• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.4 DP’nin Kuruluşu

İsmet İnönü 1 Kasım 1945 tarihinde TBMM’nin açılışı dolayısıyla iç politika durumuyla ilgili olarak “Tek eksiğimiz hükümet partisinin karşısında bir parti

bulunmamasıdır” demiştir66. İsmet Binark, İnönü’nün konuşmasının, ülke üzerinde

bir rahatlama sağladığını, İnönü’nün kamuoyundaki negatif algı ve görüşlerin aksine demokrasiyi savunduğunu söylemiştir67.

Abidin Nesimi’nin naklettiğine göre, M. Şevket Esendal, İsmet İnönü’ye,

“Dünyanın yeni koşulları içinde çok partili hayata geçme zorunludur. Fakat bu geçiş dönemi için hiç olmazsa bir güdümlü seçim dönemine ihtiyaç vardır. Bu donemde de işçi sendikaları, mesleki birlikler, kooperatif olarak geliştirilecek ve partiler bu sosyal kuruluşlara dayanacaklardır. Ancak bundan sonra dürüst ve tek dereceli düzenli seçimlere imkan olabilir” demiş, İsmet İnönü’de Esendal’a “Dünya koşulları nedeniyle bunu beklemeye zamanımız yok, hemen çok partili hayata geçmek zorundayız” demiştir68.

ABD’ye verilen sözler uyarınca çok partili bir yönetim kurulmalıydı, ancak bu partiyi kimin kuracağı adının ne olacağı gibi konularda belirsizlikler vardı. haziran

64Hüner Tuncer, İsmet İnönü’nün Dış Politikası (1938-1950), II. Dünya Savaşı’nda Türkiye, (İstanbul: Kaynak Yayınları, 2012), 163.

65Celaleddin Vatandaş, Cumhuriyetin Tarihi, Yaşadıklarımızın Dünü-Bugünü, 11.Baskı , (İstanbul: Pınar Yayınları, 2016), 349.

66Cumhuriyet, “Milli Şefin Tarihi Nutku”, 2 Kasım 1945, no: 7619, s.1.

67İsmet Binark, Türk Parlamento Tarihi, VII. Dönem, c. 2, (Ankara: TBMM Kültür Sanat, Yayın Kurulu Yayınları, 2009), 20.

29

ayında T. Rüştü Aras tarafından ikinci bir partinin kurulacağı haberleri vardı. Ancak Aras, bu haberleri tekzip etmiştir69.

İnönü, “ortanın solu konumunda var olacak, muvazaa (danışık) partisinin

kurulması” için girişimlerde bulunmuştur. İnönü yeni partinin lideri olma teklifini ilk

olarak Kazım Karabekir’e yapmıştır. Şükrü Saraçoğlu ve Saffet Arıkan’ın itiraz etmeleri sonucu İsmet İnönü bu fikrinden vazgeçmiştir. İkinci teklif Rauf Orbay’a yapılmıştır. Orbay’ın sunduğu programı İnönü beğenmeyince Rauf Orbay parti kurmaktan vazgeçmiştir70.

İnönü, yeni parti kurma teklifini 3. olarak, 4 Aralık’ta Çankaya’da Celal Bayar’a iletmiştir. Bu teklife C. Bayar olumlu yanıt vermiştir 71. İnönü bu adımları

atarken dünyadaki gelişmelerin etkisiyle oluşan yeni ekonomik ve siyasal yapıda kendilerine bir yer edinmek için cesaretlenen muhalif çevreler, CHP karşısında siyasal örgütlenme girişimlerinde bulunmuşlardır72.

Söylemler ve söylentiler kurulacak ilk siyasi partinin DP olacağı yönündeydi. Ancak beklenti dışı bir durum gerçekleşti. 18 Temmuz 1945'te Nuri Demirağ73

önderliğinde “Milli Kalkınma Partisi” kuruldu74. Partinin Kurucu üyeleri: “Nuri

Demirağ, Hüseyin Avni Ulaş, Cevat Rıfat Atilhan” idi. İdare Meclisi “Hüseyin Avni Ulaş(Genel Sekreter), Lütfi Bornovalı, A. Hüseyin Şakar, Kemal Kaçar, Bekir Boğaç, Ziya Ok ve İzzet Mühürdaroğlu”ndan oluşmuştur75.

Cumhuriyet sonrası kurulan 3. muhalefet partisi olan MKP’nin ekonomide liberalizm yanlısı olmasına rağmen muhafazakar ve İslamcı bir görüntü vermesi yeni

69Cemil Koçak, İkinci Parti (1945-1950), c. 1, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2010), 296. 70Nesimi, a.g.e, 216-217.

71İsmet Binark, Türk Parlamento Tarihi, VII. Dönem, c. 1, (Ankara: TBMM Kültür Sanat Kurulu Yayınları, 2009), 1273.

72İnönü'ye göre, çok partili hayat, Türk rejiminin amacıdır. İnönü, radyoda ilk defa olarak Atatürk üzerine konuşacağım” diye başladığı 10 Kasım 1962 tarihli konuşmasında “Atatürk yönetiminin çok partili rejimi hazırlama dönemi olduğunu, Atatürk'ün ömrünün sonuna kadar bu rejimi kurmak için uğraştığını, güçlüklerin yenildiğini, tamamlanmasının yeni nesillere bırakıldığını” söylemiştir. Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni 1, (İstanbul: Tekin Yayınevi, 1996), 519-520.

73Nuri Demirağ hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: Ziya Şakir, Nuri Demirağ Kimdir? (İstanbul: Kenan Matbaası, 1947), M. Necmeddin Deliorman, Nuri Demirağ’ın Hayatı ve Mücadeleleri, (İstanbul: Nu. D. Matbaası, 1957), Osman Yalçın, Mühürdarzade Nuri Bey’in (Demirağ) Hayatı ve Çalışmaları (1886-1957), Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 44, (2009), 743-769.

74Akandere, a.g.e, 408.

75H. Caner Akkurt, Bitmeyen Şarkımız, Nuri Demirağ; Hayatı ve Mücadelesi, 3. Baskı, (Ankara: DH Yayınları, 2018), 200.

30

oluşan demokratik dünya ile uyumlu değildi. Bu yüzden varlığı önemsenmemiştir76.

Metin Toker’in şu açıklamaları hükümet tarafından MKP’nin neden hiç de ciddiye alınmadığını açıkça gösterir: “Milli Kalkınma Partisi kurulmadan önce de kurulduktan

sonra da bir latife konusu olarak kaldı. Nuri Demirağ’ın Üsküdar sırtlarında muazzam bir korusu ve onun ortasında sarı boyalı bir köşkü vardı. Adını “Kanarya köşk” koymuştu. Onu Washington’daki Beyaz Saray ile kıyaslardı ve gazetecilere sık sık kuzu ziyafetleri çekerdi. Onun İçin partisi kendi adından çok “Kuzu Partisi” namı altında meşhur oldu77.” Köşklerde parti verildiğine göre partinin finansman sorunu yoktu.

Peki problem neydi. Problem MKP’nin içinde tecrübeli siyasetçi bulunmaması ve mecliste temsil edilmemesiydi78.

MKP kendi sorunlarıyla uğraşırken Celal Bayar güvendiği arkadaşları A. Menderes, R. Koraltan ve F. Köprülü’ye parti kurma teklifinde bulunmuştur. Abidin Nesimi, Fuat köprülü ve Refik Koraltan’ın İnönü’ye bağlı ancak bireysel hareket ettiklerini, Adnan Menderes’in ise bir grubun içinde C. Bayar’a muhalif bir siyaset izlediğini, Tevfik Rüştü Aras79 aracılığıyla Menderes ve Bayar arasında uzlaşma

sağlandığını anlatır80. Partiyi kimin kuracağı belirlenmişti fakat ismi ne olacaktı?

Metin Toker’in aktardığına göre, partinin isminin “Demokrat Halk Partisi, Kemalist

Demokrat Parti, Köy ve Çiftçi Partisi” olacağı yönünde fikirler öne sürülmüştür.

Bütün düşünce ve önerilerden sonra parti isminin “Demokrat Parti” olmasına karar verilmiştir. Neden “Demokrat” isminde uzlaştıkları konusunda Celal Bayar, “Bunda

Amerikan modeli rol oynamadı değil, orada da bir Cumhuriyetçi Parti, bir de Demokrat Parti yok muydu ?”diyerek bu ismi seçmelerinin sebebini anlatmıştır81. DP

kurucularının bu ismi seçerek, kuruluş ve muhtemel iktidar dönemlerinde Amerika’nın desteğini almak istedikleri, CHP yönetimine alternatif, Amerikan siyasetine yakın bir parti olduklarını Amerika’ya göstermek istedikleri anlaşılmaktadır.

76Necdet Ekinci, İkinci Dünya Savaşı’ndan Sonra Türkiye’de Çok Partili Düzene Geçişte Dış

Etkenler, (İstanbul: Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), 299.

77Metin Toker, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973; Tek Partiden Çok Partiye 1944-

1950, 3. Baskı, (İstanbul: Bilgi Yayınları, 1990), 70.

78Zürcher, Modern Türkiye’nin Tarihi, 307.

79T. Rüştü Aras hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi, M. Mücadele

TBMM I. Dönem (1919-1923), c. 3, (Ankara: TBMM Basımevi, 1995), 762.

80Nesimi, a.g.e, 219-220.

31

Celal Bayar partinin kuruluşunu aralarında Adnan Menderes’in de olduğu ekiple basın toplantısıyla açıklamıştır. Toplantıda bir gazetecinin “Partiniz sağ mıdır ? Yoksa

sol mudur?” diye soru sorusuna Bayar, “Demokrattır. Programı inceleyiniz. Orada yerimizi bulacaksınız.” diye belirtmiş, ilaveten söze karışan A. Menderes “Siz Halk Partisi’nin yerini bulun, biz Demokrat Parti’nin, onun neresinde olduğunu gösterelim” demiştir. Toplantıda Serbest Cumhuriyet Fırkası ile DP’nin aynı akıbete

uğrayacağı eleştirilerine Bayar, toplumun olgunlaştığını partinin SCF ile bir benzerliği olamayacağını söylemiştir82. DP’nin kurulma aşamasında bulunan Ahmet Hamdi

Başar’a göre parti böyle kurulmamalıydı. Açıklanan programın ideolojisi yoktu ve program basın toplantısında ismi geçen SCF ile birebir aynıydı83. Aynı basın toplantısında bir basın mensubu, “Serbest Fırka hikayesi henüz hatırlarda olduğuna

göre DP'nin de bir danışıklı dövüş mahsulü bulunmadığını temin edebilir misiniz?”

diye Bayar’a sormuştur. Bu soruya Celal Bayar, “Serbest Fırka dahi muvazaa partisi

değildir. Muvazaa hafifliktir. Ne bunu teklif edecek, Ne de bu teklifi kabul edecek kimseler bulunmadığı gibi memleketin de muvazaalı işlere tahammülü yoktur”

demiştir84. Sonuç olarak zorlu bir mücadele neticesinde CHP’den ayrılan bir grup

muhalif, Celal Bayar başkanlığında örgütlenerek Demokrat Parti’yi 7 Ocak 1946’da kurmuşlardır85.

Kastamonu’da DP teşkilatının kurulması mart ayının sonlarına doğru olmuştur. Belirlenen 7 kişilik kurucu heyet devlet onayına sunulup Kastamonu’da kurulduğu açıklamıştır. Farklı meslek gruplarına mensup kişilerin katıldığı bu heyet; “Hayri

Tosunoğlu, Burhan Zülfi Çelebi, Şefik Işık, Aziz Üçok, Münip Yalaz, İhsan Kaner ve Celal Ferdi” isimlerinden oluşmuştur86.