• Sonuç bulunamadı

Çocukluk ve Gençlik Yılları

4. Mısır Edebî Hayatına Genel Bir Bakış

1.1. Çocukluk ve Gençlik Yılları

Ailenin tek çocuğu olan Hafız, henüz dört yaşındayken 1876 yılında babası İbrahim Fehmi vefat etmiştir.277 Dedesi ise, Hafız'ın doğumundan önce vefat etmiş ve Surre Alayları'nın emini olmasına rağmen miras olarak bir şey bırakmamıştır.278 Bu sebeple Hafız, annesi ile Kahire'de Maṣlaḥatu't-Tanẓîm'de memur olarak çalışan dayısı Muhammed Niyazi'nin yanına gitmek zorunda kalmıştır.279 Okul çağına geldiğinde dayısı onu, evlerine yakın olması sebebiyle önce el-Medrasetu'l-Hayriyye'ye kaydettirmiştir. Bu okulda, okuma-yazma, biraz da Arapça, matematik ve dinî bilgiler öğrenmiş, sonra el- Medrasetu'l-Ḳırâbiyye isimli ilkokula kaydolmuştur. Lise eğitimini ise el-Medrasetu'l- Mubtedeyân ve el-Medrasetu'l-Hıdîviyye'de sürdürmüştür. el-Medrasetu'l-Hayriyye'de Mustafa Kamil ile tanışıp arkadaş olmuştur. Hafız ile Mustafa Kamil'in anneleri teyzekızları olması dolayısıyla aralarında akrabalık ilişkileri vardı. Çok geçmeden ayrılmışlar ancak işgalcilere karşı verecekleri mücadele nedeniyle sonraki yıllarda tekrar karşılaşmışlardır.280

Dayısı Muhammed Niyazi Efendi Tanta'ya tayin edilince, Hafız da annesiyle Tanta'ya taşındı.281 Dayısı, eğitimini tamamlaması için Hafız'ı bir liseye kaydettirdi. Fakat Hafız, bu okula düzenli bir şekilde devam edemedi. Çünkü Ahmedî Enstitüsü'ne gidiyor ve oradaki dil, edebiyat ve hukuk derslerini dinliyordu. Anlaşılan o ki Hafız, haz almadığı için

274 ez-Zeyyât, Târîhu'l-Edeb, s. 372. 275

el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 515. 276

Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 14, 15.

277 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 515; Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, s. 101. Bazı kaynaklarda babası vefat ettiğinde 2 yaşında olduğu zikredilmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz: ez-Zeyyât, Târîhu'l-Edeb, s. 372.

278 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 20. 279

el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 515. 280 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 20. 281 ez-Zeyyât, Târîhu'l-Edeb, s. 372.

37

okulundaki dersleri takip etmiyordu.282Edebiyat ve şiire olan meyli Ahmedî Enstitüsü'nde ortaya çıktı. Burada öğrencilerle sohbet eder, eski ve yeni şairlerden, özellikle Mahmud Sami el-Bârûdî'den (ö. 1904), şiirler okurdu.283 Yaklaşık 16 yaşlarında Ahmedî Enstitüsü'nde, 1888 yılı Nisan ayında Şeyh Abdulvehhab en-Neccâr (ö. 1941) ile tanıştı. en-Neccâr, Hafız'ın kıvrak zekalı, hazır cevap oluşunu, konuşmasındaki zarafetini ve edebiyata karşı hevesini fark etti. Birlikte kimi zaman akşama, kimi zaman da sabaha kadar süren şiir münazaraları ve edebiyat müzakereleri yapmaya başladılar.284

Burada düzenli bir eğitim ile meşgul olmayan Hafız, boş vakitlerini eski ve modern şiirleri mütalaa etmekle ve şiir yazmakla geçirdi. Bu şiir mütalaalarında hem öğreten, hem de öğrenen oldu. Eski divanları okuduğunda onlardan zevk aldığını ve çabucak ezberlediğini, bir süre sonra kendisinin de benzeri şiirleri söyleyebildiğini fark etti. Şiirleri ezberliyor ve taklit ediyordu.285

Dayısı onun okul hayatının pek parlak olmamasını, herhangi bir iş ile meşgul olmamasını ve bunun yanında bir de şiir mütalaalarına önem vermesini kabullenemedi. Sonuçta Hafız'dan sorumlu kişi kendisiydi. Bu düşüncelerini açığa vurmuş olacak ki Hafız, dayısının kendisine karşı duyduğu hoşnutsuzluğu hissetti. Edebî hayatına engel olarak gördüğü dayısının yanından ayrılmaya karar verdi ve ilk şiiri sayılan şu dizeleri söyledi:286 [Meczûu'l-Kâmil]287 1

ِﱵَﻧوُﺆَﻣ

َﻚْﻴَﻠَﻋ

ْﺖَﻠُﻘَـﺛ

ْﻪَﻴِﻫاَو

ﺎَﻫاَرَأ

ِّﱐِإ

2

ٌﺐِﻫاَذ

ِﱐِﺈَﻓ

ْحَﺮْـﻓﺎَﻓ

ْﻪَﻴِﻫاَد

ِﰲ

ٌﻪ ِّﺟَﻮَـﺘُﻣ

Bana bakmak sana ağır geldi. Hâlbuki ben onu basit bir şey görüyorum.

1

Sevin! Ben, gidiyor, zor bir işe yöneliyorum. 2

Hafız'ın bu dizeleri söylemesi çocuk yaşına rağmen hayatın acıları ile yoğrulduğunu göstermektedir. Hayattaki başarısızlığı ve kaderin cilveleri onun hayata

282

Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 21. 283Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, s. 101.

284 Abdulvehhâb en-Neccâr, "Ṣafaḥât Mechûle min Ḥayâti Ḥâfıẓ", Apollo, Sayı: 11, Kahire, 1 Temmuz 1933, s. 1322.

285

el-Fâhûrî el-Mûcez, IV, 515. 286Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, s. 101. 287 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 58.

38

kederli bir şekilde bakmasına neden olmuştur. Aşağıdaki dizeleri de bu durumu ifade etmektedir: [Tavîl]288 1

َﻻﺎَﻄَﻓ ﱠﺪُﻣ َﻒْﻴَﻛ يِﺮْﻤُﻌِﻟ ُﺖْﺒِﺠَﻋ

ﱠـﺛَأ ﺎَﻣَو

َﻻاَوَز ُمﻮُﻤُْﳍا ِﻪﻴِﻓ ْتَﺮ

2

اًﺪِﻋﺎَﺒُﻣ ُﻩاَرَأ ْﺪَﻗ ِﱄ ﺎَﻣ ِتْﻮَﻤْﻠِﻟَو

ﱡﻞُﺟَو

َﻻﺎَﺣ َﺪﱠﺳَوُأ ْنَأ يِداَﺮُﻣ

3

ْﻮَﻤْﻠَﻠَـﻓ

ﺎَِﺑﻬ ىَرُأ ٍةﺎَﻴَﺣ ْﻦِﻣ ٌﺮْـﻴَﺧ ُت

َو ًﻼِﻴﻟَذ

َﻻﺎَﻀْﻔِﻤْﻟا َﺪِّﻴﱠﺴﻟا ُﺖْﻨُﻛ

Hayatıma şaşarım, nasıl da uzayıp sündü. Kederler de onu sona erdirmedi.

1

Ölüme de (şaşarım), çoğu isteğim yastığımın altında olduğu hâlde neden hâlâ onu uzak görüyorum.

2

Ölüm, üstün bir efendi olduğum hâlde zelil olarak göründüğüm bir hayattan daha hayırlıdır.

3

Hafız, maddî durumu kötüleşince çalışmaya karar verdi. O dönemde, avukatlık için henüz bir düzenleme yapılmadığı için diploma gerekmiyordu.289

Diploma yerine güzel hitabet, hafıza gücü ve iyi bir mantık yeterliydi. O, akıcı konuşması ve hafızasının kuvvetinden dolayı bu meslekte kendisini yeterli gördüğü için avukatlığı seçti.290

Ofis açmak yerine Tanta'daki avukatlardan biri olan Şeyh Muhammed Şeyma'nın yanında çalışmaya başladı. Tanta'ya yakın mahkemelerde savunmalara gitti. Davalar kazandı. Sonraki günlerde Şeyh Muhammed ile ayrılığa düştü ve onun bürosundan ayrıldı.291

Bu ayrılığı için de şu dizeleri yazmıştır:[Basît]292

1

ﺎًﻌَﻤَﻃ ُﻪُﺘْﻏَﺮْـﻓَأ ْﺪَﻗ ﻰِّﻈَﺣ ُباَﺮَﺟ

َ�ِذﺎَﺘْﺳُأ ِبﺎَﺒِﺑ

ﻰَﻤﻴِّﺸﻟا

ﺎَﺒَﺠَﻋ َﻻَو

2

ُﻪَﻟ ُﺖْﻠُﻘَـﻓ ٌءﻮُﻠَْﳑ َﻮْﻫَو ِﱄ َدﺎَﻌَـﻓ

َﺑﺎَﺮَﺣ اَو ِتاَﺮْﺴَْﳊا ْﻦِﻣ َلﺎَﻘَـﻓ ﺎﱠِﳑ

Hırsımdan dolayı şansımın kesesini üstadımız Şeyma'nın kapısında boşalttım, bunda şaşılacak bir şey yok.

1

Dolu olarak bana döndü ve ona dedim ki: Neden? Dedi ki:

Hüzünden… Vah yazık!

2

Hafız, daha sonra Tanta'daki Muhammed Ebû Şâdî Bey'in ofisine taşındı. Beraber edebiyat üzerine sohbet eder, şiir münazaraları yaparlardı. Hafız daha sonra da avukat

288 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 59. 289 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 516. 290

el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 516. 291 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 59, 60. 292 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 60.

39

Abdulkerim Fehmi Efendi'nin ofisine çıktı. Bu şekilde bir ofisten diğerine geçip durdu.293 Yaklaşık bir yıllık avukatlık tecrübesinden sonra bu mesleği bıraktı.294

Hafız o dönemde henüz 16-17 yaşlarında hayat tecrübesi az ve meşakkatler karşısında sabırsız bir gençti. Küçüklüğünden beri acılarla yoğrulduğu için çabuk bıkan bir tabiata sahip olması, onu istikrarsızlığa, istikrarsızlık da arzusunun kaybolmasına sebep oldu.295 Bu özellik onun eğilimlerine de yansımıştı. Zira şiir ve edebiyat kitaplarına karşı ilgili, ancak hukuk kitaplarına veya mahkeme dosyalarına karşı ilgisizdi. Derin araştırma ve incelemelerde bulunmak onu hep sıkmıştı. Ayıca elde ettiği parayı hemen harcaması ve tutumlu olmaması da bir ofis açacak miktarı biriktirememesine neden oluyordu. Bu özelliğinin hayatı boyunca devam etmesi ve meslek hayatında hep başarısız olması nedeniyle296 sonraki yıllarda askeri hayatı düşünmeye başladı.297

Benzer Belgeler