• Sonuç bulunamadı

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

2.2. Ekim Zamanı Çalışmaları

Wilkes ve ark. (1972), 1961-64 yıllarında, çeşitli toprak sıcaklıklarında, 31 Mart ile 11 Mayıs arasında yapılan ekimlerde: fide çıkışı ve sağlam fide miktarını erken ekimlerde daha düşük çıktığını; %45-50 oranında bir çıkış için yaklaşık olarak 1200 saatlik (degree-h) süreye ihtiyaç olduğunu; bu nedenle fide çıkışı için 15 Nisan ekimleri için 5 gün, 31 Mart ekimi için 12 günlük bir süreye ihtiyaç bulunduğunu bildirmektedirler.

Meredith ve Bridge (1973), erken devrede oluşan tohumların geç devrede oluşan tohumlara göre daha iri ve ağır olduğunu; bu durumun ise tohum gelişmesi sırasında sıcaklık ve bitkideki koza sayısından ileri gelebileceğini bildirmektedirler.

ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Bülent KARTAL Verhalen ve ark. (1975), 6 pamuk (G. hirsutum L.) çeşidi ile yaptıkları çalışmada, erken oluşan kozalardan geç oluşan kozalara doğru lif uzunluğu ve lif inceliğinde azalmalar olduğunu ve bu azalmaların çeşitlere göre değiştiğini saptamışlardır.

El-Akkad ve ark. (1980), Giza-79 pamuk çeşidi ile 5, 25 Mart ve 25 Nisan tarihlerinde yaptıkları ekim zamanı çalışmalarında; ekim zamanlarının koza olgunlaşma süresini etkilediğini, fakat koza ağırlığına önemli bir etkisinin bulunmadığını; geç dönemde yapılan ekimlerde daha fazla çiçek açtığını ve bitkilerin daha hızlı geliştiğini;

erken dönemde yapılan ekimlerden daha fazla kütlü pamuk ve daha fazla koza elde edildiğini bildirmektedirler.

Şenel (1980), 1964-66 yılları arasında, Adana Bölge Pamuk Araştırma Enstitüsünde, Deltapine 15/21 ve Coker 100/153 pamuk çeşitleri ile Nisan başından itibaren 15 gün aralıklarla, Haziran ayına kadar, 5 farklı tarihte sulu ve susuz koşullarda yaptığı çalışmasında: erken dönemde yapılan ekimlerde, pamuk fidelerinin daha iyi geliştiğini, dolayısıyla, ekim zamanının gecikmesiyle kütlü pamuk veriminin önemli derecede azaldığını bildirmektedir.

Yousef (1980), 1979 yılında, 7 pamuk çeşidi ile 12 Mart ve 6 Mayıs tarihlerinde yapılan ekimlerde: çiçeklenme gün sayısının, erken ekimlerde 58-67 gün; buna karşılık, geç ekimlerde ise, 81-85 gün olduğunu; geç ekimlerde çiçeklerin % 25-35’inin, 4 Ağustos’a kadar; % 80’inin ise 3 Eylül’e kadar açtığını; erken ekimlerde ise bu oranların, aynı tarihlerde % 60 ve % 90 olduğunu belirtilmektedir.

Abd-el Gawad ve ark. (1986), 1982-83 yıllarında, 3 genotip ve 5 farklı ekim zamanı ile yaptıkları çalışmada: ekim zamanı ile genotip arasında önemli bir ilişki bulunduğunu, erken ekimlerden daha yüksek verim alındığını ve farklı tarihlerde yapılan ekimlerin lif indeksi, tohum ağırlığı ve lif uzunluğuna önemli derecede etkisinin olmadığını saptamışlardır.

Lamas (1986), Mato Grosso do Sul (Brezilya)’da, 1984 yılında, 2 lokasyonda, eylül ayının ortasından aralık ayının ortasına kadar, 6 farklı zamanda yapılan ekimlerde: eylül sonu ekimlerinin, diğer ekimlerden daha fazla tohum verimi oluşturduğunu; ekimin gecikmesiyle Pembekurt yoğunluğunun arttığını bildirmektedir.

Sharma ve ark. (1986), Hindistan’da, Gossypium arboreum L. türüne ait LD 230 çeşidi ile yaptıkları çalışmada: mayıs başında yapılan ekimin ay sonunda yapılan ekimlere göre % 33.5 oranında daha fazla verim artışı sağladığını saptamışlardır.

Cathey ve ark. (1988), Stoneville’de (ABD) yaptıkları çalışmada: ekimin gecikmesi sonucu bitki boyunun daha fazla uzadığını, daha az çiçek oluşturduğunu, koza ağırlığının azaldığını ve daha az lif verimi elde edildiğini; ayrıca, ekim zamanının gecikmesinin daha çok koza özelliklerine etkili olduğunu bildirmektedirler.

Khan ve ark. (1989), 1984-86 yıllarında, 4 çeşit ve 3 farklı ekim tarihi (15 Nisan, 15 Mayıs ve 15 Haziran) ile yapılan çalışmada: mayıs ayı ekimlerinden daha fazla kütlü pamuk verimi elde edildiğini; kuru madde üretimi ve koza silkme oranının erken ekimlerde daha fazla olduğunu bildirmektedirler.

Xu ve Xu (1989), 1978-80 yıllarında, erkenci, orta erkenci ve geçci çeşitlerle, 2 lokasyonda, 15 Mart ile 15 Ağustos arasında, 16 farklı ekim zamanı ile yapılan çalışmada:

çıkış ile tarak gün sayısının, mart ve ağustos ekimleri hariç, bütün ekimlerde 25-45 gün arasında değiştiğini; tarak-çiçek gün sayısının ise bütün ekimlerde, 25-30 gün arasında olduğunu; koza tutma süresinin, erkenci çeşitlerde 50, orta erkenci çeşitlerde 27 ve geççi çeşitlerde 25 gün olduğunu; ekimin gecikmesiyle verimin önemli derecede azaldığını; ekim zamanı ile lif yüzdesi ve lif kopma dayanıklılığı arasında olumsuz bir ilişkinin olduğunu bildirilmektedirler.

Tondeur ve ark. (1990), B49 pamuk çeşidi ile kontrol edilebilen koşullarda, çevre koşullarında; 24/16 ve 24/12 °C’lik sıcaklık ve gün uzunluğu 12, 14 ve 16 saatlik aydınlanma koşullarında: fotoperiyot uzunluğunun erken gelişme devresinde çok az etkilendiğini; bitki kuru ağırlığının, 12 °C’lik sıcaklık koşullarında, aydınlanma süresi artışına bağlı olarak arttığını; gün uzunluğunun 12-14 saat olmasının, çiçek sayısını azalttığını; gece sıcaklığı 12 °C ve gün uzunluğu 12 saat olduğu zaman, çiçeklenmenin yaklaşık 60 gün geciktiğini ve her iki gece sıcaklığında da gün uzunluğu artışı ile birlikte koza dökülmesinin azaldığını; 12 °C’de, 16 saatlik gün uzunluğunda, kütlü pamuk ve lif verimi 54.8 g/bitki ve 20.8 g/bitki olduğunu; en yüksek kütlü ve lif pamuk veriminin, 16

°C sıcaklık ve 12 saatlik gün uzunluğunda saptandığını ve 14 saatlik gün uzunluğunun en düşük verimi verdiğini bildirilmektedirler.

Tomar ve ark. (1991), 1985-86 yıllarında, 4 pamuk çeşidi ile 15 Mayıs ve 15 Haziran tarihlerinde yapılan ekimlerde ortalama kütlü pamuk verimi 1.39 ve 1.02 t/ha olarak saptamışlardır.

Yolcu (1991), Harran ovası koşullarında, 1990-91 yıllarında, Sayar-314 ve Nazilli-87 ile 3 farklı ekim tarihi (Nisan sonu, 15 Mayıs ve 1 Haziran) ile yaptıkları çalışmada:

ekimin gecikmesiyle verimin önemli derecede azaldığını bildirmektedir.

Sofuoğlu ve Gencer (1992), Çukurova koşullarında yaptıkları çalışmada: ekim zamanın gecikmesiyle bitki boyunun azaldığını; 30 Mayıs ekiminde, bitkideki koza sayısının arttığını; kütlü pamuk veriminin, erkencilik oranının ve çenetteki tohum sayısının önemli düzeyde azaldığını; 30 Mayıs ve 15 Haziran ekim zamanlarında şif oranının, 1 Mayıs ve 15 Mayıs ekim tarihinde % 2.5 S.L. değerinin arttığını; 15 Haziran ekiminde oluşan bitki boyunun 15 Mayıs ekiminden; 15 Mayıs ekiminde oluşan % 50 S.L. değerinin, 15 Haziran ekiminden önemli düzeyde yüksek olduğunu; ekim zamanlarının incelenen öteki özelliklere önemli düzeyde etkili olmadığını belirtmektedirler.

Ansari ve ark. (1993), 5 çeşit ve 3 farklı ekim tarihi (15 Nisan, 1 Mayıs ve 15 Mayıs) ile yapmış oldukları çalışmada: 15 Nisan ekiminden daha fazla kütlü pamuk veriminin alındığını; mayıs ekimlerinde, daha fazla meyve dalı sayısı olmasına karşılık, bitki başına kütlü pamuk verimi ve koza sayısının, Nisan ekimlerinde daha fazla olduğunu bildirmektedirler.

Eker ve Düşünceli (1993), Diyarbakır’da, 3 yıl süreyle yaptıkları çalışmada:

pamukta ekim zamanının kütlü pamuk verimini önemli ölçüde etkilediğini; 1 Mayıs ve 15 Nisan ekimlerinin birbirine yakın sonuçlar verdiğini; 1 Haziran ekiminin ise, en düşük verimi oluşturduğunu; son don tarihi göz önünde bulundurularak, pamuk ekimlerinin, 1

ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Bülent KARTAL Mayıs veya bu tarihe yakın bir zamanda yapılmasının en iyi verim sonucunu verebileceğini belirtmektedirler.

El-Zik ve ark. (1993), Ekim zamanı ve genotiplerde final standı, lif verimi ve erkencilik için önemli bir farklılığın olduğunu; ekim zamanı x genotip interaksiyonunun ise yalnız stand için önemli çıktığını saptamışlardır. Optimum ekimde (15 Mart) final standının % 22 ve lif veriminin %107 oranında, lif uzunluğunun 0.05 inch, lif kopma dayanıklılığının 1.8 g/tex, üniformitenin % 0.7, uzama oranının % 0.2 kadar, erken ekimden daha yüksek olduğunu, ve micronaire değerinin ise 0.41 micronaire kadar daha düşük bulunduğunu bildirmektedirler.

Gadagi ve ark. (1993), 1982 yılında, haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılan pamuk ekim çalışmalarında: kütlü pamuk verimlerinin, sırasıyla, 3.47 ton/ha; 2.32 ton/ha ve 1.88 ton/ha olduğunu; haziran ekimlerinin öteki ekimlere göre, çırçır randımanı, lif indeksi ve 100 tohum ağırlığı yönünden daha yüksek değerler oluşturduğunu belirtmektedirler

Raju ve Kharache (1994), 1987-89 yıllarında, 4 pamuk çeşidi ile haziran başında (Muson yağmurlarından önce), haziran sonunda (Muson yağmurları başladıktan sonra) ve 20 gün sonra kuru toprağa ekim yapılarak elde edilen kütlü pamuk verimlerinin 1.10, 0.73 ve 0.28 ton/ha olduğunu ve ekim zamanı geciktikçe verimin azaldığını belirtmektedirler.

Buehring ve Jones (1995), 1991-93 yıllarında, DPL-50 ve Des-119 çeşitleri ile farklı ekim zamanları ve lokasyonda yaptıkları çalışmada: ekim zamanları ve büyüme koşulları yıldan yıla farklılık göstermesine rağmen, erkenci çeşitlerde, ekim zamanının Haziran ayına kadar geciktirilmesinin verimde önemli düzeyde bir azalmaya neden olmadığını saptamışlardır.

El-Debaby ve ark. (1996a), 1988-89 yıllarında, ekim tarihi (15 Mart, 1 Nisan, 15 Nisan, 1 Mayıs ve 15 Mayıs) ve farklı azot ve fosfor dozlarının, Giza-80 çeşidinde etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmalarında: erken ekimlerde, 100 tohum ağırlığı ve lif uzunluğunun arttığını; lif kopma dayanıklılığı ve lif inceliğinin ise, farklı tarihlerdeki ekimlerden etkilenmediğini; en yüksek lif yüzdesinin 15 Mart ekiminden ve 7.14 kg/da azot dozunda; en yüksek tohum ağırlığının ise, 1 Nisan ekiminden, 21.43 kg/da azot ve 7.14 kg/da fosfor uygulamasından elde edildiğini bildirmektedirler.

El-Debaby ve ark. (1996b), 1988-89 yıllarında, ekim tarihi (15 Mart, 1 Nisan, 15 Nisan, 1 Mayıs ve 15 Mayıs) ve farklı azot ve fosfor dozlarının Giza-80 çeşidinde etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada: erken ekimlerde meyve dalı sayısı, bitkide açılmış ve toplam koza sayısı, koza ağırlığı ve bitki başına kütlü pamuk veriminin arttığını:

ekimin gecikmesiyle birinci el kütlü yüzdesinin artma eğiliminde olduğunu; en yüksek koza ağırlığının, 1 Nisan ekiminden ve 7.14 kg N ve P, en yüksek 1. el kütlü yüzdesinin 15 Mayıs ekiminden ve 7.14 kg/da azot ve 7.14 kg/da fosfor dozundan elde edildiğini belirtmektedirler.

El-Debaby ve ark. (1996c), 1988-89 yıllarında, ekim tarihi (15 Mart, 1 Nisan, 15 Nisan, 1 Mayıs ve 15 Mayıs) ile farklı azot ve fosfor dozlarının Giza-80 çeşidinde etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmalarında: ekimin gecikmesiyle çimlenme yüzdesi,

bitki boyu ve ilk meyve dalı boğum sayısının arttığını; erken ekimde ise, çiçek açma süresinin uzadığını bildirmektedirler.

Hosny ve Shahini (1996), 1991-92 yıllarında, 1, 15 ve 29 Mart ve 12 Nisan tarihlerinde ekilen Giza-75 pamuk çeşidinde yaptıkları çalışmada: ekimin gecikmesiyle, ilk tarak, ilk çiçek ve ilk koza açılım gün sayısı ve ilk meyve dalı boğum sayısının arttığını;

bitkide koza sayısının azaldığını ve bitki gelişmesinin gerilediğini; bununla birlikte koza ağırlığı ve lif kalitesinin ekim tarihinden etkilenmediğini belirtmektedirler.

Tomar ve ark. (1996), 1989-90 yıllarında, 11 çeşit ve 9 farklı ekim tarihi (20 Şubattan 20 Hazirana kadar yapılan ekimlerde) ile yaptıkları çalışmada: bütün çeşitlerde, 20 Mayıstan sonra yapılan ekimlerin verimi önemli derecede azalttığını ve optimum ekim zamanının, 5 Mart olduğunu belirtmektedirler.

Porter ve ark. (1997), 1991 ve 1993 yıllarında, farklı 5 ekim tarihi (nisan ortası, mayıs ayının başı ve ortası ve haziran ayının başı ve sonu) ve 6 pamuk çeşidi [Coker 130, DES-119 (erkenci), Coker 320 ve PD-3 (orta), Deltapine 5415 ve Deltapine Acala-90 (geçci)] ile yaptıkları çalışmada: yıl ile ekim tarihi arasındaki ilişkinin bitki boyu hariç, bütün özellikler yönünden önemli olduğunu; ekimin gecikmesiyle kütlü pamuk verimi, lif yüzdesi, lif kopma dayanıklılığı ve lif inceliğinin azaldığını; bitki boyu ve lif esnekliğinin arttığını; olgunlaşma süresi daha uzun olan DPL-5415 çeşidinin erken ekimlerde, DES-119 ve Coker-130 çeşitlerinin ise, geç ekimlerde daha iyi sonuç verdiğini ve mayıs ortasından sonra yapılan ekimlerde, lif verimi ve bazı lif kalite karakterlerinde azalmaların olduğunu bildirmektedirler.

Norfleet ve ark. (1998), Tenessee Vadisinde (ABD), nisan ayı ortalarından önce yapılan ekimlerin riskli olduğunu, düşük toprak ve toplam sıcaklığın (degree days) çimlenme oranını ve verimi azalttığını; nisan ayının sonu ve mayıs ayının ilk haftasında yapılan ekimlerde ise, kütlü pamuk veriminin arttığını; herbisit kullanımı, toprak erozyonu ve toprak sıkışmasının azaldığını ve toprak su taşıma kapasitesinin arttığını; ekonomik bir pamuk tarımı için optimal ekim zamanının belirlenmesi gerektiğini bildirmektedirler.

Sharma ve ark. (1998), 1992-1995 yılları arasında, Assam (Hindistan)’da, 3 pamuk çeşidi ile 4 ve 20 Mayıs, haziran ve temmuz ayında yaptıkları çalışmalarında: ekimin gecikmesiyle kütlü pamuk veriminin azaldığını belirtmektedirler.

MATERYAL ve METOT Bülent KARTAL 3. MATERYAL VE METOT

3.1. Materyal

Bu çalışma, 2004 yılında, Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Talat Demirören Deneme İstasyonunda ve K.S.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Araştırma Laboratuvarında yürütülmüştür.

3.1.1. Deneme Alanının Genel Tanımı

Deneme, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Şanlıurfa iline bağlı Harran Ovasında, Şanlıurfa-Akçakale yolu 35. km.de bulunan Koruklu-Talat Demirören Araştırma İstasyonunda yürütülmüştür. Araştırma İstasyonu 36° 42’ Kuzey Enlemi 38° 58’ Doğu Boylamı noktasında olup, denizden yüksekliği 410 m’dir (Anonim, 1994 ).

Harran Ovası’nın kuzeyini Germüş dağları, güneyini Türkiye – Suriye devlet sınırı, doğusunu Tektek dağları ve batısını Fatik dağları çevirmektedir. Bu sınırlar içerisindeki ovanın en geniş yeri güneyde 60 km, en dar yeri ortada Tektek dağları ile Fatik dağları arasında 30 km; uzunluğu ise kuzey – güney istikametinde 64 km’ dir. Harran Ovasının yüzölçümü 224.109 ha’ dır (Anonim, 1980).

3.1.2. Kullanılan Pamuk Genotipleri, Özellikleri ve Kökenleri

Pamuk genotiplerinden G. hirsutum L., G. herbaceum L. ve G. herbaceum L.

türlerinin sınıflandırılması ve kökenleri ilişkin veriler Çizelge 3.1.’de sunulmuştur.

Çizelge 3.1. Denemede Kullanılan Genotiplerin Tür ve Kökenleri

GENOTİP TÜR KÖKENİ

MAYDOS YERLİSİ Gossypium herbaceum Hindistan BAHAR-14 Gossypium barbadense Türkmenistan GİZA-75 Gossypium barbadense Mısır AŞKABAT-91 Gossypium barbadense Türkmenistan SEMU Gossypium hirsutum Avustralya AKTAŞ-3 Gossypium hirsutum Azerbaycan SAYAR-314 Gossypium hirsutum Türkiye TAŞKENT-6 Gossypium hirsutum Özbekistan ÇUKUROVA-1518 Gossypium hirsutum Türkiye ALBENİA Gossypium hirsutum Albenia NAZİLLİ-84 Gossypium hirsutum Türkiye MARAŞ-92 Gossypium hirsutum Türkiye TEKS Gossypium hirsutum ABD SUREGROW-125 Gossypium hirsutum ABD STONEVİLLE-453 Gossypium hirsutum ABD TOGO Gossypium hirsutum Afrika DELTAOPAL Gossypium hirsutum ABD GÜRELBEY Gossypium hirsutum Türkiye AK-4 Gossypium hirsutum Rusya CARMEN Gossypium hirsutum Avustralya

Çalışmanın materyalini, pamuk (Gossypium hirsutum L.) genotiplerinden Semu (Avustralya), Aktaş-3 (Azerbaycan), Sayar-314 (Türkiye), Taşkent-6 (Özbekistan), Maraş-92 (Türkiye), Çukurova-1518 (Türkiye), Albenia (Albenia), Nazilli 84S (Türkiye), Teks (ABD), Suregrow-125 (ABD), Stoneville-453 (ABD), Togo (Afrika), Deltaopal (ABD), Gürelbey (Türkiye), Ak-4 (Rusya) ve Carmen (Avustralya) genotipi, Gossypium barbadense türüne ait genotiplerden; Bahar-14 (Türkmenistan), Giza-75 (Mısır) ve Aşkabat-91 (Türkmenistan) ve Gossypium herbaceum türüne ait Maydos Yerlisi (Hindistan) genotipi kullanılmıştır (Çizelge 3.1).

3.1.3. Deneme Yerinin İklim Özellikleri

Şanlıurfa, Güneydoğu Anadolu iklim bölgesine dahil olmakla beraber, Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık olan bir iklim özelliği göstermektedir. Güneyden kuzeye ve batıdan doğuya gittikçe yağış miktarları artmaktadır.

Denemenin yürütüldüğü Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünün Harran Ovası’ndaki Koruklu Meteoroloji İstasyonu’na ait 24 yıllık rasat değerlerine göre, yıllık toplam yağış 365.2 mm olup, yağışın mevsimlere göre dağılışı sonbaharda % 17.3; kış aylarında % 52.8;

ilkbaharda % 28.8 ve yaz ayında % 1.1’ dir. Yıllık ortalama sıcaklık 17.2 °C olup, en yüksek sıcaklık 46.8 °C ve en düşük sıcaklık ise -16.8 °C’dir. Yıllık ortalama oransal nem

% 51, yıllık buharlaşma toplamı ise, 1 848.8 mm’ dir.

Araştırmanın yapıldığı 2004 yılı ve uzun yıllar ortalamasına ait bazı iklim verileri Çizelge 3.2’de gösterilmiştir.

Çizelge 3.2. Şanlıurfa İline Ait 2004 ve Uzun Yıllar Ortalama İklim Verileri

Aylar Ortalama

*Uzun Yıllara Ortalaması (1972-2002), **2004 Yılı Ortalama İklim Verileri Kaynak: (Anonim, 2002; Anonim, 2004).

MATERYAL ve METOT Bülent KARTAL Denemenin yapıldığı 2004 yılına ait toplam yağış miktarı 511.8 mm olup, Ocak ayında 138.8 mm ve Şubat ayında 92 mm yağış olmuştur. Ayrıca 15 Mart ekiminde genotiplerin henüz çıkış yaptığı dönemde yani 5 Nisan tarihinde sıcaklık -0.7 °C’ye düşerek don olayı gerçekleşmiştir (Şekil 3.1).

Ekim Zamanlarına Ait Maksimum ve Minimum Hava Sıcaklıkları

-1

Şekil 3.1. 15 Mart-15 Mayıs Tarihlerine Ait Günlük Maksimum ve Minimum Sıcaklık Değerleri

3.1.4. Deneme Yerinin Toprak Özellikleri

Araştırma; bölgede geniş yayılım alanı bulan Harran toprak serisinde yapılmıştır. Bu seri toprakları Harran Ovası’nın doğu, batı ve kuzeyini çevreleyen Fatik, Tektek ve Urfa dağlarından gelen çamur akıntılarından oluşmuş alüviyal ana materyalli düze yakın eğimli, derin topraklardır. Tipik kırmızı profilleri killi bünyelidir. Üst toprak orta köşeli blok, sonra granüler alt toprak kuvvetli iri prizmatik sonra kuvvetli orta köşeli blok yapıdadır.

Aşağılara doğru artan yoğunlukta sekonder kireç cepleri içermektedir. Tüm profil kireçlidir. A, B ve C horizonlu olup organik madde içeriği düşük, katyon değişim kapasitesi (KDK) yüksektir. Organik madde yüzeyden aşağılara doğru azalmakta, KDK da kil içeriğine bağlı olarak alt katmanlara doğru artmaktadır.

Toprak analizleri Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü laboratuarlarında yapılmıştır.

Deneme alanından, 0-20 cm derinliğinden alınan toprak örneklerinden saptanan analiz sonuçları Çizelge 3.4 ve fiziksel özellikleri çizelge 3.5’te verilmiştir.

Çizelge 3.3. Deneme Alanı Topraklarının 0-20 cm Derinliğine ait Kimyasal Özellikleri (*) Derinlik

*Toprak analizleri, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü laboratuvarında yapılmıştır.

Çizelge 3.4. Deneme Alanı Topraklarının 0-20 cm Derinliğine Ait Fiziksel Özellikler (*)

Bünye

Derinlik (cm) Sat (%) kum (%) Silt (%) Kil (%) Bünye Sınıfı

0-20 cm 61 22.1 22.3 56.1 Kil

*Toprak analizleri, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü laboratuvarında yapılmıştır.

3.1.5. Kullanılan Cam Eşyalar, Aletler ve Cihazlar

Çimlendirme testlerinde kullanılmak üzere, tohumları sarmak için çimlendirme kağıtları, çimlendirme kağıtlarını tutturmak için eczane lastikleri, rulolanmış çimlendirme kağıtlarını yerleştirmek üzere 8 rulo sığacak ebatlarda plastik petri kaplar, çimlendirme kağıtlarının diğer aşamalarda tekrar kullanılmak üzere sterilizasyon ve mikroorganizmaların yok edilmesinde otoklav kullanılmıştır.

Çimlendirme testlerinde; sıcaklık ve nem kontrollü “İklimlendirme Kabini”

kullanılarak yapılmıştır.

3.2. Metot

3.2.1. Deneme Metodu

Çalışma, tesadüf blokları bölünmüş parselleri deneme desenine göre 2 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Genotipler (Sayar-314, Maraş-92, Çukurova-1518, Nazilli 84, Teks, Suregrow-125, Stoneville-453, Deltaopal, Gürelbey, Carmen’ den oluşan 10 adet tescilli standart çeşit ve Semu55/G, Aktaş-3, Maydos Yerlisi, Bahar-14, Taşkent-6, Giza-75, Albenia, Aşkabat-91, Togo, Ak-4’ den oluşan 10 adet Genetik Stok Materyali ile toplam 20 genotip) ana parsellere; ekim tarihleri (15 Mart, 28 Mart ve 25 Nisan (kontrol) ise alt parsellerde olacak şekilde düzenlenmiştir. Deneme alanı, sonbaharda, derin olarak pullukla sürülmüş, kışı bu şekilde geçirdikten sonra, baharda yüzlek olarak işlenip, tapan çekilerek ekime hazır hale getirilmiştir. Ekim ocak yöntemine göre elle yapılmıştır ve her parsele iki sıra ve her sıraya 120 adet pamuk tohumu 2 yinelemeli olarak düze ekilmiştir. Parseller;

sıra arası 70 cm ve sıra üzeri 20 cm olacak şekilde ve her ekim zamanında, ekim öncesi pamuk tohumları soğuk suda (8-10 °C) iki saat ıslatılarak ekim yapılmıştır (Schulze ve ark. 1997). Her üç ekim dönemi de kuruya yapılarak hemen ardından yağmurlama sulama yapılmıştır.

Çıkış olan sıralardaki bitkilerin yetiştirilme tekniği ve bakımı; tarlanın yabancı ot durumuna göre 2 kez ilaçlama, 2 kez el çapası ve 3 kez traktör çapası yapılmıştır. Birinci sudan önce dekara 7 kg ve 4.sudan önce 11kğ saf N uygulanmış ve ardından karık usulü sulama yapılmıştır. 15 Mart ekiminde 5 kez; 28 Mart ve 25 Nisan ekiminde 6 kez sulama yapılmıştır. Hasat, genotiplerin koza açılım oranlarına (% 60-70’i bulduğunda) göre elle yapılmıştır. Hasat genotiplere göre ağustosun ilk yarısı başlayıp ekim ayı başına kadar devam etmiştir.

MATERYAL ve METOT Bülent KARTAL 3.2.2. Çeşitlerin Soğuğa Tolerantlık Testleri ve İncelenen Özellikler

Genotiplerin soğuğa tolerantlıkları hem tarla hem de laboratuvarda test edilmiştir.

Tarla ve laboratuvar testleri aşağıda sunulmuştur.

3.2.2.1. Tarlada Soğuğa Tolerantlığın Saptanması (%)

15 Mart, 28 Mart ve 25 Nisan (kontrol) ekimlerinde, ekimden 7., 14. ve 21. gün sonra, toprak yüzeyine çıkan fideler sayılarak aşağıdaki eşitlik yardımıyla çıkış oranları saptanmıştır.

3.2.2.2. Laboratuvarda Soğuğa Tolerantlığın Saptanması 3.2.2.2.1. Ilık Koşullarda Çimlenme Oranı (%)

Tarla koşulları yanında, genetik stok materyali ile standart çeşitlere ait tohumlar her tekerrürde 40 adet tohum olmak üzere; 4 tekerrürlü olarak çimlenme kağıtlarına, 18 °C sabit sıcaklıkta ve % 100 nem koşullarında iklimlendirme kabininde çimlenme testlerine alınmış ve 7. günün sonunda kökçük (hypocotyl) uzunluğu 3.8 cm veya daha yukarısı olan tohumlar sayılarak çimlenme oranları tespit edilmiştir (Tolliver ve ark., 1997).

3.2.2.2.2 Standart Koşullarda Çimlendirme Testi

Ayrıca, her tekerrürde 40 tohum olmak üzere dört tekerrürlü olarak, çimlenme kağıtlarında, 30 °C sabit sıcaklıkta, çimlendirme testlerinde de 4. günün sonunda kökçük (hypocotyl) uzunluğu 3.8 cm veya daha yukarısı olanlar değerlendirildikten sonra atılarak geri kalan tohumlar son olarak 8. günün sonunda sayılmış ve çimlenme oranları saptanmıştır (Smith ve Varvil, 1984).

3.2.3. Fenolojik Gözlemler 3.2.3.1.Tarla Çıkış Oranları

Genotiplerin her ekim zamanında 2 blok halinde ekimi yapılıp her blokta ikişer sıra halinde ve her sıraya 120 adet elle ekilen genotipin 7. gün, 14. gün ve 21. günde toprak

Genotiplerin her ekim zamanında 2 blok halinde ekimi yapılıp her blokta ikişer sıra halinde ve her sıraya 120 adet elle ekilen genotipin 7. gün, 14. gün ve 21. günde toprak

Benzer Belgeler