• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR

4.3. Kaçak Madenciler

4.3.7. Devlet Toleransı: Bir Tampon Mekanizma Olarak Kaçak Madencilik

Özelleştirme, kentin formel işçilerinin büyük kısmının omurgasını oluşturan kamu istihdamını azaltmıştır. Redevansla maden sahalarını alan şirketler, güçlü sendika ve yasal düzenlemelerin yokluğunda güvencesiz ve kayıt dışı işçileri serbestçe kullanmakta veya enformel mikro girişimcilerle taşeron üretim ve satış sözleşmeleri yapmaktadır. Bu durum formel istihdamın azalması ve enformel istihdamdaki artışa paralel olarak ekonomik eşitsizlikte büyümeye neden olmuştur.

Devletin görevleri genel olarak, herkesin koyduğu kurallara göre yaşamasını ve vergilerini ödemesini güvenceye alarak kolektif çıkarı sağlamaktır. Teorik olarak devlet bir mıntıka içinde kendi otoritesinin tekelini savunma felsefesine sahipken, illegal enformel girişimciler bu otoriteden kaçmakta veya onu yıkmaktadır. Bu nedenle illegal enformel ekonomi ve devlet arasındaki ilişki özünde kaçınılmaz bir çatışmadır. Ancak teorik olarak çatışmalı bu ilişki, pratikte çeşitli uzlaşma formları almaktadır.

Devlet yasal düzenleyici, polis ve vergi toplama olmak üzere 3 işlevini bu sektörde gösterememektedir. İllegal enformel ekonomi de bu 3 işlevin olmadığı yerde ve zamanda gelişebilmektedir.

Polis biliyor. Herkes biliyor. Emniyet göz yumuyor çünkü uğraşamıyor. İster istemez bırakacak bu adamı. Adam diyor iş mi var, nerede çalışayım?

Hırsızlık mı yapayım?... Doğru, ben bu işi yapmayım da, gideyim hırsızlık mı yapayım? Daha mı iyi? En azından kimsenin karısına kızına veya kimseye zararım yok. Gidiyorum, çalışıyorum, alın terimle kazanıyorum. Kimsenin bir şeyini çalmıyorum. (Kaçak Madenci 9, 30 yaşında)

Kentteki çeşitli devlet kurumları, kaçak ocakların işletilmesine genel olarak göz yummaktadır. Çünkü bu ocaklar bir yandan enformel çalışmanın bir parçası olarak istihdam, gelir ve tüketim sağlamakta ve işsizlik koşullarında sosyal bir patlamanın olmasını engellemekte; diğer yandan bir kısmı özel madencilik şirketlerinin karlarını arttırmaktadır.

Bir ara bütün kaçak ocakları patlatacaklardı. Tutuklanmalar falan olacaktı.

Ama herkes ayaklandı. O zaman ne olacak, hiç kimse evine ekmek getiremeyecek. Aileler yıkılacak. O yüzden onu yapamazlar. Arada göstermelik bir iki ocağı kapatıyorlar ama hepsini yaparlarsa burada milletin açlıktan öleceğini biliyorlar. O yüzden biraz görmezden gelme, tolerans var… Hatta benim ocağa yolu bile belediye açtı. Mesela kepçeler gelip yol açıyor. Para karşılığında belediyenin kepçesiyle anlaşıyorsun, diyorsun benim yolumu aç. Çünkü kömürü çıkarıyoruz, yol yok, dağdayız. Yolu açıyor saatlik ücret karşılığında. Ya da dinamit atıp patlatıp açıyoruz. (Kaçak Ocak Sahibi 3, 49 yaşında)

Centeno ve Portes (2006: 31-32), yasa koyma ve düzenleme hedefleri yüksek ama bu hedefleri uygulama kapasitesi düşük olan devletleri “hüsrana uğramış devlet” (the frustrated state) olarak adlandırmaktadır. Bu devletler kâğıt üzerinde birçok düzenleme yapmıştır ama pratikte onları uygulamaktan acizdirler. Genişleyen kurallar ekonomik aktörleri kendi çarelerini üretmeye zorlamakta; güçsüz ve genellikle yozlaşmış devlet aygıtı bu kuralların sistematik olarak ihlal edilmesini kolaylaştırarak büyük bir enformel sektörün çıkmasına mahal vermektedir. Bu devletler, formellikle ilişkili kaynakları ve korumaları küçük bir azınlıkla sınırladığı ve nüfusun büyük kısmını istikrarsızlıkla başa çıkmakta yalnız bıraktığı için sürekli eşitsizlik üretmektedir. Devlet ancak yaptığı

193

düzenlemeleri tatbik edebilecek güce sahip olduğu zaman, eşitsizlik yaratan bu fasit döngü gerçekleşmeyecektir.

Devletin düzenleme hedeflerinin ve uygulama kapasitesinin orta ölçekte olduğu refah devletlerinde ise, otoriteler serbest pazarın yarattığı eşitsizlikleri gidermek için refah programları uyguladığı ölçüde, ihlal edilebilecek çok sayıda kural olmasına karşın büyük bir enformel ekonomi ortaya çıkmamaktadır. Bu devletlerde tüm vatandaşlar kuralların polislik faaliyetinde rol oynamakta; yasaklanmış üretim veya pazarlama formlarıyla uğraşanlar kınama/kabul görmemeyle karşılaşmakta ve muhtemelen komşuları tarafından otoritelere ihbar edilmektedir. Hüsrana uğramış devletlerde ise enformel üreticiler, tüketiciler ve devlet failleri arasında bir suç ortaklığı vardır (Centeno ve Portes, 2006: 33-34).

Zonguldak’ın kaçak madencilik sektöründe devletin özel sermaye ve kaçak ocak patronları arasındaki ekonomik aktivitelere karşı “bırakınız yapsınlar” (laissez-faire) tutumuna, pazarın kurbanları olan kaçak maden işçilerinin hayatta kalması için minimum bir tazmin sistemi eşlik etmektedir. Bu haliyle kaçak madenler üçlü bir işleve sahiptir: (1) Herhangi bir şekilde geçimini sağlayamayan nüfusun bir kısmını istihdam ederek gelir sağlamaktadır. Bu anlamda bir “tampon mekanizma”dır34 ve geçici süreyle de olsa politik istikrarsızlığı ötelemektedir. (2) Madencilik sektöründeki emek hiyerarşisinin en altında bulunan kaçak madencilerin sağladığı mallar ve hizmetler, hem TTK’da ve özel madencilik şirketlerinde çalışan madencilerin, hem de diğer kent yoksullarının tüketim maliyetlerini düşürmekte ve onların ücretlerini sübvanse etmektedir. Yani enformel

34 Mübeccel Kıray (1964/2000:19-20), demir-çelik sanayisinin kurulmasının Ereğli ve çevresindeki köylerde yaratacağı etkiyi tespit etmek üzere yaptığı Ereğli: Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası adlı araştırmasında, değişimin bunalımsız geçmesini sağlayan, toplumsal çözülmeyi engelleyen ve aslında geleneksel/modern ayrımı bağlamında her iki sosyal yapıya da ait olmayan yeni kurumları, ilişkileri, değerleri ve işlevleri “tampon mekanizma” olarak tanımlamaktadır. Benzer şekilde Coser ise çatışmada düşmanlık akımlarının yapıyı patlatmadan dışarı atılmasını sağlayan; ancak çatışmaya neden olan yapısal sorunları çözmek için tasarlanmadığından dolayı ve çatışma yoluyla değişimi sağlayacak grupların gelişmesini dolaylı olarak engellediği için yapının değişimini engelleme gibi bir bedeli de beraberinde getiren mekanizmaları “emniyet süpabı kurumları” olarak tanımlamaktadır (Polama, 1993: 101-102).

olarak daha ucuza üretilmiş kömür satın almalarına imkân vererek ücretlerin satın alma gücüne kısmen katkıda bulunmaktadır. (3) Büyük şirketlerin kendi formel olarak çalışan iş gücünün boyutunu sınırlamasına ve kaçak madencilerle alt sözleşme yaparak kayıt dışı, esnek ve güvencesiz işçilerin düşük maliyetlerinden faydalanmasına/emek yasalarının maliyetlerinden kaçınmasına imkân vermektedir. Bu üç unsur, kanuni yaptırımlara karşın devletin neden kaçak madencilik ekonomisini tolere ettiğini açıklamaktadır. Kentteki bu ekonomi aslında “düşük maliyetli bir refah sistemini” bilfiil sübvanse etmektedir. Bu nedenle devletin hüsrana uğramışlığı sadece kendi koyduğu kuralları uygulamaktaki yetersizliğinden değil, ayrıca bu kuralları ihlal eden enformel sektöre hayatta kalmak için bağımlı olmasından kaynaklanmaktadır.

Centeno ve Portes (2006: 37-38), bu türden enformel aktivitelerin modern ekonomideki aksaklıklar ve durgunluklar süresince rahatlama sağlayabileceğini; ancak ülkeyi periferik yapan koşulları pekiştirerek ekonomik azgelişmişlik ve politik geri kalmışlığın sürmesine katkıda bulunduğunu belirtmektedir. Bu tür devletler genellikle modern kapitalist gelişmenin daha fazla formel istihdam sağlama koşullarını yaratmak için gerekli kaynakları ve kamu teşviklerini sağlamakta yetersiz kalmakta ve bu durum onların otoritesini sınırlı kalmaya zorlamaktadır. Bu bozuk bir döngü şeklinde, güçlü ve etkili bir devletin gelişmesi için gerekli dönüşümlerin uygulanmasını sağlayacak vergilerin toplanmasını ve yasaların uygulanmasını da engellemektedir.