• Sonuç bulunamadı

1.2. Cümle

2.1.10. Deyimler (Kalıplaşmış Sözcük Dizileri)

Belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün bir arada, seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamında kullanılmasıyla oluşan sözdür (Aksan 1982: 37). Her toplumun kendine ait kalıplaşmış sözleri vardır. Bu sözler toplumların kendine ait yaşam koşulları, kültür ögeleriyle şekillenir. Bu durum asırlar süren bir geleneğin sonucu oluşmaktadır. Türkçede de aynı bu şekilde oluşmuş yüzlerce deyim örneği bulunmaktadır.

Deyimlerde kelimeler genellikle sözlükteki ilk anlamını yitirmektedir ve kendine özgü farklı anlamlar kazanmaktadır. Aşağıdaki örneklerde de tıbbi unsurların halkın kullandığı deyim özellikleriyle ifade edilerek kullanıldığını görmekteyiz. Genellikle iki kelimeden oluşan kullanımlar göze çarpmaktadır. Halk arasında da yaygın bir şekilde kullanılan bu deyim örnekleri bize şunu göstermektedir ki; tarihi tıp metinleriyle halkbilimi unsurları iç içedir ve bu iki unsur birbirini tamamlar niteliktedir.

ol mevżıǾı bir büyücek şįşe urdırup vāfirce şarŧ itdirdi (5a/5-6)

ol kebābdan ŧamlayan śuyı gözlerine çeküp kebābı ekl eyleye (20b/17-18)

bir kimse gelüp didi ki her ne zamān ĥareket idersem benden Ǿaraķ keŝįr gelüp zaĥmet çekerim (142b/18-19)

bir beyaż şeyǿe baķdıķda ĥadeķada yaǾni gözbebeginde bir aġrı peydā olup gözlerim kararır (28b/2-3)

didiler ki veled getüreli iki aydır (84b/2)

insān içün böyle umurda aķlını ķullanmak lazımdır (84b/12-13)

üstād aĥşāsında żaǾif olmaķ gerek diyüp nabżın ŧutdı (129a/19, 129b/1)

ķuş yavruları ile yapılmış rįbāsıyya ve zirişkiyya istiǾmāline cevāz gösterdi (131a/9-10) ħāŧırıñı ħoş ŧut ve ziyādece uyumaġa saǾy eyle (18b/17-18)

ùabìbe óayret virecek umur-ı müteøÀddadandır (35a/10)

Aşağıda örneklerdeki deyimlerin anlamları verilmeye çalışılmıştır:

şįşe urdırmak : Cam veya bardakla tedavi etme

156 gözlerine çekmek : Gözlerine uygulamak, sürmek

zaĥmet çekmek : Sıkıntıya katlanmak

gözlerin kararması : Başı dönmek, baygınlık geçirmek

veled getürmek : Çocuğu olmak

aķlını ķullanmak : Düşünmek

nabżın ŧutmak :Kalp atışını kontrol etmek cevāz göstermek : Hoş görmek, uygun bulmak

ħoş ŧut : Rahatlamak

óayret virmek : Şaşırtmak

2.1.11ADBİLİM

Adbilim, dilbilimin diğer alanlarıyla yakından ilgilidir. Bilhassa sözcükbilim ve anlam bilim incelemeleri içerisinde adbilimin özel bir yeri vardır. Kullanılan adın çağrıştırdığı anlamlar zamanla gelişme durumu gösterebilir. Bilhassa özel adlar bu konu içerisinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Özel bir adın köken incelemesi, anlam bilim açısından yaptığı çağrışımlar tarih boyunca araştırmacıların inceleme alanı içine girmiştir. Dilcilik tarihi boyunca değişik dillerde özel ad niteliği taşıyan ögeler üzerinde yürütülen çalışmalar, zamanla filoloji incelemeleri içinde kendine bir yer edinmiş, dil coğrafyası, sözcük tarihi ve lehçebilim alanlarındaki gelişmelerde uygulamaya konan yöntemler, adbilimin bu alanını da etkilemiş, yeni bilimsel inceleme dallarını oluşturmuştur (Aksan 1982: 93-94). İncelenen tarihi tıp metninde bazı özel isimler ön plandadır. Bu özel isimler arasında hekimler, tarihi şahsiyetler, hastaların zikredilen isimleri, şehir ya da bölge isimleri, eser ismi vb. bulunmaktadır.

Kullanılan her bir özel isim kendi içinde anlamlar içermektedir. Bu özel isimlerin de ayrıca ele alınması, hakkında bilgiler verilmesi gerekir ki bu çalışmanın derinliği ve zenginliği daha çok ortaya konulmuş olsun.

Rey şehriniñ cāmiǾinde ŧul ve derāz secdede ŧurdı (27a/12-13)

CÀlìnūs ve andan muķaddem bażı ķudemā ħaŧā itmişlerdir (116a/11-12)

Ĥasan bin Zeyd üstāda didi ki bir cāriyem fevt olmaġla ķalbimde o rütbe fikret ve gam-ı ħādiŝ oldı (82b/18-19, 83a/1)

Ebu Abdi’llahi’l-ǾAlevį dinmegile maǾrūf kimsede ĥummā-yı ĥāde olup aña baǾz eŧıbbā ķurśü’l-kāfur taǾlįm eylemişler (132a/1-2-3)

157 bir kimseniñ başında ķarĥa ķarĥalar olup üstād anıñ tedbįrini Eb’u Ĥasan el-Iśfahāniye ĥavāle idüp taĥrįr eyledi (139b/19, 140a/1-2)

Kitāb-ı Manśūrıda yāħud Aķrabādìnde taĥrįr olunan ķurśü’s-saǾfeyi ŧılā it (140a/13-14) üstād aña Aķrabādìnde taĥrįr olunan ġarġaratü’l-felc ile ġarġarat itmegi (14b/2-3) EbuǾl-Ĥasan ǾAllān emr eyledi (85a/16-17)

üstād naķl eylediler ki vāliǿ-i Ħorasānıñ śaġ ŧarafı meflūc idi (15b/4-5) ĥekįm-i rāsiħ Muĥammed bin Zekeriyyā Er-Rāzį (1b/8)

Nişāburda naĥįfü’l büny(e) bir şābbıñ ŧıĥālinden bir nefħa yaǾni bir yıl ķalķup (9b/10-11) Kitāb-ı Manśūrıda yāħud aķrıbādında taĥrįr olunan ķurśü’s-saǾfeyi ŧılā it (140a/13-14) Buħaradan bir kimse gelüp naķl eyledi ki (81b/8)

Rey : İran’da bir şehir

CÀlìnūs : Galen, meşhur bir hekim

Ĥasan bin Zeyd : Bir hanedanlığın kurucusu

Ebu’l-Hasan el-Iśfahānì : Bir hekim adı

Ebu Abdi’llahi’l-ǾAlevį : Bir kişi adı

Kitāb-ı Manśūrı : Razi’nin eserlerinden biri

Aķrabādìn : Razi’nin eserlerinden biri

EbuǾl-Ĥasan ǾAllān : Bir hekim adı

Ħorasān : İran’ın doğusunda yer alan coğrafi bölge

Muĥammed bin Zekeriyyā er-Rāzį : Eserin müelifi, hekim, filozof

Nisābur : İran’da bir şehir

Buħara : Maveraünnehir’de tarihi bir şehir, bugün

Özbekistan sınırları içerisinde bulunur.

2.1.12.İLETİŞİMSEL SÖZLER

Toplumların yaşadığı çevre, yaşam koşulları, kültürel ögeleri vb. birçok durum aralarındaki iletişime de yansımaktadır. Kullanılan iletişimsel sözler artık o toplumun fertleri tarafından benimsenmiş ve herkes tarafından kullanılagelmiştir. Burada da söz konusu olan önemli bir

158 öge de yine tarihi süreçtir. Zamanla çeşitli anlamlar yüklü iletişimler sözlerin fertler arasında sürekli kullanılır hâle gelmesi, toplumdaki bireylerin bir arada yaşamalarının bir gereği olarak karşımıza çıkar. İncelenen metin bir tıp eseridir ancak günlük konuşma tarzıyla yazıldığı için iletişimsel bazı sözlerin de yazar tarafından kullanıldığı görülmüştür. Aşağıdaki örneklere bakıldığında sözü geçen kişiye bir dua mahiyeti taşımaktadır:

üstād aleyhi’r-raĥme didiler ki bu ĥāl kürraŝı taǾbįr olunan śafrādandır (4b/1-2)

üstād raĥmetu’llahi aleyh ısıcaķ hevāda şarābdan ve seherden Ǿārıż olan süħūnet-i res içün ve nezle ve zükkām içün gāyet śoġuķ śuyı yafūĥa-yı śabb ile yāħud yafūĥa-yı ķar vażǾ itmegile emr iderdi (32a/15-16-17-18)

üstād buyurdılar ki Allah teǾāla istiĥķāķların virsün zemānemiz eŧıbba seniñ ki bunuñ gibi şeyler ile iftiħār iderler (144a/17-18-19)

2.1.13.DUYULAR ARASI AKTARMA

Bir durumu, bir olayı daha canlı ve güçlü bir anlatımla ifade edebilmek amacıyla kullanılan kelimeler vardır. Bu sözcükler sözlükteki ilk anlamının dışında çok farklı anlamlarda karşımıza çıkabilmektedir. Metinde sayısı çok sınırlı olsa da duyular arası aktarma örnekleri bir dilin zenginliğini göstermesi bakımından önemlidir. Metinde bir örnek mevcuttur:

ħamūżata māǿil şarāb iç keskin ve eski şarābdan ictināb it (28b/11-12)

(Kesmek fiziki bir eylem iken burada içilen nesnenin tadından bahsedilmektedir.)

2.1.14.SIKLIK

Bir dilin sözcüklerinin öteki sözcüklere oranla daha çok ya da daha seyrek kullanılması anlamına gelir (Aksan 1982: 22). Konuşma dili ya da yazı dili farkı olmadan dilde belirli kelimler çok daha fazla kullanılır. Konuyla alakalı olarak bu durum değişiklik gösterse de bazı isimlere, fiillere ya da edatlara diğerlerine oranla daha fazla başvurulduğu görülür.

Aşağıdaki örnekler incelendiğinde görülecektir ki bağlama edatlarının bazı fiillerin ve isimlerin aynı cümle içerisinde dahi olsa defalarca kullanılması dikkat çekicidir. Yazarın farklı bitkileri sıralaması buna bir örnek olabilir. Daha önce cümlelerin bağlama edatlarıyla birleştirilip uzunca ifadelerin ortaya çıktığını söylemiştik. İşte bu uzun cümlelerde birbiriyle

159 alakalı ifadeler olduğundan dolayı benzer ya da aynı sözcükler sıkça kullanılmıştır. Aşağıda cümle içinde sıkça geçen bazı örnekler verilmiştir:

baǾde śarı helįle ve şāhtere ve sināmeki ve şekerden Ǿamel olınmış nuķÿǾdan bir şerbet virdi (3b/13-14-15)

eger maśrūǾuñ aǾżāsında bir mevżıǾundan dimāàa buħār-ı śuǾūdı müşāhede olunur ise ol mevżıǾı ħardal yāhud cünd-i bįdester yāħud Ǿasel-i belādur ile taķrįĥ itmek (10b/12-13-14-15-16)

ġıdāsı zeyt ile terbiye olunmuş nohūdāb ola yāħud zeyt ile ķavrulmuş ķırmızı et (15) ola (16b/13-14-15)

üstād aña ĥacāmat ile ve cehār-ı reg taǾbir olunan ŧamardan faśd ile emr idüp ŧarĥūn çiynemek ve sirke ile mażmaża eylemek ve śabaĥlarda nar śuyı istiǾmāl eylemek emr eyledi* bir kimseye diş aġrısı iśābet itmiş idi üstād faśd ile emr itdi (32b/7-8-9-10-11)

üstād anıñ tedbįrinde ķar ile śoġudulmuş yoġurtdan vāfirce içürüp başını ķar ile tebrįd ve cebhesine kar śuyı ile ıślanmış bezler vażǾ olunmaġı emr idüp ġıdāsı ĥıśrımiyye ve sumāķıyye olmaķ tenbįh eyledi (30a/15-16-17-18-19)

üstād aña cüllāb ile bir dānıķ saķmūniya virüp buyurdılar ki eger eyüce teǿŝįr ider ise ne güzel eylemedügi śūretde faśdı tekrār it üstāda suǿāl eyledüm ki saķmūniya ile śaru helįlenün farķı nedir (61b/13-14-15-16)

bir ħātunuñ ĥāśırasında vacaǾ var idi baǾżı Ǿalāmet delālet eyledigi rįĥü’l-ķulunc ola üstād aña maǾcūn-ı şehr-i yārān-ı ĥār virdi tā ki yürimege ķadar olunca baǾde ķurs-ı ķulunc ĥār virüp ġıdāsını noħudāb ve isfidbācāt sipāriş eyledi* bir ħātunuñ iki yanında vacaǾ olup ķan tükürür idi (64a/14-15-16-17-18-19)

muraùùabaya müdāvemet ile olur ez-cümle māǿüş-şaǾįr ve cüllaba müdāvemet ile ve benefşe yaġını burun içine ilķā ve başıña vażǾ ile ve ĥammāma girmege mülāzemet eyle (7b/17-18-19, 8a/1)

Metinde bir kez geçen bazı örnekler örnekler:

bulamac (Bulamaç) çınùıyÀnÀ (Çentiyana otu) fa’fa’ (Anlaşılmaz)

160 óaccÀm (Hacamatçı)

mirreteyn (İki tür safra) nevÀdirÀt (Nadir olan) perde (Katarakt)

rummÀneyn (Ekşi ve tatlı narlar) ãadriyye (Göğüsle ilgili)

şìrec (Şıra)

teàavvuù (Dışkılama)

Metinde en sık karşılaşılan kelime örnekleri:

aña, anıñ (523 kez, 88 kez) èÀrıø (187 kez)

benefşe (112 kez) bezr (82 kez)

bir (1443 kez) di- (447 kez)

dirhem (415 kez) duhn (89 kez)

emr (743 kez) it- (550 kez)

eyle- (1101 kez) faãd (313 kez)

gel- (173 kez) àıdÀ (289 kez)

óabb (117 kez) óummÀ (140 kez)

ile (1081 kez) èillet (142 kez)

istièmÀl (697 kez) ki (641 kez)

kimse (540 kez) úurã (267)

mÀ’ (255 kez) maùbÿò (132 kez)

ol- (1453 kez) sipÀriş (235 kez)

ãu (554 kez) ùabièat (171 kez)

üstÀd (988 kez) var (350 kez)

vacaè (287 kez) ve (2693 kez)

161 yaà (151 kez)

2.1.15. Farklı Anlam Yapıları

Türkçede yan anlam, mecaz anlam, deyimleşmiş (kalıplaşmış) ifadeler sıkça kullanılır. Bazen de halk arasında kullanılan bazı isimler benzetme yoluyla oluşturulur. Kimi isimler de herhangi bir benzetme anlamı içermezler. Metinde geçen bazı bitki ve hastalık isimleri de bu şekilde ortaya çıkmıştır. İt ve üzüm kelimeleri, tavuk ve kara kelimeleri, baldır ve kara kelimeleri arasındaki anlam ilişkisinin hangi sebep ve sonuçlarla ortaya çıktığı yoruma açıktır.

Birden fazla isim bir araya gelmiş ve bu isimler sözlükteki ilk anlamlarını kaybetmişlerdir.

Ortaya bambaşka yeni ifadeler çıkmıştır. Bu örnekleri, metinde geçtiği yerleri ve anlamlarını aşağıya kaydettik:

İt üzümi (Bir bitki)

üstād anıñ tedbįrinde it üzümi śuyı ile ĥall olunmuş isfidācı her gün göz ķapaķlarına sürüñ diyü emr eyledi (26a/12-13-14)

tavuk karagusı (Görme ile ilgili bir rahatsızlık)

Ǿışā dinmek ile maǾrūfdur türkįde ŧavuķ karaġısı dirler (21a/4-5) baldırı kara (Bir bitki)

aña ĥabbü’l-ās ile Ǿamel olunmuş baldırı ķara ile maŧbūħıla sufūfü’l-as istiǾmāli emr eyledi (60b/16-17)

2.1.16 Neden-Sonuç İlişkisi Kuran İfadeler

Bir cümle içindeki anlam bağlantılarını daha iyi kavrayabilmek için olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisi büyük önem arz eder. Çünkü anlatılan unsurun öncesini ve sonrasını bilmek olaya daha yakından vâkıf olmak anlamına gelir. Aşağıdaki örneklerde de bu tıp eseri içerisinde geçen neden-sonuç ifadelerini, durumları daha iyi anlamlandırabilmek için göstermeye çalıştık:

1. bir ġulām iĥżār olunup didiler ki gāh gāh bunuñ bedenine bir teşvįş ve istirħāǿ Ǿārıż olur sebebi vāfirce müddetdir ki atdan başı üzerine düşmüş idi ve ol vaķtda faśd olunmuş idi (16a/2-3-4)

162 Neden

atdan başı üzerine düşmüş idi ve ol vaķtda faśd olunmuş Sonuç

bedenine bir teşvįş ve istirħāǿ Ǿārıż olur

Açıklama: Attan düştüğü için vücudunda bir sersemli bir gevşeklik meydana gelmiş.

2. Ǿillevś Ǿilletinüñ sebebi nedir didim buyurdılar ki fāsid ķandan başa buòār çıķup şiryānede vāśıl olur (20a/9-10-11)

Neden

fāsid ķandan başa buòār çıķup şiryānede vāśıl olur Sonuç

Ǿillevś Ǿilleti

Açıklama: Vücuttaki bozulmuş kanın başa doğru yaptığı rahatsızlık èillevs (hazımsızlık) rahatsızlığına sebebiyet vermektedir.

3. üstāda suǿal eyledim ki faśd ile ayāric istiǾmālini cemǾ eyledi eyledügüñüzüñ sebebi nedür buyurdılar ki çünki ĥarāret ve bürūdunda ġalebe yoķdur Ǿillet-i mücerred maddeǿ-i zāǿidedendür (33b/19, 34a/1-2)

Neden

çünki ĥarāret ve bürūdunda ġalebe yoķdur Ǿillet-i mücerred maddeǿ-i zāǿidedendür Sonuç

faśd ile ayāric istiǾmālini cemǾ eyled(i) eyledügüñüzüñ sebebi nedür

Açıklama: Üstadın kan aldırma ve macun verme sebebi, hararetin yoğun olmamasındandır.

4. üstād buyurdılar ki burnundan seyelān iden śu sebebiyle ħalāś olmuş (48b/9-10) Neden

burnundan seyelān iden śu sebebiyle Sonuç

ħalāś olmuş

Açıklama: Burnundan kan aktığı için bu hastalıktan kurtulmuş.

163 5. bir kimseniñ verekine iki gün bir vacaǾ Ǿārıż olmuş idi sebebi keşkiyye ekl eylemesi idi (68a/9-10)

Neden

sebebi keşkiyye ekl eylemesi idi Sonuç

verekine iki gün bir vacaǾ Ǿārıż olmuş

Açıklama: Kemiklerindeki ağrının sebebi keşkiyye (Arpa çorbası türünde yiyecekler) tüketmesi idi.

6. bir kimseye vacaǾ-ı nıķrįsiñ ĥiddetinden ve ayaġından olan süħūnetiñ şiddetinden şikāyet idüp didi ki bu şiddete sebeb śandal ve emŝāli baǾżı müberridāt vażǾ eyledigümdür (72b/1-2-3-4-5)

Neden

bu şiddete sebeb śandal ve emŝāli baǾżı müberridāt vażǾ eyledigümdür Sonuç

bir kimseye vacaǾ-ı nıķrįsiñ ĥiddetinden ve ayaġından olan süħūnetiñ şiddetinden şikāyet idüb Açıklama: Sandal (çeşitli türleri olan bir ağaç) ve bazı soğuk nesneleri sürdüğüm için ayağımda şişme ve sıcaklık meydana geldi.

7. sinn-i şeyħuħetde bir kimseniñ bir maraż aķabinde aǾżāsında tehebbüc žuhūr idüp üstād buyurdılar ki eger bu tehebbüc Ǿillet aķabinde olmasa istisķādır tevehhüm olunurdı bu tehebbücüñ sebebi ĥarāret-i ġarįziyesi ķıllet üzre olmaġla ecza-i fużūl dāħilden ħāric mesāmmata mündefiǾa olamadıġıdır (87a/18-19, 87b/1-2-3-4)

Neden

bu tehebbücüñ sebebi ĥarāret-i ġarįziyesi ķıllet üzre olmaġla ecza-i fużūl dāħilden ħāric mesāmmata mündefiǾa olamadıġıdur

Sonuç

bir kimseniñ bir maraż aķabinde aǾżāsında tehebbüc žuhūr idüb

Açıklama: Hastalıktan sonraki bu şişliğin sebebi artık maddelerin gözeneklerden atılamamasıdır.

164 8. bir kimse bir Ǿillet sebebi ile beş dirhem mürdāsenc içüp kendü nefsine ħaŧa itmiş (144a/11-12-13)

Neden

bir kimse bir Ǿillet sebebi ile Sonuç

beş dirhem mürdāsenc içüp kendü nefsine ħaŧa itmiş

Açıklama: Bu hastalık sebebiyle, bir kişi beş dirhem kurşun oksit içmiş ve kendi için yanlış olacak bir iş yapmıştır.

9. bir kimse suǾāl eyledi ki nedendür ki eŧıbbā ķanı iħrāca sāǾir aħlāŧdan ziyāde meyl iderler üstād cevābında buyurdılar ki her vaķtde ķandan ziyāde ruŧūbāt-ı erbaǾadan bir şeyǾ yoķdur ķandan śoñra balġam vardır emmā mirreteyn ziyāde olmaz illā bedene ġalebe ve ķuvvet ile olur (144b/5-6-7-8-9-10)

Neden

her vaķtde ķandan ziyāde ruŧūbāt-ı erbaǾadan bir şeyǾ yoķdur ķandan śoñra balġam vardır emmā mirreteyn ziyāde olmaz illā bedene ġalebe ve ķuvvet ile olur

Sonuç

eŧıbbā ķanı iħrāca sāǾir aħlāŧdan ziyāde meyl iderler

Açıklama: Hekimler, kan aldırmayı neden diğer unsurlardan daha fazla yapıyorlar? Çünkü kan diğer balgam ve diğer safralara göre daha fazla olduğundan kan aldırma bedene kuvvet verir.

10. baǾżı küttāb bir Ǿārıżadan ötüri Ǿırķ-ı ıbŧiden faśd itdirüp aña ġaşy-i şedįd Ǿārıż olmuş idi üstād buyurdılar ki bu ġaşiyiñ bir sebebi bu kimse dün gice uyumamış seher ise ķuvvete żaǾif virür ikincisi bu ŧamar aølāǾ-ı süfliyyeden Ǿamįķa ve ġāmıża mevøuǾları isķı ider (144b/10-11-12-13-14-15)

Neden

bu ġaşiyiñ bir sebebi bu kimse dün gice uyumamış seher ise ķuvvete żaǾif virür ikincisi bu ŧamar aølāǾ-ı süfliyyeden Ǿamįķa ve ġāmıża mevøuǾları isķı ider

Sonuç

baǾżı küttāb bir Ǿārıżadan ötüri Ǿırķ-ı ıbŧiden faśd itdirüp aña ġaşy-i şedįd Ǿārıż olmuş idi

165 Açıklama: Bazı kâtipler, bir hastalıktan ötürü damardan kan aldırınca bayılma durumu olmuş, bayılanın sebebi ise gece uyumamasındandır.

11. suǾal eyledim ki behāyıma ķocalıķ gelmez insāna geldügi gibi bunuñ sebebi nedir buyurdılar ki behāyımıñ ķanları ziyāde ġalįż ve mizācları yābisdür kezalik ķıllarında cefāf vardır ve her şeyǿ ki ġalįż ola anıñ ruŧūbetiniñ taĥallüli serǾidür ve müddet-i Ǿömr ķıllarına cefāf gelecek müddetden azdır (146b/1-2-3-4-5-6)

Neden

behāyımıñ ķanları ziyāde ġalįż ve mizācları yābisdür kezalik ķıllarında cefāf vardır ve her şeyǿ ki ġalįż ola anıñ ruŧūbetiniñ taĥallüli serǾidür ve müddet-i Ǿömr ķıllarına cefāf gelecek müddetden azdur

Sonuç

suǾal eyledim ki behāyıma ķocalıķ gelmez insāna geldügi gibi

Açıklama: Dört ayaklı hayvanlar insanlar gibi yaşlanmaz, bunun sebebi kanları yoğun ve bünyelerinin kuru olmasıdır, aynı zamanda kıllarında kuruluk vardır.

2.1.17 Günümüz Türkçesine Aktarılmış Bazı Metin Örnekleri

Kelimelerin geçmişteki ve günümüzdeki anlamlarını bilmek ve cümleleri ona göre yorumlamak anlam çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturur. Burada çalıştığımız 18. yüz yıl tıp metni, 900’lü yıllarda yazılan bir eserden tercüme edildiğinden anlatılanı kavramak güçleşmektedir. O sebepten metni, Türkiye Türkçesi kelimeleri içerisinde değerlendirmek, daha iyi anlamamıza vesile olacaktır. Elbetteki günümüz Türkçesine çevirirken birebir çeviri yapmak imkânsızdır. Ancak kelimeler ve cümleler, günümüzdeki kullanışları itibariyle daha iyi yorumlanabilir. O sebeple aşağıda örneğini verdiğimiz bölümler sözlük bölümünün yorum katılmasıyla oluşmuştur, denebilir. Yapılan çeviriler anlam bilim alt başlıklarını da incelerken onların daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

7a cübne yaǾni sūrtuķāya sükker ile iżāfe idüp istiǾmāl eylemegi emr eyledi* bir kimse buħrdan yaǾni aġız ķoķusundan ve śudāǾdan şikāyet idüp faśd ile fevķa’l-gāye ķan ihrāc eyledim didi üstād aleyhi’r-raĥme nabżına yapışup mümtelį bulduķda buyurdılar ki bu Ǿillet şerā yini(ñ)dedir eger sāǿir Ǿuruķda olsa emr-i sehl olur idi iħrāc-ı demde isrāf eylemişsin bu ĥarārete devā ile Ǿilāc Ǿidüp bedeniñe ġıdā ile ķuvvet virilmege muĥtācdır tā ki bir defǾa daħı ķan iħrācına müstaǾidd olasın imdi her śabaħ seksen dirhem māǿü’r-rummānı ŧebāşir ile

166 istiǾmāl eyle ve ŧaǾāmıñ oġlaķ etinden yapılmış ķarįś olsun kezalik ŧayhūc ve ferrÿc gögüs etleri vāfirce marul ile seõāb iżāfe olunmaķsızın maśūś olunup śufārü’l-beyaż terbįye olunsun ve śadrıñı śandal ve mÀǿü’l-verd ve kāfur vażǾ eyle śandal ve kāfur ve māǿü’l-verdi ekŝer evķÀtda şemm eyle ve ŝelc ile tebrįd olunmuş māǿü’l-verd ile mażmaża eyle ve başıñda mevżıǾ-ı êarabāne māǿül-verd ile meblūl bezler vażǾ eyle diyü emr eyledi

7a Üstad ona peynir suyuna şeker ilave edip kullanmasını söyledi. Bir kimse ağız kokusundan ve baş ağrısından şikayet edip çok fazla kan aldırdığını ifade etti. Üstad nabzını kontrol etti.

Kanı kontrol ettiğinde bu sıkıntının atardamarlardan geldiğini anladı. Eğer başka damarlarda olsa bu işin çözümü kolaydı. Ancak fazla kan aldırmışsın. Vücudunun toparlanması ve tekrar kan aldıracak duruma gelmen için gıda takviyesi yapman gerekir. Şimdi söyleyeyim ki, her sabah nar suyunu tebaşir (bambu şekeri) ile beraber iç. Oğlak etinden yapılmış yiyecekler ye.

Aynı şekilde sezab (sedef otu) kullanmadan ŧayhūc (turaç kuşu) ve piliç göğüs eti, çokça marul kullanarak terbiye et bu şekilde yemek hazırla. Göğsüne sandal, gül suyu ve kafur uygula. Sandal, gül suyu ve kafuru sık sık kokla ve kar ile soğutulmuş gül suyunu gargara yap. Başında zonklayan yere gül suyu ile ıslanmış bezi sür.

11b bunuñla śarǾadan ħalāś olduñ didi faķįr didim ki baraś žuhūrından emįn olunsa śarǾa ġāǿilesi az ķalmış üstād emr eyledi ki ayda bir kerre ĥabb-ı ķÿķıyādan miķdār istiǾmāl ķadar istiǾmāl ide ve ġıdāsı zeyt ile yāħud duhn-i levz ile Ǿamel olunmuş ķalyeler ola ve behaķ-ı ebyaż maǾcūnuna müdāvemet idüp baǾde mevżıǾ-ı behaķa ŧılā oluna* bir ħātun śarǾa mübtelāt olup şirret-i ĥarāret-i sayf ve ol ħātunuñ żaǾifi ziyāde olmaġla maǾcūnü’s-śarǾa ve ĥabbü’s-sarǾa virilmek münāsib degil idi üstād aña sikencübįn ġuśliniñ gülbeşeker ile istiǾmāl olunmasın münāsib gördi (el-rābiǾ fi’l-maliĥülyā) ve envaǾü’l-cünÿn* māliĥülyāya mübtelā bir yigit getürdiler ve didiler ki śaķalını yolar ve dìvÀrlarıñ ŧobraġını ķoparmaġla meşġūl olur üstād buyurdılar ki bÀselìķden faśd olunsun eger ķanı siyah çıkar ise levni ķırmızı olunca iħrāc olunsun eger ķan siyah degül ise iħrāc olunmayup ŧutulsun ve ayda iki kerre maŧbūĥü’l-eftìmūn virilüp başına vāfirce duhnü’l-benefşec ilķā olunsun ve Ǿādeta olan eger

11b Bununla birlikte sar’a hastalığından kurtuldun dedi, ben de, baras (abraşlık) hastalığının

11b Bununla birlikte sar’a hastalığından kurtuldun dedi, ben de, baras (abraşlık) hastalığının