• Sonuç bulunamadı

4. ZĠLE VE ÇEVRESĠNDE MANEVĠ KÜLTÜR ÖĞELERĠ

4.1. Doğa ve Evrenle Ġlgili Bilgi ve Uygulamalar

4.1.1. Halk Hekimliği

4.1.1.7. Diğer Hastalıklar

Binlerce hastalığın varlığı düĢünüldüğünde esas konudan uzaklaĢmamak adına bu bölümü diğer görülen yaygın birkaç hastalıkla toparlamak yararlı olacaktır. Katılımcılara ateĢlenme, kene ısırması, arpacık, zehirlenme, böcek ısırması, ses kısıklığı ve psikolojik hastalıklarla ilgili fikirleri sorulmuĢtur.

AteĢlenme durumunda genellikle hastanın vücut ısısını düĢürme yolunda tedavilere baĢvurulmuĢtur. Sirke ise birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da önemli bir yere sahiptir. Sağır (2012)‟a göre Zile‟de ateĢlenen kiĢinin bileğine bal sürülerek üzerine nane ekilmektedir. Böylece kiĢinin ateĢini düĢürmek amaçlanmaktadır. AteĢlenme ile ilgili katılımcı görüĢleri Ģu Ģekildedir:

Katılımcı GörüĢü

(K.1) “Ateşi yükselen kişinin alnına ıslak havlu konur” (K.2) “Duş aldırılır ve ince kıyafetler giydirilir” (K.3) “Ilık ve sirkeli suyla duş”

Son yıllarda ülkede görülen Kırım Kongo kanamalı ateĢi hastalığı ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Zile‟de de birçok kiĢinin yaĢamını yitirmesine sebep olmuĢtur. Bir tarım Ģehri olan Zile‟de özellikle yaz mevsiminde kene vakalarında artıĢ görülmektedir. “Kırım Kongo kanamalı ateĢi, kenelerle bulaĢan, ateĢ ve kanamayla seyreden ölümcül bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık etkeni hastalıkla aynı ismi taĢıyan bir virüstür. Kırım Kongo virüsü, dünyadaki en tehlikeli kene ile bulaĢan virüstür” (https://www.medicalpark.com.tr). Çiftçilikle uğraĢan kiĢiler hayvanlarla ve doğal çevreyle daha çok etkileĢim içinde oldukları için bu durum en çok onlar üzerinde kendini göstermektedir. Bu nedenle geçmiĢ yıllara göre günümüzde ve yakın geçmiĢte kene ısırması yöre halkı için daha hassas bir konu olmuĢtur. Kene ısırmasında daha çok

188

sağlık kuruluĢlarına baĢvurulmaktadır. Kene hakkında katılımcı görüĢlerine baĢvurulmuĢtur:

Katılımcı GörüĢü

(K.1) “Geçmiş yıllarda, görüle kene küçükbaş ve büyükbaş hayvanın üstündeki kenelerden ise önemsiz görülürdü. Ancak son yıllarda ölüme sebep olan kene cinsinden dolayı bu konuda bir hassasiyet ve dikkat söz konusudur. Olası bir kene tutmasında hastaneye gidilir. Vücuda zarar veren kene kahverengindedir ve dışarıdan bilinçsiz bir müdahale durumunda kafasını daha çok insan etine gömer ve zehrini yayar. Diğer taraftan eğer hayvan kenesi çok kan emerse ölür hayvanların üstünden düşer”

(K.3) “Hayvan kenesi kişiyi tuttuğunda kene oradan çıkarılır ve temiz suyla o yer yıkanır”

Gözde oluĢan bir rahatsızlık olan arpacık, göz kapaklarını tutan iltihaplı bir cilt hastalığıdır, kiĢiye son derece rahatsızlık veren ancak tedavisi kolay bir rahatsızlıktır. Arpacığın oluĢmasının temel nedeni göz kapaklarında bulunan yağ bezelerinin tıkanmasıdır (https://www.medicalpark.com.tr). Arpacık rahatsızlığı Zile‟de halk arasında “Ġtdirseği” olarak adlandırmakta ve tedavisinin arpacık çıkan yere ekmek değdirilip daha sonra bir köpeğe o ekmeğin yedirilmesiyle mümkün olduğuna inanılmaktadır. Arpacığın genellikle nazardan kaynaklandığı düĢünülür. Arpacık hakkında katılımcı görüĢlerine yer verilmiĢtir:

Katılımcı GörüĢü

(K.2) “Nazardan kaynaklandığı düşünülür. İtdirseği olarak bilinir. Bir ekmek parçası arpacığın çıktığı yere değdirilir daha sonra o ekmek parçası köpeğe yedirilir. Böylece kısa zaman sonra bu rahatsızlığın geçeceği düşünülür”

(K.12) “İtdirseğidir. İtdirseği olan kişi bir ekmeği gözüne sürer sonra köpeğe verir ve hastalık geçer”

189

AraĢtırma sahasında midede oluĢan bir zehirlenme durumunda hastaya yoğurt yedirilir. Yoğurt yöre insanı için birçok hastalıkta kurtarıcı yiyecektir. Böcek ısırması durumunda böceğin ısırdığı yere yoğurt sürülür. Ses kısıklığında ise Anadolu‟nun diğer yerlerine paralel olarak çiğ yumurta içilir. Bu rahatsızlıklarla ilgili katılımcı görüĢleri Ģu Ģekildedir:

Katılımcı GörüĢü

(K.1) “Zehirlenen kişi istifra eder bu şekilde midesi rahatlar”

“Böceğin ısırdığı yere ya yoğurt sürülür ya da soğuk bir şey konur” “Arı sokması durumunda bir bıçağın keskin yeriyle arı iğnesinin olduğu alan kaşınır. Bunda amaç iğnenin zehirli etkisinin yayılmasını engellemektir”

(K.3) Zehirlenen kişiye yoğurt yedirilir (K.5) “Zehirlenen kişiye bol bol su içirilir” (K.7) “Böceğin ısırdığı yere yoğurt sürülür

“Zile‟de havası temiz, suyu güzel olan ġeyh Ahmet ziyaret yeri akciğer hastalığı olanlara Ģifa verir (ġahin ve Karabacak, 2006, s.88).

AraĢtırma sahasında kiĢilerin yaĢadıkları psikolojik problem genellikle nazar ile bağdaĢtırılmaktadır. Psikolojik problemler her yaĢta ve her cinsiyet kiĢinin yaĢayabileceği ruhsal problemlerdir. Ananelerine bağlı olan Zile insanı kendisi ve yakın çevresinde psikolojik bir rahatsızlık fark ettiğinde türbelere gitmekte ve bu durumun sonlanması için çeĢitli ritüeller gerçekleĢtirmektedir. Bir baĢka yöntem ise ocaklara veyahut çilehanelere giderek çeĢitli uygulamalarda bulunmaktadır. Bu uygulamalardan bazıları türbeler baĢlığında da açıklanmıĢtır. Bununla birlikte yörede nazara ve kötü enerjilere karĢı kurĢun dökülmekte ve üzerlik tütsüsü yapılmaktadır. AraĢtırma sahasında uygulanan halk hekimlikleri baĢarısız olursa, genellikle sorunun hastada olduğu düĢünülür, çalıĢmaya katılanlara göre hasta çözüme cevap vermiyordur. Zira bu yöntemler yüzyıllardır kullanıldığı için sorun problem olsa olsa hastadadır. Söz konusu sahada psikolojik problemlerle ilgili katılımcı görüĢleri Ģöyledir:

190

Katılımcı GörüĢü

(K.1) “İkindi vakti uyulmaz, bu küçük ölümdür. Uyumaya meyilli kişilere “ya uyur da

uyanamazsan?” diye telkinlerde bulunulur”

“Ölmeye yakın olan kişiler Ahi Evran Türbesine götürülür. Hasta türbeden getirildikten sonra sağ kalır ya da ölür”

“Yaramaz çocuklar ve akli dengesinde problem olan çocuklar Çeltek Baba Türbesine götürürse yaramazlığı geçer ve iyileşirler. İlk olarak çocuğun yakınları çocukla birlikte gidip Çeltek‟te kurban keserler, yer içerler, gitmeye yakın çocuğu Çeltek Çilehanesinde iç kısımda bulunan odada kolona ellerinden bağlarlar. Çocuğu orada tek bırakırlar. Eğer çocuk elleri çözülüp gelirse iyileşti demektir. Çözülen çocukların Çeltek Baba tarafından çözüldüğüne inanılır”

(K.3) “Çörek otu küçük bir beze dikilir çocuğun yakınana konur böylece çocuğa kötü

şeyler ulaşamaz. Bu bir kalkan görevi görür”

“Muharrem Dede türbesinden taş alınır suya atılır korkulara iyi gelir. Bekimiş taşından alınan taş ev ev dolaştırılır korkulara iyi gelir. Bu taş Bekimiş taşından alınan suda bir gece bekletilir ve içilir. Korkulara iyi gelir”

(K.5) “Nazar değen kişinin eli kolu tutmaz böylece o kişiye nazar değdiği anlaşılır,

üzerlik tütsüsü yapılır”

(K.6) “Nazarı değebilecek kişi tehdit olarak görülür ve bu kişinin yeni elbiselerinden

bir parça kesilerek ateşte yakılır. Böylece o kişinin nazarı bir daha değmez”

(K.7) “Huysuz çocukların giydikleri bir kıyafet Huy kesen evliyasına bırakılır, sonra

çocuğa tekrar giydirilir. Böylece çocuk uslanacaktır”

(K.12) “Geçmiş yıllarda nazar değen kişiye mum dökerlerdi”

“Küçük çocuklara nazar değmemesi için mavi boncuk takılır”

“Eğer kişi türbelere gidip de iyileşirse adak adar ve kurban kestirerek kurban etini fakirlere dağıttırır”

KurĢun döktürmek yaygın inanıĢa göre nazara iyi gelmektedir. KurĢun, bir kabın içine konulan suya dökülür ve döken kiĢi oluĢan Ģekiller yorumlanmaya çalıĢılır. Daha

191

sonra hastaya iyi temennilerde bulunulur. Bu uygulama araĢtırma sahasındaki her köyde bilinmektedir.

AraĢtırma sahasında Çilehane olarak adlandırılan mekânlar bedensel ve fiziksel rahatsızlığı olan kiĢilerin getirildiği genellikle çok büyük olmayan mekânlardır. Küçük Çeltek Çilehanesi de bunlardan biridir. Küçük Çeltek Çilehanesi Zile‟nin NakkaĢ Mahallesinde yer almaktadır. Hâkim görüĢe göre Küçük Çeltek, Çeltek Köyündeki ġeyh Emirci Doğan‟ın kardeĢidir ve mezarı bu çilehanenin hemen karĢısında demir korkuluklarla çevrili küçük bir alandadır. Çilehane kilitli olarak tutulmaktadır. Anahtarı mahalledeki bir evde muhafaza edilmektedir. Çilehaneye girildiğinde uzun zamandır kimsenin ziyaret etmediği açıktır. Tek oda ve küçük bir hol bölümü bulunan alanda gelen ziyaretçiler için yatak ve örtüler konulmuĢtur. ġeyh Salsal ve ġıheylik köylerinde görülen tokmağın bir benzeri olarak burada Küçük Çeltek‟e ait olduğu düĢünülen insan eli Ģeklinde ardıçtan yapılmıĢ bir eĢya vardır. Katılımcı görüĢlerine göre, “bu el Ģeklindeki eĢya vücudun ağrıyan yerlerine sürüldüğünde hastalığın geçeceğine inanılmaktadır” (K.1). Boratav (1994) el figürünün genellikle kötü gözden korunmak için “zarar verecek kiĢilere karĢı duruyorum” gibi bir anlam ifade ettiğini vurgulamıĢtır. Ona göre el figürünün olduğu uygulamalarda “Elem tere fiĢ kem gözlere ĢiĢ ya da beĢ parmağım gözüne” sözleri kullanılarak zarar verecek kiĢiyle zarar görebilecek kiĢi arasına hayali set çekilir. El figürüyle zarar verecek tarafa bir tehdit ve korku salmak amaçlanmaktadır (Fotoğraf 96).

192

Fotoğraf 96: Küçük Çeltek DıĢarıdan ve Ġçeriden Görünümü

AraĢtırma sahasını geçmiĢ yıllarda etkileyen bir hastalık da sıtmadır. Yöre halkı bu hastalıkla mücadele için geçmiĢ yıllarda halk hekimliğine baĢvurmuĢtur. Yalım, (1938)‟a göre sıtma daha kurak ve yarı kurak iklimlerin hastalığıdır. YağıĢlı mevsimlerden sonra suların arkasında bıraktığı bataklık ve gölcükler sivrisineklerin üremesine müsait zeminler oluĢturmaktadır. Bu alanlarda bir su akıĢı bulunmaması ve balıkların sürfe yani kurtçukları yiyememesi bu alanlarda hastalık için zemin oluĢturmaktadır. Günümüzden üç yüzyıl önce Evliya Çelebi Zile‟deki sıtma hastalığından bahsetmektedir ve sıtmaya ġeyh Nusrettin Tekkesi‟nin bahçesinde yer alan dut ağacının iyi geldiğini ifade etmektedir. (Kahraman ve Yücel, 2010). Günümüzde bu dut ağacı bulunmamakta ve hastalık durumunda sağlık kuruluĢlarına gidilmektedir. Tuğluoğlu (2008)‟nun aktardığına göre 1924-1950 yılları arasında da ülke genelinde sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve halkın bu hastalığa karĢı ilkel çözümler

193

üretmesi, insanların batıl inançlar nedeniyle genç yaĢlarda hayatını kaybetmesi, yaĢasalar dahi sağlıklarında bozukluklar olduğunu belirtmiĢtir. Bununla birlikte sıtma nedeniyle doğumlar azalmıĢ, çocuk hastalıkları artmıĢ aile bireylerinde bedensel ve ruhsal gerilikler ortaya çıkarak sakatlıklar görülmüĢtür. Günümüzde sıtma rahatsızlığı geliĢen tıp bilimi sayesinde hafifletilmiĢ ve erken müdahaleyle ölüm vakalarının önüne geçilmiĢtir.

AraĢtırmaya katılan kiĢiler son yıllarda fıtık ocağı, demra ocağı, hacamat ocağı, sülük ocağı gibi yerlere gitmediklerini belirtmiĢlerdir. Bunun yerine türbelere gidilmektedir. Ancak varlığını bildikleri ocakları söylemiĢlerdir. Genellikle rahatsızlıkların tedavisinde bitkisel malzemeler (soğan, üzerlik, çitlembik ağacı, kuĢburnu, sirke vb.) ve hayvansal malzemeler (bal, yoğurt, yağ, süt vb.) kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra hastalıklarına Ģifa bulmak için türbe ve ziyaret yerlerine gidilmektedir.

Hastalar için soğanın Ģifa boyutu iç Anadolu ve Zile yöresinde de bilinmekle beraber devamlı soğan yenilmesi, aç karnına soğan yenilmesi, katıksız soğan yenilmesi pek önerilmez. Aras Vadisi Türk kültür coğrafyasında yapılmıĢ bir tespite göre;

“Ezdim dağ adamı Tovlandırar yağ adamı Kırk gün üst üste soğan yemek

Öldürer sağ adamı” denilmektedir (Kalafat, 2011, s.120).

Benzer Belgeler