• Sonuç bulunamadı

DAİMİ BİR ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNE DUYULAN İHTİYAÇ

İHTİYAÇ

Roma Statüsünün önsözünde yer alan ifadeler, uluslararası bir ceza mahkemesinin kuruluş amaçlarını özetlemektedir89. Roma Statüsünün önsözünde, milyonlarca çocuğun, kadının ve erkeğin, insanlığın vicdanını derinden sarsan, hayal edilemez gaddarlıkların kurbanı olduğu; bu tür ağır cürümlerin, dünyanın iyiliğini, güvenliğini ve barışını tehdit ettiği belirtilmiştir. Uluslararası toplumu bir bütün olarak ilgilendiren böyle büyük suçların cezasız kalmaması gerektiği vurgulanmıştır. Bu tür suçları işleyenlerin cezasız kalmasına son verme ve tekrar işlenmesini engelleme gibi amaçlarla daimi bir uluslararası ceza mahkemesi kurmanın önemi özetlenmiştir.

Roma Statüsünün önsözünden yola çıkarak, daimi bir uluslararası ceza mahkemesine duyulan ihtiyacın gerekçelerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

1. ULUSLARARASI BARIŞ VE ADALETİ SAĞLAMAK

Daimi bir uluslararası ceza mahkemesi kurulmasındaki temel amaç, uluslararası barış ve adaletin sağlanmasıdır. Daimi bir uluslararası ceza mahkemesinin kurulması, uluslararası toplumun barış ve düzeninin temininin gereği olarak görülmüştür. Yaşanan kanlı savaşlar ve edinilen acı tecrübeler, yapılan katliamların ve işlenen büyük suçların cezasız kalmaması gerektiğini ortaya koymuştur. Ulusal mahkemelerin bu konudaki kısmi eksiklikleri, uluslararası nitelikte daimi bir ceza mahkemesi kurulmasını gerekli kılmıştır.

Kurulacak olan bu uluslararası ceza mahkemesi ile, uluslararası toplumun bu tür ihlallere göz yummayacağı, faillerin yaptıklarından mutlaka sorumlu tutulacağı ortaya konmuş olacak90 ve potansiyel suçlular üzerinde caydırıcılık yaratılabilecektir.

Kurulması gerekli görülen bu uluslararası ceza mahkemesinin daimi nitelikte olması son derece önemlidir. Zira, ad hoc mahkemelerin kuruluşunun zaman alması, adaletin sağlanmasında geç kalınması sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu durum, delillerin karartılması, resmi belgelerin yok edilmesi, faillerin yurt dışına kaçırılması gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Her gerekli görüldüğünde yeni bir uluslararası mahkeme

89 Roma Statüsü için bkz. BOZKURT Enver/KÜTÜKÇÜ M. Akif/POYRAZ Yasin, Devletler Hukuku

Mevzuatı, Ankara 2004, s. 625-730. 90

KIRSCH Philippe, “The International Criminal Court: Current Issues and Perspectives”, Law and Contemporary Problems, Vol. 64, No. 1, s. 3-4; ÖNOK, s. 15.

kurulması, son derece uzun ve zorlu bir çalışmayı gerektirmekte ve belirli durumlarda adaletin sağlanmasını imkansız hale getirebilmektedir. Dolayısıyla, uluslararası ceza mahkemesinin daimi niteliği, her bir mahkeme kurma sürecinde uluslararası topluluğun onayını arama, altyapı hazırlama, personel ataması gibi meseleleri ortadan kaldıracak; adaletin sağlanmasını kolaylaştıracaktır.

2. BİREYSEL CEZAİ SORUMLULUĞU SAĞLAMAK

Uluslararası suçların asli failleri gerçek kişilerdir. Bu suçlar çoğu kez bir devlet görevlisinin, görevi ile ilgili faaliyetlerinden dolayı işlenmekle beraber, genellikle suç teşkil eden eylem bireysel ve kişinin yerine getirdiği devlet görevinden bağımsız bir kastın ürünü olmaktadır. Bununla birlikte, birtakım nedenlerle ulusal hukuk tarafından kovuşturmaya maruz bırakılmış bu gibi failler adeta fiili veya hukuki bir cezasızlık ayrıcalığından yararlanmıştır91. Bu nedenle, uluslararası bir suç işleyen kişinin vatandaşı olduğu devletin ulusal düzenlemelerdeki statüsü ne olursa olsun, hiçbir ayrıcalığa tabi olmadan yargılanarak, gerektiğinde işlediği filler nedeniyle cezalandırılabilmesi için bir Uluslararası Ceza Mahkemesine ihtiyaç duyulmuştur.

İnsanlık tarihi boyunca geniş çaplı katliamların sıklıkla ortaya çıkması ve bunların

sorumlularının rahat hareket edebilmelerinin temel sebebi, gerçek kişilerin cezai sorumluluğunu sağlayacak bir mekanizmanın oluşturulmamış olmasıdır. Zira, günümüze kadar kurulmuş olan Uluslararası Sürekli Adalet Divanı, Uluslararası Adalet Divanı gibi yargı organları, yalnızca devletler üzerinde yargı yetkisine sahip kılınmıştır. Dolayısıyla, insanlık için en ağır suçları planlayanlar ve işleyenler yerine devletlerin yargılanmaya çalışılması, adaletin temini için bir engel oluşturacak, gerçek suçluların cezasız kalmaları söz konusu olabilecektir. Ancak, gerçek kişilerin yargılanmasını sağlayacak uluslararası bir mekanizmanın oluşturulması, adalet idesinin gerçekleşmesine çok önemli bir katkı sağlayacak, uluslararası toplumu derinden sarsan suçların faillerinin cezasız kalmasını önleyecektir.

3. AD HOC MAHKEMELERİN SAKINCALARINI GİDERMEK

Uluslararası Ceza Mahkemesi kuruluncaya kadar, uluslararası suçları yargılayacak nitelikte daimi ve bağımsız bir uluslararası ceza mahkemesi bulunmamaktaydı. Bu tip

91 GOLDSTONE J. Richard/FRITZ Nicole, ““In the Interests of Justice” and Independent Referral: The ICC Prosecutor’s Unpresedented Powers”, Leiden Journal of International Law, Vol. 13, 2000, s. 666;

LUC Coté, “International Criminal Justice: Tightening Up The Rules Of The Games”, International

suçlar, genellikle savaş sonrasında galip devletler tarafından kurulan uluslararası askeri mahkemeler tarafından yargılanmıştır. Bununla birlikte, ulusal mahkemeler de, ulusal yasalarda yer aldığı ölçüde, uluslararası suçlardan dolayı yargı yetkisini kullanmışlardır92.

Herkesin suçun işlendiği tarihten önce kurulmuş bulunan bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı vardır. Suç olduğu iddia edilen eylemi yargılamakla yetkili mahkemenin eylemin işlendiği anda belli olması ilkesi, “tabi hakim ilkesi” olarak adlandırılmaktadır. Ad hoc mahkemeler, belirli zamanlarda belirli durumlar için kurulmuş olağanüstü mahkemelerdir. Ancak, kurulacak sürekli bir mahkeme olağan nitelikte olacak; tabi hakim ilkesi de korunmuş olacaktır93.

Ad hoc mahkemelerin yargı yetkisi zaman ve yer bakımından sınırlı olduğundan, amaca ulaşılması her zaman mümkün olamayacaktır. Yargılama yetkisine zaman bakımından sınır koyulmuş bir mahkeme, aynı yerde aynı konuda ancak kısa bir süre sonra işlenen suçlar konusunda yargılama yapamayacaktır. Bu durum, mahkemenin kararlılığı ve adalet anlayışını tartışmalara konu edecektir. Ancak mahkemenin sürekli olması, bu problemi ortadan kaldıracak, yetkisi dahilinde olmak kaydıyla, gelecekteki tüm olası suç ve suçluları yargılayabilecektir94.

Aynı zamanda, sürekli bir mahkemenin işleyişi ad hoc mahkemelere göre çok daha hızlı olacak; bu durum yargılamanın sağlıklı şekilde sona erebilmesini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Ceza mahkemelerinin suçun işlenmesinden önce kurulması, delillerin kaybolmadan veya karartılmadan zamanında toplanması ve faillerin yakalanması ve tespiti açısından da gerekli ve önemlidir95. Dolayısıyla, bir uluslararası ceza mahkemesinin kurulması söz konusu olacak ise, bunun daimi nitelikte olması daha uygun, adaletin temini için daha elverişli olacaktır.

Yukarıda da belirtildiği gibi, daha önce kurulmuş olan ad hoc mahkemelerin, uluslararası suçları yargılamada başarılı bir uluslararası sistem oluşturduğunu söylemek

92 ASLAN Muzaffer Yasin, “Uluslararası Ceza Divanı ve Türkiye’ye Etkileri”, A.Ü.H.F.D., Y. 2007, C. 56, S. 4, s. 58; BASSIOUNI M. Cherif, “Symposium: Negotiating the Treaty of Rome on the Establishment of an International Criminal Court”, Cornell International Law Journal, Vol. 32, 1999, s. 469; KÜHNE Hans Heiner, “Uluslararası Savaş Suçları ve Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi”, Ankara Barosu Hukuk Kurultayı, Ankara 2000, s. 268.

93 ÖNOK, s. 15.

94 GEMALMAZ, s. 345; TÖNGÜR, s. 15; WELLER Marc, “Undoing the Global Constitution: UN Security Council Action on the International Criminal Court”, International Affairs, Vol. 78, No. 4, October 2002, s. 693.

mümkün değildir. Yaşanan olaylar, daimi nitelikli ve tarafsız bir uluslararası ceza mahkemesi kurulmadan, uluslararası toplumu en ciddi şekilde sarsan soykırım, savaş suçları ve diğer insanlığa karşı suçların önlenmesi ve etkin bir şekilde cezalandırılmasının mümkün olmadığını kanıtlamıştır96.