• Sonuç bulunamadı

DÜNYA TEKSTİL EKONOMİSİNDE YÜNÜN ÖNEMİ 1.1 Yün ve Genel Özellikler

1.2. Yünün Keçeleşme Özelliğ

1.2.2. Dokuma Kumaşlarda Keçeleşme

İpliğinde yün lifi kullanılan dokuma, örme gibi tekniklerle üretilen tekstil yapılarının üretiminden sonra, keçeleşme işleminin tüm koşullarını kullanarak keçeleştirilmesi söz konusudur.

Keçeleştirme işlemi uygulanan dokuma ya da örme kumaşları görüntülerine bakarak yün lifleriyle üretilen gerçek keçe yapılardan ayırmak oldukça zor olmaktadır (Resim 1).

(a) (b)

Resim 1: Keçe yapı görünümü (a) ve dokunduktan sonra keçeleştirilmiş kumaş görünümü (b)

Yün lifinin su, sıcaklık ve sürtünmeye bağlı basınçla işlem görmesi ile elde edilen “tepme keçe” ve liflerin iplik haline getirilip, dokuma ve örme şeklinde bir tekstil yapısı oluşturduktan sonra keçeleşme işlemine maruz bırakılması ile elde edilen “keçeleşmiş yapılar” arasındaki farkın belirlenmesi, özellikle mekan ve giyim ürünlerine dönüştürüldüklerinde sağlayacakları üretim ve tasarım performaslarının (başarımlarının) bilinmesi açısından önemlidir.

İki farklı yünlü tekstil yapısından kumaşa dönüştürüldükten sonra keçeleştirilenlere üretim yöntemine göre “dokuma keçe” , “keçeleşmiş dokuma” ya da “örme keçe”, “keçeleşmiş örme” denilmektedir.

Tasarım uygulamaları açısından

bakıldığında bu tür kumaşların üretim süreci ve kullanıma yönelik tuşe, akışkanlık, sertlik gibi performansları “tepme keçe” yapılara göre farklılık göstermektedir.

Dokuma ya da örme yapılara keçeleşme uygulaması çok eskilerden beri bilinmektedir. Anadolu’da geçmiş dönemlerde dokuma kumaşlara keçeleştirme işlemi uygulanarak aba, şayak gibi kumaşlar üretilmekteydi. Bu işlem Avrupa’da özellikle yünlü kumaşların iklim ve yetiştirme koşulları, tekstil gelenekleri nedeniyle yoğun olarak üretildiği İngiltere’de “fulling mill” adı verilen kumaş keçeleştirme işletmelerinde yapılmaktaydı.

“Fulling” terimi Türkiye’deki yazılı tekstil kaynaklarında “dinkleme” olarak karşılık bulmaktadır. Dinkleme “mekanik” grubunda yer alan bir “bitim işlemi” olarak uygulanmaktadır.

Dinkleme işlemiyle keçeleştirilen kumaşlara, kumaşın üretim şeklinden yola çıkarak isimlendirme yapmak gerçek keçe yapılarla karışmasını önlemek açısından önemlidir.

“‟Dokuma keçe‟ ve „örme keçe‟ gibi terimler bitim işlemiyle keçe gibi görünen, fakat gerçek yapısında böyle olmayan kumaşları belirtmek için sıklıkla kullanılmaktadır. Bu terimlerin gerçek keçeye gönderme yapmadığı için bu tür kumaşları belirtmekte kullanmanın yeterliliği mümkün görünmektedir” .33

Tercih edilen ismiyle, “keçeleşmiş dokuma” ya da “keçeleşmiş örme” elde etmek için uygulanan dinkleme işlemi, yünlü ürünlerin keçeleşmeye olan eğilimi nedeniyle oluşan zorunluluktan doğmuş, esası metraj kumaşın yapısının sıkılaşması ve çektirilmesine dayanan bir işlemdir.

Keçeleşmenin tercih edilmediği durumlarda, yünlü tekstillerde boyut küçülmeleri büyük problem olmaktaydı. Kimyasal ya da fiziksel işlemlerle

Bakınız: Irene Emery, The Primary Structures Of Fabrics, Thames And Hudson Pbl., The Textile Museum, Washington D.C., ISBN 0500016232, 1994, 24 s.

33

keçeleşmenin önüne geçilemediği dönemlerde yünlü ürünlerde kullanım ve bakım zorlukları yaşanmaktaydı. Bu yüzden keçeleşme özelliği uzun yıllar yünün en olumsuz özelliği olarak kabul edilmiştir. Keçeleşme problemini aşmak için kumaşın giysi ve ev tekstili gibi bir ürüne dönüştürülmeden önce dinklenerek çektirilmesi sonraki keçeleşmeleri önlemek adına bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır.

Dinkleme işlemiyle;

“Kumaşın yüzey alanı küçülür ancak sağlamlığı artar, rüzgar ve hava koşullarında daha iyi kullanım özellikleri kazanır. Kumaşın yüzey yapısı değişir, doku bağlantıları gözle görülemez bir şekle de getirilebilir ve kumaşın tutumu değişir. Kısaca iyi bir dink işlemi sonucunda kumaş stabil biçimini korur, sürtünmeye karşı dayanıklı, elastiki, çok az çeken veya hiç çekmeyen ağır gramajlı bir şekle getirilir”. 34

Keçeleşme özelliği metraj yünlü dokuma kumaşa uygulanarak yani dinkleme yapılarak sağlandığında daha çok kumaşın fiziksel özellikleri ve kullanım başarımını yükseltmek yanında yumuşak bir doku etkisi yaratması sağlanmaktadır.

Oysa, yünlü dokuma kumaşlar metraj dinkleme işleminden uzaklaştırılarak elde veya çeşitli mekanik aletlerle tekstil tasarımcıları ve sanatçıları tarafından özenle keçeleştirildiğinde tasarlama süreciyle şekil almış, görsel zenginliği yüksek yenilikçi kumaşlar haline gelebilmektedir.

Ürettiği şibori çalışmalarıyla ünlü tekstil sanatçısı Yoshika Iwamoto Wada yünlü kumaşın keçeleşme özelliğini yücelterek tasarımlara bir değer yüklediğini belirtmektedir. Ona göre özel deneysel yöntemlerle gerçekleştirilen; “Dinkleme- dolgunlaştırma (fulling) ve keçeleştirme (felting) tüm yünlü kumaşlara dokular ve üç boyutlu biçimler kayıt edilmesini mümkün kılmaktadır” .35

Bu biçimler yünlü dokuma kumaşa, dokumanın örgü, teknik, hammadde farklılıkları gibi belirli niteliklerinden faydalanarak sağlandığı gibi, düz yünlü dokuma kumaşlara bağlama, dikme gibi rezerve teknikleri uygulanarak ta gerçekleştirilebilmekte ve kişisel yorumlarla daha da gelişmeye açık tasarlama olanakları sunmaktadır.

Tasarımcı Helen Fry, bağlama ile rezerve uygulayarak 40 C’de çamaşır makinesinde yıkadığı yünlü kumaşlarda sağladığı keçeleşmeyle üç boyutlu dokular oluşturmuştur (Resim 2).

34 Çoban, a.g.e., 270 s. 35 Wada, a.g.e., 164 s.

Resim 2: Üç boyutlu etkiler kazandırılmış kumaşlar, yün ve alpaka yünü Tasarımcı: Helen Fry

Kaynak: FIELD, 2008; 120

1.2.2.1. Dokuma Kumaşlarda Keçeleşmeyi Etkileyen Unsurlar Yün liflerinin bir araya gelip kenetlenerek geri döndürülemez şekilde karışarak sıkı bir tekstil yapısı olarak kümelenmesini sağlayan yapısal özellikler (pulcuklu yüzey ve korteks tabakası) ve ortam koşulları (nem, sıcaklık, sürtünmeye bağlı basınç) söz konusu liflerin iplik haline getirilerek dokunması ya da örülmesiyle elde edilen yapıların keçeleşmesini de sağlamaktadır.

Özellikle yünlü dokuma kumaşların keçeleştirilmesi işlemi hem kumaşın fiziksel başarımını artırmak hem de görsel zenginliğini yükseltmek için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir.

Yünlü dokuma kumaşlarda; kullanılan yün ipliğinin cinsi, kullanılan diğer ipliklerin hammaddesi, ipliğin büküm türü, dokumanın örgüsü, sıklığı keçeleştirme aşamasında da etkili olmaktadır. “Yün elyafı ne kadar ince, iplik bükümü ne kadar az, kumaşın doku bağlantısı ne kadar uzun atlamalı ise keçeleşme de o kadar hızlı gerçekleşmektedir. Sert ve kayma özelliği olmayan lifler güç keçeleşmektedir”. 36

36 Çoban, a.g.e., 269 s.

Dokuma kumaşlar keçeleşme davranışı açısından incelendiğinde merinos gibi daha kısa ve ince mikronlu yün lifleriyle harmanlanmış bir iplikle dokunan kumaşların örneğin English Leicester gibi uzun lif ve kalın mikronlu harmanlılara göre daha fazla keçeleşip çektiği tespit edilmiştir.

Ayrıca, taranmış uzun liflerin birbirine paralel ve sıkı bir şekilde sarılmasıyla elde edilen kamgarn (worsted) iplikli dokumaların, daha az düzenli ve kaba liflerden daha gevşek şekilde eğrilerek üretilen strayhgarn (woolen) iplikli dokumalardan daha az keçeleştiği görülmüştür. Bu durum strayhgarn kumaşlarda liflerin birbiriyle temas alanlarının daha fazla olmasıyla açıklanabilmektedir.

Aynı gerekçe ile dokuma örgüleri incelendiğinde, birbiri ile bağlantı oranı yüksek dokuma örgülerinin bağlantı sayısı az olanlara göre daha az keçeleştiği görülmektedir. Bunun nedeni bağlantı sayısı az örgülerde liflerin daha serbest şekilde hareket ederek keçeleşme için gerekli lif temasının yükselmiş olmasıdır. Hatta örgü bağlantılarının en az düzeye indirildiği, tasarımcı Helen Fry’ın kumaşı gibi örneklerde atkı ya da çözgü yüzmelerinin olduğu kısımlarda keçeleşme oranları en üst seviyelere çıkmaktadır (Resim 3).

Resim 3: Keçeleştirmeden sonra yüzme olan bölgelerin daha fazla çekmesiyle oluşan örnek kumaş

Tasarımcı: Anne Field. Kaynak:FIELD, 2008, 124

Farklı dokuma sıklıkları ile yapılan denemelerde ise sıklık azaldıkça keçeleşme oranının ve daralmanın arttığı görülmüştür. Sıklıklar azaldığında kumaş yapısında meydana gelen boşluklar keçeleşme sırasında liflerin bir araya gelip

kenetlenmesini sağlayan alanları oluşturmaktadır. Keçeleşme sonucu gevşek dokunmuş kumaşlar arasındaki boşluklar kapanmaktadır. Bu nedenle çekme oranları sık dokunmuş kumaşlara göre daha yüksek olmaktadır.