Hafız, hayatında peş peşe bazı sıkıntılar yaşamıştır. Özellikle babasını kaybetmesi, dayısının evinde geçim darlığı çekmesi, avukatlığı bırakması ve askeriyeden ayrılmak zorunda kalması onu, sıkıntı içinde bir hayat yaşamaya zorlamıştır. Bu durum, Hafız'ı hüzünlü bir ruh hâline sevk etmiştir. O da şiirlerine hüznünü yansıtmış, kimi zaman ölümü bir kurtuluş ve rahmet kapısı olarak görmüştür.354
Küçük yaşta yetim kalışı, hayatta başarı elde edemeyişi gibi sebeplerle hayata küsen Hafız, Mısır kültüründe yetişmesinin de etkisiyle Mısırlıların tabiatında firavun döneminden beri var olan355 espri gücüne sahiptir.356 O, hem kendisinin çektiği sıkıntıları çevresindeki insanlara taşımamış, hem de zaten fakirlik ve işgal nedeniyle sıkıntı içinde olan insanların sıkıntılarını hafifletmek istemiştir. Onun insanlarla ilişkilerinde şakacı olması, insanlara olan merhamet duygusundan kaynaklanmaktadır denilebilir.357
Hafız, çevresinde olup bitenden bir nükte çıkarmayı başarmış, kolaylıkla nüktelerini seçip çok güzel bir şekilde onları aktarmıştır.358
Dinleyicilerde tebessüm oluşturma konusunda yetenekli olan Hafız, bu özelliğiyle meclislerin süsü olmuştur.359
Bu sebeple insanlar onun meclisinde bulunmak için can atmıştır. Hayat onu sıktığı hâlde o, hayatın acılığını, tabiatının tatlılığı ile birleştirmiştir.360
Bugün bile onun nüktelerinin gazete ve meclislerde anlatıldığını görmemiz mümkündür.361
Mizahı çok sevmesine ve günlük hayatında çok kullanmasına rağmen şiirlerinde kullanmamıştır. Şiirleri hüzün ve ciddiyet doludur. Aslında şiirleri, Hafız'ın gerçek halini
352Ahmed Zeki Ebû Şâdî, "Muḥammed Ḥâfıẓ İbrâhîm", Apollo, Sayı: 1, Kahire, 1 Eylül 1932, ss. 32-35; Halil Muṭrân, "Mersiyyetu Muṭrân li Ḥâfıẓ" Apollo, Sayı: 11, Kahire, 1 Temmuz 1933, ss. 1298-1306.
353 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 10. 354
el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518.
355 Ḍayf, Şevḳî, Fi'ş-Şiʻri ve'l-Fukâheti fî Mıṣr, Dâru’l-Meʻârif, Kahire, 1999, s. 9. 356 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518.
357 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 31-32. 358 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518. 359
Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 66. 360 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518. 361Ḍayf, el-Edebu'l-ʻArabî, s. 104.
48
yansıtmış, insanlar arasına üzerine şaka elbisesini giyerek çıkmıştır.362 Sadece şiirlerini okuyanların onun bu yönünü tanımaları mümkün değildir.
Hafız, mala değer vermemiş ve az miktardaki parasını insanlar için harcamıştır.363 Dostlarına karşı cömert olduğu gibi kendisine karşı da cömert olan Hafız, canının çektiği şeyleri almış,364 sigaranın en iyisini içmiş, ama cebindeki para bitince de sabretmesini bilmiştir. Bu yüzden en iyi günleri ayın ilk günleri olmuş, ardından diğer maaşına kadar sabretmiştir.365
Hafız, ilkokulda ilmî, harp okulunda ise askerî eğitim görmüştür. Her ne kadar eğitimi ilmî bakımdan derinleşmesine yetmese de mütalaalara devam etmiştir.366Okuduğu kitapların başında ise Kur'ân-ı Kerîm gelmektedir. Edebiyat kitaplarından özellikle divanları okumuş, güzel bulduklarını ezberlemiştir. Bunlardan başlıcaları Beşşâr b. Burd (ö. 784), el-Abbâs b. el-Aḥnef (ö. 809) Ebû Nuvâs (ö. 814), Muslim b. el-Velîd (ö. 823), Ebû Temmâm (ö. 845), el-Buḥturî (ö. 897), İbnu'l-Muʻtez (ö. 908), İbn Hânî el-Endelusî (ö. 973), eş-Şerîf Rızâ (ö. 1016), ve Ebu'l-ʻAlâ el-Maʻarrî'dir (ö. 1057). Bu isimler, Hafız'ın edipler arasında bir eleme yaptığını ve şiirler arasında en kaliteli olanı seçtiğini göstermektedir.367
Doyurucu ve koordineli bir eğitimi olmayan Hafız, düzenli bir eğitim programının içerisinde de olmamıştır. Boş vakitlerinde mütalaalar yapmış, hoş bir üslup veya hassas bir mana bulduğunda onu hafızasında depolamıştır.368 Hafız'ın bu düzensizliği tüm hayatına yansımıştır. Çoğu zaman evinde şiirlerini yazmak için kâğıt kalem dahi bulunmayan Hafız'ın, düzenli bir kütüphanesi de olmamıştır.369
Hafız'ın kültürünü oluşturan etkenlerden biri de âlimlerin ve fikir önderlerinin meclislerinde bulunmasıdır. Muhammed Abduh ile temas kurmuş, kendisini onun öğrencisi olarak kabul etmiştir. Abduh'un ʻAyn Şems'teki evinde verdiği özel derslerine katılmıştır.370 Hafız, Saʻd Zağlûl, Kasım Emin, Mustafa Kamil gibi toplumda öncü olan
362 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 31. 363
el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518. 364
el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518. 365 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 67, 68. 366 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518.
367 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 70; Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 38. 368
el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518. 369 Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, ss. 38, 39.
49
kişilerin meclislerine katılmış ve onlara şiir okumuştur.371 Bu insanların meclisleri çok kıymetli bir okul konumundaydı. Bu meclislerde ilmî meseleler, siyâsî konular, sosyal sorunlar ele alınır ve çözümler sunulurdu. Halkın, içinde bulunduğu hastalık teşhis edilir ve tedavi yöntemleri üzerinde konuşulurdu. Bu meclislerde konuşulanlar, Hafız'ın şiirlerinde ele aldığı konuların kaynağını teşkil etmiştir.372 Hafız'ın, kahvehane ve kulüplerde de meclislerine katıldığı insanlar vardır. Halil Muṭrân (ö. 1949), bunların başında gelmektedir. Hafız bu meclislerdeki nüktelerden ve edebiyat konularından istifade etmiş, kimi zaman dinleyici kimi zaman ise konuşmacı olmuştur.373
Kendisi, Victor Hugo'nun (ö. 1885) "Sefiller" adlı eserini tercüme ederken, Jean- Jacques Rousseau'nun (ö. 1778) çalışmalarının bazı bölümlerini ve Halil Muṭrân ile beraber Leray Beaulieu'nun (ö. 1916) eserini "el-Mûcez fi'l-İktisâdi's-Siyâsî" ismiyle, Fransızcadan tercüme etmişlerdir. Bunlar onun Fransızcayı bildiğini göstermekle beraber bilgisinin ne derece olduğu konusunda bir takım şüpheler de vardır. Sefillerin tercümesinde çok tasarrufta bulunması ve bu dilin edebiyatına hâkim olduğuna dair bir delilin olmaması, bilgisinin sınırlı olduğunu göstermektedir.374 Ayrıca Hafız'ın şiirlerinde Shakespeare'in (ö. 1616) etkisinin olması onun İngiliz edebiyatı ile de meşgul olduğunu göstermektedir.375
Hafız'ın kültürünü, kendi mütalaaları, sıkıntılı günlerde yaşadığı tecrübeleri, meclislerde aldığı ilim, edebiyat, nükteler, dönemindeki fikir ve edebiyat önderleri olan şahsiyetlerin fikir ve edebiyatları oluşturmuştur.376 Hafız İbrahim, şiirlerinde ciddi ve önemli konuları ele alsa da, kolay bir üslup takip etmeye özen göstermiştir.
Hayatının değişik bölümlerine kargaşanın hâkim olduğu görülen Hafız, edebî hayatını ihmal etmiş ve şiirlerini tedvin etmek için çok uğraşmamıştır. Ansızın öldüğünde ise şiirleri kaybolmakla karşı karşıya kalmıştır. Eğer gazete ve dergiler neşretmemiş olsaydı şiirlerinin çoğu kaybolurdu.377
371
el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518, 519.
372 Emin, el-Mûcez, ss. 71, 72; Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 39. 373 Emin, el-Mûcez, s. 72; Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 40. 374 el-Fâhûrî, el-Mûcez, IV, 518-519.
375
Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 72; Kânî, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 40. 376 Emin, Dîvânu Ḥâfıẓ, s. 72.
50