• Sonuç bulunamadı

Bir edîb olarak tanınan Hafız'ın edebî yönünü incelemek, yaşadığı dönemde edebiyatçılar arasındaki yerini anlamak, onun şahsını ve siyâsî şiirlerini tanımamız açısından önem arz etmektedir. Onun edebî yönünü aşağıdaki başlıklar altında incelemek mümkündür.

3.1. Hafız'ın Edebî Yönünü Etkileyen Unsurlar

Hafız'ın edebî yönünü etkileyen ilk unsur, Türk bir anne ile Mısırlı bir babadan dünyaya gelmesidir. Çünkü Hafız, dayısının yanına gitmek zorunda kalmış, bu da Hafız'ın çocuk yaşlarda daha çok Türk kültürünün etkisinde kalmasına neden olmuştur. Ancak yaşadığı mahallede orta sınıfa mensup Mısırlıların oturması nedeniyle Mısır kültüründen de büyük oranda etkilenmiştir.378

Hafız, şiirle tanıştığı zaman, muasırı olan Mahmud Sami el-Bârûdî Paşa'nın edebiyat anlayışından etkilenmiş ve onu kendisine örnek almıştır. Hatta Hafız'ın Sudan'da ayaklanmaya katılıp ordudan atılması, el-Bârûdî'yi takip etmesinin bir sonucu olabilir.379 el-Bârûdî'nin şiirlerinin en önemli özelliği, kolaylığın yanında sağlamlığı da içinde taşımasıdır.380 Hafız, el-Bârûdî'nin metodunu kendi şiirlerine aktarmıştır. İbarelerin ve sıygaların seçiminde, o da el-Bârûdî gibi yeteneklidir. Ayrıca el-Bârûdî'de görülen açıklık, anlaşılırlık ve eski Arap üsluplarının kullanılması gibi özellikler Hafız'ın şiirlerinde de görülmektedir. Son olarak o da, el-Bârûdî gibi teslimiyetçi değil devrimcidir. Şeyh Huseyn el-Marsifî (ö. 1889), ikisinin hem hocası, hem de fikir ve tenkitte örnek aldıkları kişidir. Buna benzer daha pek çok özellikte Hafız, el-Bârûdî'ye benzemektedir.381

Hafız'ın edebî yönünü etkileyen bir başka unsur da Mısır'ın toplumsal çevresidir. Hafız, orta tabakada yetişmiş, böylece halkın acılarını bizzat yaşamış ve yüreğinde hissetmiştir. Ordudan ayrıldıktan sonra ise, Mısırlı aristokrat bir zümrenin içinde yaşamıştır. Böylece her iki hayat tarzını ve bu tarzlara ait kültürleri tanımış ama şiirlerinde halkın acılarına değinmiş ve onların siyâsî ve toplumsal hayatının değişmesi için şiirler yazmıştır. Bu şiirlerinde kimi zaman ümitvar olarak halkı çalışmaya teşvik etmiş, kimi zaman onları kınamış, kimi zaman da onların şikâyet, hüzün ve fakirliğine değinmiştir.

378 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 19.

379 Abbâs Mahmud el-Aḳḳâd, Mecmûʻatu Aʻlâmi'ş-Şiʻr, 1.b., Dâru'l-Kitâbi'l-ʻArab, Beyrut, 1970, s. 234. 380Şeyho, Ḳarni't-Tâsiʻa, s. 317.

51

Böylece eserlerinde hem halkın içinde bulunduğu durumu tasvir etmiş, hem de reformcu fikirlerini açıklamıştır.382

3.2. Hafız'ın Edebiyat Anlayışı

Hafız, dönemindeki yazar ve hatiplerin fikirlerini anlamış, iç dünyasında harmanlamış, sonra da duygusunu katarak şiire dönüştürerek kayıt altına almıştır.383 Hafız'ın edebiyattaki prensibi günlük olayları ifade etmek şeklindedir. Günlük hadiseleri değerlendirip olaylar üzerine şiirler yazmış ve bu şiirlerde kendi fikirlerini belirtmiştir. Pek çok insan gibi o da fikir dünyasında gelgitler yaşamıştır. Örneğin, ilk dönemlerinde Hidiv Abbâs'ı ve Osmanlı halifesi Abdülhamid'i överken, o günlerde İngilizlere hüsnüzan besleyen Muhammed Abduh ve çevresi ile tanışınca aristokrat fikirlere uygun olarak Kraliçe Victoria'ya (ö. 1901), yeni kral olan VII. Edward'a (ö. 1910) şiirler yazmıştır. Mustafa Kamil ile ilişkileri gelişince halkçı bir düşünceye sahip olmuş, vatanî duygularla halkın hissiyatını ifade eden şiirler terennüm etmiştir.384

Hafız, kimi zaman işgalci güçlere karşı Mısırlıların suskunluğunu eleştirmiş, kimi zaman okul ve üniversite açılması için çağrı yapmış, kimi zaman Mısırlıları çalışmaya çağırmış, kimi zaman da onların yaptıklarını yermiştir. İctimâî şiirlerinin yanında siyâsî şiirler de yazmıştır. Bunlar arasında en güzeli Dinşavay olayı hakkında yazdığı şiirdir.385 Hafız bir toplum şairi olarak ictimâî ve siyâsî konularda, el-Bârûdî ve Şevḳî'nin ulaşamadığı bir konuma ulaşmıştır.

Hafız, şiirdeki metodu sebebiyle Nahda hareketi mensubu olarak kabul edilir. Bazı edipler bu hareketin hem başlangıcının, hem de sonunun taklit olduğunu iddia etseler de,386 Nahda şairleri yenilik getirmişlerdir. Aralarında en çok yenilik getiren Ahmed Şevḳî (ö. 1932) olmuştur. Modern tiyatro anlayışından uzak olsa da, tiyatro tarzında yazdığı şiirler buna örnektir. Ancak şiir, bu ediplerle tam olarak özgürleşmemiştir. Çünkü şairler, şiirlerini belli bir alanda yazmak yerine, hayatın akışına göre yazmışlar, sonra da bu şiirlerini divan olarak toplamışlardır.387

382Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, ss. 105, 106.

383Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, s. 107; el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 521. 384 ez-Zeyyât, Târîhu'l-Edeb, s. 373.

385 Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, ss. 107, 108 386 el-Aḳḳâd, Mecmûʻa, s. 231.

52

Hafız'ın şiirde yaptığı yenilik, şiirin tabiri, kelimesi ve manalarında değil, amacı ve konularında olmuştur. Şiiri toplum için kullanmış, toplumun acı, hüzün ve arzularını dile getirmiştir. Onu gerek önceki dönemde yaşamış şairlerden gerekse muasırlarından ayıran en önemli özelliği bu yönü olmuştur. Hafız, kimi zaman vatan ve siyaset alanlarında yazarken, kimi zaman da halk, milliyetçilik ve insanlık alanlarında şiirler yazmıştır. Mısır, Doğu ve İslam coğrafyasındaki problemleri dile getirip çözüm önerileri getirmesi ise, onun divanındaki ağırlık merkezidir. Bu yönü ile Hafız bir yenilikçi sayılabilir.388 Şiirinin toplum tarafından anlaşılabilecek lafızlar seçmiş, sade ve anlaşılır olanları kullanmıştır. Şiirlerinin anlaşılır olması için halk arasından Ali Mahmud Hasen el-Kerâsî isimli bir kişiye tüm şiirlerini beyit beyit okuduğu ve eğer anlaşılır olduğuna karar verirse şiirini onayladığı, değilse değiştirdiği hatta anlaşılmayan bölümü çıkardığı ifade edilir. Böylece halkın hepsinin anlamasını, ardından da farklı ülkelerdeki halkların anlayabilmesini amaçlamıştır.389

Lafızları sıradan olmasına rağmen şiirleri güçlü ve sağlamdır. Sömürgecilere karşı verdiği savaşta şiiri, bir silah gibi kullanmıştır. Divanında bulunan ictimâiyyât ve siyâsiyyât bölümleri, şairi diğerlerinden ayıran en önemli iki bölümdür. Bu bölümler, bir de siyâsî mesajlar verdiği mersiye bölümü divanından çıkarılsa, Hafız'ın şiirlerinin özelliği kaybolur, hem muasırlarından hem de önceki şairlerden farklı bir yönü kalmaz.390 Toplumsal şiirlerinde geniş tahliller, ya da toplumdaki günlük fikir akımları yoktur. Geçici akımlardan çok, genel olayların ve prensiplerin şairidir. Ön yargılardan uzak bir şekilde, güven, barış ve tarafsızlık şairidir.391

Hafız, şiirindeki gelişmişlik açısından kendisinden öncekilerle sonraki şairler arasında orta halkayı oluşturur. Eski dönemlerde şairler meclislerde bulunur, şiirlerini okurlar ve insanlarda duygu yoğunluğu oluşturmak için gayret ederlerdi. Modern çağda ise şairlerin okuyucularını görmelerine gerek kalmamıştır. Hafız, hem meclislerde bulunması, hem de şiirlerinin matbu olarak insanlara ulaşması açısından orta halkayı temsil etmektedir. Halkın özgürlüğüyle kişi özgürlüğü arasında da orta halkayı oluşturur. Özgürlük konusunda iki tarafı da ihmal etmemiş, ama ikisinde de kemale erememiştir. Hafız, Dinşavay olayını, ekonomik ve siyâsî krizi, pamuk borsasında zenginlerin vurgunlarını ve yabancı şirketlerin ülkeye verdiği zararı konu alarak toplumun

388 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 521. 389

Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 34, 35. 390 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 13. 391 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 521.

53

maslahatlarına değinirken; şekvâ, ictimâiyyât, hamriyyât gibi şiirlerinde ise kişisel arzulara değinerek iki özelliği de kendisinde toplamış bir şairdir. Sadece Arap edebiyatı üsluplarına göre şiir yazanlar ile Batı edebiyatı üsluplarını kullananlar arasında da orta tabaka olma özelliği taşıyan Hafız, eskilerin mubâlağası ile yeni dönemin hakikati yansıtması arasında da orta halkayı oluşturur. Hafız, şairliğinin ilk döneminde eski üsluplara yakınken sonraki dönemlerinde yeni üslupları eskileriyle birleştirmiştir.392

3.3. Hafız'ın Çağdaşları Arasındaki Yeri

Hafız, pek çok şair ile aynı çağda yaşamıştır. Mahmud Sami el-Bârûdî, Ahmed Şevḳî, Halil Muṭrân, Veliyyuddin Yeken (ö. 1921) ve İsmail Sabri Paşa (ö. 1923), Muhammed Abdulmuttalib (ö. 1931), bunların önde gelenlerindendir. Bunlar arasında belki de ilk sırayı hayatı boyunca Hafız ile arkadaşlık yapmış ve "Şairlerin Prensi" lakabını elde etmiş olan Ahmed Şevḳî alır. Hafız, 21 Haziran 1932, Şevḳî ise 14 Ekim 1932'de olmak üzere ikisi de aynı yıl vefat etmişlerdir.393

O dönemde insanlar, Hafız'ın durumu konusunda iki gruba ayrılmışlardır. Bir grup Hafız'ı diğerlerine üstün tutarken, diğer grup Hafız'ı sevmekle beraber Şevḳî'yi ondan üstün tutmuştur. Bu durum sadece Mısır'da değil, tüm Arap dünyasında geçerlidir.394

İki şair arasında bir kıyaslama yapılacak olursa Şevḳî, mersiyede, halkın acılarını, arzularını, ümitlerini tasvir etme hususlarında Hafız'a ulaşamamıştır. Ancak Hafız'a göre daha basiretli ve eski şairleri taklit etmede daha mahirdir. Hafız sadece lafızları taklit eder. Fakat Şevḳî, bunlarla beraber manaları da taklit ederdi. Şevḳî'nin sanat güzelliğini Hafız icra edememiştir. Şevḳî, musiki ve tasvir şairi olmakla beraber Arap edebiyatında tiyatro şiirini ilk ortaya çıkaran kişidir. Bazı yönlerden farklılık arz eden, bazı yönlerden birbirine benzeyen her iki şair de modern Mısır kültürünün kurucuları arasında yer aldığı ifade edilmiştir.395

Dönemin bir başka şairi olan İsmail Sabri Paşa, Şevḳî ve Hafız kadar usta değildir. Ama resmî görevi, onun şiirinin ilgi görmesine yardımcı olmuştur. 1904 yılında

392 el-Aḳḳâd, Mecmûʻa, ss. 235, 236. 393

Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, 75; Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 49. 394 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 85.

54

vefat eden el-Bârûdî ise modern Mısır şiirinin kapısını aralaması yönüyle en önemli isimdir.396

Bu dönemde bazı edipler ve fikir önderleri, Batı kültürünü Mısır'da inşa etmeye çalışmışlardır. Bunlar eski şiir geleneklerini taklit eden el-İḥyâ’ ve'l-Baʻs hareketini kınamışlar, fikirlerinin ve amaçlarının geçmişi taklitten ibaret olduğunu ifade etmişlerdir. Hafız da bu fikirlerden kısmen etkilenmiştir. Bir şiirinde yenilik çağrısı yapmış ve şöyle demiştir: [Hafîf]397 1

َو ﺎَﻬﱡـﻨﻟا َْﲔَـﺑ ُﺖْﻌِﺿ

َْﲔَـﺑ

ِلﺎَﻴَْﳋا

َ�

ﻟا َﻦْﺑا َ� ِسﻮُﻔﱡـﻨﻟا َﻢﻴِﻜَﺣ

ـ

ِلﺎَﻌَﻤ

2

َنآ

ﱠﻚُﻔَـﻧ ْنَأ ُﺮْﻌِﺷ َ�

يِدﻮُﻴُـﻗ

ْـﺗَﺪﱠﻴَـﻗ

ِلﺎَﺤُﻤْﻟا ُةﺎَﻋُد ﺎَِﺑﻬ ﺎَﻨ

3

ﺎﱠﻨَﻋ َﻢِﺋﺎَﻤَﻜْﻟا ِﻩِﺬَﻫ اﻮُﻌَـﻓْرﺎَﻓ

ِلﺎَﻤﱠﺸﻟا َﺢﻳِر ﱡﻢُﺸَﻧ َ�ﻮُﻋَدَو

Ey nefislerin hakîmi! Ey yüceliğin sahibi! Akıl ve hayal arasında kayboldum.

1

Ey şiir! Şimdi, imkânsıza çağıranların bizi bağladığı bağları çözme zamanı.

2

Bu engelleri bizden kaldırın ve bizi bırakın da kuzeyin rüzgârını

koklayalım!

3

Hafız, şiirin vezin ve bahirlerini, üslup ve beyanını, fikir ve hayalini yenilememiş, bunların da üstünde olan konu ve amacını yenilemiştir. O, döneminin konularını, halkın ve ümmetin arzularını nazmetmiştir.398 Hafız'ın kendisine has bir zevki ve okuduğunu nasıl muhafaza edeceğini bilen bir hafızası vardır.399 Şiir söyleyeceğinde insanların görüşlerini, gazete ve dergilerde tekrar edilen beyanlarını zihninde toplamış, sonra onları kendisine has ifade tarzı ile yeniden kalıplandırmıştır.400 Halkın duygularına tercüman olması, çağının problemlerini ve kalbindeki hisleri açıkça belirtmesi nedeniyle Hafız, diğer muasırlarından ayrılır.401

Câhiliye döneminden itibaren Arap şiirini iyi bildiği için el-Bârûdî'nin Arap edebiyatıyla bağı daha güçlüdür. Farsça ve Türkçeyi iyi derecede bilen, sürgünde İngilizce öğrenmeye çalışan el-Bârûdî, Batı medeniyetini tanımıştır. Mısır aristokratlarından biri olarak hayatında Batı medeniyetinin etkisi olmuştur. Hafız ise orta tabakaya mensup bir

396 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 69, 74. 397 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 77. 398 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 76, 77. 399 Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, s. 105. 400 ez-Zeyyât, Târîhu'l-Edeb, s. 373.

55

kişi olarak, Fransızcayı bir dereceye kadar bilen ancak Batı edebiyatında derin bilgisi olmayan bir kişidir.402Hafız, Fransız dili ve edebiyatını iyi derecede bilen muasırları Şevḳî ve Muṭrân'a kıyasla da sınırlı bir kültüre sahip olmasına rağmen, sahip olduğu şiir yeteneği sayesinde, Şevḳî, Muṭrân ve diğer şairlerle yarışabilecek bir kuvvete sahiptir.403

Hafız'ın da, Şevḳî'nin de annesi Türk idi. Şevḳî Türkleri özellikle övmüş ve Türklerin savaşları ve zaferleriyle övünmüştür. Hafız ise, Türkleri Müslüman oldukları için övmüş, onların zaferleri Müslümanların zaferi olduğu için sevinmiş ve halifeyi İslam dünyasının lideri olduğu için sevmiştir. Aristokrat bir Türk kültürü ile yetişen Şevḳî'deki Türk anlayışı asabiyet ihtiva ederken, Hafız'daki Türk anlayışı dinî eksenlidir.404

Şevḳî, sarayda olması sebebiyle halkın his ve çıkarlarından uzaktı. Urabî Paşa ayaklanmasına katılan el-Bârûdî'nin dönemindeyse eğitimli insanlar ve halk arasında okuma yazma bilenler az, gazetelerse yaygın değildi. Hisleri, halkın hislerinden daha kuvvetli, fikirleri Mısır halkının arzuladığı hürriyetten çok daha ötedeydi. Ancak Hafız, öncelikle halkı hedefliyordu. Bu da her ne kadar kelimeleri eski üslup ve kalıplara dökse de Hafız'ın şiirini daha açık ve anlaşılır bir şekilde yazmasını zorunlu kılıyordu. Bu üslubu onu, halk ile yakınlaştırıyordu.405

XX. yüzyılın başlarında Mısır'da eğitimli ve kültürlü insanlar çoğalmış, toplumda fikir ve edebiyatlarıyla öne çıkan insanların makaleleri gazetelerde yayımlanmaya başlamıştır. Bu dönemde şairler eserlerinin gazetelerde yayımlanması için birbirleriyle yarışmış, toplumun sıkıntılarını, siyâsî ve toplumsal beklentilerini ele alarak onların hislerine tercüman olmaya çalışmışlardır.406

Bu şairler arasında öne çıkan Hafız İbrahim'in şiirleri ve ele aldığı konular incelendiğinde, bu yönü daha iyi anlaşılacaktır.

Benzer Belgeler