• Sonuç bulunamadı

4.4. Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitapları

4.4.2. Edebiyat Tarihi Kitapları

Cumhuriyet‟in ilan edilmesine kadar, liselerde okutulan edebiyat tarihi ile ilgili ders kitapları arasında Köprülüzâde Mehmet Fuad ve Şahabeddin Süleyman‟ın birlikte hazırladıkları ders kitapları ile Süleyman Fehmi‟nin yazdığı ders kitabı mevcuttur. Bu ders kitapları içerikleri bakımından, yazıldıkları dönem için oldukça büyük bir öneme sahip olmuşlardır. Ayrıca daha sonra Cumhuriyet döneminde yazılan ders kitaplarına da kaynaklık etmişlerdir.

Bu anlamda Köprülüzâde Mehmet Fuad ile Şahabeddin Süleyman‟ın liseler için birlikte hazırladıkları Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı (1904) ile Şahabeddin Süleyman tarafından liselerin altıncı ve yedinci sınıfları için yazılan Tarih-i

Edebiyat-ı Osmaniye (1912) adlı kitaplar, edebiyat tarihi ile ilgili yaptıkları tespitler

ve bunun edebiyat kitaplarına yansıması bakımından önemlidir.

Cumhuriyet‟ten önce yazılan bu kitaplar, Batı estetik anlayışına göre düzenlenerek, Türk edebiyatını devirlere ayırması ve bu devirlere ait edebi şahsiyetler ile onların eserlerine yer vermesi açısından önemlidir.

Aynı şekilde Köprülüzâde Mehmet Fuad ve Şahabeddin Süleyman‟ın birlikte hazırladıkları iki ciltlik Malumat-ı Edebiye (1914) adlı ders kitabı da edebiyat öğretiminde oldukça önemli bir yere sahiptir. İlk ciltte edebî eserdeki sanat ve estetik değerlere, nazım şekilleri ve özelliklerine, üsluba ve edebî sanatlara yer verilmiştir. İkinci ciltte, sanat eserinin doğuşu ve gelişmesinin şartları, edebî türlerden nazım ve nesrin yanında edebiyata yeni giren destan, neşide ve temaşa hakkında bilgi verilmiştir (Ogur, 2009:382).

İbrahim Nemci Dilmen‟in, Galatasaray Lisesi‟ndeki ders notlarından derleyip bastırdığı iki ciltlik Tarih-i Edebiyat Dersleri (1922) de yine bu alanda yararlanılan önemli kaynak kitaplardan birisi olmuştur (Işıksalan, 2002:37).

Cumhuriyet‟in ilan edilmesinden sonra 1924 yılı öğretim programında da edebiyat tarihi dersleri ayrı bir öneme sahip olmuştur. Bu programda edebiyat tarihinin içeriği yeniden düzenlenmiştir. Buna göre ikinci sınıfta İslamiyet‟ten önceki dönemden XVI. Yüzyıla kadar, üçüncü sınıfta ise, XVI. Yüzyıldan Milli Edebiyat akımına kadar öğretilmesine karar verilmiştir.

Edebiyat tarihi dersinde hem Divan edebiyatının özelliklerinin hem de Batı edebiyatına ait yazı türlerinin tanıtılması, türlerle ilgili çeşitli edebiyat bilgilerinin verilmesi amaçlanmıştır. Şair ve yazarların edebi kişilikleri ise, kısa açıklamalar halinde okuma parçaları işlenirken belirtilmiştir. Batı edebiyatının önemli eserlerinden ve çeşitli gelişmelerinden geride kalınmaması için öğrencilere 9. sınıfta okutulacak hikâye, tiyatro, destan gibi yazı türlerinin tarihsel gelişimleri özet olarak verilmiştir. 10 ve 11. sınıflarda ise öğrencilere yine edebiyat tarihi ile ilgili bilgiler öğretilmiştir.

Cumhuriyet‟in ilan edilmesi ile birlikte oluşturulan ve yeni programa uygun olarak düzenlenen ders kitapları arasında Fuat Köprülü‟nün iki ciltlik Türk Edebiyatı Tarihi (1924) adlı eseri, daha sonra yazılan edebiyat tarihi kitaplarına içerik ve yöntem açısından kaynaklık etmiştir. Bu ders kitabı Türk edebiyatının gelişimini, çeşitli lehçeler ile birlikte kaynağından itibaren bir bütün olarak vermeyi amaçlamıştır. Kitap gerçekte üniversite öğrencileri için yazılmıştır. Ancak lise öğrencilerinin yararına sunulmak için dil ve anlatımının yalın tutulduğu belirtilmiştir. Bu şekilde kitap, liselerin ikinci ve üçüncü sınıflarında da kullanılabilmiştir.

Lise ikinci ve üçüncü sınıflarda okutulan edebiyat tarihi dersinin programı, Cumhuriyet‟in ilan edilmesinden sonra içerik açısından yeniden düzenlenmiştir. Fuat Köprülü‟nün Türk Edebiyatı Tarihi adlı kitabı, bu program doğrultusunda yazılması ve daha sonraki edebiyat tarihi kitaplarının temelini oluşturması noktasında oldukça önemlidir.

Edebiyat tarihi ile ilgili yazılan ders kitaplarının yanı sıra yardımcı kitaplar da hazırlanmıştır. Bu anlamda Cumhuriyet‟in ilan edildiği yıllarda yayımlanan İsmail Habib Sevük‟ün Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi (1924) adlı eseri yardımcı kitaptır. Kitap, Türk edebiyatının Batı etkisindeki dönemlerini Fransız etkisiyle birlikte ele alan ilk bilimsel eser olması açısından önem taşımaktadır. Kitapta Fransız edebiyatının klasik yazar ve şairleri ile ilgili verilen bilgilerden sonra, Çağdaş Fransız Edebiyatı örnekleri tanıtılmıştır. Işıksalan‟ın (2002:37) ifade ettiğine göre bu kitabın, tarih ile ilgili ayrıntılı bilgi veren kitaplardan ve diğer edebiyat tarihi ders kitaplarından ayrılan yönü, öğretim yöntemi olarak metni kullanmış olmasıdır. Ayrıca şair ve yazarları, en çok tanındıkları tür ve alandaki eserleri ile birlikte vermesi, metinler üzerinde dil ve edebiyat incelemeleri yaptırmasıdır.

Bunun yanı sıra 1926 yılında Hıfzı Tevfik Gönensay, Hammamizâde İhsan ve Hasan Ali Yücel tarafından hazırlanan Tük Edebiyat Nümuneleri adlı kitap üç ciltten oluşmuştur. Bu kitapta, eski edebiyat ile ilgili genel bilgilerin yanı sıra Türk edebiyatının belli başlı eserlerinden örneklerin verilmesi de amaçlanmıştır. Eski edebiyat ile ilgili metinleri bir araya toplayan bu kitap, lise öğretim programları dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Ali Canip Yöntem sanat, edebiyat ve eğitim konuları ile ilgili çalışmalarının yanı sıra tarih konusu üzerinde de çalışmıştır. Ali Canip, tarihin bir bilim haline gelmesi ve tarih anlayışı konusunda değerlendirmelerde bulunmuş ve bu konuya makalelerinde yer vermiştir. Bu anlamda Ali Canip Yöntem 1927 yılında, Türk Edebiyatından

Numuneler: Naima Tarihi adlı kitabını liselerdeki İzahlı Edebî Kıraat dersinde

yardımcı ders kitabı olarak kullanılması amacıyla hazırlamıştır. Hazırladığı bu kitapta tarihçinin sorumluluğu, tarihçiliğin öneminin anlaşılmasının ve edebiyatın bir kolu olmaktan çıkıp bilim haline gelmesinin 19. Yüzyılda gerçekleştiği, tarihçinin tarafsız olması gerektiği gibi konular üzerinde durmuştur.

Ali Canip Yöntem, Naima Tarihi‟nden seçtiği parçalar ile o döneme ait olayları ve sosyal-kültürel değerleri ifade etmek istemiştir. Naima Tarihi, Osmanlı Devleti‟nin duraklama ve gerileme dönemlerini kapsamaktadır. Ali Canip Yöntem‟in Naima

Tarihi‟nden özetleyerek aldığı bölümlerle oluşturduğu bu kitap tarih türünün bir

örneği olmuştur. Ayrıca Türk tarihindeki şahsiyetler ile sosyal ve siyasi olaylar hakkında bilgi vermesi, o dönemin diline ait anlatım özelliklerini göstermesi yönlerinden değer taşımaktadır. Bu anlamda edebiyat derslerinde değişik türlere ait eserlerin ve şahsiyetlerin tanıtılması amaçlandığından, bu eser aranan niteliklere uyması nedeniyle önemlidir.

Bunun yanı sıra Ali Canip edebiyat tarihi ile ilgili önemli niteliklere sahip çeşitli kitaplar hazırlanmasına rağmen, edebiyat tarihinin tek başına bir ders olarak ortaöğretimde okutulmasını doğru bulmamıştır. Lise seviyesi için özet şeklindeki bir edebiyat tarihi kitabının yeterli olacağını düşünmüştür. Lise düzeyindeki öğrencileri kapsamlı bir edebiyat tarihi yerine, farklı metinlerle karşılaştırmanın ve çözümleme yaptırmanın çok daha uygun olacağını belirtmiştir. Okutulacak metinlerin de uzmanlardan oluşan yetkili bir komisyon tarafından özenle seçilmesinin gerektiğini de vurgulamıştır (Işıksalan, 2002:35).

1928 Harf İnkılâbından sonra hazırlanan 1929 programıyla, edebiyat tarihi eğitimine içerik ve yöntem açısından yeni bir yaklaşım getirilmiştir. Edebiyat tarihi konuları lise ikinci sınıfta içerik olarak başlangıçtan Tanzimat‟a kadar, üçüncü sınıfta ise Tanzimat‟tan sonraki kısmı okutulmuştur. Işıksalan‟ın (2002:37) ifade ettiğine göre, bu programdan önceki geleneksel uygulamada olduğu gibi dönemle ilgili tarihi ve edebi bilgilerin yanı sıra birkaç metinin de okutulup açıklama yapılması yöntemi bırakılmıştır. Bunun yerine metinler esas alınarak edebiyat tarihi bilgisine ulaşma yöntemi benimsenmiştir. Edebi dönemlerin genel özellikleriyle ilgili kısa bir bilgi verildikten sonra, öğrencilerin seçilen metinlerle yüz yüze getirilmesi istenmiştir. 1930 yılında yayımlanan Mustafa Nihat Özön‟ün Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı

Tarihi de yeni programdaki bu yöntemler doğrultusunda yazılan bir edebiyat tarihi

kitabıdır. Yazarın, Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1941) de bu esere dayandırılarak hazırlanmıştır.

Bunların yanı sıra Agâh Sırrı Levent‟in öğretmenlik yıllarındaki tecrübelerinden ve birikimlerinden yola çıkarak derleyip 1932‟de yayımladığı Edebiyat Tarihi Dersleri

adlı kitabı da yeni anlayışa uygun olarak hazırlanmıştır. Bu bağlamda kitap, uygulama alanında edebiyat tarihi olmaktan çok edebiyat tarihi ders kitabı olarak kullanılmıştır. Kitap liselerin ikinci ve üçüncü sınıfları için hazırlanmış, 1939-1940 ders yılına kadar başvuru kitabı, bu ders yılından sonra mecburi ders kitabı olarak tavsiye edilmiştir.

Yine Saadettin Nüzhet Ergun‟un 1932‟de yayımladığı Edebiyat Tarihi Dersleri ile Hasan Ali Yücel‟in Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış (1932) adlı kitabı da liselerde okutulan ders kitapları arasında yer almaktadır.

İsmail Habib Sevük‟ün 1932‟de yayımladığı Edebi Yeniliğimiz adlı iki ciltlik kitabı, 1929 programındaki anlayış değişikliğine göre hazırlanan ve edebiyat tarihi öğretiminde yaralanılan önemli kaynak eserdir. Önemli şair ve yazarların sanatlarının karakteristik özelliklerini vurgulamak amacıyla çok sayıda örneğe yer verilmiştir (Işıksalan, 2002:37).

Orhan Rıza Aktunç‟un 1934‟te yayımladığı Türk Edebiyatı Tarihi (Suhulet Kitabevi, İstanbul, 189 sayfa) adlı eseri de yine önemli kaynaklar arasında yer almaktadır. Mustafa Nihat Özön‟ün, Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı Tarihi, (Devlet Matbaası, İstanbul, 1934, 430 sayfa) lise üçüncü sınıflar için hazırlanmıştır. Kitap, Maarif Vekâleti Millî Talim ve Terbiye Dairesinin 13.11.1933 tarih ve 95276 numaralı emriyle ikinci defa basılmıştır. Bu kitap 1934-1935 ders yılından itibaren liselerde ders kitabı olarak okutulmaya başlanmış, 1941‟de Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi adıyla lise son sınıflar için ders kitabı olarak tekrar basılmıştır.

Talim ve Terbiye Kurulu‟nun 08.04.1953 tarih ve 96 sayılı kararında Agah Sırrı Levend tarafından hazırlanmış olan „Türk Edebiyatı‟ adlı eserin, liselerin ikinci sınıflarında 1953-1954 yılından itibaren ders kitabı olarak okutulmasına karar verilmiştir.

Bunun yanı sıra 1935 yılında yayımlanan Edebiyat Program Kılavuzu‟nda, mevcut edebî metinlerin işlenme yöntem ve teknikleri açıklanırken, edebiyat ve edebiyat tarihi kitaplarından çıkarılması gereken konular da belirlenmiştir. Kılavuzda Agah Sırrı Levent, Saadettin Nüzhet Ergun, Mustafa Nihat Özön ve İsmail Habib Sevük‟ün edebiyat tarihi kitapları incelenerek özellikle dili ağır, günün gelişmeleriyle bağdaşmayan, öğrencilere anlayış, duyuş ve zevk bakımından hitap etmeyen eski metinlerin çıkarılmasına karar verilmiştir. Öğrencilerin, edebi değeri olan eski

metinlerdeki Arapça-Farsça sözcük ve tamlamalardan sorumlu tutulmayacağı; Halk edebiyatı, Divan edebiyatı ve Dünya edebiyatı hakkında genel bilgi verilmesinin yeterli olacağı ifade edilmiştir.

Bu kılavuz, edebiyat ders kitabında yer alacak edebî metinlerin niteliklerinin belirlenmesi ve edebiyat eğitiminin kapsamının çizilerek sonraki dönemlerde hazırlanacak olan Türk Dili ve Edebiyatı öğretim programlarına katkı sağlaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca gereksiz ve ayrıntı bilgi yerine, daha sınırlı ama güncel bilginin verilmesi ile öğrenciye özellikle düşünme becerisinin kazandırılması hedeflenmiştir.

Yine bu kılavuzda, Türk ve Batı kültür tarihini lise düzeyinde tanıtacak bir edebiyat tarihi kitabı ile Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatı örneklerini tanıtarak yeni edebiyatın gelişmesine yarayacak olan bir edebiyat kitabının hazırlatılması gereği vurgulanmıştır.

Işıksalan‟ın (2002:39) ifade ettiğine göre var olan edebiyat kitaplarının, edebiyat tarihine ait bütün bilgiyi öğrenciye ezberletmek amacıyla yazılması, metin okuma, sözlü ve yazılı yoklama ile kompozisyon çalışmaları gibi daha önemli ve işlevsel etkinliklerin ikinci plana atılması dersin amaç dışı uygulaması olarak görülmüştür. Bu konuda Ali Canip Yöntem, lisedeki edebiyat öğretiminin amacının, edebiyat tarihine ait bütün bilgileri öğrencilere ezberletmek olmadığını, Türk edebiyatının çeşitli dönemlerinde verilmiş olan sanat ve kültür değeri taşıyan önemli eserlerin genel olarak tanıtılması yeterli olduğunu ifade etmiştir. Asıl önemli olanın okudukları metinler hakkında öğrencileri düşündürmenin ve düşüncelerini yazdırmanın olduğunu belirtmiştir. Ancak edebi ve tarihi bilgi aktarma biçimindeki geleneksel eğitim anlayışından vazgeçilmediği için edebiyat öğretiminden gereken verim alınamamıştır.