• Sonuç bulunamadı

3.8. GENÇLERDE AHLÂKİ DEĞER VE TUTUMLAR

3.8.2. Dini Değerler

En basit ve kapsamlı tanımı ile din kavramı “İnsan-Allah ilişkisi” şeklinde tanımlanmaktadır. İlahi olarak değerlendirilen, buna göre Allah’tan insanoğluna uzatılmış bir kurtuluş ipi olarak görülen dinin amacı, insanlar ile Allah arasında güçlü ve sağlıklı bir bağ kurmaktır. İnsanlar dini tercihleri sayesinde evren ve evrenin içerisindeki varlıkları anlamlandırmakta, temel değer ve anlamları din ekseninde üretmektedir (Önder ve Bulut, 2013: 16). Din olgusu insanlığın ortaya çıktığı günden beri yeryüzündeki önemli unsurlardan birisi olmakla beraber (Hökelekli ve Çayır,

85 2006: 23), dini değerler insan yaşamında önemli bir yer tutan, toplumsal açıdan da büyük öneme sahip değerlerdir. Çünkü dini değerler, insan hayatına inanç ve ritüeller ile karışarak hayatı anlamlı yapan, insanın kendisi ve çevresi ile barışık bir yaşama sahip olmasına imkân veren, aynı zamanda insanın ümitsizlik ve boşluğa düşmesini engelleyen bir yapıya sahiptirler (Aydın, 2009: 98).

Türkiye’de gençlerin benimsedikleri din ve mezheplerde toplumun sahip olduğu dinin, değer algılarının ve dini yaşayış biçimlerinin etkili olduğu söylenebilir.

Yapılan araştırma bulguları da bu görüşü desteklemektedir. Pultar (2012: 268) tarafından yapılan bir araştırmada, 18-28 yaş grubundaki gençlerin sahip oldukları din ve mezhep anlayışlarının yaş ortalaması 29-43 yaş ile 44 yaş ve üzerindeki bireylerle benzerlik gösterdiği belirlenmiştir. Aynı araştırmada 18-28 yaş grubundaki gençlerin

%80,79’unun kendisini Sünni Hanefi, %8,52’sinin Sünni Şafii, %5,53’ünün Alevi,

%2,30’unun ise diğer dinlere mensup kişiler olarak tanımladıkları belirlenmiştir. Aynı araştırmada kendilerini diğer din ve mezheplere (Sünni diğer, Nusayri, Şii, diğer semavi dinler, diğer din ve mezhepler) bağlı olarak görenlerin toplam oranlarının ise oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Harlak (2012: 211) tarafından yapılan araştırmada, Türkiye’de gençlerde dini değerler üzerine yapılan çalışmaların derlemesi yapılmıştır. Araştırma kapsamında ele alınan bilimsel çalışma sonuçlarına dayanılarak Türk gençlerinin %90’nından daha büyük bir bölümünün dini inanca sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Pusch’a (2000: 56) göre, Türk gençlerinin %21,1’i için din kavramı hatayı önemli kılan bir değerdir. Yine gençlerin %36,3’üne göre ailelerinden alınan en önemli değer dine bağlılıktır. Türkiye’de yaşayan gençlerin yaklaşık olarak %89,8’inin Allah inancı olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda Türk gençliğini genel olarak “dindar”

şeklinde tanımlamak mümkündür. Buna karşılık Türk gençlerinin dinsel uygulamalara yönelme düzeylerinin bazı farklılıklar gösterdiği görülmektedir. Yapılan araştırmalarda gençlerin %52,7’sinin ara sıra camiye gittikleri, buna karşılık düzenli camiye gidenlerin oranının sadece %5,7 düzeyinde olduğu, gençlerin %14,6’sının düzenli olarak, %57,5’inin bazen namaz kıldıkları, %69,4’ünün düzenli olarak,

%21,3’ünün bazen oruç tuttukları, bunun yanında gençlerin %59,3’ünün düzenli olarak, %32,9’unun ise bazen dua ettikleri, gençlerin dini değerlere yönelik kitap, dergi vb. materyal okuma düzeylerinin ise genel olarak yüksek olduğu belirlenmiştir.

Dini değerlerin öğretiminde aile unsuruna ek olarak okul ortamının da büyük bir rolü bulunmaktadır. Din eğitimi sayesinde birey dini açıdan kültür sahibi olur ve

86 topluma uyumlu bir hayat tarzına kavuşur. Günümüzde gençlerin yabancı kültürlerin etkisi ile topluma yabancılaştığı göz önünde bulundurulduğu zaman, din eğitiminin

“dini sosyalleşme” fonksiyonunu yerine getirdiği, gelecek nesillerin milli kimlik kazanmalarında etkin bir rol oynadığı söylenebilir (Bulut, 2011: 34-35). Bu kapsamda gençlerin ülkelerine yabancılaşma, kültürel açıdan yozlaşma ve kendi kimliklerinden uzaklaşma düzeylerinin en aza indirilmesinde dini değerlerin iyi öğretilmesinin büyük bir zorunluluk olduğu söylenebilir. Buna karşılık literatürde yer alan araştırmalarda, gençlerin dini yönlerinin geçmiş yıllara göre zayıfladığı, hatta gençler arasında din değiştirme olaylarının da sıklıkla yaşanmaya başlandığı rapor edilmiştir. Yine yapılan araştırmalarda, kültürel yozlaşmanın önlenmesi ve toplumsal yabancılaşmanın önüne geçilmesi için gençlere dini bilgilerin en iyi şekilde verilmesi gerektiği vurgulanmıştır (Hökelekli ve Çayır, 2006: 43). Gençlerin dini değerleri kavramalarına yönelik verilecek eğitim faaliyetlerinde ise şu hususlara dikkat edilmesi gerektiği belirtilmektedir;

● Her kademede ve seviyedeki din eğitimi, sağlam ve iyi karakterde kişilik özelliğine sahip bireyler yetişmesini öngören bir değerler eğitimine dayandırılmalıdır.

Anlamı bilinmeden sadece ezber yolu ile verilen dini değerler eğitiminin yerine, iyi bir birey olmanın doğal şart ve uygulamalarını içerisine alan din eğitimi anlayışı geliştirilmelidir.

● Her eğitim kademesinde dini değer eğitiminin nihai hedefi bireyi mükemmelleştirmek, bütünleşmiş ve olgun bir birey haline getirmek olmalıdır.

Öğretilen ahlaki değerler sadece günah veya sevap ekseninde değil, yaşayarak, yaparak, paylaşarak ve anlaşılarak öğretilmelidir. Eğitim süreçlerinde emredici veya otoriter bir dini söylem yerine, öğrencilerin gönül derinliklerine hitap ve nüfuz eden bir dil kullanılmalıdır.

● Okul öncesi dönem, diğer bir ifade ile erken yaşlar çocuklara değerler eğitiminin verilebileceği en uygun yaş dönemi arasında gösterilmektedir. Bu nedenle erken yaşlarda hem okul hem de aile desteği ile çocuklara değerler eğitimi verilmelidir.

● Eğitim ve öğretim sistemi içerisinde tüm ders müfredatlarının değerler eğitimini içeren bir yapıya kavuşturulması için gerekli önlemler alınmalıdır (Hökelekli, 2011: 243-244).

Eğitimin yanında insanların dini değerlere ilişkin algılarının gelişiminde ailenin büyük bir önemi vardır. Çünkü toplumu oluşturan temel unsurların başında gelen aile, çocukların ileride nasıl bir insan olacağının ve yaşamını nasıl sürdüreceğinin

87 temellerinin atıldığı yerdir (Çakmak, 2013: 97). Sağlıklı bir aile ortamı içerisinde yetişen çocukların dini ve toplumsal değerlere bağlılıklarının arttığı bilinmektedir.

Buna karşılık çocukların ve gençlerin mutsuz bir aile yapısı içerisinde yetişmeleri, dini ve toplumsal değerlere karşı kin duymalarına zemin hazırlayabilir (Hökelekli ve Çayır, 2006: 44). Çocuklarda ve gençlerde dini değerlerin en fazla ailede öğrenilmesinin temelinde dini değerlerin genellikle rol model alınan kişilerden öğrenilmesi yatmaktadır. Eğer çocuklar veya gençler annelerinin ya da babalarının sahip oldukları dini değerlere sahip olmak isterlerse kendilerini bu alanda geliştirme yoluna giderler.

Yapılan çeşitli araştırma bulguları da bu görüşü desteklemektedir. Bunun yanında gençler ailelerinin dışında kalan sosyal ortamlardaki kişileri rol model alarak da kendi dini değer algılarını şekillendirebilirler (Kılavuz, 2005: 41; Arslan, 2006: 82).