• Sonuç bulunamadı

DOĞAL AFETLER VE SALGIN HASTALIKLAR SONUCUNDA YAŞANAN

İnsanların müdahalesi dışında gerçekleşen doğal afetler, tarih boyunca birçok insanın hayatını olumsuz yönde etkilemiştir. XIII- XIV. yüzyıllarda, Moğolların Anadolu’da bulunduğu sürede bu bölgede gerçekleşen doğal afetler hakkında bilgiler Hamdullah Müstevfi Kazvinî, Abûl Farac, Ahmed Eflaki, Niğdeli Kadı Ahmed, Anonim Selçukname gibi İslam kaynaklarında az da olsa bulunmaktadır. Dönemin Ermeni kaynakları olan Urfalı Mateos ve Glastyan yaşanan doğal afetler hakkında daha çok bilgiye yer vermişlerdir. Ancak bu bilgiler genellikle Doğu Anadolu bölgesi hakkındadır. Bu dönemde diğer bölgelerde de depremlerin meydana geldiği muhakkaktır. Kaynak yetersizliğinden dolayı bu bölgelerde yaşanan depremler ve insan kayıpları hakkında bilgiler mevcut değildir.

Moğollar Anadolu içlerine girmeden önce de Anadolu’da birçok kez deprem olmuştur. Bu depremler Anadolu halkını olumsuz etkilemiş olmakla birlikte bu şehirlerin tekrar imar edilmesi uzun sürmüştür. 1045-1046 yıllarında Erzincan bölgesinde büyük bir deprem meydana gelmiş ve birçok kilise yıkılmış, şehrin büyük bir kısmı harap olmuştur. Urfalı Mateos Vekayinamesi’nde bu deprem hakkında; “Toprak yarıldı, erkek ve kadınlar derinliklerine yuvarlandılar ve bunların derinliklerinden gelen acı ve feryatları günlerce işitildi. Sarsıntılar bütün sene devam etti.”247

Urfalı Mateos’un sözlerinden anlaşıldığı üzere Bu deprem sonucunda birçok insanın çaresiz kalarak hayatlarını kaybettikleri anlaşılmaktadır.

Yine 1091-1092 yılında tüm ülkeyi sarsan büyük bir deprem meydana gelmiş, Antakya şehrinin büyük bir kısmı tahrip olmuştur. Şehrin surları ve kuleleri yıkılmıştır. Birçok insan yıkılan evlerin altında kalarak ölmüşlerdir.248

Urfalı Mateos, Maraş şehrinde 1114-1115 yılları arasında büyük bir deprem olduğunu ve birçok şehir ve bölgenin harap olduğu yazmıştır. Maraş şehrinde yaklaşık 40 bin insanın öldüğünü belirten Mateos, depremden kurtulan insanların çok az olduğunu belirtmiştir. Sis şehrinde de sayısı belirlenemeyen insan hayatını kaybetmiştir. Bu deprem sonucunda birçok manastır ve köy harap olmuş ve on

247Urfalı Mateos Vekayinamesi … ,s.81-82. 248Urfalı Mateos Vekayinamesi …. ,s.177.

binlerce insan hayatını kaybetmiştir.249

Urfalı Mateos, o dönemin şartları ve nüfusu göz önüne alındığında, Maraş ve Sis şehrinde yaşanan insan kayıpları hakkında abartılı bir sayı belirtmiş olsa da bu deprem sonrasında çok sayıda insanın hayatını kaybettiğini de gözler önüne sermiştir.

1138 yılında doğu bölgesini sarsan ve pek çok hasara ve insan kaybına sebep olan deprem Erzincan’da etkisini göstermiştir. 1165 yılında Mengücekler devrinde

yaşanan deprem sonucunda bu şehir harap olmuştur.250

Moğolların Anadolu’ya girdikleri yılın hemen ardından, 1246 yılında Ahlat’ta büyük bir deprem olmuş ve Ahlat şehrinde ağır hasar oluşmuş, birçok insan bu deprem

sonucunda hayatını kaybetmiştir.251

W. Rubruck, Moğolistan’dan dönerken 1255 yılında Erzincan şehrinden geçerken, bu sırada şehrin yıkıldığını görmüş, ona göre “Erzincan’da sayısı bilinmeyen fakirler yanında sadece adı yazılan ölülerin miktarı 10 bin kişi olarak tespit edilmiştir.”252

Bu sayı abartılı bir ifade olmasına rağmen o dönemde yaşanan bir deprem sonucunda şehir halkının önemli bir kısmının bu deprem sonucunda hayatını kaybettiğini söyleyebiliriz.

Yine Ebu’l-Farac Tarihi’nde geçen bilgiye göre; 1269 yılının Nisan ayında Kilikya’da şiddetli bir deprem olmuş ve Servand kalesinin kayası ve Amaos’u ve Haruta kayası, Ermenilerin büyük manastırının üzerine düşerek tahrip etmiştir. Bu deprem sırasında 8 bin kadar kişi hayatını kaybetmiştir.253

Ebu’l-Farac’ın belirttiği sayının o dönem ve bölgedeki nüfus göz önüne alındığı zaman abartılı bir rakam olduğu söylenebilir. Bu deprem sonrası denilebilirki birçok insan hayatını kaybetmiştir.

Moğolların Anadolu’da baskılarının iyice arttığı 1275-1276 yılında Ahlat’ta büyük bir deprem meydana gelerek şehirdeki evler, hanlar ve çarşılar yıkılmıştır. Bu deprem sonucunda halkın çoğunluğu enkaz altında kalarak hayatlarını

249Urfalı Mateos Vekayinamesi …., s.255-256. 250

Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri…, s.93. 251

Galstyan, age., s.42; Faruk Sümer, Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri, TTK, Ankara 2015, s.77.

252Kazvinî, age., s.477; Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri…, s.94. 253Abû’l-Farac, age., s.589; Galstyan, age., s.110

kaybetmişlerdir. Bu depremden kurtulanların sayısı çok azdır.254

Moğol zulmünden kendini kurtaran halk, bu defa da yaşanan bu doğal afet sonucunda hayatlarını kaybetmişlerdir.

Yine Erzincan’da 6 Mayıs 1287 yılında yaşanan büyük bir deprem sonucunda, çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.255

1290 yılında Kazvinî’nin İran’a dönüşünde Anadolu’da birçok felaketler silsilesi gerçekleşmiştir. Erzincan’da şiddetli bir fırtınadan sonra büyük bir deprem yaşanmış ve şehrin çoğu harap olmuştur. Şehrin harap olması sonucunda birçok insan hayatını kaybetmiştir. Bunun ardından Amasya şehrinde sel meydana gelmiştir. Şehrin büyük bir kısmı sel felaketi yüzünden yıkıldı. Bu sel felaketi birçok insanın hayatına mal olmuştur. Niksar şehrinde çok fazla yağmur yağması sonucunda şehrin yarısı zarar

görmüştür. Konya şehrinde ise o güne kadar görülmemiş bir dolu yağmıştır.256

Moğolların Anadolu’da bulunduğu sürede sadece deprem ve sel felaketi yaşanmamıştır. Uzun süre kuşatma altında kalan şehirler ve çevresinde Moğollar ekili alanlara zarar vermişler ve ticaret yapılmasını da engellemişlerdir. Kösedağ Savaşı sonucunda Moğollar, Anadolu içlerine girerek birçok şehri harap etmişler ve birçok insanı öldürmüşlerdir. Moğolların Anadolu’dan ayrılmasının hemen ardından uzun bir süre kuşatma altında kalan Malatya ve etrafında şiddetli bir kıtlık yaşanmış, ardından veba ortaya çıkmıştır. Ebu’l-Farac, Malatya’da yaşanan kıtlık sonucunda “Memleket; çarşılarda ölen, hayvanlardan farksız, sefil kimselerle doldu. Birçok kimse oğullarını ve kızlarını köle ve cariye olarak satmak istedilerse de alıcı

bulamadılar”257

diyerek yaşanan felaketi gözler önüne sermiştir.

1273 yılında Mevlana’nın ölümünden sonra Konya şehrinde büyük bir kıtlık felaketi olmuş bunun sonucunda birçok insan hayatını kaybetmiştir. Halk yağmur duasına çıkmıştır.258

1299-1300 yılları arasında Aksaray şehrinde şiddetli kuraklık ve kıtlık dolayısıyla zirai ihtiyaçların fiyatları artmış ve halktan bir kısmı açlıktan hayatını kaybetmiştir.

254Kazvinî, age., s. 480; Galstyan, age.,

s.49;Sümer, Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da…, s.77. 255

Hasan Oktay, age., s.225.

256Anonim Selçukname, s.57; Cahen, age., s.296. 257Abû’l-Farac, age., s.545.

258

Yaşanan kıtlık sonucunda zor günler geçiren halk bir de çekirge istilası ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Aksarayi’nin ifadesine göre; “anneler çocuklarını yedi, bahçelerdeki su kuyuları, eti yenilen insanların kemikleriyle doldu.” Bütün bu yaşanan kötü olaylar Moğol idaresi tarafından atanan ve Anadolu halkına zor günler yaşatan Nizameddin Yahya’nın uğursuzluğuna bağlanmıştır. Kıtlık ve çekirge istilası

Aksaray başta olmak üzere diğer Anadolu şehirlerini de olumsuz etkilemiştir.259

Niğdeli Kadı Ahmed, 1300-1333 yılları arasında Anadolu’da kıtlık ve çekirge afetinin birçok defa gerçekleştiğini aktarmıştır.260

Özellikle 1317 yılında çekirge istilası Anadolu’da yirmi bir gün sürmüş, Anadolu halkı mahsullerini kurtaramamıştır.261 Sivas şehri özellikle bu kıtlık sürecini çok zor atlatmıştır.262 Anadolu halkı bu yıllarda Moğol valilerinin istediği ağır vergileri ödemekte güçlük yaşarken bir de kıtlık ve çekirge afeti ile uğraşmıştır.

Moğol valisi Emir Çoban, 1314 yılında ordugâhını Karanbük’te kurarak Türkmen beylerini itaate çağırmıştır. Karamanoğullarının bu çağrıya uymaması sebebiyle Emir Çoban, Konya önlerine gelmiş ve ordugâhını burada kurmuştur. Emir Çoban, Konya’ya geldiği sırada yaşanan çekirge istilası Konya şehrinde büyük bir kıtlık yaşatmıştır. Bu sebepten Karamanoğulları şehirde yaşanan kıtlık sonucunda Moğollar ile savaşmaktan çekinerek, 1314 yılının aralık ayının ortalarına doğru geceleyin şehirden çekilmişlerdir. Emir Çoban, Karamanoğullarının kaçması üzerine Konya’yı ele geçirmiştir.263

Moğolların Anadolu’da bulunduğu sürede yaşanan doğal afetler ve kıtlıklar Anadolu halkının daha da zor bir duruma düşmesine sebep olmuştur. Moğolların elinden kurtulan halktan binlerce kişi yaşanan kıtlık sonucunda hayatını kaybetmiştir. Bu dönemde yaşanan doğal afetler birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açmış, bu durum Moğolların Anadolu şehirlerini ele geçirmesini kolaylaştırmıştır. Açlık ve salgın hastalıkla uğraşan halk, Moğollara karşı şehirlerini kısa süre içinde teslim etmek zorunda kalmıştır.

259Ata, “Osman Turan’a göre…” s.577. 260Niğdeli Kadı Ahmed, age., s.454 261

Oktay, age., s.300. 262

Galstyan, age., s 59; Oktay, age., s.229. 263

SONUÇ

Anadolu tarihinin önemli bir bölümünü teşkil eden Selçuklu Devleti, XIII. yüzyılın ikinci yarısında Moğolların Anadolu içlerine girmesi ile hızlı bir çöküş dönemine girmiştir. Anadolu içlerine giren Moğollar, girdikleri her şehirde yağma ve talanda bulunmuş ve şehir halkının bir kısmını katletmişlerdir. Türkiye Selçuklu sultanları taht mücadelesi içerisinde olunca Anadolu halkı Moğollar ile yalnız mücadele etmek zorunda kalmıştır. Anadolu’da Ani, Kars, Erzurum, Kayseri, Malatya, Konya, Denizli, Karaman ve birçok şehir Moğollar tarafından defalarca yağma ve talan edilip, şehir halkı öldürülmüştür. Moğollar, en çok Konya ve çevresinde bulunarak burada birçok insanın öldürülmesine neden olmuşlardır. Bunun birinci sebebi Türkiye Selçuklu Devleti başkentinin Konya olması, ikinci sebebi ise Moğollara karşı en çok isyan eden Karamanoğlu Türkmenlerinin Konya ve çevresinde faaliyet göstermesidir. Moğollar tarafından en çok zarar verilen şehirlerden biri de Erzurum’dur. Erzurum, Moğolların Anadolu’ya girdiklerinde ilk uğradıkları şehir olması sebebiyle pek çok kez Moğollar tarafından yağma ve talan edilmiştir. Anadolu’da birçok şehri gezen İbn Battûta, Erzurum’a geldiğinde bu şehrin harap olduğunu söylemiştir. Daha çok İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde ilerleyen Moğollar, Karadeniz bölgesinin dağlık ve engebeli bir bölge olması nedeniyle bir saldırıda bulunamamışlardır. Samsun, Sinop ve Kastamonu gibi şehirler Karadeniz bölgesinde olması sebebiyle Moğol işgali altında kalmamıştır.

Moğolların Anadolu’da yaptıkları hakkında bazı tarihçiler yaşanan hadiseleri abartarak anlatmışlardır. Örneğin; Aksarayi, Kayseri’de 10 bin kişinin Moğollar tarafından öldürüldüğünü aktarmıştır. Ancak dönemin şartları ve Anadolu nüfusu göz önüne alındığında bu sayının abartılı olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda, Şehzade Kılıç Arslan isyanı sırasında Moğollar ile yapılan savaş sonucunda Aksarayi “Ölü üstüne yığılan ölüden ova, tepe üzerine tepe oldu” diye yaşanan hadiseyi abartarak anlatmıştır. Ebu’l-Ferec, 1269 yılında Kilikya’da yaşanan deprem sonucunda 8 bin kadar kişinin hayatını kaybettiğini aktarmıştır. Bu ve bunun gibi ifadeler Türkiye Selçuklu ve Moğol devleti arasında yaşanan olayları gözler önüne sermiş olsa da, bunların iyi bir tenkit süzgecinden geçirilmesi gerekmektedir.

XIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren Moğol istilası önünden kaçan Türkmen toplulukları Anadolu’ya gelerek buraya yerleşmişlerdir. Selçuklu Devleti bu toplulukların iskân organizasyonunda yetersiz kalmıştır. Anadolu’nun Uc bölgelerine yerleşen Türkmen toplulukları kendi hâkimiyetlerini kurmaya çalışmışlardır. Bu yüzden Anadolu halkının her zaman yanında olan Türkmen beyleri, Moğollara bağlı bir devlet yönetimine karşı çıkarak bağımsızlıkları için sonuna kadar savaşmışlardır. Türkmen beylerini itaat altına almaya gelen Abaka, Geyhatu, Kongurtay Noyan vd. önemli Moğol noyanları Türkmenleri kısa süreliğine durdurabilse de onların Anadolu’dan ayrılışından hemen sonra Türkmen beyleri isyan hareketine devam

etmişlerdir. Karamanoğullarından Kerimüddin Karaman, Mehmet Bey,

Hamidoğullarından Dündar Bey, Eşrefoğullarından Süleyman Bey gibi önemli Türkmen beyleri, Moğollara karşı bağımsızlık mücadelelerinde hayatlarını kaybetmişlerdir. Türkmen beyleri, Anadolu’da Moğolların tam hâkimiyet kurmalarını engellemişlerdir. Gazan Han’ın “Karamanlılar olmasa idi hâkimiyetim Batı Denizi’ne kadar ulaşırdı” sözü, Türkmenlerin bu konuda başarısını ortaya koymuştur.

Moğolların Anadolu’da bulunduğu sürede yaşanan taht kavgalarında önemli devlet adamlarından Seyfeddin Türkeri, Nusretüddin Kaymaz, Samsamüddin, Şemseddin

Yavtaş, Kadı Cemâleddin Hotenî, Şemseddin Altun-aba gibi önemli devlet adamları

hayatlarını kaybetmişlerdir. Yaşanan bu taht kavgaları sonucunda devlet içerisindeki otorite boşluğu daha artmıştır. Bu dönemde sultan tayinine karışabilen Moğol hanları istedikleri kişiyi tahta çıkartıp istediklerini azletmişlerdir. Durum böyle olunca Moğol taraftarı devlet adamları ortaya çıkmış ve kendi tarafında olduğu Sultanı tahta çıkarmaya çalışmıştır. Bu yüzden Türkiye Selçuklu sultanları kendi iç çekişmelerinden dolayı Moğollara karşı gelemeyerek onların dediklerini kabul etmek zorunda kalmışlardır.

Selçuklu Devleti, Moğol hâkimiyeti altında iken birçok Moğol valisi buraya geldi ve bu kişiler Anadolu halkına çok zarar verdiler. Alıncak Noyan; Müstevfî Necibüddin, Müşrif-i Memalik Kıvâmeddin Eşher b. Hamid, Kadıasker Celâleddin Sivrihisarî, Seyfeddin Has Kayı Aba, Kerimüddin Alişir, Emir-i Silah Bedreddin Gevhertaş gibi birçok önemli devlet büyüklerini öldürdü. Son dönemlerde Anadolu’ya gelen

Demirtaş ise Anadolu’da kendi hâkimiyetini kurmak için Selçuklu şehzadelerini öldürdü. Bu durum Selçuklu Devleti’nin sonunu hazırladı.

Moğolların Anadolu içlerinde bulunduğu sırada Moğollar tarafından öldürülen devlet adamı, komutan ve Türkmen beyi altmış kişi olmakla birlikte Selçuklu devlet adamları arasındaki mücadeleler sonucunda öldürülen devlet adamı, komutan sayısıve Türkmen beyi elli yedidir. Moğollar tarafından ve Selçuklu devlet adamları arasında yaşanan mücadeleler sonucunda hayatını kaybeden sayıların birbirine yakınlığı dikkat çekmektedir. Komşu devletler arasında yaşanan mücadelede hayatını kaybeden devlet adamları veya Türkmen beyi sayısı ise yedidir. Ancak bu sayıların sadece kaynaklarda geçen isimlerle oluşturulduğunu belirtmek gerekir. Bu isimler Ek-1 Tablolar kısmında gösterilmiştir.

Anadolu’ya Moğolların gelmesi ile daha önce rahat içinde yaşayan halk kıtlık ve salgın hastalıkla uğraşmak zorunda kaldı. Moğolların zulmünden kurtulan halk bu sefer de açlıktan ya da salgın hastalıktan hayatını kaybediyordu. Mardin meliki Necmeddin Gazi yakalandığı veba hastalığından hayatını kaybetti. Kaynaklar Anadolu’da yaşanan depremler sonucunda örneğin Maraş şehrinde 40 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirtmiştir. Dönemin şartları ve Anadolu nüfusu göz önüne alındığında bu sayının çok abartılı olduğunu görmekteyiz.

Sonuç olarak Anadolu, 1243 yılından sonra bir türlü eski kudretini ve refahını göremedi. Birçok devlet adamı ve büyüğü Moğollar tarafından öldürüldü. Birçok Anadolu şehri Moğollar tarafından yakılıp yıkıldı. Moğolların Anadolu içlerindeki olumsuz faaliyetlerinden dolayı ticarî birikim önemli ölçüde düştü. Ticaretin yapılamaması ve ekili alanların Moğollar tarafından tahrip edilmesi soncunda birçok şehir halkı açlıktan hayatlarını kaybettiler. Türkiye Selçuklu devlet adamları kendi içlerinde bir mücadeleye girerek birbirlerini katlettiler. Bu süreç böyle devam ederken Moğolların Müslüman olması ve son yıllarda kendi iç çekişmeleri ile uğraşmaları neticesinde Anadolu’daki Moğol hâkimiyeti zayıfladı. Moğolların Anadolu’dan ayrılmaları sonucunda Türkmen beyleri tarafından Anadolu’da bağımsız beylikler kurulmaya başlamasının ardından, Türkiye Selçuklu Devleti sessizce tarihin derinliklerine gömüldü; nihayetinde Anadolu’da Beylikler dönemi başladı.

KAYNAKÇA

Abu'l-Farac. (C:1-2 1999). Abu'l - Farac Tarihi. Cilt:1-2. (Çev: Ö. R. Doğrul). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Akdağ, M. (1974). Türkiye'nin İktisadi Ve İçtimai Tarihi. C. I., İstanbul: Cem Yayınevi.

Akkuş, M. (Güz 2016). Abâkâ Han’ın Dinî Şahsiyeti ve Anadolu’daki Uygulamaları. SUTAD. 40. 73-85.

Ahmed Eflaki. (2006). Ariflerin Menkıbeleri. (Çev: T. Yazıcı). İstanbul: Kabalcı Yayınları.

Aknerli Grigor. (1954). Moğol Tarihi. (Çev: Hrand D. Andreasyon). İstanbul: (yy. y).

Akropolites, G. (2010). Vekayiname. (Çev: Bilge Umar). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

Aksarayi. (2000) Müsâmeretü’l Ahbâr. (Çev: M. Öztürk). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Akşit, A. (2012). Selçuklular Devrinde Niğde Şehri. Konya: Kömen Yayınları. Altınordu Devleti Tarihine Ait Metinler, (1941). (Çev: İ. H. İzmirli). İstanbul: Maarif

Matbaası.

Aktaş, Y. (Aralık 2015). Anadolu Selçuklu Sultanı III. Gıyâseddin Keyhüsrev ve Saltanatının İlk Yılları. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. 55. 197-211.

_________. (C.8, Agustos 2015). II. Gıyâseddin Keyhüsrev Döneminde Türkiye Selçuklu Devleti ile Eyyûbîler Arasındaki İlişkiler. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 39, 254-262.

Arık, F. Ş. (C.15, 1991). Selçuklular Zamanında Anadolu’da Veba Salgınları. Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi. 26. 27-57.

________. (C.16, 1994). Selçuklular Zamanında Anadolu’da Meydana Gelen Depremler, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Dergisi. 27. 13-32.

Ata, Ramazan. (2016). Osman Turan’a göre Anadolu Selçuklu Devleti Zamanında Aksaray. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi. C:15. S.57. 568-578. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/229733 (12.11.2018).

Ayan, Ergin. (2018). Moğolların Ortadoğu’daki İlk Noyanı Cormagun. Sosyal Bilimler Araştımaları Dergisi. 13/2. 179-196.

Ayönü, Y. (C.23 2008 Temmuz). Türkiye Selçuklu Devleti ile Trabzon Rum İmparatorluğu Arasında Karadeniz Bölgesindeki Hâkimiyet Mücadeleleri (1204-1243). Tarih İncelemeleri Dergisi. 1. 15-36.

Ayönü, Y. (2007). Selçuklu-Bizans Münasebetleri (1116-1308).Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İzmir.

Bal, M. S. (C.2 2005). Moğol İstilâsından Sonra Türkiye Selçuklu Devleti İçinde Çıkan Türkmen (Oğuz) İsyanları (1243-1262). Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 1-11.

_________. (2006). Türkiye Selçuklu Devletine Hükümdarlık Yapan Vezir; Şemseddin İsfahânî. Konya: Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi. 19. 265-294.

_________. (2005). Türkiye Selçukluları, Mısır Memlükleri ve Altın Orda Devleti’nin İlhanlılara Karşı Kurduğu İttifak. Konya: Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi. S.17. 295-310.

Baybars el-Mansûrî. (2016). Et-Tuhfetu’l-Mulûkiyye Fi’d-Devleti’t-Türkiyye Türk Devleti Konusunda Sultanlara Armağan (1252-1312). (Çev: H. Polat). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Baykara, T. (1988). Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I Anadolu’nun İdari Taksimatı. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları.

Bayram, M. (2016). Hâce Nasîrü’d-Din-i Tûsî’nin İntihalcılığı ve Ahi Evren Hâce Nasirü’d-Din ile İlgisi. Konya: Çizgi Kitapevi.

_________. (2012). Sadru’d-Din-i Konevî Hayatı, Çevresi ve Eserleri. İstanbul: Hikmetevi Yayınları.

_________. (2005). Şeyh Evhadü’d-Din Hâmid El-Kirmânî ve Menâkıb-Nâmesi, İstanbul: Kardelen Yayınları.

Caca Oğlu Nur El-Din. (1989). Kırşehir Emiri Caca Oğlu Nur El-Din’in 1272 Tarihli Arapça-Moğolca Vakfiyesi, (Çev: A. Temir). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Cahen, C. (2000). Osmanlılar’dan Önce Anadolu. (Çev: E. Üyepazarcı). İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

Çatal, Y. (2009). Anadolu Selçuklu Devleti’nde III. Gıyâseddin Keyhüsrev Dönemi

(1266-1284). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gaziosmanpaşa

Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Tokat.

Carpini, Plano. (2018). Moğolistan Seyahatnamesi 13. Yüzyılda Avrupa’dan Orta Asya’ya Yolculuk. (Ter:Ergin Ayan). İstanbul: Kronik Yayınları.

Çetin, H. (Sonbahar 2012). İlhanlı Hâkimiyeti Altında Anadolu’da Siyasetin Temel Dinamiği: Göçebe Moğol-Türkmen Çatışması. Turkish Studies. 7/4. 1203- 1216.

Cezar, M. (C.I. 2010). Mufassal Osmanlı Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu.

CüveynîA. Ata Melik . (2013). Tarih-i Cihan Güşa. (Çev: M. Öztürk). Ankara: Türk

Tarih Kurumu.

Değirmençay, Veyis. (2015). Sadr-i Konevî ve Anadolu Selçuklu Emirlerine Mersiyesi. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. S.54. 29-42.

Demir, Y. (C.3 Güz 2017) Osmanlı Devletinin Kuruluşu ve Bizans-Avrupa

Ekseninde Cereyan Eden Münasebetler. İhya Uluslararası İslam

Araştırmaları Dergisi. S.2. 54-91.

Ebul Ferec, (2011). Tarihu Muhtasari’d-Düvel. (Çev: Ş. Yaltkaya). Ankara: Türk Tarihi Kurumu.

Ekici, K. (2005). Anadolu Selçuklu Devletinde Üç Kardeş Dönemi (1246-1266). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Süleyman Demirel Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Isparta.

Erkoç, H. İ. (Güz 2015). Anadolu’da Moğol Etkileri (13.-15. Yüzyıllar). Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı. 19. 37-64.

Ersan, M. (2010). Türkiye Selçuklu Devleti Dağılışı. Ankara: Birleşik yayınevi. ________. (2007). Selçuklular Zamanında Anadolu’da Ermeniler. Ankara: Türk

Tarih Kurumu.

Galstyan, A. G. (2017). Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar. (Çev: İlyas Kemaloğlu). İstanbul: Yeditepe Yayınları.

Gordlevski, V. (1988). Anadolu Selçuklu Devleti. (Çev: A.Yaran). Ankara: Onur Yayınları.

Gökhan, İ. (2012). Türkiye Selçukluları ile Kilikya Ermenileri Arasındaki Siyasi İlişkiler. Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. S.1. 70-108.

Göksu, M. (2000). Şerefeddin Hatiroğlu ve Moğollara karşı İsyanı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya. Göksu, E. (Ekim 2009). Kösedağ Savaşı (1243). Tarihin Peşinde -Uluslararası Tarih

ve Sosyal Araştırmalar Dergisi. 2. 1-14.

Gül, M. (2010). Orta Çağlarda Doğu Ve Güneydoğu Anadolu (Tarihi Arka Plan Ve

XIII-XIV. Yüzyıl Moğol Hâkimiyeti). İstanbul:Bilge Kültür Sanat.

_________. (Mart 2016). Anadolu’da Moğol Nüfusu ve Türkiye Mirası Üzerine Katkıları. Tarih Okulu Dergisi (TOD). 25. 455-473.

_________. (C.13 2003). XIII.-XV. Yüzyıllarda Anadolu Türkleri ile Trabzon İmparatorluğu Arasındaki İlişkiler. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 2. 421-437.

Güneş, İ. (C.20, 2010). Memlük Sultanı I. Baybars’ın 1277 Yılındaki Anadolu Seferi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 2. 343-360.

Gürel, M. A. (2001). Anadolu’da Moğol İsyanları ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin Yıkılışı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya.

Hamdullah Müstevfî-yi Kazvinî. (2018). Târih-i Güzide. (Çev: M. Öztürk). Ankara: Türk Tarih Kurumu.