• Sonuç bulunamadı

4.2. Finansal Gelişmenin Ölçülmesi

4.2.1. Değişkenlerin Tanımı ve Veri Kaynakları

a- Banka Kredilerinin GSYİH’ya oranı: Ekonomideki fonların yatırımlara aktarılma oranını göstermesi nedeniyle finansal gelişme açısından önemli bir göstergedir. Banka kredileri içerisinde ise özel sektöre verilen krediler ile yurtiçi toplam

150

kredi hacmi, kredilere ait göstergeler arasında finansal gelişmeyi en iyi ifade eden göstergelerdir. Yurtiçi kredilerin GSMH içerisindeki payı, yatırımcılar için finansman kaynağı potansiyelini ifade etmektedir ve bankacılık sektörü geliştikçe bu pay artmaktadır.

Özel sektör kredilerinin GSMH içerisindeki payı ise finansal aracılık faaliyetleri yoluyla piyasa katılımcılarına yönelen fonların büyüklüğünü yansıtmaktadır. Yani bu oran, finansal aracıların kredi kanallarının ne kadar aktif kullanıldığını göstermektedir. Dolayısıyla bir ekonomide yatırımcılar açısından finansman kaynağı mevcudiyetinin ve kredi kullanımındaki etkinliğin artıyor olması finansal gelişme düzeyinin de yükselmesi anlamına gelmektedir. Bu değişkene ilişkin veriler analiz dönemi için BDDK İnteraktif Aylık Bülten veri tabanından temin edilmiştir.

b- Banka Mevduatlarının GSYİH’ya oranı: Bankalar topladıkları mevduatlar ile piyasalarda likidite yaratılmasına aracılık etmektedirler. Fon fazlasına sahip olan tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları fon açığı olan yatırım sahiplerine transfer eden bankalar ekonomik büyümeye dolayısıyla da finansal gelişmeye katkı sağlarlar. Ekonomik büyümenin sağlanması için gerekli olan yatırımların finansmanında aracılık eden bankaların mevduat toplama ya da fon yaratma kapasiteleri finansal gelişmişlik düzeyi açısından önemli bir göstergedir. İncelenen dönem için bu değişkene ilişkin veriler Merkez Bankası EVDS sisteminden temin edilmiştir.

c- Dış Ticaret Açığının GSYİH’ya oranı: Dış ticaret açığının ve dolayısıyla cari açığın arttığı dönemlerde ülkelere sermaye girişleri de artmaktadır. Cari açığın finansmanında doğrudan yatırımlar ile banka kredileriyle finanse edilen diğer yatırımlar önem arz etmektedir. Dolayısıyla bu tür yatırımların artması finansman kalitesinin de artmasına neden olarak finansal gelişmeyi teşvik edecektir. Bu sebeple dış ticaret açığının artması finansal gelişmişliğin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu değişken ile ilgili veriler analiz dönemi için OECD istatistiklerinden temin edilmiştir.

d- Borsa Kapitalizasyonunun GSYİH’ya oranı: Finansal gelişme sermaye piyasalarının gelişimini de içermektedir. Sermaye piyasalarının gelişimi firmalara halka açılma yani doğrudan finansman fırsatı yaratır. Piyasa değeri sermaye piyasalarında halka açılan firmaların piyasa büyüklüklerinin toplamıdır. Piyasa değerine özel sektörün aldığı krediler eklenip GSMH’ya oranlanmasıyla elde edilen gösterge özel sektörün iç piyasadan borçlanma kabiliyetini gözlemlemede kullanılabilir (Aslan, 2008: 43).

151

Literatürde çok sayıda çalışmada borsa kapitalizasyonu/GSMH oranı finansal gelişme göstergesi olarak kullanılmaktadır (Goldsmith, 1969; VonFurstenberg ve Fratianni, 1996; Arestis ve Demetriades, 1997; Thiel, 2001; Chinn ve Ito, 2002; Cuadro 2003). Bu değişkene ait veriler SPK ve BİST veri tabanından temin edilmiştir.

e- Banka Kredilerinin Banka Mevduatlarına Oranı: Krediler/Mevduatlar oranı bankaların aracılık fonksiyonunun gelişmişliğini gösteren orandır. Bankaların topladıkları mevduatlar karşılığında yaptıkları faiz ödemeleri bankaların başlıca maliyetini oluştururken verdikleri kredilerden elde ettikleri faiz gelirleri de başlıca gelirlerini oluşturmaktadır. Dolayısıyla bankaların karlılığı toplanan mevduatların maksimum oranda krediye çevrilmesiyle yakından ilişkilidir.

Bir ülkede kredi hacminin genişletilmesi öncelikle kredi kullanacak kesimin ekonominin geleceği ile ilgili olumlu beklentilerine bağlı olmakla birlikte kredi faizlerinin düşük tutulması da oldukça önemlidir. Dolayısıyla bankalar, mevduatın krediye dönüşüm oranını yüksek tutabilmek için yoğun biçimde rekabet etmek zorunda kalmaktadırlar. Rekabet ise finansal aracılık işlevinin etkinliğini artırmak suretiyle finansal gelişmeye katkıda bulunan önemli bir unsurdur. Türk Bankacılık Sektöründe de rekabetin, aracılık fonksiyonunu geliştirerek üretim, istihdam, büyüme ve finansal gelişimin artışına katkı sağlayacağı açıktır (Yağcılar, 2011: 148). Bu değişkenle ilgili veriler çalışmanın kapsadığı dönem için TCMB’nin EVDS sisteminden temin edilmiştir.

f- M3 Para Arzının GSYİH’ya oranı: Bu gösterge likit yükümlülüklerin GSMH içindeki payını göstermekte ve finansal aracılık oranı olarak tanımlanmaktadır. Bankacılık kesiminin borç verdiği fonları gösterdiği için bankacılık faaliyetlerinin gelişimine ve dolayısıyla ülkenin finansal yapısına ilişkin bilgi vermektedir (Goldsmith, 1975; VonFurstenberg ve Fratianni, 1996; Chinn ve Ito, 2002; Cuadro, Gallego ve Herrero, 2003; Cull vd., 2005; Bittencourt, 2011). M1/GSMH oranı ekonomik büyüme düzeyi ile güçlü bir ilişki içerisinde değildir ve M1/GSMH oranının yüksek olduğu durumlarda finansal gelişme düşüktür. M2/GSMH oranı ise, tasarruf-yatırım odaklı bir gösterge olduğundan bu orandaki istikrarlı artış ekonomik büyüme üzerinde pozitif etkiye sahiptir. Aynı zamanda M2/GSMH oranı ekonominin parasallaşma derecesini ifade eder ve hane halklarının bankacılık sistemini kullanma düzeyi hakkında bilgi verir. Ancak yapılan bazı çalışmalarda M2/GSMH oranının teoriye ters düştüğü, yani bu

152

oranın ekonomik büyüme üzerinde negatif etkiye sebep olduğu sonucuna varılmıştır. Yazarlar bu yüzden M1 ve M2 parasal göstergelerin finansal gelişmişliğin düzeyini göstermede yeterli olmadığını en geniş tanımlı para arzının (M3) finansal gelişme göstergesi olarak kullanılmasının uygun olduğunu belirtmişlerdir. Çalışmamızda bu bilgiler doğrultusunda en geniş tanımlı para arzı M3/GSMH oranı kullanılmıştır. Bu değişkenle ilgili veri seti TCMB’nin EVDS sisteminden temin edilmiştir.

g- Merkez Bankası Rezervlerinin GSYİH’ya oranı: Merkez Bankası rezervleri ülkenin karşılaşabileceği finansal krizlerin önlenmesinde ve para politikalarının sürdürülebilirliğinin sağlanmasında önemli bir güç kaynağıdır. Piyasalara güven aşılanmasının finansal gelişmeye katkısı oldukça büyük olmaktadır. Merkez bankaları sahip oldukları rezervler ile piyasalarda bu güveni sağlayarak dış şoklara karşı gerekli döviz likiditesini bulundurur ve finansal gelişime olumlu katkı sağlarlar. Bu değişkene ait veriler TCMB’nin EVDS sisteminden elde edilmiştir.

h- Net DYY Girişlerinin GSYİH’ya oranı: Net doğrudan yabancı yatımlardaki artışlar bir taraftan reel ekonomiyi harekete geçirerek yeni yatırımlar için finansman talebi yaratırken diğer taraftan da gelir artışı yoluyla ekonomideki ödünç verilebilir fonların artışına katkıda bulunabilecektir. Fon arz ve talebinde meydana getireceği etkiler yoluyla finansal piyasaların genişlemesine ve derinleşmesine katkıda bulunabilecek olan doğrudan yabancı yatırımların finansal gelişmeyi de olumlu etkileyeceği öngörülmektedir. Bu değişkene ait veriler TCMB’nin EVDS sisteminden elde edilmiştir.

ı- Özel Sektör Kredilerinin GSYİH’ya oranı: Özel sektör kredilerinin GSMH içindeki payının artması finansal aracılık faaliyetleri yoluyla piyasa katılımcılarına yönelen fonların büyüklüğünü yansıtmaktadır (Varlık, 2015: 155). Bir diğer ifade ile bu oran, özel sektörün banka kanalı ile finansman sağlayabilme gücünü göstermektedir ki bu durum finansal sistemin ekonomideki yeri açısından önem arzetmektedir. Bu değişkene ait veri ilgili dönem için TCMB EVDS sisteminden temin edilmiştir

i- Toplam Mali Varlık Stoğu’nun (TMVS) GSYİH’ya oranı: TMVS hem parasal göstergelerin hem de sermaye piyasasına ilişkin göstergelerin bir arada bulunduğu, bir ekonominin tüm finansal varlıklarını ifade eden bir değişkendir. TMVS içerisinde, bankacılık sistemi toplam mevduat miktarı ile birlikte kamu ve özel sektörün menkul kıymetleri ile finansal aracı kurumların toplam varlıkları bulunmaktadır.

153

TMVS’nin finansal gelişme ile birlikte yükselmesi beklenmektedir. Bu değişkene ait veri seti, kamu ve özel sektör menkul kıymetlerine ilişkin veriler SPK’dan, banka kredilerine ilişkin veriler ise TCMB EVDS sisteminden temin edilmek suretiyle oluşturulmuştur.

k- Vadeli Opsiyon Piyasası İşlem Hacminin GSYİH’ya oranı: Vadeli işlem piyasalarının amacı gelecek dönemlerde ortaya çıkabilecek olası faiz ve döviz kuru risklerini en aza indirmektir. Bu piyasalar, doğabilecek faiz ve döviz kuru risklerden korunma görevini yerine getirdiklerinden yatırımcıların piyasada daha güvenli ve rahat işlem yapabilmelerine olanak sağlar. Finansal gelişme açısından olumsuz etkiler yaratan faiz, döviz, likidite gibi riskleri ortadan kaldırmaya yardımcı olduğundan bu piyasalarda işlem hacminde meydana gelen artışların finansal gelişme üzerinde de olumlu etki yaratacağı öngörülmektedir. Bu değişkene ilişkin veri seti BİST ve SPK’dan derlenmiştir.

Finansal gelişme endeksinin oluşturulmasında kullanılacak değişkenler Tablo (18)’de özetlenmiştir.

Tablo 18: 2005Q1-2015Q4 Dönemleri için Finansal Gelişme Değişkenleri bkg Banka kredileri/GSYİH

bmg Banka Mevduatları/ GSYİH dtg Dış ticaret açığı/ GSYİH

kdg Borsa kapitalizasyon değeri/ GSYİH bkbm Banka kredileri/Banka mevduatları

m3g M3/ GSYİH

mbrg MB Rezervleri/ GSYİH

ndyyg Net DYY girişleri/ GSYİH öskg Özel sektör kredileri/ GSYİH

tmvsg TMVS/ GSYİH

vobg Vob/ GSYİH