• Sonuç bulunamadı

3.1. Diyarbakır Su Kaynakları

3.1.1. Diyarbakır’da Cumhuriyet Öncesi Su Kaynakları

3.1.1.1. Diyarbakır Sur İçi Su Kaynakları

3.1.1.1.1.Diyarbakır İç Kale Suyu14 (Kal’a Suyu)

Burada kaynak Viran Tepe Höyüğü olarak bilinen yerin altında yer almaktadır. Zengin bir su kaynağının burada olması ilk çağdan başlayarak tarih boyunca İç Kale’yi cazip bir konum haline gelmiştir (Fotoğraf-19). Gelen medeniyetler ilk olarak burayı mesken seçmişlerdir. Viran tepe bu nedenle yaşam için bilinçli olarak tercih edilmiştir (Fotoğraf-20). Düşmanın suları zehirlemesini önlemek için suyu sur içine almak (gizli yollarla getirtmek) yapılacak en iyi koruma olmaktadır (Tuncer,2011:35).

Su, kale içindeki insanların ve hayvanların, bahçe ve değirmenlerinin ihtiyaçlarına cevap verdiğinden büyük bir kaynaktır. Evliya Çelebi İç Kaleyi şu cümlelerle tasvir eder: “Bu İç Kalenin değirmenlerini çeviren su Tanrı’nın emriyle İç Kalede mevcut kayadan çıkar ve su değirmenlerini çevirir. Bıyıklı Mehmet Paşa’nın sarayından geçer, demir bir kafes pencereden kaleyi terk eder ve Fiskaya’dan aşağı döküldükten sonra taştan taşa kendini vurup (cennetteki) selsebil gibi Dicle nehrine akar. İç kalenin bu kaynak suyu cennetin saf su tadını verir.” Evliya Çelebi’nin verdiği bu tasvir Matrakçı’nın Kara Amid eserindeki şehir minyatürüne uyum sağlamaktadır. Bu minyatüre bakıldığında bir memba suyunun İç Kaleyi terk edip dış kaleden nehre aktığını görürüz (Fotoğraf-4). Bu suyun bir kolunun da Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Erba’adaş havuzu yoluyla Tabanoğlu Mescidi’ne ve oradan da Nasuh Paşa,

13Mustafa Akif Tütenk Diyarbakır suları ile ilgili makalesinde; Diyarbakır sularının sur içindeki

kaynaklar ve şehre dışarıdan getirtilen membaalar olarak ikiye ayırır. Sur içindeki Ayn-ı Zülal (Aynzele, Balıklı), Ali Dede ve Kal’a suyu olmak üzere üç kaynağın varlığını ifade eder ve ekler Tütenk: “Şehir içi menbaalarında Çift Kapıdaki Ayn-i Zülal (Anzele) suyu İç Kale (Kal’a) suyundan daha büyük ve bol olup birçok caminin ihtiyacını giderdikten sonra (Mardin Kapıda’ki) Sultan Şuca Çeşmesi’ne kadar varmaktadır.”

14Orhan Cezmi Tuncer, İç Kalenin ilk şehri bir dikdörtgene daha yakın idi. Güneybatısında bir höyük

oluşturularak (Viran tepe) duvar ve burçları ile güçlendirildi. 1957 yılında asker yeni bir yapı yapmak için açtıkları çukurlarda bazı temel kalıntıları ortaya çıkınca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından olaya el koyuldu ve Oktay Aslanapa, Artuklu Hükümdarı Melik Salih Nasireddin Mahmut (1200-1222) günlerine ait saray temelleri, selsebil ve köşeleri az planlanan kare planlı havuzu ortaya çıkardı.

Bıyıklı Mehmet Paşa, Arap Şeyh camilerine ve Yeni Kapı Hamamına akıtıldığını Mustafa Akif Tütenk belirtmektedir.

Hiçbir yerle bağlantısı olmayan ve bir değirmen döndürecek kadar bol ve lezzetli su, bu kaledeki bir menfezden mütemadiyen kaynayıp çıkarak bu bölgenin önemli oranda su ihtiyacını karşılar. İç Kale bölgesinde yer alan cami, hükümet dairesi, diğer mekânlar ve civardaki mahalleler müteaddit çeşme, havuz ve pınarlarıyla bu sudanyararlandıkları gibi artan kısmından da civarda bulunan değirmenler ve bahçeler yararlanır (Mermutlu,2012:88).

Bu zengin İç Kale su kaynağı Kolordu Komutanlık Çeşmesini, Aslanlı Çeşmeyi, Hz. Süleyman Camisinin hela ve abdest alma musluklarını beslediği biliniyor (Tuncer,2012:32) (Çizim-2-3). Arbedaş15, Çift Kastal (Aslanlı Çeşme) ve Hz. Süleyman

Camii bu kaynaklardan beslenir. Böylece Kanuni Sultan Süleyman Dönemi sonrası yavaş yavaş İç Kale dışına taşar. Darphaneye ek olarak yeni su ve çeşmeler değirmen ile yönetim ve ordu ile ilgili yapılar eklenmiştir. Burada güçlü bir kol doğuya uzanıp değirmenleri çevirerek Dicle’ye uzanırken diğer kol, Kanuni’nin emri ile Nasuh Paşa Camii’sine, Dabanoğlu Mescidi’ne, Nasuh Paşa Camiisinden Bıyıklı Mehmet Cami’sine buradan da Yeni Kapı Hamamı’na ulaşıp son bulur (Tuncer, 2012:36).

3.1.1.1.1.1.Arbedaş

İç Kale’de yer alan Virantepe Höyüğünden çıkan su Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle buraya getirilmiştir (Fotoğraf-21-22). Arbedaş Çeşmesi Diyarbakır Nasuh Paşa Meydanı’nda, Saray kapısına giden yolun sur duvarları ile birleştiği yerdedir (Çizim-4). Çeşmenin yanında bulunan burç üzerindeki kitabede l526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Hüsrev Paşa tarafından onarıldığı yazmaktadır (Fotoğraf-23). Kitabede: Ey Hüsrev, senin eser-i devletin olarak bulunmaz bir şekilde bu hayat suyu

çeşmesi zahir oldu. Güzellikte suyun tadı şeker gibi tatlı olduğu için tarihi de tatlı çeşme suyu oldu 932.

Cadde seviyesinden aşağıda olan çeşmeye altı basamaklı bir merdivenle inilmektendir. Önünde bir havuzu bulunan çeşmeye iki musluktan su akmaktadır. Evliya Çelebiye göre: ‘Bu su gayet soğuk olup, soğukluğunun şiddetinden hiç kimse,

15 Serinden öteye, oldukça soğuk olduğu için, içinden peş peşe ancak 4 taş çıkarılabildiğinden Erbaa taş

dört taşı içinden birbiri arkasından çıkaramaz. Bu yüzden erbaa taş (dört taş) adı verilmiştir (Beysanoğlu,1998:559).

Diyarbakır halkı için önemli bir parçası olan çeşme, çeşitli dönemlerde adına türkülerde yazılmıştır. Arbedaş Çeşmesinin geçtiği türkü hala dillerde popülerliğini yitirmeden dilden dile geçerek nesilden nesile aktarılmaktadır.

3.1.1.1.1.2. Çift Kastal (Arslanlı Çeşme)

Çeşme, Diyarbakır’da İç Kale’de bulunmaktadır(Fotoğraf-24). Halk arasında Arslanlı Çeşme olarak tanınan bu çeşmenin kitabesi olmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Çeşmenin musluk yerinde bir Arslan başı heykeli vardır ve sular buradan akmaktadır16(Fotoğraf-25). Çeşme kesme taştan yapılmıştır. Çeşmenin üst kısmında iki kısa beyaz sütun üzerine bir üçgen alınlık konulmuştur (Çizim-5). Arslanlı Çeşme olarak bilinen bu çeşme de aslanın ağzından akan suyun tüm kötülükleri götürdüğüne inanılır (Fotoğraf-26).

3.1.1.1.1.3. Hz. Süleyman Camii ve 27 Sahabe Türbesi Muslukları

Burada kaynak Viran Tepe Höyüğü olarak bilinen yerin altında yer almaktadır. İç kale höyüğünde bulunan su, kollara ayırılarak döneme göre ihtiyaç karşılanmaya çalışılmıştır. Kaynak suyu, 1155-1169 yılları arasında Nisanoğulları tarafından yaptırılan caminin çeşmelerine getirilerek bağlanmıştır. Bu sebeple camideki abdest alma ihtiyacı karşılanmıştır (Fotoğraf-27-28).

3.1.1.1.2. Ayn Zeliha (Aynzele, Ayn-ı Zülal Suyu, Balıklı Göl) Suyu

Çift kapının iç yönde yakınında yer almaktadır (Fotoğraf-29-30). Urfa Kapı ile Dağ Kapı arasında eski Telgrafhane sokağın bitiminde yer alan su kaynağının adıdır (Tuncer,1999:70). İç Kale suyundan daha büyük ve bol olup birçok camiinin ihtiyacını giderdikten sonra Sultan Şuca Çeşmesine kadar varmaktadır.

Ayn-ı Zülal (Aynzele) membası daha ziyade şehrin batısındaki camilerin ve mahallelerin su ihtiyacını giderirken, şehrin doğusundaki mahallelerin ve camilerin su ihtiyacı İç Kale suyundan karşılanıyordu.

16 Orhan Cezmi Tuncer ve Metin Sözen, Arslanların büyük olasılıkla devşirme olacağını ve başka bir

Önüne demir parmaklık konulan göze, havuzuyla birlikte iki kalın silindirik bazalt kolon ile taşıtılan kapalı bir bölüm ve bunun güneyindeki mescitten oluşmaktadır17. Cami kısmının Akkoyunlar döneminde eklendiği belirtilmektedir

(Günkut,1957:110). Kaynak açığa çıktıktan 1015 metre kadar çakıllı yaygın yatağına akar (Fotoğraf-31-32). Bu su, giderek derinleşen ve bir süre sonra kapanan kanalla kentin güneyine ilerler, iki kola ayrılır. Biri Dabakhane Camisi (Şeyh Yusuf) helalarından akarak artık kanalizasyonlara dökülür. Diğeri ise daha camiye gelmeden yanındaki mezbahayı besler. Ali Paşa Mahallesine doğru ilerlerken kirlenip Haram Su adını almaktadır. Mardin Kapısının batısında ketin dışına çıkar, Efsel18 bahçelerini

sulaya sulaya Dicle Nehri’ne karışır19.

Orijinalinde iki bölüm halinde planlanmıştır. 7.23x6.52 metre ölçülü yamuk (diğer kenarları 11.80 ve 7.25 metre) havuzlu bölüm ile güneyden kuzeye uzanan kalın ahşap kirişler iki sahınlı ve ahşap kirişlemeli toprak damlı camiden oluşmaktadır. Cami şuan yerinde değildir (Fotoğraf-33). Havuz geniş bir kemer ile çevrelenmiştir. İçerden kaynak önünden kare planlıdır. Küçük bir su arkı ile önündeki dikdörtgen planlı havuzla birleşmektedir. Havuzda yer alan kalın silindirik iki bazalt sütun ayağa oturmaktadır. Doğu ve batısı iki sekilidir. Güneyden su arkıyla dikdörtgen planlı tabakhaneye akmaktadır (Fotoğraf-34-35). Buradan üç kol ile akan su burada birleşerek yer altına altından Keçi Burcunun altında bulunan değirmenlere ulaşır (Fotoğraf-36). Buraya ulaşan kirli su ard arda dizilen değirmenlerin dönmesini sağlar.

Diyarbakırlı aileler kadın işçiler tutarak yaz günleri burada yatak, yorgan yünlerini yıkattırır ve çakıllar üstüne serdirterek kuruttururlardı. Suyun içinde balıklar bulunduğunu, halkın bu balıklara dokunmadığını Evliya Çelebi kendine özgü anlatımıyla kaynaklarda dile getirmektedir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde biraz da mübalağa ederek, Anzele kaynağı için şunları yazmıştır; "Balıklı (Anzele), şehirde önemli bir kaynaktır. Eski bir havuza akıp, içinde binlerce çeşit balık bulunur. Ama

17Metin Sözen, Anzele suyundan bahsederken Balıklı Mescide değinerek “Uzun Hasanın Padişah Tekkesi

balıklı Mescidinin yanında yer alır. Bugün yıkılmıştır”. (Sözen,1971;155)

18Burada meşhur Hevsel Bahçeleri anlatılmak istenilmiştir. UNESCO Dünya Miras Listesi Adayı,

(Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı) bu bahçelerin tarihi geçmişi Asurlulara kadar dayanmaktadır. Karpuzları ile ünlü bu şehirde baldan tatlı karpuzlar bu bahçede yetiştirilerek can bulmuştur. (Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı adaylık dosyası)

19Bedri Günkut Ayn-ı Zülal suyunu anlatırken Anzele Suyunun kale suyundan daha bol olduğunu fakat

kale suyu kadar içime elverişli olmadığını anlatır. Urfa Kapı ile Mardin Kapısı arasındaki evleri, camileri, bahçeleri sulayarak Mardin Kapı dışındaki değirmenleri çevirir ve oradan Dicle Nehrine dökülür. Tanımladığı alan içinde Parlı Safa Cami, Melik Ahmet Paşa Cami, Ali Paşa Cami, Lale Bey Cami ve 4 kilise bulunmaktadır.

kimsecikler de bu balıkları avlamaya cesaret edemezlerdi. Bu balıkları avlamaya yeltenen birkaç kişi ağızları ve burunları eğilmiştir (Tuncer,1999:70).

Anzele ile ilgili yaşanan diğer önemli olay ise; "Sultan Murad (1623-1640) Bağdad’ı fethettikten sonra Diyarbakır’a gelip Şeyh Aziz Mahmud Ürmevi’yi idam ettirmiştir. İdamdan sonra Balıklı (Ayn-ı Zülal-Anzele) havuz kan ile dolmuştur. Bizzat Sultan Murad bu balıklı havuzdaki kanı görüp Şeyhi idam ettirdiğine pişman olmuştur. Bunun üzerine havuzun içinden dört adet balığı tutturup solungaçlarına altın ve gümüş küpeler geçirip azat ettirmiştir."

Halk arasında bu suyun şifalı olduğu dile getirilir. Humma ve Cüzzam gibi hastalıklardan kurtulmak için balıklı (Anzele) da kırk gün yıkanıp şifa bulan çok olmuştur (http://www.bilinmeyendiyarbekir.com/balikli_gol.html) (Çizim-6-7-8).

3.1.1.1.3.Şakkülacuz Suyu

Kaynaklarda, kenti Hülagünün kuşattığı günlerde, sihirli bir hanımın (acuze) suyu kayadan çıkarttığı, bu nedenle Acuze Suyu olarak anıldığı bilinir (Çizim-9). Urfa kapıdan Turistik Cadde üzerinde Mardin Kapı’ya doğru ilerlerken surun yola en yakın olduğu yere varmadan, 200 m ileride yer almaktadır (Tuncer,2012:39). Yer olarak 26 nolu burcun civarıdır. Bu su hakkında şimdiye dek, Evliya Çelebi, Basri Konyar ve Bedri Günkut bilgi vermiştir20.

3.1.2.Diyarbakır Sur Dışından Getirilen Sular