• Sonuç bulunamadı

3.3. Doğrudan Yatırım Ekonomik Büyüme İlişkisi

3.3.2. DYY ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki Üzerine Yapılan

Doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyüme üzerine etkileri konusunda yapılan çalışmaların başlangıcı 1950’li yıllara dayanmaktadır. Yapılan çalışmalarda konu birbirine yakın olmakla birlikte ulaşılan sonuçların bazıları birbirinden farklı olabilmektedir. İktisatçılar tarafından çoğunlukta kabul gören iki görüş vardır. Birincisi, DYY’lerin ekonomik büyümeyi pozitif yönde etkilediği, ikincisi ise DYY’lerin büyümeyi negatif etkilediği görüşüdür.

Bauner (1957) çalışmasında, devletlerarası yardım ve hibenin haricinde yapılan DYY’lerin ekonomik büyümeye faydalı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bauner’den sonra Chenery ve Strout (1966) çalışmasında DYY’nin her durumda ülkelerin tasarruf açığını kapattığını ve bundan dolayı büyümeyi olumlu etkilediğini tespit etmiştir. Stoneman (1975) yaptığı çalışmada, 1955-1970 yılları arasında 188 ülke verilerini kullanarak DYY’nin ekonominin yapısı ve ödemeler dengesi üzerine etkisini incelemiştir. Analizin sonucu dış yatırımların diğer sermaye girişleri ve içsel tasarruflar ile ekonomik büyüme üzerinde pozitif, büyüme üzerindeki etkisinin ise negatif yönde olduğunu göstermektedir. Dowling ve Hiemenz (1983) Asya ülkeleri için çalışma yapmış ve dış yardım, tasarruflar ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi ele almışlardır. Çalışmada verilerin üçer yıllık aritmetik ortalamaları alınmıştır. Siyasi değişkenler soyutlanarak yapılan regresyonda dış yardımlar, içsel tasarruflar ve DYY arasında pozitif ilişki olduğu sonucuna varılmıştır (Yapraklı, 2010: 54).

Blomström (1986), 1970-1975 yılları arasını kapsayan verilerle Meksika üzerine çalışma yapmıştır. DYY’lerin Meksika’daki endüstriyel yapının üretim verimliliği

129

üzerindeki etkileri incelenmiş ve DYY’lerin hangi kanallardan yayılma etkisi yarattığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca çalışmada, DYY’lerin endüstri üzerinde ne tür yapısal değişimlere neden olduğu sorgulanmıştır. Çalışmanın sonucunda Meksika imalat endüstrisinde yabancı yatırımların varlığının yapısal verimliliği artırdığı tespit edilmiştir (Başarır, 2013: 58-59).

1990’lı yıllardan itibaren çalışmalar farklılık göstermiş daha önce dış yardımlar ile DYY’ler çalışmalarda beraber incelenirken bu yıllardan sonra sadece DYY üzerinden çalışmalar yapılmıştır. Blömstorm, Lipsey ve Zejan (1992), gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde 1960-1985 yıllarını kapsayan beşer yıllık dönemlerde DYY’nin büyüme üzerine etkisini incelemişlerdir. Beş yıllık dönemlerde GSYİH’nin DYY oranının, bir sonraki beş yıllık dönemde gelir-büyüme oranına etkisi incelenmiş ve pozitif etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancak, DYY’nin sadece yüksek gelirli ülkelerde büyümeyi teşvik edici faktör olduğu, yani büyümeyi pozitif etkilemesini ülkenin kalkınmışlık düzeyinin yüksek olmasına bağlamıştır (Değer ve Emsen, 2006: 125).

Saltz (1992), 1970-1980 yıllarını kapsayan verilerle üçüncü dünya ülkeleri üzerine çalışma yapmış ve DYY ile ekonomik büyüme arasında negatif yönlü ilişki olduğunu tespit etmiştir. Fry (1993), 16 gelişmekte olan ülke ve 11 gelişmiş ülke verileri ile DYY’lerin sermaye birikimi ve ödemeler dengesi üzerine etkisini incelemiştir. Çalışmanın sonucunda, gelişmiş ülkelerde DYY’lerin büyümeyi olumsuz etkilediği, GOÜ’lerde ise DYY’lerin büyüme üzerinde birtakım olumlu etkileri olduğu belirtilmiştir. Tüm ülkeler birlikte ele alındığında ise DYY’lerin büyüme üzerinde olumlu etkisi gözlenmiş ancak bu etkinin finansal baskı ve ticaretteki yapısal bozulmaya neden olduğu durumlarda bozulduğunu vurgulamıştır (Fidangül, 2014: 77).

De Mello (1999), 1970-1990 yılları arasında 33 ülke için eş bütünleşme yöntemi kullanarak DYY ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu ülkelerden 16’sı OECD üyesi, 17’si OECD üyesi değildir. De Mello çalışmasının sonucunda, bu ülkelerin sermaye birikimi, üretim ve toplam faktör verimliliği ve teknoloji açığı derecesinin DYY ile doğru orantılı olduğunu, DYY ile büyüme arasında güçlü bir ilişkinin var olduğunu tespit etmiştir.

Nair-Reichert ve Weinhold (2000), Türkiye’nin de dahil edildiği 24 gelişmekte olan ülke için DYY ve ekonomik büyüme ilişkisini panel nedensellik yöntemleri

130

kullanarak analiz etmişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre, değişkenler arasındaki ilişkilerin ülkelere göre heterojenlik gösterdiğini ve bu nedenle ülkeler arasında homojenliği varsayan tahmin yöntemlerinin hatalı sonuçlar vereceğini belirtmişlerdir. Nair-Reichert ve Weinhold’in çalışma sonuçlarında doğrudan yabancı yatırımların gelecek dönem büyüme üzerindeki etkisinin dışa açık ekonomilerde daha yüksek olduğu belirtilmiştir (Ağayev, 2010: 164).

Carkovic ve Levine (2002) çalışmasında, DYY ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi 1960-1995 dönemine ait verileri gelişmiş ve gelişmekte olan 72 ülke üzerinde incelemiş ve çalışmanın sonucunda DYY ile ekonomik büyüme arasında anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir

Kumar ve Pradhan (2002) çalışmalarında, 1980-1999 dönemi verileriyle Türkiye’nin de içinde bulunduğu 81 GOÜ’lerde DYY ile büyüme arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çalışmada, 12 ülke için DYY’den büyümeye, 11 ülke için büyümeden DYY’ye, beş ülke için çift yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve çoğunluğu oluşturan 53 ülke için ise herhangi bir ilişki bulunamamıştır (Ayaydın, 2010: 4).

İnsel ve Sungur (2003) çalışmasında, Türkiye’nin 1989Q3-1999Q4 dönemi arasını üçer aylık verilerle incelemiştir. Çalışmanın sonucunda DYY’lerden ekonomik büyümeye doğru güçlü bir nedensellik olduğuna ulaşılmıştır. Feridun (2004) ise Kıbrıs için 1976-2002 dönemi için Granger nedensellik testi ve VAR modeli kullanarak GSYİH ve DYY arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Bu çalışma, DYY’den ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir ilişkinin olduğu sonucunu ortaya koymuştur.

Merlevede ve Schoors (2004), 25 geçiş ekonomisinde yapısal reformların yanı sıra doğrudan yabancı yatırımların büyüme üzerindeki etkisini panel veri yöntemiyle incelemişlerdir. Çalışma sonucunda doğrudan yabancı yatırımların büyümeye pozitif etki ettiğine ulaşılmıştır. Değer ve Emsen (2006) DYY-Ekonomik büyüme ilişkisini 27 geçiş ekonomisinde 1990-2002 dönemini kapsayan panel veri analizi ile incelemişlerdir. Çalışmanın sonucuna göre DYY’lerin geçiş ekonomilerinin ekonomik büyümesinde önemli bir faktör durumundadır.

Dhakal, Rahman ve Upadhyaya (2007), Granger nedensellik analizi ve kontrol değişkenlerinin dahil edildiği bağlaşım tekniği ile 9 Güney ve Güneydoğu Asya ülkesi

131

için DYY’nin büyüme üzerine etkisini incelemişlerdir. Nedensellik analizine göre yabancı yatırımlar ile büyüme arasında çift yönlü, tek yönlü ve nedensellik ilişkisinin olmaması gibi farklı sonuçlar elde edilmiştir. Bağlaşım tekniğine göre ise dışa açıklık oranı yüksek, hukukun üstünlüğünün sınırlanmadığı, daha az dış yardım alan ve gelir düzeyi düşük ülkelerde doğrudan yatırımların büyüme üzerinde daha yüksek etki sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.

Aleksynska, Gaisford ve Kerr (2008) çalışması ise 17 geçiş ekonomisini EKK, genelleştirilmiş EKK, araç değişken ve geleneksel Granger nedensellik analizleri ile incelemiştir. Yazarlar çalışma sonucunda doğrudan yabancı yatırımlar ile ülke içi yatırımlar arasında ikame ilişkisinden çok tamamlayıcılık ilişkisi olduğunu, yüksek miktarlarda doğrudan yabancı yatırım girişinin ekonomik büyümeyi yükseltmeyeceğini, fakat yüksek ekonomik büyümenin daha fazla doğrudan yabancı yatırımı çekeceğini belirtmişlerdir. Ancak yazarlar sınama sonucunda aynı neticeye varamamışlar, doğrudan yabancı yatırımların bir sonraki dönem büyümeyi zayıf şekilde uyardığını, tersi yönde bir ilişkinin de zayıf şekilde mevcut olduğunu bulmuşlardır (Ağayev, 2010: 166).

Afşar (2008), 1992Q1-2006Q3 arası dönem için Türkiye’de ekonomik büyüme ile DYY arasındaki nedensellik ilişkisini incelemiş ve DYY’den ekonomik büyümeye doğru bir nedenselliğin olduğuna ulaşmıştır. Örnek (2008) ise 1996Q4-2006Q1 dönemi için Türkiye’de yabancı yatırım akımlarının yurtiçi tasarruflar ve ekonomik büyüme üzerindeki etkisini nedensellik testi ve Johansen-Juselius eş bütünleşme analizi ile incelemiştir. Kısa ve uzun vadede DYY’nin yurtiçi tasarruflar üzerinde pozitif etki yaptığını, kısa vadeli sermaye akımlarının ise negatif bir etkiye sahip olduğunu bulmuştur. Çalışmada, DYY ile kısa vadeli sermaye hareketlerinin büyüme üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Alagöz vd., (2008)’nin çalışmasında 1992-2007 dönemi için Granger nedensellik ve Regresyon Analizi ile Türkiye’de DYY ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda DYY ile GSYİH arasında bir nedensellik ilişkisinin olmadığı ve 2002-2007 döneminde DYY’nin ekonomik büyümeyi orta derecede etkilediği bulgulanmıştır (Aras, 2012: 94).

Mucuk ve Demirsel (2009), 1992Q1-2007Q9 dönemi aylık verilerini kullanarak Türkiye için DYY ile büyüme arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Çalışmada Granger nedensellik, Eş bütünleşme, Etki-Tepki fonksiyonları ile varyans ayrıştırması analizleri

132

kullanılmıştır. Granger nedensellik testi değişkenler arasındaki etkileşimin karşılıklı olduğuna, eş bütünleşme testi ise değişkenlerin uzun dönemde birlikte hareket ettiklerine işaret etmektedir. Varyans ayrıştırması ile etki-tepki fonksiyonlarına ilişkin bulgular da aynı sonuçları doğurmuş ancak büyümenin DYY’leri açıklama yüzdesinin daha düşük olduğunu ortaya koymuştur.

Ekinci (2011) çalışmasında, Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımlar ile ekonomik büyüme ve istihdam arasında uzun dönemli ilişkinin olup olmadığını 1980- 2010 dönemi verileriyle ve zaman serisi analizi kullanılarak incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda doğrudan yabancı yatırımlar ile ekonomik büyüme arasında uzun dönemli bir ilişki bulunurken doğrudan yabancı yatırımlar ile istihdam arasında bir ilişki tespit edilmemiştir. Ayrıca doğrudan yabancı yatırımlar ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin çift yönlü olduğu görülmüştür.

Şen ve Saray (2010), Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyümeye etkisini panel veri regresyon analizi ile incelemiştir. Analiz sonucunda, Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğine ulaşılmıştır.

Koyuncu (2011), 1990-2010 dönemi için üçer aylık veriler ile Türkiye’de Granger nedensellik analizi kullanarak DYY’lerin ekonomik büyümeye etkisini incelemiştir. Sonuç olarak, nedensellik testi bu dönem içerisinde değişkenler arasında karşılıklı anlamlı etkileşimin olduğunu göstermiştir.

Başarır (2013) yaptığı çalışmada, Türkiye için 1998-2012 yılları arasında VAR analizi kullanarak DYY’ler ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışma, DYY ile ekonomik büyüme arasında nedensellik ilişkisi olmadığını tespit etmiştir. Yani, Türkiye’ye gelen DYY’lerin ekonomik büyümeye neden olmadığı belirtilmektedir.

Ming (2014) çalışmasında, 1978-2009 dönemleri arasında Tayvan’da ekonomik büyüme, ticaret ve doğrudan yabancı yatırımlar arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışmada VEC yöntemi kullanılmış ve Tayvan’da ekonomik büyüme ile doğrudan yabancı yatırımlar arasında uzun dönemli ve ters yönlü ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Younus vd., (2014), 2000-2010 dönemleri arasında doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyüme üzerindeki etkisini iki aşamalı EKK yöntemi kullanarak

133

Pakistan için analiz etmiştir. Sonuç olarak ekonomik büyüme ile doğrudan yabancı yatırımlar arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu, Pakistan’da DYY’lerin yer seçiminde, yurt içi yatırım, ihracat ve politik istikrarın son derece önemli olduğu görülmüştür (Şahin, 2015: 164).

Şahin (2015) çalışmasında, Türkiye’de 1980-2013 dönemi verileri ile DYY’lerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisini ARDL sınır testi, Toda-Yamamoto Granger nedensellik testi kullanarak analiz etmiştir. ARDL testi sonucuna göre, büyüme değişkeninin bağımlı değişken olduğu model anlamlı çıkmıştır. Ayrıca DYY’lerden büyümeye doğru uzun dönemde anlamlı bir ilişki olduğuna ulaşılmıştır. Nedensellik testi sonucunda ise büyüme ve DYY arasında çift yönlü ilişki olduğuna ulaşılmıştır.

Gülmez (2015), 1986-2014 dönemi yıllık verileri ile ARDL sınır testi kullanarak Türkiye için doğrudan yabancı yatırımlar ile yabancı portföy yatırımlarının ekonomik büyüme üzerindeki kısa ve uzun dönemde etkilerini analiz etmiştir. Çalışma, doğrudan yabancı yatırımların uzun dönemde ekonomik büyümeyi olumlu bir şekilde etkilediğini ve yabancı portföy yatırımları değişkeninin bir gecikmeli değerinin kısa dönemde ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğini göstermektedir. Toda-Yamamoto nedensellik testi sonuçları ise doğrudan yabancı yatırımlardan ekonomik büyümeye, portföy yatırımlarından ekonomik büyümeye ve portföy yatırımlarından doğrudan yabancı yatırımlara doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi olduğunu göstermektedir.

Acar (2016), 2001-2015 dönemi için yıllık verilerle Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyümeye etkisini Granger nedensellik analizi ile incelemiştir. Çalışmanın sonucunda DYY ile büyüme arasında bir ilişki olmadığına varılmıştır. Aralarında ilişki olmamasının nedeni, gelen yatırımların finansal kaynaklı olması yani çoğunlukla portföy yatırımları şeklinde gerçekleşmesidir.

134

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE AB DOĞRUDAN YATIRIMLARI, FİNANSAL GELİŞME VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

Ekonomik büyümenin sağlanması ve sürdürülmesi ülkelerin temel ekonomik hedeflerinden biridir. Bu durum, literatürde büyümeyi etkileyen faktörler ile bu faktörler arasındaki ilişkileri belirlemeye yönelik çalışmaların da sayısının giderek artmasına neden olmaktadır. Büyüme üzerinde etkili olan faktörlerden finansal sistemin gelişmişlik düzeyi ile doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) ve bunların ekonomik büyüme ile karşılıklı ilişkilerinin düzeyi ve yönü de araştırma konuları arasında yer almaktadır.

Ülkelerin finansal gelişmişlik düzeyi, DYY’nin temel belirleyicileri arasında yer almakta olup ülke ekonomisinin gelişmesinde önemli işlevler üstlenmektedir. Finansal gelişme ise bir ülkedeki doğrudan yabancı yatırımların, banka ve borsa aktivitelerinin genişlemesi ve geliştirilmesi olarak tanımlanabilir. Finansal gelişme, özellikle finansal sistemin ekonomik etkinliğini artırarak ekonomik büyümenin hızlanmasına neden olabilmektedir (Çetin ve Şeker, 2014: 126). Finansal sistemler, yeni teknolojilerin yayılması ve sermaye birikiminin gerçekleşebilmesi için fon sağlama fonksiyonunu karşılamasından dolayı, ekonomik büyüme sürecinde önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş finansal sistemler, küçük fonların büyük yatırımlara yönlendirilmesini, tasarruf sahiplerinin risklerinin azaltılmasını, projeler hakkında bilgi toplama ve değerlendirme maliyetlerinin uzmanlaşmış birimler kanalıyla azaltılması ve böylece kaynakların etkin şekilde yönetilmesini sağlayarak ekonomide verimliliği ve ekonomik büyümeyi desteklemektedir (Altıntaş ve Ayrıçay, 2010: 72).

DYY ise ev sahibi ülkenin milli gelirine, sermaye birikimine ve istihdamına, ihracatına ve dış ticaret hacmine katkı sağlayarak; ev sahibi ülkeye yönetim bilgisi, know-how ve üretim ağına nitelikli işgücü kazandırarak; markalaşmaya, teknoloji transferine ve pozitif dışsallıklara yol açarak ekonomik büyümeyi etkilemektedir (Zhang, 2006: 4). Doğrudan yabancı yatırımlar, ev sahibi ülkelere döviz girdisi kanalıyla sermaye birikimi sağlayarak dış borçların ödenmesine katkıda bulunmakta ve bu ülkelerin ekonomilerinde yabancı teknolojilerin kullanımını ve yeni ürün geliştirmeyi cesaretlendirerek ekonomik büyümeyi artırabilmektedirler.

135

Çalışmanın bu bölümünde AB doğrudan yatırımları, finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiler ve bu ilişkilerin yönü incelenecektir. Bunun için ilk olarak finansal gelişmeyi etkileyen değişkenler literatürde yer aldığı şekliyle anlatıldıktan sonra, Türkiye’deki finansal gelişmenin ölçütleri ile finansal gelişmeyi ölçme yöntemlerinden bahsedilecektir. Finansal gelişme endeksi oluşturma yöntemleri ayrıntılı olarak açıklandıktan sonra ise SPSS paket programı ile Temel Bileşenler Analizi kullanılarak elde edilen finansal gelişme endeksi, çalışmanın ekonometrik uygulama bölümünde kullanılacaktır.

Türkiye’ye gelen AB Doğrudan Yatırımları ile finansal gelişme endeksi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkilerin analizi için Eviews 9 programı kullanılarak birim kök testi ve ARDL sınır testi analizleri yapılacaktır. Ekonomik büyümeyi temsilen mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış dolar bazında GSYİH (mgsyih) verileri, finansal gelişmeyi temsilen aşağıda anlatılan yöntemle oluşturulan endeks değerleri ve AB doğrudan yatırımları için de söz konusu dönem için AB ülkelerinden gelen dolar bazındaki doğrudan yabancı yatırım net girişleri kullanılacaktır.