• Sonuç bulunamadı

3.1. Nesir Şeklindeki Anlatılar

3.1.6. Dua ve Beddualarda Cennet

Toplumların akrabalıklarını belirleyen en temel bağlardan birisi kültürdür. Halk kültürü kültürün her dönem temel taşlarından olmuştur. Halk inançları ortaklığı ise, dinler tarihinin derinliklerinden destanî mitolojik döneme kadar uzanan köklere sahiptirler. Dualar ve beddualar insan hayatının her döneminde var olmuş ve çeşitli amaçlarla kullanılmışlardır.

Bugün yaygın kullanımıyla bilinen dua, Eski Türkçede alkış kelimesi ile karşılanmıştır. Alkış, alkamak "hayır duada bulunmak, beğenmek, övmek" fiilinden elde edilmiş bir isimdir

Dua, insanın kendisi ile içinde yaşadığı toplumun maddi refah ve manevi saadetinde yardım ve merhametini istemek üzere Allah’a yaptığı bir hitap, bir söyleniştir. İyi dilekleri içeren kalıplaşmış sözlerdir. Ferdi karakter taşır ve sessizce edilir. Ancak camide hoca ile birlikte, yüksek sesle de hep bir ağızdan tekrarlanabilir.

Beddua ise, duanın aksi ve zıddıdır. Beddualar, lanet, bela, gazap ifade eden olumsuz sözlerdir. Farsça(bed) ve Arapça(dua) kelimelerin birleşmesinden oluşmuştur. Bedduaların söyleniş sebepleri insanın karekteristik yapısına, zaman çevre şartlarına ve olaylara göre değişebilir. Bunların bazıları şunlardır: Aile ve toplum tarafından hoş karşılanmayan yüz kızartıcı hareket üzerine söylenen beddualar, günlük olaylar üzerine söylenen beddualar, haksızlık, baskı ve zulüm üzerine söylenen beddualar, milli hislenişlerle söylenen dualar.

İnsanlar dualar (alkış) ve beddualar (kargışlar) sayesinde Allah’a yönelmektedirler. Dua eden kişi tövbekâr olur. Dua yaratılanın yaratanına açılması

olayıdır. Bu noktada pişmanlıktır. Hastalara dua edilir, ölünce dua edilir. Kabirler ziyaret edilince dualar edilir.

Dualarda mutlak olanın onayı alınır. Duayı kabul edecek olan Allah’tır. Türk toplumlarındaki dualar ise Tengricilik inanç sisteminin izlerini taşımaktadırlar. Ve Türk kültüründe yer alan dua ve bedduların da binlerce yıl öteden günümüze geldiği bilinmektedir. Şamanlar, baksılar da ayin sırasında yaptığı orijinal hareketleri, dualarla genellikle diz çöküp, elleri göğe açmak şeklindedir. Kimi zaman gözler kapatılır, vücut hafifçe ileri geri veya sola sağa hareket ettirilir. Elleri ve çeneyi yukarı kaldırmak, gözlerle göğün derinliklerine bakarak dua etmek, sanırız Göktanrı inancının bakiyesi olarak yaşatılan bir davranış biçimidir. Bu davranış biçimi Anadolu Türklerinde olduğu gibi Balkan Türklerinde de görülmektedir. Dua ederken gözleri semaya dikerek dua etmeyi peygamberimiz bir hadisinde "Bazı kimseler, namazda gözlerini göğe dikerek dua etmekten vazgeçsinler. Yoksa Allah onların gözlerini kör eder."diyerek, bu davranışları açıkça yasaklamıştır. İslam dininde, ayet ve hadislerle dualar teşvik edilmiştir. Ve yüzlerce dua örneği vardır.’’Allah’ı bırakıp kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek ve onların yaptıkları dua ve yalvarıştan habersiz bulunan şeylere tapandan daha sapık, daha şaşkın kim vardır’’( Ahkaf Suresi; 5.Ayet). Kuran’da genel olarak olumlu dualar üzerinde durulur. Ancak Kur'ân'da zor zamanların, çaresiz kalınan zamanların duaları da yer alır. Ve Kur'ân lanet eder bazı kişilere.’’İnsan, hayra dua eder gibi şerre dua eder.’’(İsra Suresi;11.ayet). Bu ayet bedduaya dikkat çeker.’’Ebu Lehebin elleri kurusun, zaten kurudu da.’’(Leheb Suresi;1:ayet). Beddua ayetlerinden bir örnektir sadece.

Birçok doğa olayı gerçekleştiğinde özel dualar okunmuştur. Çocuk doğmadan evvel, çocuk doğarken kırkı çıkınca, ilk dişi çıkınca dua okunur. Çocuk dualarla askere gönderilir. Evliliğin her safhasında dua vardır. Hastalara dua edilir, ölünce dua edilir. Kabirler ziyaret edilince dualar edilir.

Bütün dua ve beddualar sadece kişilere yönelik söylenilmez. Bir ağaca, kişiye, dağa, ırmağa söylenilen dualar ve beddualar da vardır. Ahiret ile ilgili dua ve beddular da vardır. Biz de bu tez çalışmamızda, halk kültüründe yer alan cennet ve cehennem ile ilgili dua ve beddua örneklerini tespit etmeye çalıştık.

Türk Halk Kültüründe Dua ve Beddua Örnekleri Cennet ile ilgili olanlar:

’’Ahiretin de böyle açık olsun’’ ‘’Cennette buluşursunuz inşallah.’’ ‘’Öteki dünyan da mamur olsun.’’ ‘’Cennetin kapıları üzerine açık olsun.’’ ‘’Cennet mekân olasın.’’

‘’ İki cihanda azîz ol.’’

‘’(Ahrette) Fatma anamıza komşu olasın.’’

Ezan okunurken söylenen bir duada cennet kavramı şöyle geçmektedir: Aziz Allah izzetinle

Habib Allah hürmetinle Meleklerin duasıyla Bizi gamdan azad eyle Senin tarzın beştir; Beni vaktime eriştir.

İmanımı şeytanından savuştur, Bizi cennetine kavuştur.

Dualar, birey veya toplumların gelecekteki durumlarıyla ilgili olarak iyi niyet temennileridir. Bu temenniler, dünyevi olabileceği gibi, ahiret hayatıyla da ilgili olabilir. Dolayısıyla ahiret hayatını ilgilendiren duaların içeriğinde cennet vardır. Yukarıdaki duaların hepsi cennetle ilgilidir. Türklerin kültürlerinde birisine dua edilirken cehennem değil de hep cennet ifadesi kullanılmıştır.

Âşık edebiyatında pek çok şair, şiirlerini bazen dualarla oluşturmuştur. Ancak bizi bu şiirlerde geçen cennet ve cehennem kavramları ilgilendirmektedir. Bu şairlerden Şeref Taşlıova’nın Mevla’m adlı şiirinin bir dörtlüğünde;

….

Kâinatı var etmişsin var senin Sema senin deniz senin yer senin Ateş senin rüzar senin nur senin Cehennem narına yaktırma Mevla’m

Allah’a dua ederek onu cehennem ateşinde yaktırmamasını istemektedir. Bir dua içinde cehennem kavramı geçmektedir.

Cehennem ile ilgili olanlar:

‘’Öldüğünde kelime-i şehadet getireme.’’ ‘’Cehennem ateşine düşesin.’’

‘’Cehennemlik olasın.’’

‘’Cehennem ateşinde yanasın.’’ ‘’Cehennem azabı çekesin.’’ ‘’Cehennemin dibinde olasın.’’ ‘’Cehennemin dibine git.’’ ‘’ Canın cehenneme gitsin.’’ ‘’ Allah'ın ateşine gelesin. ‘’Azabın ateşle verilsin.’’

‘’Cehennemde cayır cayır yanasın.’ ‘’Hak divanında yüzün kara olsun.’’ ‘’Huzur-ı mahşerde yüzün gülmeye.’’ ‘’Kabirde başına topuz vuralar.’’ ‘’Kıyamete kadar azapta kalsın.’’ ‘’Sualini veremesin.’’

‘’Zebaniler seni Niran'a sür.’’ ‘’Zebaniler topuz vursun.’’

Dualarda olduğu gibi Âşık edebiyatında da pek çok halk şairi şiirlerinde beddualara yer vermiştir. Halk şairleri bedduayı tekdüzelikten kurtarıp şiir tekniğinin özelliğinden dolayı kendilerine has bir üslupla ortaya koymuşlardır.

‘’Tez günde Azrail yanına gele.’’ (Minhaci)