• Sonuç bulunamadı

2.6. ĠLK AHLAK ĠNCELEMELERĠNDE BĠRTAKIM SOSYOLOJĠK

2.6.5. Din Ve Siyaset

Din baĢlangıcından itibaren insanlığın, kendini tanımlama ve konumlandırma çabasının en önemli vasıtalarından biri olagelmiĢtir. Din kimi zaman halk katmanlarının direniĢ ideolojisi olmuĢ; halka, ayrıcalıklı-yönetici zümrelere karĢısında dayanak teĢkil etmiĢ, kimi zaman da yönetici-elitlerin meĢrulaĢtırım ideolojisi iĢlevini yerine getirmiĢtir. Siyaset ise, yönetim bilgisi, kamu düzenini sağlama ve toplumsal bütünlüğü ve dengeyi kurma faaliyeti olarak tabir edilmektedir. Din ve siyaset iliĢkisi, birincil düzeyde kurumsal bir iliĢki olduğundan birbirinden soyutlanamayan bir iliĢki türüdür. Esasen Aydın‟ın da ifade ettiği üzere “uzunca bir zaman siyasal olan dini olanın içinde geliĢti, sosyal düzenleyicilikleri birlikte yapa geldiler. Din uzun bir süre siyaseti belirlemede etkin bir faktör olarak kabul edilse de modern siyasal erk/siyaset dinin kendi eksenindeki etkinliklere müdahale etmiĢ laik ve seküler bir ortam yaratmaya çalıĢmıĢtır (Aydın, 2007: 136- 140).

Hem dinin hem de siyasetin toplumsala iliĢkin bir iddiası vardır bu neden kesiĢmeleri kaçınılmazdır. Din-siyaset iliĢkisini; siyasetin dini meĢrulaĢtırım aracı olarak kullanmasında dinin de “siyasetin nüfuzundan pay alma” yönelimlerinde

84

bulabilmekteyiz. Aydın‟ın belirttiğine göre din-siyaset iliĢkisinin teorik boyutta birkaç biçimi vardır. Dinin siyasette etkin olması, siyasetin dine etki etmesi, din ve siyasetin birbirinden ayrı olması bir de din ve siyasetin iç içe iĢlemesi. Literatürde yaygın olarak ya dinin devlete hâkim olması Ģeklinde gerçekleĢen teokratik yönetim ya da devlet ve dinin birbirinden ayrı bir Ģekilde iĢlediği Laik yönetim Ģeklinde iki formundan bahsedilir. Tabi tanrı bizzat bir ülkenin baĢına geçmeyeceğinden teokrasi denilen yönetim biçimi, tanrı adına siyasal tasarrufta bulunma yetkisine sahip olmayı ifade eder (Aydın, 2007: 142,143). Ġslam ahlak incelemeleri balgamında düĢündüğümüzde günümüzdeki gibi sistematik bir biçimde ortaya konulmamıĢsa da din-siyaset iliĢkisi, bir hayli üzerinde durulan önemli bir konudur. Fârâbi ve Maverdi‟nin eser baĢlıkları bu gerçekliği en bariz Ģekliyle ortaya koymaktadır.

Siyaset-din iliĢkisi özellikle Maverdi‟nin uzmanlık alanıdır. Nitekim el Ahkâmu’s-Sultaniye’ si alanın en önemli kaynak eserlerinden biridir. Edebu’d-Dünya ve’d-Din adlı yapıtı da din ve siyaset iliĢkisini ahlak bağlamında incelediği eseridir. Din-siyaset iliĢkisine değinirken Maverdi, dünya iĢlerinin akıĢına uygun (devlet ve toplumsal düzenin bekası için) Ģekilde iĢlemesi için altı ilkeden bahseder, daha doğrusu altı ilke önerir. Bunlar; tabi olunan din-inanç sistemi, etkin devlet, kapsayıcı adalet, genel emniyet, toplumsal refahın yaygınlaĢması ve geniĢ emel yani gelecek projesidir (Maverdi, 1988: 202). Maverdi‟nin, burada tabi olunan dini birinci Ģart olarak zikretmesi, onun; ilahi bir disiplin olan dinin, “insanların vicdanlarını kontrol etmesi, onları kötü duyguların etkilerine karĢı koruması, hayırlı faaliyetlere yönlendirmesi” den kaynaklanmaktadır. Ayrıca dinin; insanların içsel yaĢamında “imana dayalı, koruyucu, kollayıcı hayra teĢvik edici, Ģerden uzaklaĢtırıcı bir düzen gerçekleĢtirmesi” ile sosyal ve siyasal yaĢamlarında ilahi bir otorite halini alması yatmaktadır (Çağrıcı, 2016: 85).

Yalnız ona göre bu prensiplerin hayata geçirilmesi için güçlü bir otoriteye ihtiyaç zorunludur. Bu güçlü otorite ona göre meĢruiyetini ve gücünü dinden alır. Maverdi, toplumsal düzenin bekası için ön gördüğü “etkin devlet” prensibi hakkında Ģöyle bir uyarıda bulunur: “Eğer devlet, vatandaĢların birbirleriyle kaynaĢmasını sağlayan, onlara itaat ve dayanıĢma ruhu aĢılayan dine önem vermezse, toplumun kendisine gönüllü saygısı da kalmaz.” Ayrıca Maverdi, “içinizden olan ulu‟l– emr‟e itaat ediniz” ayeti kerimesini ve “halife Allah‟ın yeryüzündeki gölgesidir” Ģeklindeki

85

bir hadisi siyasal otoritenin dini dayanakları içerisinde zikreder. Görüldüğü üzere siyasalın meĢruiyeti dine dayandırılmıĢ, böylelikle dini-toplumsal iĢlerin yürütülmesi dine dayalı bir siyaset kurumuna havale edilmiĢtir (Maverdi, 1988: 204-208).

Ġbni Miskeveyh‟in Fars hükümdarı ErdeĢir‟den yaptığı bir alıntı din-siyaset iliĢkisini çok daha net bir biçimde ortaya koymaktadır. Söz konusu ErdeĢir Ģöyle der: “Din ve hükümdar ikiz kardeĢtir, bunlar birbirlerini tamamlarlar. Din esastır, hükümdar da bekçidir. Esası olmayan her Ģey yıkılmaya mahkûmdur. Bekçisi olmayan her Ģey de kaybolur.” Görüldüğü üzere ona göre insanları yüce mutluluğa eriĢtirmeyi hedefleyen din ilahi bir kanundur, siyasal otorite de “bu ilahi kanunun bekçisi ve insanlara açıkça bildirilen kanunların koruyucusudur” (Ġbni Miskeveyh, 2017: 167,168). Bu örnekler, Ġbni Miskeveyh tarafından din-siyaset iliĢkisinin son derece açık bir biçimde ortaya konulduğunu göstermektedir. Tusi de benzer bir yaklaĢım sergilemiĢtir (Tusi, 2016: 273). Kaldı ki Tusi‟nin din-siyaset iliĢkisine dair yaklaĢımını, Ġbni Miskeveyh ve Fârâbi‟den ayırmak pek de makul gözükmemektedir. Din ve siyaset iliĢkisi; felsefe, sosyoloji ve politikanın olduğu kadar ahlakın da temel meselelerinden birisidir. Söz konusu ahlak incelemelerinde din-siyaset iliĢkisine hem sosyolojik bir tema olarak yer verilmiĢ hem de bu iliĢki ahlakla iliĢkilendirilmiĢtir. Dolayısıyla ahlak incelemelerinden hareketle ele alındığında din- siyaset iliĢkisinin temelde ahlak özelde ise ahlak-sosyoloji iliĢkisi bağlamında değerlendirildiği söylenebilir. Nitekim daha evvel değinildiği üzere Maverdi, “eğer devlet, vatandaĢların birbirleriyle kaynaĢmasını sağlayan, onlara itaat ve dayanıĢma ruhu aĢılayan dine önem vermezse, toplumun kendisine gönüllü saygısı da kalmaz” demek suretiyledin-siyaset iliĢkisine dikkat çekmiĢtir. Görüldüğü üzere burada dine bütünleĢtirici ve kaynaĢtırıcı bir değer atfedilmiĢtir. Bu nedenle siyasetin ve siyasal otoritenin, din ve değerler temelinde ele alınması bir anlayıĢ biçimi olarak önem arz etmektedir. Zira siyasalın neden olduğu yıkım, ayrıĢma ve gerginliklerin giderilmesi dini ve manevi değerlere duyarlı ahlaklı bir siyaset yahut diğer bir deyiĢle siyaset ahlakı neticesinde mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla din-siyaset iliĢkisinin incelenmesi ahlak sosyolojisi açısından kaçınılmaz bir öneme sahiptir.

86

Benzer Belgeler