• Sonuç bulunamadı

Din Eğitiminin Medya Kullanımı ve Medya Algılaması Üzerindeki Etkisi İle

2.4. Din Eğitimi ve Medya

2.4.2. Din Eğitiminin Medya Kullanımı ve Medya Algılaması Üzerindeki Etkisi İle

Bu bölümde önemli olduğuna inandığımız kaynaklardan, din eğitimi ve medya ilgili olan ve din eğitimi açısından önemli bir yeri olan çalışmalara yer verdik. Bu konuda yapılan çalışmaların bazıları şunlardır:

Polat ve Eren’in (2014:7-28) “İlköğretim din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmen adaylarının sosyal medya kullanım alışkanlıklarının değerler eğitimi bağlamında analizi” adlı araştırmaları Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İDKAB Öğretmenliği Bölümü’nde öğrenim gören 113 öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin çoğunluğu sosyal medyayı aktif olarak kullanmakta, en sık kullandıkları sosyal medya aracı ise facebook’tur. Bireyler sosyal medya aracılığıyla gündemi takip etmekte, arkadaşları ile iletişim kurmaktadır. Dini konular ile ilgili paylaşımları ve takipleri son sıralarda yer almaktadır.

Davarcı’nın (2008) “Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin öğrencilerin sosyalleşmesine etkisi” adlı Yüksek lisans tezinde literatür taraması yapılmış ve din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ilköğretim basamağı incelenmiş ve DKAB dersinin müfredatının sosyalleşme üzerindeki etkisi belirlenmeye çalışılmıştır.

Kanburoğlu’nun (2011) “Popüler kültür- Din eğitimi ilişkisi imam hatip liseleri örneği” çalışması İHL öğrencilerinin popüler kültür konusundaki tutumları ve aldıkları din eğitiminin bu tutumlarında nasıl bir rol oynadığını inceleyen bir araştırmadır. 2011 yılının Nisan ve Mayıs ayları içerisinde İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan Kartal Anadolu İHL, Kadıköy Anadolu İHL ve Üsküdar Anadolu İHL’nde öğrenim gören on birinci sınıf (lise 3) öğrencilerinden oluşan toplam 30 kişilik örneklem grubu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Yapılan araştırmada katılımcılar popüler kültür ve aldıkları eğitim arasında kimi zaman çelişkiye düşmüştürler. Medya kullanım alışkanlıkları arasında Televizyon ilk sırada yer almaktadır. Sosyal medyayı yakından takip eden bireyler grup içindeki sohbetlerden uzak kalmamak için tercih etmekte hatta birçok katılımcının birden

68 fazla sosyal medya hesabı bulunmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre bireyler içinde yaşadığı toplumda hoş karşılanmayacak davranışları dile getirmekte lakin bu davranışlarından uzak duramamaktadır.

Demirel’in (2011) “Yazılı ve Görsel Medya ile İnternette Alevilik Meselesinin Din Eğitimi Açısından İncelenmesi (2000 sonrası)” isimli Yüksek Lisans Tezinde, 2000 sonrasında Türkiye’de basıma çıkan Radikal, Yeni Şafak, Zaman, Sabah, Milli Gazete, Milliyet, Hürriyet, Star, Taraf, Akşam, TimeTürk gazeteleri ile Aleviler tarafından kurulan Alevi Haber Ajansı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Merkez Şubesi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Antalya Şubesi gibi dernek ve vakıf sitelerinde yazılan makale ve yazılar incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre okullarda verilen DKAB dersinin konuları Alevilik bağlamında ele alınmış ve edinilen verilere göre Alevilerin okullarda verilen DKAB derslerinin kaldırılması yönünde tepkileri olduğu ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra DKAB dersi kaldırılmayacak ise müfredatında yenilik yapılması istendiği sonuçlar arasındadır.

Özcan’ın (2012) “4+4+4 İmam-Hatip Tüm Tartışmaların Odağı Okul, Din Öğretiminde Toplumsal Uzlaşma” adlı çalışmasında hızlı değişimlerin yaşandığı ülkemizde, değişime direnen konulardan biri de, İmam Hatip Liseleri’nin dolayısı ile din eğitimi alanının bir toplumsal kutuplaşma konusu olmasıdır. Fakat bu çalışma, ülkemizin 2000’li yıllarda İHL’yi tartışmaya harcayabileceği başka on yıllarının olmadığı ve artık İHL’nin tartışılan bir eğitim kurumu olmaktan çıkarılması gerektiğinden hareketle hazırlanmıştır. Bu çalışmada İHL ve ülkemizde din öğretimi konusunun “kalıp yargılar” çerçevesinde değil de, bir “toplumsal uzlaşı arayışı ”çerçevesinde ele alınması durumunda, nihai olarak çözülebilir bir konu olabileceği düşünülmektedir. İmam Hatip Lisesi’nin kurulduğu günden kadar günümüze kadar olan süreçte toplumsal ve siyasal gelişmelerle nasıl değiştiği, nasıl etkilendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırma, 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte tekrar gündemde yer alan din eğitimini ve İmam Hatip liselerini ve eleştirenlerin, hem de destekleyenlerin düşüncelerine yer vererek çözüm önerileri sunmaktadır.

Aydın ve Eker’in (2014:377-405) “Din görevlilerinin sosyal medya kullanım alışkanlıkları” çalışmanın araştırma nüfusunu Kayseri İli, Melikgazi, Kocasinan

69 ve Talas merkez ilçelerinde görev yapan 624 din görevlisi oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan din görevlilerinin geleneksel medya tüketim düzeyleri, radyo dışında yüksek bir değer içermektedir. Bu bağlamda en çok kullanılan kitle iletişim aracı televizyondur. Katılımcıların yüzde 53’ü sosyal medya kullanmakta ve bunların yüzde 89,6’sı 5 yıldan daha fazladır sosyal medyayı aktif olarak takip etmektedir. Araştırma sonuçlarına göre din görevlilerinin sosyal medyayı tercih etme sebeplerinde ilk sıralarda yer alan konular ise arkadaşları ile iletişim kurmak ve olaylar ve kişiler hakkında bilgi sahibi olmak gelmektedir.

Yorulmaz’ın (2015) Sinema ve din eğitimi adlı çalışmasında Amerikan, İran ve Türk sinema tarihi incelenmiştir. Film türlerinin din eğitimi açısından elverişli olup olmadığı değerlendirilmiştir. Karşılıklı kültürlerin sinema filmlerinde birbirlerini eleştiren ve dini değerlerini küçük düşürmeye çalışılan sahneler yer almıştır. Araştırma sonuçlarına göre sinema din eğitimini engelleyen bir araç olarak kullanılmakta ve sinema filmlerinde dindarlar, dini kavramlar ve dini değerler küçük düşürülmekte ve kötü gösterilmektedir. Bir diğer olumsuz durum ise sinema filmlerinde dini çağrışımlı isimleri dalga geçilen karakterlere vererek bu isimlerin ve temsil ettikleri dinin itibarını zedelemektedir. Araştırma da filmlerin din eğitimine olumsuz yöndeki etkileri bunlarla sınırlı kalmamış ve ibadetler ile ilgili görüntüler ve bilgilerde yanlış verilmektedir. Dini konularda bilgi sahibi olmayan yönetmen ve oyuncuların elinden çıkan filmlerde genellikle böyle hatalara rastlanmaktadır. Yanlış öğrenilen bilgiler zihinde yerleşmekte ve ileriye ket vurma gerçekleşerek sonradan doğru bilgilerin öğrenilmesi güçleşmektedir.

Diler’in (2011) “ Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi ile İlgili Gazetelerdeki Tartışmaların Değerlendirilmesi (2003-2006)” isimli doktora tezinde gazetelerde konu ile ilgili yazıları tespit ermek, yazıların hangi noktaları konu edindiğini ve hangi noktalarda yoğunlaştığını ortaya koymayı amaçlayan betimsel bir çalışmadır.

Dam’ın (2003: 31-54) “Yetişkinlerin din eğitimi” adlı çalışmasında, yetişkin din eğitiminin tanımı ve tarihi gelişimini, yetişkinlik dönemleri ve özelliklerini, yetişkinlik döneminde eğitim öğretim konusunu ve yetişkinlerin genel olarak dini tutum ve davranışlarına etki eden faktörler içerisinde radyo,

70 televizyon ve gazete gibi kitle iletişim araçlarının etkisi de araştırılmaya çalışılmıştır.

Turan’ın (2006) “dini içerikli televizyon programlarının yetişkinler üzerinde etkisi” çalışması televizyondaki dini programların yetişkinlere daha fazla faydalı olabilmesi için yapılan bu çalışmada, televizyonun gelişimi, birey ve toplum üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri ele alınmıştır. Ayrıca uygun dini programların geliştirilebilmesi için yetişkinlerin fiziksel, psikolojik, sosyal, dini ve eğitimsel özelliklerinin bilinmesi gerektiği kanaatinden hareketle yetişkinlerin sayılan özellikleri incelenmiş, televizyondaki dini programların yetişkinler üzerinde ne gibi etkilerinin olduğu araştırılmıştır. Televizyonun dini yaşam üzerinde belirleyici etkisi vardır. Bu nedenle televizyonun dine bakışı belirli bir süre sonra toplumun bakışı haline gelmektedir. Araştırma sonuçlarına göre bireyin dinle ilgisinin yaşam boyu devam etmesi ve sürekli bir öğrenme gereksinimi içerisinde bulunması düzenli bir yetişkin din eğitimi faaliyetini zorunlu kılmaktadır.

Nevzatoğlu’nun (2006) “Basında din eğitimi-öğretimi laiklik tartışmaları adlı çalışması 1945-1960 yılları arasında din eğitimi ve laiklik tartışmalarını konu almıştır. Araştırma da Ulus, Cumhuriyet, Zafer, Vatan, Yeni Şafak ve Yeni İstanbul gazeteleri ile Selamet ve Sebilürreşad dergilerinden oluşmaktadır. Çalışmada Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile yapılan eğitim alanındaki değişikler, din eğitimi alanında yapılan yeni düzenlemelere değinilmiştir. Araştırmada bu değişikler ve düzenlemelerin basında nasıl yer bulduğunu inceleyen bir araştırmadır.

Gelici’nin (2007) Sırlara vurgu yapan mistik televizyon programlarını din eğitimi açısından tahlili araştırması İstanbul’da 20 yaş üstü bayanlarla gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizlere göre sır konulu dizileri yayınlayan kanalların bu programları daha çok reyting amaçlı yaptığı gözlenmektedir. İlk olarak sadece bir kanalda yayınlanan sır dizileri halkın ilgisiyle beraber en çok izlenen bütün kanallarda da yayınlanmaya başlandığı araştırma sonuçlarında yer almıştır. Anket sonuçlarına göre sır konulu diziler izleyenleri davranış değişikliğine götüren sonuçlar üretmektedir.

71 Şahin’in (2006) İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin popüler kültür unsurlarına ilişkin yaklaşımları üzerine bir araştırma adlı, günümüzde özellikle medya tarafından biçimlenen popüler kültürün ilahiyat fakültesi öğrencilerinin gündelik yaşamlarında olup bitenlere etkisinin hangi boyutlarda gerçekleştiğine, Türkiye’de popüler kültürün bu gençlerin dünyaya, toplumsal yaşama, insanlığa ve kendi öz varlıklarına ilişkin bakışlarını, tutum ve davranışlarını, değer, duygu ve düşüncelerini nasıl biçimlediğine, değiştirdiğine veya dönüştürdüğüne ilişkin saptamalarda bulunmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemi, 2006-2007 öğretim yılında en çok öğrencisi bulunan 5 ilahiyat fakültesinde (Ankara Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakülteleri) öğrenim görmekte olan üniversite öğrencileri evreninden 1. ve 4. sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenciler değerlendirmeye alınmıştır. Yapılanlar analizlerde bireyler kitle iletişim araçlarını sıklıkla kullanmakta en çok tercih ettikleri kitle iletişim aracı ise televizyondur. Araştırma sonuçları ele alındığında özellikle 1980 yılından sonraki sosyo- ekonomik dönüşümler neticesinde, yetinen bir toplumdan tüketen bir topluma doğru giden, yani liberal kapitalist bir tüketim toplumu haline dönüşen Türkiye’de, ilahiyat fakültesi öğrencilerinin, yaşam stillerine ilişkin birtakım tercih, tutum, davranış ve eğilimler açısından dönemin hakim değerleri haline gelmiş bireyci, materyalist ve hazcı popüler kültürel değerlerden ziyade dayanışmacı, cemaatçi dini ve geleneksel kültürel değerlerin etkisi altında oldukları gözlenmiştir.

Altıntaş’ın (2008) Din eğitimi açısından sihir ve büyü içerikli filmlerin etkilerine ilişkin çocukların algısı adlı araştırmanın yöntemi anket olup, örneklemini Kayseri ilinden seçilen Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Mustafa Gazioğlu, Besimi Özderici ve Arif Eminoğlu İlköğretim Okulları oluşturmaktadır. Bu anket yasları 9–12 arasında olan 4. 5. ve 6. sınıf öğrencisi toplam 162 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırma verilerine göre çocuklar en çok yerli dizileri takip etmekte ve izledikleri dizi karakterleri gibi doğaüstü ve gizli güçleri olmasını istemektedir. Araştırma verilerinde çocuklar dizilerde yapılan sihir ve büyünün davranışlarını etkilemediğini söylemekte fakat gerek sihir ve büyü yapmak istediklerini ve aldıkları din eğitimiyle bu durumun çelişmediğini dile getirmişlerdir.

72 Aksu’nun 2004 tarihinde hazırlamış olduğu “Medya, Çocuk ve Din Eğitimi” isimli çalışmasında, 10-12 yas grubu ilköğretim 5., 6., ve 7. sınıf öğrencilerine uygulanmış olan anket çevresinde şekillenmiştir. Aksu, hazırladığı anketin sayesinde, çocukların televizyonlarda yayınlanan dini programlara yaklaşımlarını ortaya koymaya çalışmıştır. Çalışmada, televizyon programlarının içerikleri veya bu programların din eğitimi açısından nasıl değerlendirilebileceği üzerinde bir sonuç bulunmamaktadır.

Furat’ın (2008) yetişkinlerin yaygın din eğitiminde televizyonun yeri ve fonksiyonları çalışmasında Televizyonun aktarılmak istenen bilgiyi hikâyeleştirmesi ve kurgulayıp izleyiciye sunması aynı zamanda bireyleri eğlendirerek öğretebildiği üzerinde durulmuştur. Çalışmaya katılan bireylerin büyük çoğunluğu sır dizilerini izlediği görüşmüş ve bireyler üzerindeki etkisi

73 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DİN EĞİTİMİNİN MEDYA KULLANIM ALIŞKANLIKLARI ÜZERİNDEKİ ROLÜ İLE İLGİLİ SAHA ARAŞTIRMASI BULGULARI

Araştırmanın ayrıntıları aşağıda olmak üzere, bu bölümde 587 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen; dindarlık düzeyleri, sosyo demografik özellikler, eğitim görülen lise türüne göre göre medya kullanımı arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlayan alan araştırması bulgularına yer verilmiştir. Fakat yapılan araştırmaya ilişkin bulgulara yer vermeden önce, araştırmanın metodolojisine ilişkin bilgiler ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

3.1. Metodoloji

Metodoloji başlığı altında çalışmanın amaç ve önemi, araştırmanın modeli, araştırmanın uygulanması ve örneklem seçimi, soru formu ve ölçüm araçları, verilerin toplanması, verilerin analizi ve kullanılan testler ile araştırma soruları ve hipotezlere ilişkin ayrıntılı değerlendirmelere yer verilmiştir.

Benzer Belgeler