• Sonuç bulunamadı

Araştırma sonuçları işçilerin genel eğitim seviyesinin ilköğretim/ortaokul mezunu olduğunu göstermektedir. Cinsi-yete göre değerlendirildiğinde ise kadınların toplam lise, meslek yüksekokulu ve yüksekokul mezunu olma oranları erkeklere göre yüksektir. Kadınların yüzde 7,2’si 2 yıllık yüksekokul mezunu iken, erkeklerin sadece yüzde 4,3’ü 2 yıllık yüksekokul mezunudur. 4 yıllık yüksekokul eğitiminde ise kadınlarla erkeklerin eğitim seviyeleri arasındaki fark açılmaktadır. Kadınların 4 yıllık yüksekokul mezunu olma oranları erkeklerin neredeyse 2 katıdır (Tablo 98).

Tablo 98 Cinsiyete Göre Eğitim Durumu (%)

Kadın Erkek

İlkokul terk ancak okur yazar 0,3 0,6

İlkokul mezunu 11,5 13,9

İlköğretim/ortaokul mezunu 30 36,9

Genel lise mezunu 21,6 19,3

Mesleki ve teknik lise mezunu 2,6 3,3

Meslek yüksekokulu (2 yıllık) mezunu 7,2 4,3

Yüksekokul mezunu (4 yıllık) 15 7,7

Lisans mezunu 10,1 12,8

Yüksek lisans mezunu 0,9 0,4

Kadınların eğitim seviyesinin işgücüne katılma oranlarını ve katılım biçimlerini etkilediği bilinmektedir. Bu durum özellikle kentlerde daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Kentlerde kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe ka-yıtlı/formel işlerde istihdamlarının da artması beklenmektedir. Ancak araştırma bazında kadınların eğitim seviyesinin pozitif anlamda erkeklerden belirgin biçimde farklı olmasına rağmen, bu durum çalışma yaşamı memnuniyetlerine dair verilerle birlikte değerlendirildiğinde ortaya çarpıcı bir tablo çıkmaktadır. Kadınların yüzde 23’ü yaptıkları işin vasıflarına uygun olmadığını düşünmektedir. Bu oran erkeklerde yüzde 11’dir (Tablo 98). Bir başka ifadeyle kadınlar – erkeklerin iki katından daha fazla oranda- eğitim seviyeleri ile ilgili olmayan işlerde çalışmak durumunda kalmaktadır ve eğitim durumlarıyla yaptıkları işin niteliği örtüşmemektedir.

Aşağıda yer alan mesleklerin cinsiyet kompozisyonu verileri de bu tespiti desteklemekte ve kadınların eğitim seviye-lerinin artmasına rağmen, kadın emeğinin hala vasıflı işlerde değil daha düşük ücretli ve niteliksiz işlerde yoğunlaştı-ğını göstermektedir.

Meslek

Türkiye’de istihdamın dağılımı incelendiğinde nüfusun büyük bir kesiminin hizmetler sektöründe yer aldığı görülmek-tedir. Dünyadaki eğilime benzer bir biçimde hizmetler sektöründe artış göstermeye devam eden istihdam, cinsiyet kompozisyonu açısından farklılıklar göstermektedir. Hizmetler sektörünün cinsiyet kompozisyonuna bakıldığında, bu sektörde istihdam edilen kadınların erkeklere göre daha fazla olduğu görülmektedir. Benzer bir biçimde geçtiğimiz on yıllık dönemde hizmetler sektörü içinde erkek istihdamının oranı yüzde 11 azalırken, kadın istihdamı aynı oranda artış göstermiştir.45

Kadınların hizmetler sektöründe yoğunlaşmasının sebeplerinden biri de hükümetin özellikle İŞKUR aracılığıyla geliş-tirdiği aktif istihdam politikalarının daha çok kadınlara “özgü” işler olarak bilinen alanlarda yoğunlaşması olabilir. Bu işlerin ortak özelliği kısa süreli, düşük ücretli ve güvencesiz olmalarıdır. Nitekim İŞKUR’un aktif istihdam politikaları kadınların mesleklerini belirleme konusunda son derece etkilidir. Kadınlara yönelik dikiş, nakış, kuaförlük, hasta ve yaşlı bakımı çerçevesinde kadınlara “uygun”, “kadın işi” kurslar açılmaktadır. Bilindiği üzere hizmetler sektörü düşük beceri gerektiren emek yoğun alanların yanında bilgi yoğun sektörleri de içermektedir. Buna rağmen hizmetler sek-töründe çalışan kadınların büyük bir kısmı iletişim, mesleki teknik ve bilimsel faaliyetler gibi sektörler yerine büro hizmet elemanı, nitelik gerektirmeyen işler, hizmet ve satış elemanları gibi “kadın işi” olarak nitelendirilen sektörlerde yoğunlaşmaktadır.

Araştırma kapsamında verilere bakıldığında da bu durum açıkça görülmektedir. Kadınların yüzde 33,5’i, erkeklerin ise yüzde 25,6’sı hizmet ve satış elemanı olarak çalışmaktadır. Kadınlar en fazla büro hizmetleri ve satış elemanı olarak çalışmaktadır, büro hizmetlerindeki kadınların oranı yüzde 15,3’tür.Erkeklerde ise bu oran sadece yüzde 4,1’dir (Tablo 99).

Tablo 99 Cinsiyete Göre Meslek Grupları (%)

Kadın Erkek

Yöneticiler 1,5 1,8

Profesyonel meslek mensupları 8,8 6,4

Teknisyen, tekniker ve yardımcı profesyonel meslekler 3,8 5,6

Büro hizmetlerinde çalışan elemanlar 15,3 4,1

Hizmet ve satış elemanları 33,5 25,6

Nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık, ormancılık 2,8 1,6

Zanaatkar ve ilgili işlerde çalışanlar 11,7 30,5

Tesis ve makine operatörleri ve montajcılar 3,5 11,3

Nitelikli mesleki donanımın zorunlu olduğu zanaatkarlık ve ilgili işlerde çalışan kadınların oranı yüzde 11,7’de kalırken, bu oran erkeklerde yüzde 30,5’e kadar yükselmektedir (Tablo 99).

Araştırma sonuçlarını cinsiyete dayalı yatay ve dikey mesleki tabakalaşma ile ilişkilendirmek gerekir. Türkiye’de yaşanan toplumsal dönüşümlere, bilimsel ve teknolojik gelişmelere rağmen cinsiyete dayalı işbölümünün aşındırıla-maması sebebiyle, belli mesleklerin cinsiyet kompozisyonlarının ve mesleklerin cinsiyet temelinde ayrıştırılmasından kaynaklanan hiyerarşinin değişmeden kaldığı görülmektedir. Bir diğer ifadeyle denilebilir ki çalışma yaşamında eşit-sizliği sürdürülebilir kılan şeylerin başında cinsiyete dayalı mesleki tabakalaşma gelmektedir. Sonuç olarak, cinsiyet temelli yatay ve dikey mesleki ayrım çalışma yaşamında ve istihdam piyasasında kadınlar aleyhine sonuçlar yarat-maya devam etmektedir.

45 Nagihan Durusoy Öztepe (2018), “Hizmetler Sektörünün Eğreti İşlerinde Kadın İstihdamı ve Çalışma Koşulları”, Feminist Sosyal Politika: Bakım, Emek, Göç- Gülay Toksöz’e Armağan içinde, Derleyen: Çağla Ünlütürk, İstanbul: NotaBene Yayınları.

İş Bulma Kanalları

İş arama davranışı yaşa, eğitime, kıdeme göre değişebilmekte; istihdamdaki cinsiyete bağlı farklılıklar iş arama sü-recinde de görülmektedir. İşçilere iş arama süreçlerinde hangi yöntemleri kullandıkları sorulduğunda geleneksel yöntemlerin belirleyiciliğini koruduğunu söylemek mümkündür. Kadınların yüzde 48,5’i, erkeklerin ise yüzde 56,3’ü iş bulma sürecinde arkadaşlar ve tanıdıklardan destek almaktadır. “İşverene doğrudan başvuru” iş bulma yöntemi olarak hala geçerliliğini devam ettirmektedir. Kadınların yüzde 18,5’i, erkeklerin ise yüzde 17,7’si, işverene doğrudan başvurmaktadır (Tablo 100).

Tablo 100 Cinsiyete Göre İş Arama Yöntemleri (%)

Kadın Erkek

Arkadaşlar, tanıdıklardan destek alma 48,5 56,3

İşverenlere doğrudan başvuru (yarışmaya katılma, sınava veya mülakata girme) 18,5 17,7

Gazete ilanlarını takip etme, ilan verme, başvuru yapma 10,3 7,1

Online iş arama kanalları aracılığıyla 8,2 7,6

İŞKUR’a kayıt yaptırma 7,3 4,4

İşyerleri, çiftlikleri, fabrika kapıları, pazarlar gibi iş arayanların toplanacağı yerlere gitme 2,3 2,5

Özel istihdam bürolarına kayıt yaptırma 1,8 0,9

Üniversitelerin kariyer merkezlerine başvurma 0,8 1,1

Üniversitedeki ilanları/bilgilendirme ağlarına takip etme 1,2 0,8

Kendi iş yerimi açtım 0,4 0,8

Üniversitelerin kariyer günlerine/istihdam fuarlarına katılma 0,4 0,7

Cinsiyet temelinde iş arama yöntemlerinin nasıl farklılaştığı konusu araştırmanın ilginç sonuçlarından biridir. Kadınla-rın yüzde 7,3’ü, erkeklerin ise yüzde 4,4’ü İŞKUR’u iş arama yöntemi olarak kullanmaktadır (Tablo 100). Genel olarak, kadınların iş bulmak için daha çok enformel ilişkilerini ve ağları kullandıkları düşünülmektedir. Ancak araştırmanın iş arama yöntemlerine dair sorusu cinsiyete göre değerlendirildiğinde, kadınların İŞKUR kanalını daha fazla tercih etti-ğini göstermektedir. İyimser bir bakış açısıyla, kadınların iş ararken doğru bilgi kaynaklarına erişimlerinde yaşadıkları zorlukları aştıkları için formel kanalları etkin biçimde kullanmaya başladıklarını söylemenin tabloyu doğru yansıtma-yacağını düşünüyoruz. Toplumsal cinsiyet merceğinden ve eleştirel bir perspektiften bakıldığında, yapısal ve ilişkisel nedenler açıkça görülebilir. Öncelikle iş arayanların tamamı içinde kadınların oranı erkeklerden daha fazladır. Bu du-rum kentsel alanlarda kadın işgücünün artmasının bir parçası olarak görülebilir. Özellikle kentlerde yaşayan kadınlar vasıflı/vasıfsız, yüksek/düşük ücretli ayırt etmeksizin iş aramaktadır. İkinci olarak, İŞKUR’un 2008 yılı sonrası geçirdiği dönüşümle birlikte uygulamaya geçirilen aktif işgücü piyasası politikalarının etkisine bakmak gerekir. Toplumsal cin-siyet bakımından altı çizilmesi gereken en önemli nokta ise İŞKUR aracılığıyla iş arayan kadınların, “kadınlara uygun”

mesleki eğitim dersleri ve eğitimi alarak istihdam piyasasına girdiklerinde, yukarıda sözü edilen mesleki cinsiyet kompozisyonunun bir parçası olmalarının devam edecek olmasıdır.

Benzer Belgeler