• Sonuç bulunamadı

B. TEMEL UNSURLARI VE YAPISAL ÖZELLİKLERİYLE ULUS-DEVLET

4. ULUS-DEVLETİN YAPISAL ÖZELLİKLERİ

Ulus-devletin yapısal özellikleri, “ülkesel bütünlük”, “siyasi bütünlük” ve “idari bütünlük” olarak sıralanabilir. Bu özellikler, her ülkenin kendi tarihsel gelişim çizgisine, toplumsal ve ekonomik şartlarına bağlı olarak, siyasi yapılanma içinde farklı şekillerde dizayn edilebilmektedir.

583 HABERMAS, “Avrupalı Ulus-Devlet”, s. 88; ŞAHİN, s. 143. 584

DURGUN, s. 114; GÜRSES, s. 29; MEYER John W./BOLI John/THOMAS George

M./RAMIREZ Francisco O., “World Society and the Nation-State”, The American Journal of

Sociology, Vol. 103, No. 1, July 1997, s. 149; ŞAHİN, s. 143.

585 HOBSBAWM, 1780’den Günümüze, s. 117-119; ERÖZDEN, Ulus-Devlet, s. 106; ŞAHİN, s. 144.

586 ANDERSON Benedict, “Milliyetçiliği Anlamaya Giriş”, Tartışılan Sınırlar Değişen Milliyetçilik, (Der.: Mustafa Armağan), İstanbul 2001, s. 17-18.

587

SMITH Anthony D., Küreselleşme Çağında Milliyetçilik, (Çev.: Derya Kömürcü), İstanbul 2002, s. 126-127; ŞAHİN, s. 145.

a. Ülkesel Bütünlük

Ulus-devletlerde, ulus gibi, devlet egemenliğinin sınırlarını ifade eden ülkenin de bölünmezliği esastır. Yapısal bir özellik olarak ülkesel bütünlüğün ortaya çıkışı, her şeyden önce, ülke topraklarının, milliyetçiliğin tesiriyle değer yüklü bir kavram haline getirilerek adeta kutsallaştırılmış olmasına bağlanabilir588. Aynı şekilde, bu durum sınırlar açısından da belirleyici hale gelmiştir. Ulus-devlette, kutsal içerikler taşıyan vatan ve sınır kavramlarının bütünleşerek özel bir anlam ifade etmeye başladığı, “sınırların çevrelediği toprak parçasının türdeş bir bütün oluşturduğu düşüncesinin” giderek yerleştiği görülmektedir589.

Bu esasın, modelin toplumsal ve siyasal anlamda farklılıkları yok etmeyi amaçlayan, homojenleştirici yapısıyla bağlantılı olduğu görülmektedir. Başka bir deyişle, ulus-devletlerde ulusun bütünlüğü açısından da ülke bütünlüğü son derece önemlidir ve ülke sınırları içinde merkezi siyasal otoriteden ayrı ve eşit egemen birimlere sıcak bakılmaz590. Görüldüğü gibi, ülkesel bütünlük ilkesinde, milli egemenliğin ve milli kimlik temel unsurlarının güçlü bir etkisi sezilmektedir. Sonuç olarak, ulus-devletlerde ülke toprakları, kesin tanımlanmış, kutsal bir mahiyet taşıyan, sadakat öğesi vasfına sahip ve üzerinde tek bir meşru otoritenin bulunduğu bir alanı ifade etmektedir591.

b. Siyasal Bütünlük

Ulus-devletin her bakımdan birleşmiş ve bütünleşmiş bir topluluk oluşturma amacı, siyasal bütünlüğü de gerektirmektedir. Bu doğrultuda, ulus-devletler, toplumu ortak bir “siyasi kültür” etrafında bütünleştirme, bir “siyasi topluluk” haline getirme amacını da güderler. Siyasal bütünlük, ülkede tek siyasi otoritenin varlığı, siyasi erkin bir merkezde toplanmış veya bu merkezden dağıtılarak kullanılması, her yerde aynı yasaların geçerliliği ve eşitliğin olması gibi nitelikleri içerir592.

588 ŞAHİN, s. 145.

589

ERÖZDEN, Ulus-Devlet, s. 116-117; GIDDENS, The Nation-State, s. 116; ŞAHİN, s. 145-146; ŞEN

Y. Furkan, Globalleşme Sürecinde Milliyetçilik Trendleri ve Ulus-Devlet, Ankara 2004, s. 54.

590

ŞAHİN, s. 146.

591 COŞKUN, Modern Devletin Doğuşu, s. 156; PIERSON, s. 100-102; ŞAHİN, s. 146.

Siyasal bütünlük, esas olarak vatandaşlık bağı ile sağlanmaktadır. Birey, bu bağ sayesinde vatandaş sıfatıyla ulusa dahil olmakta; bireysel, sosyal ve siyasi haklardan oluşan vatandaşlık hakları ile siyasal yapılanmanın parçası haline gelmektedir593.

Bireylerin birtakım hak ve yükümlülüklere sahip olmasını kapsayan “vatandaşlık”, toplumda siyasi ve hukuki bütünlüğü sağlamakta; eşitliği ve katılımı içermesiyle de milli egemenlik ilkesine işlerlik kazandırmaktadır594.

Vatandaşlığı önemli kılan bir başka husus, ulus-devletin temel özelliklerinden olan, milli kimlik ile kültürel bütünlüğe olan katkısıdır. Vatandaşlık, bir yandan ulusa aidiyet bağı kurarken, özellikle eşitlikçi yapısıyla kültürel farklılıkları görmezden gelerek, moderniteye özgü toplumsal farklılıkları bastırmaya çalışan siyasal tutumun en önemli kaynağı haline gelmektedir595. Yine, ulusun tüm bireylerinin eşit olması, aynı hak ve yükümlülüklere sahip olmaları, milli dayanışmanın sağlanmasına da katkıda bulunan bir unsurdur.

c. İdari Bütünlük

Ulus-devletler, bir merkezi siyasal otorite etrafında teşkilatlanan idari ve siyasi birimlere sahiptirler. Milli egemenlikten kaynaklanan tek bir otoritenin varlığı ve bu otoriteden kaynaklanan türdeş, güçlü ve etkin bir idari yapılanmanın oluşturulması, önemli bir uluslaşma aracı olarak görülmektedir596.

Bu bakımdan, ülke içinde tüm halkın yetki vermesi ile oluşmuş, kontrol ve denetim imkanları yüksek, nihai otoriteye sahip tek bir hükümet yapılanması tercih edilmekte; kamu hizmetlerinin merkez ve merkezin hiyerarşisi içinde yürütülmesi önemli bir idari prensip olarak uygulanmaktadır597. Burada önemli olan, idarenin tek bir otoriteden kaynaklanıyor olmasıdır. Bu genel görünümden dolayı, tarihsel süreç içerisinde, ulus- devlet idari bütünlük yaklaşımı ile özdeşleşen bir devlet biçimi olmuştur598.

Sonuç olarak, bir siyasi örgütlenme biçimi olarak ulus-devletin, homojen bir toplum yapısına sahip olma ve ulus egemenliği üzerine kurulma gibi başlıca iki

593 ERÖZDEN, Ulus-Devlet, s. 129; SMITH Anthony D., Milli Kimlik, (Çev.: Bahadır Sina Şener), 2. Baskı, İstanbul 1999, s. 125. 594 ŞAHİN, s. 147. 595 MEYER/BOLI/THOMAS/RAMIREZ, s. 148; ŞAHİN, s. 147. 596 SANTAMARIA, s. 20-24. 597 ŞAHİN, s. 148-149.

özelliğinden bahsedilebilir. Toplumsal ve siyasi meşruiyet zemininin ulus olarak kabul edilmesi, milli egemenlik ilkesiyle milli kimlik unsurunu devletin temel taşları haline getirmekte, bir siyasi yapılanmayı ulus-devlet formuna sokan asıl öğeler olarak ön plana çıkarmaktadır599.

Tarihsel ve sosyolojik bir olgu olan ulus-devletin, insanların kendi kaderlerini milli politik mekanizma ve kurumlar çerçevesinde belirleme fikrine ve yeteneğine dayandığı; tarihsel süreçte sosyolojik bir olgu olarak merkeziyetçi özellikleri ağır basan bir siyasi düzene geçişi temsil ettiği; aynı dili konuşan, aynı soydan gelen aynı dine mensup, aynı tarihi geçmişi paylaşan ortak düşman veya düşmanları bulunan bir topluluk olarak ulusun siyasi ve toplumsal örgütlenmesi şeklinde kurumsallaştığı söylenebilir. Bu özelliklerden hareketle ulus-devleti; sınırları belirlenmiş bir toprak parçası üzerinde güç kullanma tekelini elinde bulunduran, yönetimi altındaki halkı ortak dil, kültür, mitler ve değerler yaratarak birleştirmeyi amaçlayan, siyasal ve toplumsal manada ulus üzerine tesis edilmiş bir devlet biçimi olarak tanımlamak mümkündür600.