• Sonuç bulunamadı

Devlet Sırrı Kapsamında Korunmayacak Bilgiler

1.2. Devlet Sırrının Kapsamı

1.2.4. Devlet Sırrı Kapsamında Korunmayacak Bilgiler

Bir bilgi veya belgenin devlet sırrı olarak tespit edilebilmesi için gerekli olan koĢullar açıkça ortaya konulduğunda, belirtilen koĢulları taĢımayan bilgi ve belgeler devlet sırrı olarak tespit edilemeyeceğine göre, sır olarak tespit edilemeyecek bilgilerin ayrıca belirtilmesine gerek olmadığı ileri sürülebilir. Diğer yandan, devlet sırrı olarak korunamayacak bilgilere açıklık kazandırmak ve devlet sırrını tespit etme konumunda olan kiĢi ve kurullara bu faaliyetlerinde yol göstermek

92

bakımından faydalı olduğu da iddia olunabilir. Devlet sırrı olarak tespit edilemeyecek bilgilere iliĢkin yapılan düzenlemelerin hemen hepsinde, insan hakkı ihlalleri, hukuka aykırı uygulamalar, hükümetlerin yetersiz ve hatalı politikaları ile ulusal güvenlikle doğrudan ilintili olmayan bilimsel araĢtırmaların sır olarak tespit edilmemesi kabul edilmektedir. Yine, salgın hastalıklar, doğal felaketler, çevre kirliliği gibi çok sayıda kiĢinin hayatını tehdit eden olaylar ve bu olayların sonuçlarına iliĢkin bilgilerin devlet sırrı olarak korunması sakıncalıdır. (Kaymaz, 2014, s.59)

Sır kavramı incelenirken değinildiği üzere, herkes tarafından bilinen Ģeyler sırrın konusu olamaz. Bir hususun birden fazla kiĢi tarafından bilinmesi onun sır niteliğini kaybetmesine de neden olmaz. Belirli kiĢiler tarafından bilinen ve bilinen bu hususta saklama iradesi ortaya konulan Ģeyler sır konusu olabilir. Sır; baĢkalarına kapalı, alenileĢmemiĢ, gizlenmesinde yarar görülen bir alan olduğu için, artık sır vasfı kalmamıĢ, aleni hale gelen bilgilerin sır kapsamında değerlendirilmesi olanaksızdır.

Kolayca elde edilebilen bir bilginin sır olarak korunması da uygun değildir. Zamanla geliĢen teknoloji sayesinde daha önce devlet sırrı olarak korunan birçok bilgiye günümüzde kolaylıkla ulaĢılabilmektedir. Örneğin, gizli tutulan askeri tesisleri Google Earth gibi programlar sayesinde kolaylıkla çok yakından görmek ve görüntülemek mümkündür. Bu nedenle, bilinen veya kolayca bilinmesi mümkün olan bilgilerin sır olarak korunması faydasız olduğu gibi, bu tür bilgilerin sır olarak korunması devlet sırlarına olan güveni de zedeleyecektir. (Kaymaz, 2014, s.73)

Ġlgili kurum personelinin kontrolsüz bir Ģekilde içeriğini öğrenebileceği bilgi, gizlilik kaydı taĢısa bile, gizliliği kontrol edilemeyen bir bilgi olması nedeniyle, devlet sırrı olarak nitelendirilemez. Her somut olayda, gizlilik kaydı taĢısa bile, bilgi içeriklerine kurum personelinin kontrolsüz bir Ģekilde ulaĢıp ulaĢamayacağının, devlet sırrının ihlali suçunun oluĢup oluĢmadığının değerlendirilmesi ve tespiti bağlamında araĢtırılması gerekmektedir. (Özgenç, 2011, s.205)

93

Konusu suç teĢkil eden bilgiler devlet sırrı korumasından yararlanamayacaktır. 5271 sayılı CMK‟nın 47 ve 125 inci maddelerinde yer alan, “Bir suç olgusuna iliĢkin bilgi ve belgelerin devlet sırrı olarak mahkemeye karĢı gizli tutulamayacağı” Ģeklindeki düzenlemelerden, konusu suç teĢkil eden bilgi ve belgelerin devlet sırrı kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Suç teĢkil eden bir olayın devlet sırrı Ģemsiyesi altına alınarak perdelenmeye çalıĢılması, kendini hukuk düzeninin üzerinde gören kamu görevlileri için güvenli bir liman iĢlevi sağlamaktadır. Gerek taraf olunan uluslararası sözleĢmeler, gerekse ülke mevzuatı uyarınca insanlığa karĢı suç teĢkil eden fiillerin; Uluslararası Ceza Mahkemesinin kurucu antlaĢması olan Roma Statüsü‟nde bireysel sorumluluğu doğuracak; suçun iĢlenmesini kolaylaĢtırmak amacıyla yardımda bulunması, suça kıĢkırtma veya suçun iĢlenmesi için gerekli araçları temin etme dâhil olmak üzere, suçun iĢlenmesine veya iĢlenmesine teĢebbüs edilmesine yardımcı olması hallerinin; yolsuzlukların, suç teĢkil eden usulsüzlüklerin perdelenmesinin devlet sırrı koruması altına alınması mümkün değildir.

Suç teĢkil eden eylemlerin devlet sırrı koruması altına alınmaya çalıĢılmasının en bilinen örneklerinden birisi Watergate Sakandalı‟dır. Watergate skandalı 1972- 1974 Amerika BirleĢik Devletleri'nde geliĢen ve BaĢkan Richard Nixon'ın istifa etmesiyle sonuçlanan siyasi bir skandaldır. Cumhuriyetçi Nixon‟ın kadroları tarafından 1972 Seçimleri için kurulan BaĢkan‟ı Yeniden Seçtirme Komitesi (Committee for the Re-election of the President), Nixon‟ın seçim kampanyası için bağıĢ toplama iĢlevini aĢarak, Amerikan tarihinin aydınlatılabilmiĢ en büyük yolsuzluk skandalına imza attı. Watergate, Washington D.C.'de bulunan bir otel ve iĢ merkezinin adıdır. Skandal bu binada ortaya çıktığı için Watergate Skandalı adıyla anılır. 17 Haziran 1972 günü beĢ hırsız Watergate iĢ merkezindeki bir büroya girerken polis tarafından yakalanarak tutuklanır. Hırsız zannedilen beĢ kiĢinin asıl amacı, Demokratik Parti‟ye bağlı komitenin gizli bilgilerini elde etmek ve ofise dinleme cihazı yerleĢtirerek konuĢmalardan haberdar olmaktı. SoruĢturmanın derinlik kazanmasıyla ve medyanın olaya dâhil olmasıyla birlikte, bu beĢ kiĢinin Cumhuriyetçi Parti‟yle alâkaları yavaĢ yavaĢ ortaya çıkmıĢ; harcamaları BaĢkan‟ı Yeniden Seçtirme Komitesi tarafından finanse edilmiĢti. Nixon Hükumeti ilk planda bu iddiaları reddetti. Ġddiaları reddedilemeyecek noktaya taĢıyan ise, medyanın

94

gücüydü. Bu süreçte Washington Post yazarları Carl Bernstein ve Bob Woodward gazeteciler öne çıktı. BaĢlangıçta Cumhuriyetçi Parti ve BaĢkan Nixon karĢıtı propaganda yapmakla suçlanarak Amerikan medyasında yalnız bırakılan Washington Post ve iki gazeteci, Watergate‟in aydınlanmasıyla birlikte el üstünde tutulur hale geldi. ABD BaĢkanı Richard Nixon ve müsteĢarı Bob Haldeman, yakalanan hırsızlarla ilgili baĢlatılan soruĢturmanın kendilerine uzanmasını nasıl bertaraf edebileceklerini tartıĢıyorlardı. Haldeman, BaĢkan Nixon‟a CIA‟yi devreye sokma önerisinde bulundu. Plana göre CIA, soruĢturma konusunun, „ulusal güvenliği ilgilendiren konulara uzandığını‟ gerekçe göstererek soruĢturmayı FBI‟dan alacak ve sonra da sonuçsuz bırakacaktı. Watergate skandalının baĢlamasından 4,5 ay sonra Amerikan halkı bir kez daha sandık baĢına gitti. Ancak Nixon, adının karıĢtığı skandala rağmen sandıkta Amerikan tarihinin en büyük seçim zaferlerinden birini kazandı. Bu seçim zaferi Nixon‟un cüretini daha da artırdı. 20 Ekim 1973 tarihinde, Amerikan siyasi literatürüne „Cumartesi Gecesi Katliamı‟ olarak geçen, yargıda toplu görevden alma iĢlemini gerçekleĢtirdi. Watergate soruĢturmasını yürüten özel savcı Archibald Cox‟u görevden almasını istediği Adalet Bakanı Elliot Richardson bunu yasalara aykırı bularak reddedince Nixon istifasını istedi ve Richardson istifa etti. Nixon hemen aynı gün Bakan Yardımcısı William Ruckelshaus‟tan aynı istekte bulundu. Ancak Ruckelshaus da reddederek istifa etti. Adalet Bakanlığı‟nda savcı Cox‟u görevden alacak bir adam arayan Nixon, ancak bakanlık müĢavirlerinden Robert Bork‟a bunu yaptırabildi. Nixon‟un yargıya bu müdahalesi Kongre‟de ve Amerikan kamuoyunda kendisine yönelik büyük bir tepki dalgasına neden oldu. Üstelik soruĢturmanın tevdi edildiği yeni savcı da soruĢturmayı söndürmek yerine, tıpkı selefi savcı gibi Nixon yönetiminin tepelerine doğru geniĢletti. Nihayet 1 Mart 1974‟te mahkeme Nixon yönetiminden ilk grubun suçlu olduğuna hükmetti. Bu sırada, bir yardımcısının itirafıyla Beyaz Saray‟da Oval Ofis‟teki bütün konuĢmalara iliĢkin ses kayıtları olduğu ortaya çıktı. Soğuk SavaĢ dönemi Ģartlarında güven duygusu yok denecek kadar azalan Nixon, Beyaz Saray‟da kendisiyle yapılan bütün telefon konuĢmalarını kaydediyordu. Nixon, mahkemenin istediği Beyaz Saray ses kayıtlarını, devlet sırrı oldukları gerekçesiyle vermeyi reddetti. Devreye bu kez ABD Yüksek Mahkemesi girdi. Daha kısa süre önce Nixon tarafından Yüksek Mahkeme‟ye atanan BaĢkan William Rehnquist de dâhil 9 üye oy birliğiyle tapelerin ilgili mahkemeye verilmesine hükmetti. Tapelerde, Nixon yönetiminin, hem

95

Watergate skandalını örtbas etmek için yaptıkları konuĢmaların yanı sıra FBI, CIA ve Amerikan vergi polisi IRS‟in birçok imkânını Demokrat muhalefetin ve Ģüphelendikleri herkesin, aktivistlerin, gazetecilerin, politikacıların açıklarını aramak ve onları baskı altına almak için kullandıkları ortaya çıktı. Bazı tapeler, baĢından beri olan bitenden hiç haberi olmadığını iddia eden Nixon‟un da yalan söylediğini ortaya koydu. Ses kayıtlarında BaĢkan Nixon‟ın danıĢmanı ile konuĢurken baĢından itibaren Watergate olayından haberdar olduğu ve hatta Komite ofisine giren 5 kiĢiye en yakın bürokratlardan gelen Ģantajların parayla susturulması gerektiğini söylediği ortaya çıktı. 5 Ağustos 1974‟te Nixon‟ın sonunu getiren son en vurucu ses kaydı Beyaz Saray tarafından paylaĢıldı. “Dumanı tüten silah” (Smoking Gun) adı verilen kayıtta Nixon‟ın CIA‟i kullanarak FBI‟ın Watergate soruĢturmasını derinleĢtirmesini engelleme planları yaptığı ortaya çıktı. Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından azledileceğinin neredeyse kesin olduğunu anlayan Nixon, 9 Ağustos 1974‟te istifa etmek zorunda kaldı. Bu durum, Nixon‟u istifa etmek zorunda bırakmadı; üst düzey yöneticilerin „adaleti engelleme‟ suçuyla cezaya mahkûm olup hapse girecekleri 2 yıllık Watergate Skandalı sürecinin baĢlangıç noktası oldu. Bu olay tarihe meĢhur “Watergate Skandalı” olarak geçmiĢ ve Nixon istifa eden ilk ve tek ABD BaĢkanı olma ünvanını kazanmıĢtır. (http://watergate.info/; http://www.history.com/topics/ watergate; http://www.aksiyon.com.tr/ portreler/ nixon_ 538925; Erdem Enis Faruk, Watergate Skandalı ve Nixon‟un ÇöküĢü; http://www.gazetebilkent. com /2014/10/19/watergate-skandali-ve-nixonin-cokusu/)

Washington Post gazetesinde yayınlanan haberlerden sonra ortaya çıkan Watergate skandalından sonra “soruşturmacı gazetecilik” kavramı ortaya atılmıĢtır. SoruĢturmacı habercilik, birtakım güç odaklarının bilinmesini istemediklerini ancak bilinmesinde kamu yararı bulunan olguları sistematik bir araĢtırmayla ve belgeleriyle ortaya çıkarıp kamuya sunmayı uğraĢ edinmiĢ habercilik dalıdır. (http://www.yorumhane.org/devlet-sirri-mi-sorusturmaci-gazetecilik-ornegi-mi/ (EriĢim Tarihi: 18.08.2015

Devlet Sırrı Kanun Tasarısının Adalet Komisyonu tarafından kabul edilen ve Genel Kurul‟a sevk edilen 1 inci maddenin ikinci fıkrasında; “Birinci fıkra hükmü,

96

yorumlanamaz ve uygulanamaz.” düzenlemesi yer almaktadır. Burada idarenin

eylem ve iĢlemleri bakımından Ģeffaflığın sağlanması, gereksiz gizlilik kültürüne son verilmesi ve temel hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının güvence altına alınması amacıyla uygulamada keyfiliğin önüne geçmek amaçlanmıĢtır.

12 Haziran 2013 tarihinde Güney Afrika‟nın Tshwane Ģehrinde, yetmiĢten fazla ülkeden beĢ yüzden fazla akademisyenin katılımıyla, gerçekleĢtirilen on dört toplantı neticesinde hazırlanan “Ulusal Güvenlik Ve Bilgi Edinme Hakkına İlişkin

İlkeler” taslağı, dünyanın çeĢitli yerlerinde faaliyet gösteren on yedi organizasyon ve

beĢ akademik merkez tarafından yayınlanmıĢtır. Tshwane ilkeleri olarak da bilinen Ulusal Güvenlik Ve Bilgi Edinme Hakkına ĠliĢkin Ġlkeler‟in “ulusal güvenlik alanında bilgi edinme hakkının sınırlandırılması gereklilikleri” kenar baĢlıklı 3 üncü maddesine göre; ulusal güvenlik gerekçesiyle bilgi edinme hakkı ancak, kanunî düzenleme ile demokratik toplumda gerekli olduğu takdirde ve ulusal güvenlik çıkarlarını korumak için sınırlandırılabilir. Demokratik ülkede zorunlu olmaktan; bilginin açıklanmasının ulusal güvenlik açısından önemli, gerçek ve tanımlanabilir bir zarar tehlikesine neden olması, bilginin sır olarak korunmasının açıklanmasındaki menfaate göre daha ağır basması, oranlılık ilkesine uygun olması ve sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması anlaĢılmaktadır. (http://www.right2info.org/exceptions- to-access/national-security/global-principles)

Devlet Sırrı Kanun Tasarının Adalet Komisyonu tarafından kabul edilmeden önceki halinde, “Devlet sırrı niteliği taĢımayan diğer gizli bilgi ve belgeler” kenar baĢlıklı 4 üncü madde yer almaktaydı. Maddeye göre, devlet sırrı niteliği taĢımayıp da, açıklanması veya öğrenilmesi hâlinde ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, askerî hizmetlere, idarî soruĢturmaya ve adlî soruĢturma ve kovuĢturmaya zarar verebilecek nitelikteki veya yetkili makamlar tarafından gizlilik derecesi verilmiĢ bilgi ve belgeler, gizli bilgi ve belge olarak kabul edilmekteydi.

Tasarının kapsamında gizli belgelerle ilgili olarak ikili bir yapılanma öngörülmüĢ, bunlar, devlet sırrı niteliği taĢıyan bilgi ve belgeler ve bu niteliği taĢımayan gizli bilgi ve belgeler Ģeklinde belirtilmiĢti. Tasarının amacı göz önünde

97

bulundurulduğunda, Tasarı kapsamında yer alması gereken bilgilerin yalnız devlet sırrı niteliğine haiz bilgiler olması gerekliliği ortaya konularak, yalnız devlet sırrı niteliğine haiz bilgi, belge ve kayıtların Tasarı kapsamına yer alması amacıyla Tasarının 1 inci maddesi değiĢtirilerek kabul edilmiĢ, Devlet sırrı niteliği taĢımayan diğer gizli bilgi ve belgelere iliĢkin 4 üncü madde de yer alan düzenleme madde Alt Komisyon tarafından tasarı metninden çıkarılmıĢtır. (Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, s.19)

Tasarının ilk Ģeklinde dördüncü maddede ifade edilen, Devlet sırrı niteliği taĢımayan diğer gizli bilgi ve belgelere iliĢkin tanım ise esasen TCK 334, 335, 336, 337 ve 339. maddelerinde "Yetkili makamların kanun ve düzenleyici iĢlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler" ifadesiyle tarif edilen düzenlemenin bir tekrarı niteliğindeydi. Ancak alt komisyon aĢamasında bu hüküm metinden çıkarılmıĢ, tasarı sadece devlet sırrı niteliğindeki belgelere hasredilmiĢtir.