• Sonuç bulunamadı

DİĞER MİLLETLERİN DESTANLARI

3. 1. İlyada

Yunanlılara ait olan bu destanın konusu Truva Savaşları’dır. Destan adını Truva’nın eski adı olan İllion’dan alır. Savaş Truva Kralı Priyyam’ın oğullarından Paris’in Elena’yı kaçırmasıyla başlar. Elena (Helen) Isparta Kralı Melenas’ın karısıdır.

Öç almak isteyen Yunanlılar, Homeros’un deyişiyle Akhalılar, Truva’yı yakıp yıkmaya giderler. Başkumandan, Melenas’ın kardeşi Agemennon’dur. Yunanlı Aşil ise Agemennon’un kızı İfijeni’nin nişanlısıdır. Aşil Agemennon’a gücendiği için bu savaşa katılmak istemez. Umutsuzluğa düşen Akhalılara ilahların da kesin bir yardımı dokunmaz. Çünkü bu ilahlardan kimi Akhalılardan yanadır kimi Truvalılardan.

Savaşta Priyyam’ın büyük oğlu Hektor, Patrokl’u öldürür. Patrokl, Aşil’in en sevgili dostudur. Bunun üzerine arkadaşının öcünü almak isteyen Aşil savaşa katılır, Hektor’u öldürür, ölüsünü Patrokl’un mezarının çevresinde ve yerlerde sürür.

Priyyam kendinden geçer; dövüne dövüne ağlar. Hiç değilse oğlunun cesedini vermesi için Aşil’e yalvarır. Aşil en büyük kahramandır. Priyyyam’a acır, oğlunun cesedini teslim eder(Sepetçioğlu, 1995).

3. 2. Odysse

Odysse de bir Yunan destanıdır. Truva’yı yakıp yıkarak öç almaya gelen Akhalıların arasında bir hayli kral bulunmaktadır. Ulis bunlardan biridir. İtak kralıdır. Yiğittir, zekidir, beceriklidir; birçok yetenekleri ile ünlüdür. Bu sebepten ilahelerden Kalibsu Ulis’e aşık olur. Yurduna dönmeye hazırlanan Ulis’i kaçırır, evlenmek iste; bilinmez, derin ve karanlık mağaralarda saklar.

Aradan on yıl geçmiştir. Ulis’in yurdu gözünde tütmektedir. Sarayını, ocağını ve karısı Penelop’u özledikçe özler. Penelop da kocası Ulis’in özlemiyle paramparçadır. Bu arada zengin ve soylu bir kişi Penelop’la evlenmek istemektedir. Penelop bunun üzerine bir halı dokumaya başlar. Bittiğinde, eğer Ulis hala dönmemiş ise ilk isteyene varacaktır. Ne var ki Penelop gündüz dokuduğu halıyı gece söker, ertesi gün yeniden dokumaya başlar.

İlahe Kalibsu’nun Ulis’e yaptıkları başta Zeus olmak üzere öteki ilahların canını sıkar ve Zeus Ulis’i serbest bırakmasını buyurur Kalibsu’ya. Fakat ilahlardan Neptün de Ulis’i çekememektedir. Kalibsu serbest bıraktığı halde Neptün Ulis’in gemisini batırır. İlahların kimi yardım eder kimi eziyet. Bir ara kutulan Ulis’i bir deniz kıyısında, bir kral kızı baygın bir halde bulur. Alır, saraya götürür, bakar, iyi eder.

Ulis sarayda, başından geçenleri anlatır. Canavarlarla, sihirli sirenlerle, tepegöz sikloplarla nasıl uğraştığını; amansız anaforlardan, uçurumlardan nasıl kurtulduğunu tatlı tatlı söyledikçe herkesin hoşuna gider. Kral ve kızı her gün biraz daha severler Ulis’i. Fakat ilahe Minerva araya girer. Ulis’i korumak niyetiyle onu ihtiyarlatır. Ulis saraydan ayrılır, yaşlı ve yalnız biri olan Öme’ye konuk olur. Öme, Ulis’in eski hizmetçisi olduğu için onu tanır.

Öte yandan, Ulis’in oğlu Telemak büyümüştür. Babasının gelmeyeceğini anlar. Anasının durumunu da görmektedir. Yola düşer, babasını aramaya kalkar. Telemak’ın da başında bir sürü macera geçer, hayli çile çeker. Sonunda eski hizmetçi Öme’nin evinde karşılaşırlar. Baba oğul ülkelerine dönerler(Sepetçioğlu, 1995).

3. 3. Ramayana

Ramayana bir Hint destanıdır. Rama, Ayudha kralıdır. İlah Vişnu ile kardeşleri Bharata, Strughna ve Lakşmana’nın ruhlarının yedinci defa bir tende yaşamışlığıdır. Rama’nın baş düşmanı Ravana’dır.

Ravana, Rama’nın karısı Sita’yı baştan çıkarır. Sarayda dönen dolaplar sonunda babası Dasaratha, Rama’yı sürgüne yollamıştır.

Rama’ya ayılarla, maymunlar kralı Hanumant yardım ederler. Rama, Lanka kralı ve düşmanı olan Ravana’ya savaş açar ve kazanır. Toprak Tanrıçasının kızı olan karısı Sita’yı geri alır. Bu arada kardeşi Bharata tahtı korumuştur. Tahtı tekrar Rama’ya geri verir(Sepetçioğlu, 1995).

3. 4. Kalevala

1802 yılında Karjalohja’da doğan, 1884 yılında 82 yaşında iken Sammatti’de ölen Findlandiyalı yazar Dr. Elias Lönnort bir köy terzisinin oğludur. Tıp doktorudur. Bütün ülkeyi köy köy, kasaba kasaba dolaşıp Fin halk şarkılarını derlemiştir. Bu şarkılardan, bütün Fin edebiyatına yön verecek olan Kalevala Destanı meydana gelmiştir.

Destanın tek amacı vardır: Aç halkı doyurmak için Sampo değirmenini ele geçirmek! Olağanüstü güçlere sahip olan destan kahramanlarının atası Kalevala’dır. Yiğit bir genç olan Lemminkainen, Pohjola Bakiresi’nin gönlünü çelmek için türlü serüvenlere atılır; cehenneme iner, Tounela ırmağının kıyısında acılar çeker.

Demirci İlmarinen büyülü eşyalar yapmaktadır. Bu büyülü eşyalara Sampo denilmektedir. Sampo değirmeni de bunlardan biridir. Fakat Sampolar eline geçirene mutluluk ve zenginlik getirdiği ölçüde savaş da getirir. Yaşlı Ozan Vainamöinen ise bilge bir kişidir. İlahların dilinden konuşur ve sözleriyle çevresinde topladığı insanlar için bir güç kaynağı olur.

Ukko-Ylijuma destanda tek ilahtır. Tek Tanrıya inanmış bir insan topluluğunun, tabiatla içli dışlı ve sıkı sıkıya bağlı bir Tanrı inanışını, en eski Fin kökenlerinden beri sürükleyip getirmiştir(Sepetçioğlu, 1995).

3. 5. Şehname

934 – 1020 yılları arasında yaşadığı sanılan Ebu’l-Kasım Firdevsî, İran milli şairidir. Tus şehrinde doğmuştur. İran’ın milli destanı haline gelmiş olan Şehname, belli ölçüde Türk milletinden ve Türk kahramanlardan bahsetmektedir. Onun bu zenginliğini sadece İran edebiyatına mal etmek yanlış olur.

Firdevsî, Şehnamesini Gazneli Mahmud’un büyük yardımlarıyla tamamlamış ve bitirince de Sultana takdim etmiştir. Destan altmış bin beyittir. Aruz vezniyle yazılmıştır. Firdevsî her şeyden önce büyük bir İran milliyetçisidir. Şehname, İran kültür ve medeniyetinin Arap kültür ve medeniyetine karşı bir direnişidir; o medeniyet ve kültürden üstünlüğünü göstermek niyetiyle yazılmıştır. Eserde, elden geldiğince Arapça söz kullanmaktan kaçınmış; temiz, yalın, uydurmasız bir dil kullanmıştır.

Destanın konusu şöyledir: Yaratılan ilk insandan 3. Yezdigerd’e kadar geçen zaman içinde insan tarihinin bütün bilinenleri; bazen bir aşkın gelişmesinde, bazen bir savaşın hızlı akışında devlerin, canavarların, ölüp dirilmelerin esrarlı havasıyla sarıp sarmalar.

Dört ana bölümde dört devir, Şehnameyi bütünlemektedir. Pişdadiler devrinin destanlaştırılan kahramanları Hintlilerle İranlıların ortak destan devirlerinin kahramanlarıdır. Daha çok Hint efsanelerinin kahramanlarını hatırlatırlar. İlk yaratılanlardan biri azman bir dev olan Keyumert’tir. Gökler ve yerler bu devin bedeninden oluşmuştur. Bu devrin öteki kahramanları: Eski Saka (İskit) destanlarından alınmış olan Huşeng ve Tahmurasp ile birlikte Cemşid, canavarları öldüren Feridun, zalim Dahhak ve Dahhak’a karşı ayaklanışın başı Demirci Kava (Gave) gibi insanlaştırılmış efsane kahramanlardır. Yine canavarları öldüren bir kahraman da Kereşaşpa’dır. Ne kadar ölse o kadar canlanacaktır; bir canlanışında zalim Dahhak’ı öldürecektir. Şehnamenin büyük ve pek ünlü kahramanı Zaloğlu Rüstem’in ilk atası da Kereşaşpa’dır. Eşkaniler devri üzerinde pek kendini yormayan Firdevsî, Sasanileri uzun uzadıya anlatır(Sepetçioğlu, 1995).

3. 6. Chanson De Roland

Bir Fransız destanı olan “Ronald’ın Şarkısı” Turoldus tarafından yazılmıştır. Turoldus’un bir papaz olduğu bilinmekte fakat daha fazla bilgi edinilmemektedir. Destanın sonunda adı geçtiği için destanın yazarı sanılmaktadır. Belki de şarkıları toplayan, derleyen ve sıralayan kişidir.

Fransızların bu ünlü destanı 12. yüzyıldan kalma bir destandır. Dört bin mısradır. Yazımı kafiyeli mısralardan oluşmuştur. Konusunu tarihte var olduğu sanılan bir olay ve Ronald adlı bir kişiden alır. Ronald, Charlemagne ordusunda bir artçı kuvveti kumanda eden Bratagne Uç Eyaletleri kontudur. İspanya’dan dönerken Vaskonlar tarafından öldürülür. Olay 778 yılında olmuştur. Ronald, Müslümanlarla çarpışan Charlemagne’in yeğeni olarak bilinir.

Charlemagne’in yeğeniş Ronald ile danışmanı Ganelon arasında gizli bir kıskançlık vardır. Ganelon Ronald’ı çekemez, öç almak ister, Ronald’ı zor durumda bırakır. İspanya’da Zaragoza kenti sarılmıştır, kent sıkışmakta ve bunalmaktadır. Kentin Müslüman hükümdarı ile Ganelon ortaklaşa bir tuzak hazırlarlar. Müslüman hükümdar Hıristiyan olmak istediğini, bu yüzden bağışlanmasını istediğini söyler. Ronald bu habere inanmaz. Ganelon Charlemagne’i kandırır ve görüşmelere kendisinin gönderilmesini ister. Charlemagne kabul eder ve kendisine gerek kalmadığı düşüncesiyle ordusunu toplar gider. Ronald’ın buyruğunda yirmi bin kişi kalmıştır. Bunu bekleyen Müslüman hükümdar yüz bin kişilik ordusuyla Ronald’ı bastırır. Ronald’ın yirmi bin askeri direnir, gerilemez ve hepsi ölür. Kala kala on bir kişi kalmışlardır. Başka çare kalmayınca Ronald borusunu çalar, Charlemagne’den yardım ister. Boruyu duyan imparator geri döner. Fakat Ronald ölmüştür. Ganelon’un da başı kesilir(Sepetçioğlu, 1995).