• Sonuç bulunamadı

ASELSAN Mesleki ve

4. Öğrenciler önemli görevler almalıdırlar. Öğrenciler tarafından yürütülen projeler onların seçimleriyle, kendi kendilerine düzenledikleri öğrenme ortamları ve aldıkları

2.7. STEM Eğitimi ve Öğretmen Özellikleri

Bilimsel ve teknolojik geliĢmelerin hızlı bir Ģekilde değiĢtiği 21. yüzyıl dünyasında ülkelerin eğitime iliĢkin olan beklentilerin, bilgi ve iletiĢim teknolojisinde meydana gelen değiĢiklikler, öğrenci profillerinin değiĢmesi ve toplumsal ihtiyaçlarda olan değiĢiklikler eğitim sisteminde kilit rol üstlenir. Öğretmen ve bu yolda yetiĢen öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleği açısından belirli bir yeterliliğe ulaĢması, hızlı bir Ģekilde değiĢen teknolojik geliĢmelere kendini uyarlaması ve bununla beraber yeni teknolojiler geliĢtirmesi ve refah seviyesi yüksek olan öğrenciler yetiĢtirmesi sürecinde önemli bir sorumluluk ve pozisyona sahiptir (Kara, 2018). Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da eğitim programlarını yeniden yapılandırma, bilgi ve iletiĢim teknolojilerinde meydana gelen geliĢmelere bağlı olarak bilgi ve iletiĢim teknolojilerini kullanabilmeyi öğretim programına entegre etme, mühendislik ve tasarım becerilere de ayrıca öğretim programlarında önem verildiği görülmektedir. Bu anlamda öğrencilere rehberlik edecek olan öğretmenlerin ve bu yolda yetiĢen öğretmen adaylarının kendilerini geliĢtirmesi ve mesleki alan yeterliliklerinin yanında diğer niteliklerini de iyileĢtirmeleri gerekmektedir (Adıgüzel, 2005; ÇiltaĢ ve Akıllı,

58

2011). Ancak ülkemizde öğretmen yetiĢtiren kurum olan Yükseköğretim Kurulu BaĢkanlığı‟na bağlı olan Eğitim Fakültelerinde geçmiĢe nazaran günümüz 21. yüzyıl dünyasına uygun olan iyileĢtirmeler yapılmamıĢtır ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da görevini aktif olarak yapmakta olan öğretmenlere 21. yüzyıl dünyasına uygun olan iyileĢtirmeleri sağlayacak eğitimlerde eksiklikler vardır.

Yurt dıĢında yapılan çalıĢmalar ile STEM eğitimi ve mühendislik becerileri 2000‟li yıllardan bu yana okul öncesinden 12. sınıfa kadar derslere entegrasyonu yapılmaya çalıĢılmaktadır. Bu amaca ulaĢabilmek için öğretmenler ve yetiĢtirilen öğretmen adayları teknoloji kullanımını iyi seviyelerde sağlamak için eğitilmekte ve aktif görev yapan öğretmenlere de teknoloji kullanımı ile ilgili eğitimler verilmektedir (Rogers, Portsmore, 2004 den aktaran Stohlmann, Moore, Roehrig, 2012). Öğretmenler, STEM‟e yönelik planları oluĢturup bu planları uygulamada, eğitim öğretim yöntemlerini seçmede, formal öğrenme ortamlarını oluĢturmada, yönetimi ve toplumu STEM ile tanıĢtırma noktasında etkin ve ana bir role sahip birey olduklarından dolayı STEM uygulamalarının doğru ve anlaĢılır bir biçimde hayata geçirilmesi, tanıtılması ve uygulanmasında önemli bir role sahiptirler (Öner, 2017; Bozkurt, 2014; Çorlu, 2017).

Stohlmann, Moore, Roehrig (2012)‟e göre yapılan birçok araĢtırma sonuçlarına göre üniversite yıllarında disiplinler arası bir yaklaĢım kullanılarak ders alan öğretmen adayları öğretmenlik dönemlerinde bu eğitimlerin yararlı olduğunu ortaya koymuĢtur. STEM disiplinlerinin disiplinler arası entegresinin baĢarılı olabilmesi öğretmenlerin bu disiplinlere ait bilgi ve yetkinliklerini artırmakla mümkündür. Türkiye‟nin eksik noktaları olarak belirtilen öğretmen yetiĢtiren kurum olan eğitim fakültelerinin okul öncesi öğretmenlerine, ilkokul öğretmenlerine ve lise düzeyindeki öğretmenlere fen, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerine yönelik seçmeli veya zorunlu olan dersler vermelidir. Bu derslerin verilmesinin ardına disiplinlerin birbiri ile entegrasyonuna yönelik, bunları öğrencilere nasıl anlatacaklarına ve öğrencileri ile nasıl uygulayacaklarına yönelik eğitimler verilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde aktif olarak görev yapan öğretmenlere ise bu eğitimler üniversiteler veya kurumlar aracılığı ile hizmet içi eğitimler Ģeklinde verilebilir. TÜBĠTAK tarafından desteklenen “Etkinlik Düzenleme Destek Programları (2237 – A, 2223 – D, 2237 – B, 2223 – B)” ile öğretmenlere yönelik olan eğitimlerin sayısı artırılabilir, öğretmen adaylarına yönelik olan

59

eğitimlerin sayısı artırılabilir, akademisyenlerin bu etkinlik ve proje düzenlemelerine yönelik teĢvikleri artırılabilir ve daha fazla ilde düzenlenmesi sağlanarak öğretmenlerin bu etkinliklere katılımında artıĢ sağlanabilir. Bu eğitimler sayesinde öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının STEM alanlarındaki öz yeterlilikleri artırılabilir. Caprara, Claudio, Patrizia ve Patrick (2006) öz yeterliliklerinin arttığını düĢünen öğretmenlerin öğrencilerinin okul baĢarısında da artıĢ yaĢanmaktadır.

Karahan (2017) tarafından birçok ülkenin eğitim politikalarının en iyisi konumunda olan STEM eğitimi, temel almıĢ olduğu dört disiplinin kendilerine ait özelliklerini göz ardı etmeden bütünleĢtirmeyi hedeflemektedir. Bu sayede kiĢilere analitik düĢünme, eleĢtirel düĢünme, inovasyon gibi 21. yüzyıl becerilerinin kazandırılması hedeflenmektedir.

Öğretmenlerin disiplinleri birbirine bütünleĢtirerek eğitim öğretim sürecini planlaması için pedagoji bilgisi, alan bilgisi ve pedagojik alan bilgisine sahip olmaları gerekmektedir. Bu anlamda pedagoji bilgisi öğretmenlerin ders ve kazanımları öğretmeye yönelik süreç ve uygulamalar ile ilgili öğrenme ve öğretme yöntem, strateji ve teknikler ile ilgili derin bilgileri olarak tanımlanabilir (Shulman, 1986). “Öğrenciler nasıl öğrenir?” sorusuna farkındalık ile cevap verebilen, dersi planlaması, sınıf yönetimi ve ders bitiminde kazanımlara yönelik öğrencileri değerlendirme sürecinin de nasıl olması gerektiğini bilen ve bunların nasıl yapıldığını anlayan ve derin pedagojik bilgiye sahip olan bir öğretmenin, öğrencilerin eski bilgileri ile yeni bilgileri arasında bağlantı kurarak bilgileri nasıl inĢa ettikleri, verilen becerileri nasıl kazandıkları ve öğrencilerin öğrenmeye yönelik eğilimlerinin nasıl olduğunu bilmeleri gerektiğini vurgulamaktadırlar. Öğretmenlerin öğretmeleri gereken konu ve kazanımlar ile ilgili bilgisi olarak tanımlanan alan bilgisi ise konu ile ilgili kavram, fikir, teori ve alanı geliĢtirmeye yönelik oluĢturulmuĢ yaklaĢımları ve uygulamaları içerir (Shulman, 1986). Alan bilgisi ve pedagojik bilginin birbirinden ayrılmaz önemli parçalar olduğunu söyleyen Shulman (1986), öğretmenlerin sahip olmaları gereken bilgileri “konu alan bilgisi, öğretim program bilgisi ve pedagojik alan bilgisi” Ģeklinde tanımlamıĢtır. Shulman (1986) Pedagojik Alan Bilgisi (PAB) kavramını Ģu Ģekilde açıklamıĢtır (Canbazoğlu Bilici, 2012).

“…Bir alan içinde konular hakkındaki fikirlerin sunumunun en faydalı şekilleri, en güçlü analojiler, çizimler, örnekler, açıklamalar ve gösterimler -

60

kısaca, konuyu başkaları için anlaşılır hale getirecek sunma ve formülize etme yollarıdır. PAB, ayrıca belirli konuların öğrenimini neyin kolaylaştırdığını ya da zorlaştırdığına dair bir anlamayı içerir: Bu sıklıkla öğretilen konu ve derslerin öğrenimine farklı yaş ve yaşantılardan gelen öğrencilerin beraberlerinde getirdikleri kavramlar ve ön bilgileri hakkındaki bilgilerdir. Eğer bu ön bilgiler kavram yanılgıları şeklinde ise ki genelde böyledir, öğretmenler öğrencilerin anlamalarını yeniden düzenlemeye faydalı olacak strateji bilgisine ihtiyaç duyarlar (s.9).”

Shulman (1986) bu ifadesiyle, disipline özgü konu alanının baĢka bireylerin de anlayabileceği Ģekilde örnekler, kısa açıklamalar vb ile destekleyerek daha anlaĢılır bir biçimde sunulmasını ve baĢa bireylere en faydalı Ģekilde açıklanmasını vurgulayan bilgi kümesi Ģeklinde ifade etmiĢtir.

Shulman (1986) tarafından literatüre kazandırılan PAB‟a teknolojik bilginin eklenmesi ile ortaya çıkan TPAB; teknolojik bilgi pedagojik bilgi ve konu alan bilgisinin kesiĢtiği bölgede, bu üç bilgi türü ile etkileĢim içerisinde olan bir bilgi türü olarak tanımlanmaktadır (Akt. Canbazoğlu Bilici, 2012). TPAB kavramı ilk olarak Pierson (1999)‟un doktora tez çalıĢmasında Ģematize edilmiĢtir. Pierson (1999), TPAB‟ı en basit haliyle alan bilgisi, pedagojik bilgi ve teknolojik bilginin birleĢimi veyateknoloji entegresyonu olarak açıklamıĢtır. Pierson (1999)‟un TPAB tanımından sonra Keating ve Evans (2001), öğretim sürecinde kullanılan teknolojinin konu alanına uygun olması gerekliliğine vurgu yaparak TPAB‟ın daha geniĢ bir tanımını yapmıĢtır. Keating ve Evans (2001)‟e göre TPAB, teknoloji kullanarak konu alan bilgisini en uygun Ģekildesunma olanağı sağlamaktadır. TPAB‟a sahip bir öğretmen, teknolojiyi mantıklı birĢekilde kullanma kabiliyetine sahiptir ve öğrencisinin konu ile ilgili sahip olduğu kavramları öğrenmesinde teknolojinin etkisinin farkındadır. Margerum-Lays ve Marks (2003)‟ın teknolojinin pedagojik alan bilgisi Ģeklinde tanımladığı TPAB kavramı, eğitim teknolojisinin kullanıldığı öğretme öğrenme durumlarından türetilmiĢ ve uygulanabilir bir bilgi olarak ifade edilmektedir. AraĢtırmacılara göre, bu bilgiye sahip olan öğretmen; belirli teknolojilerin öğretimde nasıl kullanılacağını, bu teknolojiler ile gerçekleĢtirilecek öğretim için gereken zamanı, öğrencilerin olası problemlerinin belirli teknolojilerle nasıl çözüleceğini, öğretim ve öğrenmenin teknolojik imkânlara göre nasıl düzenlenmesi gerektiğini bilmektedir (Akt. Canbazoğlu Bilici, 2012).

61

Çorlu (2017) tarafından STEM eğitiminde öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının sahip olmaları gereken özellikler ġekil 8‟de gösterilen “BütünleĢik Öğretmenlik Modeli”nde belirtilmiĢtir.

Şekil 7. Bütünleşik Öğretmenlik Modeli

1. Disiplinler Arası YaklaĢım 2. Özgün Müfredat

3. Toplumla PaylaĢım 4. Kuram ve Uygulama ĠliĢkisine Katkı