• Sonuç bulunamadı

İstanbul Yerleşik Alanı Tarihsel Gelişimi

Sayfa 12

Sanayileşmeye bağlı olarak gözlenen hızlı gelişme, özellikle 1970’ten sonra semtin kıyı kesiminden itibaren bir apartmanlaşma sürecini başlatmış ve Kartal İskelesi çevresindeki semtin 1940’ta 3.622 olan nüfusu, 1950’de 5.312’i ve 1960’ta 14.815’i bulmuştur; 1965’te 20.000’i ve 1975’te 35.000’i aşmıştır.

Kartal semtini oluşturduğu düşünülebilecek Çavuşoğlu, Karlıktepe, Kordonboyu, Petroliş ve Yukarı mahallelerinin toplam nüfusu 1990’da 62.017 kişidir.

1947 yılında Kartal ve çevresinin sanayi bölgesi olarak belirlenmesi, ilçe için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ulaşım olanaklarının elverişli ve arazi fiyatlarının ucuz olması nedeniyle Ankara Asfaltı’nın iki yanı kısa bir süre içinde fabrikalarla dolmuştur. Bu fabrikaların yakınındaki alanlar zamanla gecekondu mahalleleri halinde gelişmiştir. Kıyı kesiminde ve demiryolu boyunca uzanan alanlarda bulunan bahçeli bir ve iki katlı evlerin yerini de zamanla apartmanlar almıştır. 1970’lerde Ankara Asfaltı ile demiryolu arasındaki alanlarda yoğun bir apartmanlaşma yaşanmaya başlanmıştır.

1980’den sonra daha da kalabalıklaşan Kartal İlçesi'nin nüfusu 500.000 kişiyi aşmıştır. Sadece Dragos ve Tuzla sayfiye özelliğini koruyabilmiştir. Aşırı büyüme nedeniyle yönetsel sorunlarla karşı karşıya kalan Kartal İlçesi'nden 1987 yılında Pendik, 1992 yılında Maltepe ve Sultanbeyli, 2009 yılında ise Sancaktepe ayrılarak ilçe yapılmıştır.

Kordonboyu Mahallesi bu süreç içerisinde Kent Merkezi kimliği her daim korumuş olup 1990’lı yıllarda sahil şeridinin doldurulup Sahil Yolunun açılması ile birlikte kıyı yerleşim birimi özelliğini kaybetmiştir.

Yine de bölgenin halen ticaret ve ulaşım açısından merkezi bir konumda bulunması mekânsal planlamanın kentin geri kalanına yansıması açısından önem arz etmektedir.

Sayfa 13

2. ANALİZLER

2.1. DOĞAL YAPI 2.1.1. Topografya

İstanbul Metropoliteni Kocaeli ve Çatalca Yarımadaları üzerinde yer almaktadır. Her iki yarımada aşınmış birer platodur. İstanbul ve çevresi, jeolojik zamanlar içinde III. zamanın Miosen devri sonunda Sarmat iç denizinin bir körfezi iken, Pliosen devrinde deniz çekilmiş, karalar ortaya çıkmış daha sonra akarsu ve rüzgâr aşındırmaları ile uzun bir erozyon devrinin ardından, yükseltilerin kaybolduğu, aşınmaya dayanıklı kuvarsit tepelerin kaldığı, geniş bir peneplen ortaya çıkmıştır. Boğaziçi'nin yerindeki vadi de genişlemiştir. Daha sonra peneplenin Boğaziçi Vadisi'nin doğusunda kuzey kısmın kabarması batısında ise güney kısmın kabarması ile su bölümü hatları değişmiş, akarsu vadilerinde eğim artışı nedeniyle su aşındırması da artmış, doğu yakasında büyük akarsular Karadeniz’e, batı yakasında ise Marmara Denizi'ne dökülmüşlerdir.

Söz konusu jeolojik hareketler sonucunda İstanbul’un yer aldığı alan, genellikle aşınmaya uğramış silik yeryüzü şekilleri içeren bir plato görünümü kazanmıştır.

Jeomorfolojik birimler olarak gruplanabilen, vadiler, ovalar, yükseklikler, yüksek alanlar vb. anlatılan nedenlerle İstanbul metropoliten alanda keskin ve çarpıcı bir görünüme sahip değillerdir. Doğu yakasında aşınmaya dayanıklı Kuvarsit tepelerle (Aydos, Kayışdağı, Alemdağ), Gebze-Ömerli Barajı hattının doğusundan başlayan ve doğuya doğru yükselmeyi sürdüren 350 metreden yüksek alanlar yer alır. Bu yarımadada “su bölümü hattı”, Marmara kıyılarına daha yakındır. Peneplen geri kalan kısımlarda akarsuların akış yönünün daha çok Karadeniz olduğu, geniş vadi tabanlı ve hafif dalgalı alanları içerir.

Kıyılarda başlayan düzlükler, kuzeye doğru yer yer tepeler sıralanır. Bu tepelerin ortasında ve gerisinde geniş düzlükler yer almaktadır.

Kartal İlçesi’nin önemli yükseklikleri, İlçenin kuzey-kuzeydoğu alanlarında Yakacık Üstü tepesi Yükseltisi (420 m.), Yakacık Orta Bayır (400 m.), Yakacık Arka Bayır (370 m.), Aydos Dağı (570 m.), Dragos tepesi (170 m.)’dir.

Bölgede büyük akarsu veya her mevsim akışta olan dere yoktur. Soğanlık üstlerinden inen Savaklar Deresi, Rahmanlarda denize dökülmektedir. Uğur Mumcu Değirmen Dere Yakacık tepelerinden inen Soğanlık Ağıl Deresi, Balıklı Ayazma Deresi ve Maltepe Tepelerinden inen Bülbül Deresi ile birleştikten sonra Dragos Tepesi adını alır ve Orhantepe yanından geçerek denize dökülmektedir.

Planlama alanının bulunduğu bölge eğim olarak düz bir yapıda ve ortalama olarak deniz seviyesinden 110 metre yükseklikte yer almaktadır. Alanın kuzeyinden Tugay Deresi’ne ait Balcıdere Anakent kolu geçmekte olup bir kısmı yeraltından tahliye edilmektedir.

Sayfa 14

2.1.2. İklim

İstanbul'un İl bütününün yer aldığı alandaki iklim tipini, belirgin bir iklim tipi içinde değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle Kartal İlçesinin genel iklimi, İstanbul İli genel iklim yapısında değerlendirilecektir. İstanbul iklimi coğrafi konumu ve fiziki coğrafya özellikleri nedeniyle aynı enlemde yer alan birçok yerleşmelerin ikliminden daha farklı iklim özelliklerine sahiptir.

İstanbul'da yıl boyunca üç hava tipi egemendir. Bunlar kuzeyden ve güneyden sokulan hava tipleri ile sakin hava tipidir. Doğu ve batı yönlü rüzgârlara bağlı olan hava tipleri ise önemsizdir. Üç hava tipi arasında, en yüksek frekansı gösteren, kuzey rüzgârlarının egemen olduğu sırada görülen hava tipidir.

Kartal ilçesi, genellikle Akdeniz İklimi'nin hakim olduğu bir iklim özelliğine sahiptir. Yaz ayları kurak ve sıcaktır, kış aylan ise bol yağış alır ve serindir. Bölge, ilkbahar aylarında da serin ve yağışlı, sonbaharda ise ılıman ve bol yağışlıdır. Yaz aylarında azalan yağışla beraber sıcaklık 39 °C ye kadar çıkmaktadır. Kış aylarında - 10°C ye kadar düştüğü görülmüştür. Yıllık ortalama sıcaklık 14°C dir. Yıllık ortalama nem oranı % 72'dir. Bulutluluk az, buharlaşma ise yüksektir. Kartal istasyonuna ait ortalama toplam yıllık yağış yüksekliği 680 mm, Göztepe istasyonu kayıtlarına göre ise bu değer 585 mm olarak tespit edilmiştir. Genel olarak toplam yağış miktarının, buharlaşma miktarından daha yüksek olduğu görülmektedir. Bölgede, hava sirkülâsyonu oldukça kuvvetli olup hâkim rüzgar kuzeydoğu (NE) ve doğu (E) istikametlerinden gelmektedir. Hava sirkülâsyonunun genellikle kuvvetli olması, kirli havanın birikmesini önleyen olumlu bir etki yapmaktadır. Kartal meteorolojik rasat istasyonunca elde edilen bilgilere göre, yörede hakim rüzgarlar yazın kuzeydoğudan, kışın güneybatıdan eser. Güneybatı esintisi fırtına şeklindedir.

Ortalama Bulutluluk (0-10) 5.2

Ortalama Açık Günler Sayısı, Gün 82.8 Ortalama Kapalı Günler Sayısı, Gün 93.9

Ortalama Yağış Miktar 651.1 mm Tablo 1. Kartal ilçesi İklim Değerleri

Sayfa 15

2.1.3. Yerbilimleri

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü tarafından ihalesi yapılan "Anadolu Yakası Mikrobölgelme Rapor ve Haritalarının Yapılması İşi" kapsamında; İstanbul İli, Anadolu Yakası'nın jeolojik, jeoteknik, jeofizik özelliklerinin ve deprem etkisi ve yerel zemin koşullan açısından farklı tehlike potansiyellerine sahip alanlarının belirlenmesi, tespit edilen sorunların analizlerinin yapılarak çözüm önerilerinin oluşturulması ve elde edilen veriler ışığında gerekli harita ürünlerinin hazırlanarak, bu ürünlerden İmar Planlarına esas teşkil edecek çıktı ölçeği 1/2000 olan Yerleşime Uygunluk Haritalan ve Raporlan hazırlanmıştır. Yapılan çalışma kapsamında sıvılaşma tehlikesi, kütle hareketleri, sellenme ve su baskını, mühendislik sorunları ve tüm bu etkenlerin bir arada olduğu çoklu problem alanlarının ışığında Yerleşime Uygunluk Haritalan hazırlanmıştır.

Planlama alanı yerleşime uygunluk açısından değerlendirildiğinde, Uygun Alanlar [UA] ve Önlemli Alanlar [ÖA] olmak üzere iki temel gruba ayrıldığı görülmektedir. Uygun Alanlar [UA], her ne kadar yapılaşmaya uygun alanlar olsa da, yerel olarak bazı problemlerle karşılaşılabilir. Bu nedenle;

• Uygulama öncesi parsel bazında yapılacak çalışmalarda yerel olarak görülebilecek sorunlar tespit edilmeli ve çözüm önerileri sunularak uygulama projeleri bu hususlar göz önüne alınarak yapılmalıdır.

• Bu alanlarda, uygulama aşamasında yapılacak derin kazılarda kaya ortamlarında sık çatlaklı-kırıklı yapı olması nedeniyle kama tipi kaymalar ve diğer şey stabilite sorunları görülebilir. Bu durumlarda gerekli önlem projeleri hazırlanmalıdır.

• Çalışma alanında kireçtaşı litolojilerinin yatay ve düşey olarak geniş alan kaplamaları göz önüne alındığında, bu çalışmada tespit edilemeyen yerel karstlaşma alanları bulunabilir. Bu gibi yerlerde gerekli önlemler alınmalı ve tespit edilen sorunun özelliğine göre uygun iksa ve/veya zemin iyileştirme projeleri hazırlanmalıdır.

Önlemli Alanlar [ÖA], planlama alanı içerisinde doğal afet tehlikeleri ve jeolojik-jeoteknik özellikleri nedeniyle yerleşime uygunluğu etkileyebilecek özelliklere sahip alanlar olup, yapılaşma öncesi veya esnasında belirli önlemleri almak şartıyla planlamaya veya yapılaşmaya gidilebilecek alanlardır. Bu alanlarda; sıvılaşma, heyelan ve diğer kütle hareketleri, su baskını, çeşitli mühendislik sorunları gibi problemlerin biri veya birkaçı bir arada görülebilir. Önlemli Alanlar(ÖA), karşılaşılan ve/veya karşılaşılabilecek sorunların ve alınacak önlemlerin niteliğine göre [ÖA-a] ve [ÖA-b] olarak alt başlıklar halinde tanımlanıp sınıflara ayrılmıştır.

Planlama alanına ilişkin yerleşime uygunluk haritaları incelendiğinde; alanın %65’inin Uygun Alanlarda (UA) oluştuğu, %33.3’ünün Önlemli Alanlardan (ÖA-a), %1.70’inin ise Önlemli Alanlardan (ÖA-b) oluştuğu görülmektedir.

Sayfa 16

Benzer Belgeler