• Sonuç bulunamadı

Eğitim Yönetiminde Paradigmalar ve Metaforlar

2. Kavramsal / Kuramsal Çerçeve

2.1. Sosyal Bilimlerde Paradigmatik Dönüşüm ve Eğitim Yönetimi Alanına

2.1.3. Eğitim Yönetiminde Paradigmalar ve Metaforlar

Modernizmin bilim anlayışını eleştiren English (2001), modernizmin retoriğinin veri toplama, test edilerek doğrulanabilen ya da yanlışlanabilen teoriler geliştirme şeklinde açıklanabilen bilimsel anlayışı doğurduğunu belirtir. Bilimdeki değişim kavramı, yapısalcı ve indirgemeci yaklaşımlarıyla aslında anti-değişimcidir ve diğer alanlarda olduğu gibi eğitim yönetiminde de herhangi bir paradigmatik değişim yoktur.

Alandaki eski söylemler yeni söylemlerde desteklenmektedir ve bilimsel yönetim alanda artık ölmüştür. Paradigmatik değişim aslında yoktur, fikir ve bağlamda değişim sadece bağlam düzeyinde kalmaktadır ve özellikle Culbertson tarafından oluşturulan alanın dönemlere ayrılmasının da herhangi bir geçerliği yoktur. Belirli ve hakim teoriler üzerine üretilen bilgilerde tekrara düşülmekte, bu bilgilerin uygulanmasında sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Paradigmalar kullandığı metaforlar yoluyla örgüt biliminin özgürleşmesine katkı sağladı. Metaforlar dil, bilişsel gelişim ve taklit düşüncesinde önemli roller oynarken, bilim insanları dil ve kavramlar yardımıyla dünyayı metaforiksel olarak görür. Hiçbir metafor örgütsel hayatın doğasını tam anlamıyla yakalayamamasına rağmen, farklı metaforlar örgütsel hayatın doğası ile ilgili değişik şekillerde çalışır. Eğitim yönetimi alanında da yaşanan paradigmatik dönüşüm, teorik çoğulculuğun da önünü açmış ve farklı metaforların kullanılarak okulun farklı bakış açıları ile incelenmesine neden

olmuştur. Söz konusu paradigmalar genel anlamda dört grupta toplanabilir (Morgan, 1980, s.605-622):

1. İşlevsel paradigma: Toplum somut ve gerçektir. İnsanın toplum içindeki rolünü anlamaya odaklanır. Düzen ve istikrara vurgu yapar. Kültür, tiyatro, sibernetik sistemler, politik sistemler, gevşek yapılı sistemler metaforlarını kullanır.

2. Yorumsamacı paradigma: Sosyal dünyada gerçeklik somut ve objektif olamaz.

Gerçeklik, bireylerin öznel ürünüdür. Olgu, dışarıdan gözleyenin değil, içinde yer alanın bakış açısıyla daha iyi anlaşılır. Çoklu gerçeklikler vardır. Anlamlandırma, metin, başarım, dil oyunları metaforlarını kullanır.

3. Radikal işlevselci paradigma: Somut ve gerçek yapılar vardır. Toplumdaki hakim güçlerin insan üzerindeki olumsuz etkilerini eleştirir. Praksise ve içsel gerilime vurgu yapar. Egemenlik aracı, bölünme, katastropi metaforlarını kullanır.

4. Radikal insancıl paradigma: Yorumsamacı paradigma gibi gerçekliğin öznel temelde inşa edildiğini savunur. Farkı, insanın kendi oluşturduğu gerçekliğin mahkumu konumunda olmasıdır. Endüstri toplumunda bireyin düşünce ve eylemlerine yabancılaşmasına yoğunlaşır. Bilinç, toplumdaki hakim güçler tarafından kendi doğal potansiyellerine yabancılaştırılarak hastalıklı bir şekle getirilir. Ruhsal hapishane metaforunu kullanır.

1960’lar boyunca sistem düşüncesinin alandaki hakimiyeti, mantıksal amprizmin doğal bilimin bir modeli olduğu düşüncesi, amprik kanıtların, tutarlılığın, basitliğin, anlaşılabilir birlikteliğin, belirlenebilirliğin ve öğrenilebilirliğin ön planda tutulması şeklindeki yaklaşım ciddi eleştirilere uğradı. İnsanın tarihsel bir varlık olduğu, kültürel bağlamdan soyutlanarak anlaşılamayacağı, bilincin sürekli olarak yeniden şekilleniyor olduğu, dil ve diğer sembolik sistemlerin önemi vurgulandı (Evers ve Lakomski, 2001).

Genelde sosyal teori, özelde örgüt teorisinde teorik çalışmalarda paradigmatik çoğulculuğun ortaya çıktığı görüldü. Bu paradigmalar değişik metaforlar kullanarak anlama mekanizmalarına katkı sağlamışlar ve objektivizm mitinden bağımsız bir doğruluk açıklaması vermeye yardımcı olmuşlardır. Metaforların özellikleri şu şekilde sıralanabilir (Lakoff ve Johnson, 2015, s.209-210):

1. Metaforlar doğaları itibarıyla kavramsaldırlar 2. En önemli anlama araçlarımız arasındadırlar

3. Sosyal ve politik gerçekliğin inşasında merkezi bir rol oynarlar

4. Çoğunluğu kültür içerisinde uzun bir periyot zarfında evrilmiş, fakat bir kısmı da iktidar sahibi insanlarca empoze edilmiştir.

Sosyal gerçekliğimizin çoğunu metaforik terimlerle anladığımızdan ve fiziki dünya anlayışımız kısmen metaforik olduğundan, metafor oldukça önemlidir ve gerçek olan şeyin belirlenmesinde yadsınamayacak bir rol oynar (Lakoff ve Johnson, 2015, s.194). Bolman ve Deal (2013), her örgütsel düşüncenin temel akımlarının kendi kavram ve varsayımlarını oluşturduğunu ve gruplardan topluma kadar sosyal toplulukların nasıl kontrol altına alınması gerektiği konusunda belirli bir görüşü benimsediklerini vurgulayarak, bu örgütsel düşünceleri dört çerçevede toplamışlardır.

Her çerçevenin kullandığı belirli metaforlar vardır ve bu metaforlar örgütleri anlamamızı ve değerlendirmemizi derinleştirmektedir. Metaforlar karmaşık konuları, bireylerin tutumlarını ve eylemlerini etkileyen anlaşılabilir imgelere sığdırır. Dilin gizleyebildiği ince temaları yakalar.

Bu paradigmalar derinlemesine incelendiğinde işlevselci ve radikal işlevselci paradigmaların daha çok klasik yönetim kuramına ve epistemolojik anlamda ise pozitivist bilim geleneğine temel oluşturduğu söylenebilir. Yorumsamacı ve radikal insancıl paradigmaların ise insan ilişkileri ve davranış bilimleri teorileri ile birlikte post- pozitivist araştırma geleneklerine ışık tuttuğu sonucu çıkarılabilir. Eğitim yönetimi alanındaki değişik paradigmalar arasındaki savaş, alandaki bilim insanlarının benimsemiş oldukları bu sosyolojik paradigmaların araştırmalara yansımasının bir sonucudur (Örücü ve Şimşek, 2011, s. 171). Farklı paradigmalar örgütler ile ilgili farklı yaklaşımları ortaya koymakta, bu yapıları açıklayan metaforlar da bu yaklaşımların kavramsallaştırmalarında önemli rol oynamaktadır.

Tablo 2.2

Örgütsel Düşüncede Dört Çerçeve Kullanılan Metaforlar

ÇERÇEVE METAFOR

Yapısal

İnsan Kaynakları Politik

Sembolik

Fabrika

Geleneksel Aile Orman

Tapınak

Not. Bolman, L. G. & Deal, T. E. (2013). Organizasyonları yeniden yapılandırmak. (A.Aypay ve A. Tanrıöğen, Çev.). Ankara: Seçkin

Tablo 2.2’de örgüt düşüncesinin temel akımlarına karşılık gelen çerçeveler ile bu çerçevelerin anlaşılmasını kolaylaştıran metaforlar gösterilmiştir. Bu dört çerçevenin

birlikte kullanılması ve metaforlar yardımıyla daha iyi anlaşılması, eğitim yönetimi alanındaki paradigmalara daha esnek bir bakış açısıyla yaklaşılmasına, alanın daha kapsamlı ve bütünsellik içinde incelenmesine olanak tanıyacak bir kavramsal temel ve zihinsel model sağlayacaktır.