• Sonuç bulunamadı

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.3. Eğitimde Uygulanan Yaklaşımlar

Tüm dünyada dönemlerin şartlarına ve hedeflenen toplumsal gelişmelere uygun olarak eğitimde farklı yaklaşımların uygulandığı görülmektedir. Uygulanan yaklaşımlar “genel olarak davranışçı, bilişsel ve yapılandırıcı olmak üzere üç gurupta toplanmıştır” (Güneş, 2010, s.3). Dünya üzerinde 1950li yılların sonlarında birçok ülkede eğitimde davranışçı yaklaşım etkili olmuştur. 1960lı yılların sonlarına doğru eğitimde davranışçı yaklaşımdan bilişsel yaklaşıma geçiş gerçekleşmiştir. Teknoloji, ticari ve sanayi alanındaki hızlı gelişme ve ilerlemeler çağın gerekliliğine ayak uydurabilen bireylere ihtiyacı arttırmıştır. Ayrıca insan beyni üzerine yapılan çalışmalar da öğrenme kavramına yeni perspektifleri beraberinde getirmiştir. Öğrenmeyi öğrenen, var olan bilgilerini yeni bilgiler edinebilmek için kullanabilen bireylerin yetiştirilmesi için eğitimde yapılandırmacı yaklaşım kabul edilmiştir (Güneş, 2010; Yapıcı, 2010).

2.1.3.1.Davranışçı yaklaşımın öğrenme ortamı. Davranışçı

yaklaşımın temel amacı öğrencilerde istenen davranışları oluşturmak ve istenmeyen davranışları köreltmektir. “Davranışçılar zihinsel süreçler yerine gözlenebilen davranışlardaki değişikliklere odaklanır. Davranışçılara göre öğrenme, organizmanın davranışlarındaki değişikliklerdir” (Koç, 2003, s.150).

Eğitim ortamı öğrencilerin hedeflenen davranışları gösterebilmesini sağlamak adına çok önemlidir. Ortamda çoklu uyarıcıların olmasına özen gösterilir. “Öğretilecek konu kendi içinde bütünlüğü olan parçalara bölünür ve bu parçalar basitten karmaşığa doğru sıralanır” (Koç, 2003, s.150). Eğitim ortamı, sürekli tekrarların ve alıştırmaların yapıldığı bir yerdir. Ortam, olumlu öğrenmeleri destekleyici biçimde oluşturulur.

Öğrencilerin derse karşı olumlu tutum geliştirebilmeleri için demokratik bir ortam yaratmalıdır. “Öğretmen öğrencinin derse ilgisini çekmek için sınıfta değişik yöntemler, araç-gereçler, dergiler, kitaplar bulundurabilir, sınıfı hoş ve zevkli bir

öğrenme ortamına dönüştürebilir” (Ulusoy, 2003, s.163). Öğretmen, öğrencilerin olumlu davranışlarını pekiştirerek alışkanlığa dönüşmesini sağlama görevini üstlenmektedir. “Davranışçılara göre, doğru bir öğretim yapmak için öğrencinin ne düşündüğü ile değil, ne yaptığı ile ilgilenmek gerekir. Bilişsel etkinlikler doğru ölçülemez” (Ulusoy, 2003, s.196). Öğretmen, öğrencilerin sadece davranışlarına odaklanmalıdır. Öğrenenler sık tekrar yaparak öğrenmeleri gereken bilgi parçalarını veya bir işin aşamalarını öğrenirler. Öğrenip öğrenmedikleri süreç sonundaki performanslarına göre değerlendirilir.

2.1.3.2. Bilişsel yaklaşımın öğrenme ortamı. Bilişsel yaklaşım,

öğrenmenin, zihinsel araçları kullanarak olay ve durumlara anlam verme sonucunda oluştuğunu savunmaktadır. “Genel olarak öğrenmenin odak noktası, öğrenenin uyarıcıları nasıl aldığı, onları nasıl işlediği, organize ettiği ve bilginin kalıcılığını nasıl sağladığı üzerinedir” (Demirel, 2015, s.28).

Fiziksel ortam, öğrenilecek konulara ve yöntemlere uygun olarak düzenlenmelidir. Öğrencilerin öğrenmesinde psikolojik durumları da etkili olduğundan dolayı sınıf ortamı düzenlenirken öğrencileri psikolojik olarak motive edebilecek biçimde düzenlenmelidir. “Öğrenme konuları, yöntem ve teknikleri öğrencilerin ilgi, istek, tutum, değer ve yetenekleri doğrultusunda belirlenmelidir. Fiziksel koşullar yeterli bile olsa psikolojik çevre öğrenmeye hazır duruma gelmezse, öğrenme olasılığı düşer” (Ünver, 2003, s.254). Öğrenme ortamlarında şekil, tablo, grafik gibi öğrenimi destekleyici materyaller bulunmalıdır.

Öğretmenler, yeni bilgiyi bilinen bilgilerle ilişkilendirerek sunarlar. “Öğrencilerin konuya ilişkin bilgileri yoklanarak yeni bilgi ile ilişkilendirmeleri sağlanmalıdır” (Subaşı, 2003, s.303). Önemli bilgilerin ve becerilerin etkinlikler sırasında düzenli olarak gözden geçirilip hatırlanmalarını sağlarlar. “Öğretmenler, ayrıca ihtiyaç olduğunda öğrencilerin bilgiyi hatırlayabilmeleri için ipuçları vermelidir” (Shunk, 2011, s.181). Ev ödevleri, testler ve alıştırmalar vererek ezberden çok anlamlandırmayı sağlamalıdır.

Öğrenen pasif değildir. Dış uyarıcıları özümser, anlamlandırır ve davranışları aktif olarak oluşturur. Kendi öğrenmesinden sorumludur. Yeni öğrenimlerini daha önceki bilgileriyle bağdaştırarak anlamlandırır, bilgiyi işler. Bu sayede bilgiyi farklı alanlarda kullanabilir.

2.1.3.3.Yapılandırmacı yaklaşımın öğrenme ortamı.

Yapılandırmacı yaklaşım, bilginin dışarıdan birebir alınmadığını, öğrenenlerin yeni bilgileri eski deneyimleriyle bütünleştirerek yeni yapılandırmalar oluşturduğunu savunan bir felsefedir. “Bu yaklaşıma göre bütün bilgiler birey tarafından oluşturulur. Birey tarafından oluşturulan bilgi, kişinin öğrendiğinden ve anladığından daha çoktur” (Erden ve Akman, 2002, s.171). Öğrenmenin, öğrenenlerin aktif katılımıyla gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan yapılandırmacı yaklaşım, bilgi ve teknoloji çağına uygun bireyler yetiştirmeyi amaçlar. Bireylerin hayat boyu öğrenmelerini desteklemek amacıyla kendi öğrenme stratejilerini oluşturmalarını ve bilgileri yorumlayarak yaşamlarının her alanında kullanabilmelerini sağlamayı hedefler.

Yapılandırmacı yaklaşımın vurguladığı öğrenme isteğini arttırmak için öğrencilerin merakını arttırıcı ve öğrenmeye doğal istek uyandırıcı ortamlar hazırlanmalıdır. Senemoğlu, eğitim ortamını temel ilkeler noktasında ele alıp önemini “Okul; bizi heyecanlandıran, harekete geçiren, şiirsel ve güzellikleri içinde barından bilgiyi araştırma yeri olmalıdır. Burada en önemli sır; yapılması gereken işleri, kazanılması gereken özellikleri bir zorunluluk olarak değil, çok sevilerek, istenerek seçilmiş bir oyun formunda yapılmasını sağlamaktır” (Senemoğlu, 2015, s. 622) ifadeleriyle belirtmiştir. “Yapılandırmacılıkta, öğrencileri herhangi bir konu alanındaki tüm bilgilerle donatmak yerine, onlara bireysel bilgi yapılarını oluşturacakları ortamlar sağlanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır” (Ersay, 2005, s. 171). Bilginin öğrenen tarafından özümsenip yapılandırılabilmesi için sınıf ortamının fiziksel özellikleri önemli bir değişkendir. Yapılan araştırmalarda yapılandırmacı yaklaşım ışığında yürütülen sınıf içi uygulamalarda fiziksel yapının önemi kendini göstermektedir (Özel ve Bayındır, 2010; Ersoy, 2005; Akınoğlu, 2004). Bu açıdan sınıfların esnek, öğrenci merkezli olarak düzenlenmesi gereklidir. Öğrenme ortamında fiziksel materyallerin ve birincil kaynakların varlığı önemlidir. Bilgi ve teknoloji çağına ayak uydurması beklenen öğrenci kendi öğrenme stratejilerini keşfetmeli ve öğrenmeyi öğrenmelidir. Kendi öğreniminden sorumludur ve kendi hızında ilerler. Karşılaştığı yeni kural, form ya da durumları daha önceki bilgileriyle anlamlandırmaya çalışır (Gündoğdu, 2010, s. 1). Sorular sorarak, yorumlar yaparak, tartışmalarla fikirlerini paylaşarak öğrenir. Grup çalışmalarında etkin görevler edinir, işbirlikli çalışmalarla, deney ve gözlemlerle deneyimler edinerek bilgileri kendine özgü biçimde yapılandırır.

Süreçte öğretmenin rehber, öğrenmeyi kolaylaştıran destek, gerektiğinde yardım alınabilecek bir danışman rolleri vardır. Öğrenme sürecinde tüm doğru bilgileri kendisinde toplayan bir kaynak değildir. Öğrenenleri araştırmaya, incelemeye ve sorgulamaya teşvik eder. Öğretmenin en önemli görevlerinden birisi de uygun öğrenme materyalleri ile öğrenme ortamını anlamlı ve öğrencileri motive edici ilginç hale getirir. Sınıfta zihinsel etkileşimi sağlayarak zihinsel becerileri geliştirmeye yardım eder (Güneş, 2010, s.9). Öğrencilerin gerektiğinde bireysel, gerektiğinde akranlarıyla işbirliği içinde çalışmalarını sağlayıcı ortamlar hazırlar. Bireysel farklılıkları göz önünde tutmak zorundadır.