırmak, hisse senedi sahipliği ile mülkiyetin tabana yayılması, ülkenin sığ olan sermaye piyasalarının gelişmesi ve hacimce artması ve yabancı sermayenin gelişini teşvik amaçlı özelleştirme yapılabilir.

Özelleştirme yoluyla yabancı sermaye yatırımlarının bir ülkeye gelişi çeşitli nedenlere bağlıdır. Bu nedenlerden birincisi maliyetin azaltılması, bölgesel ve küresel ağ kurma, pazar payını yükseltme ve geldiği ülkeye göre, daha düşük maliyetli yatırım fırsatı aramadır. Maliyet yönünden yabancı sermayeli firma, kendisinin tesisi kurmak yerine mevcut olan tesisi gerek teknik ve gerekse teknolojik açıdan düzenleme yaparak devralabilir. Böylece yabancı firma yeni bir tesis kurma maliyetinden kurtulmuş olur. Rekabet şartlarının güçlenmesi ile girişimciler maliyet konusunda, daha hassas olmaya başlamışlardır. İşte bu amaçla, kendi ülkesinde pahalı olan bir yatırımı daha elverişli bir ülkede yapmak suretiyle maliyetini önemli ölçüde azaltmış olacaktır. Pazar payı açısından, yabancı sermayeli firma kendisi ile aynı faaliyet kolunda çalışan bir firmayı özelleştirme yolu ile satın almak suretiyle o faaliyet kolunda o bölgedeki pazar payını önemli ölçüde genişletecektir. Ayrıca yabancı sermayeli firma özelleştirme yolu ile alacağı her hangi bir firma sayesinde bölgesel ve küresel ağ kurma fırsatı da elde etmiş olacaktır.26

1.3.1.2. Özel Doğrudan Yabancı Yatırım Türleri  

1.3.1.2.1. Montaj Sanayi  

Montaj (kurgu, takma sanayi) özel bir dolaysız yabancı yatırım yöntemidir. Şöyle ki, dışarıdaki ana firmadan sağlanan temel nitelikteki ara malları, ev sahibi ülkede yapılan bazı basit parçalarla birleştirilerek üretimin son aşaması ana merkezin dışında gerçekleştirilir. Örneğin otomobil sanayini ele alalım. Yabancı firma tarafından ana       

26 Murat Çetinkaya, Türkiye Ekonomisinde Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel

Dağılımının Önemi, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2004, s. 55.