• Sonuç bulunamadı

Depremsellik ve Zemin Sıvılaşması

2.7. Şehri Tehdit Eden Doğal Afetler ve Etki Alanları

2.7.5. Depremsellik ve Zemin Sıvılaşması

Turhal’ın jeolojik özellikleri de şehir açısından büyük risk taşır. Bilindiği gibi bir şehrin kurulacağı alanın jeolojik şartları o şehrin geleceği için önemlidir. Bir şehir kurmak ya da mevcut bir şehri geliştirmek söz konusu olduğunda iyi bir arazi seçilmelidir. İyi zemin; masif volkanik kayaçlar, sert çimentolu tortul kayaçlar, sert kum, çakıl ve sert kil ve killi silttir (Özdeş, 1972). Bu gibi alanların taşıma kapasitesi yüksektir. Taşıma kapasitesi, yüzey ve yüzey altı maddelerin yapıların ağırlığını taşıma kabiliyeti olarak tanımlanır (Beer, 1996). Bu açıdan bakıldığında gevşek zeminli arazilerin şehirsel yayılma için uygun olamayacağı açıktır. Taban suyu seviyesinin

yüksek olduğu kalın alüvyal tabakalar ile gevşek kum ve yumuşak killi tabakalar gevşek zemin oluşturur. Bu tür alanlarda farklı yapı teknikleri (rayda temel gibi) uygulanmalıdır (Aliağaoğlu ve Uğur, 98: 2010). Jeolojik yapıyla ilgili bir başka olay depremlerdir. Depremler daha çok aktif fay hatları ve bunlara yakın alanlarda meydana gelir. Bu doğal afetin meydana getirdiği yıkıcı etki gevşek zeminli arazilerde, yer altı sularının yüzeye yakın olduğu alanlarda, killi bünyeli alanlarda artmaktadır (Özdemir, 1996). Ülkemizde depremler büyük can ve mal kaybına yol açan, şehirlerin yer değiştirmesine neden olan doğal olayların başında yer alır. Örneğin Erzincan (1939), Erbaa (1942) gibi (Aliağaoğlu ve Uğur, 98: 2010).

Araştırma alanının KAF kuşağında 1. derece deprem bölgesi içerisinde yer alması nedeniyle jeolojik özellikleri oldukça önem arz eder. Sahada meydana gelebilecek bir depremin hasar derecesini belirleyen en önemli faktörlerden biri zeminin litolojik ve mekanik yapısıdır. Bu yapıyı oluşturan özellikler bir taraftan jeolojik yapıya bir taraftan gevşek dolguların mahiyeti, kalınlığı ve nem derecesini tayin eden yer altı su seviyesinin durumundan arazinin jeomorfolojik özelliklerine, iklim ve hidrolojik şartlarına bağlıdır (Erinç vd, 1970: 18). Bu açıdan jeolojik yapı, şehir çalışmaları açısından büyük önem taşır. Depremsellik açısından riskli bir bölgede bulunan araştırma alanında da şehrin geleceği için yapılacak planlamalarda jeolojik özellikleri mutlaka dikkate alınmalıdır. Jeolojik yapının şehir planlamalarında sınırlayıcı etkileri var olup araştırma sahasında bu sınırlayıcı etkiler hemen göze çarpar.

Turhal şehri büyük oranda Kuvaterner yaşlı akarsu çökelleri üzerinde gelişmiştir. Akarsu çökeli ya da alüvyal arazi olası bir depremde hasarı büyük ölçüde artıracaktır. Bu arazilerin gevşek zeminli tabiatına sahip olması ayrıca sahanın 1. derece deprem bölgesi içerisinde yer alması binaların kat yüksekliklerini sınırlamaktadır. Dolayısıyla jeolojik yapı şehrin dikey gelişimini önemli ölçüde sekteye uğratmaktadır. Akarsu çökeli üzerinde yer alan mahalleler Mimar Sinan, Ray, Yunus Emre, Yavuz Selim, Cumhuriyet, Dere, Seyfi Demirsoy, Varvara, K. Karabekir, Müftü, Kova, Meydan, Pazar, Hamam ve Celal mahalleleri ile kısmen Güneş, Gürsel, Nurkavak, M. F. Çakmak, Fatih mahalleleridir. Görüldüğü gibi akarsu çökeli, şehrin üzerinde yer aldığı en geniş formasyonu oluşturmaktadır. Bu alanlar, pliyokuvaterner birimlerin yayılış gösterdiği sahalarla birlikte depremsellik açısından en zayıf birimlerdir. Dolayısıyla olası bir depremden en çok hasar görecek yerleşmeler bu birimler üzerindedir. Bulut (2001), şehrin üzerinde geliştiği zeminlerin emniyetli taşıma

kapasitelerinin en düşük olduğu mahalleleri Yunus Emre Mahallesi, Kazım Karabekir Mahallesi, Müftü Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi ve Pazar yolu olarak tespit etmiştir.

Şehirde yaşanacak bir depremle birlikte meydana gelebilecek önemli problemlerden bir tanesi de zemin sıvılaşmasıdır. Sıvılaşma potansiyelinin çok yüksek olduğu alanlar Kazım Karabekir Mahallesi, Müftü Mahallesi, Ray Mahallesi, Yavuz Selim Mahallesi, Fatih Mahallesi ve Pazar yolu ile çok katlı yerleşimin yoğun olduğu Cumhuriyet Caddesi, Adnan Menderes Caddesi, Hürriyet Caddesi ve çevreleri olarak belirlenmiştir. Bu alan; bölgenin en zayıf birimleri olarak değerlendirilen Pliyo- Kuvaterner yaşlı alüvyon yelpazesi, akarsu kanalı ve taşkın ovası, bataklık çökelleri üzerine kurulmuştur. Sıvılaşma potansiyelinin olmadığı alanlar dağ eteklerine karşılık gelen Turhal kuzeybatısı ve batısında bulunan Kayacık Mahallesi, Gökdere Mahallesi ve civarlarıdır (Bulut, 2001: 25).

Jeolojik yapının Turhal şehri için neden olduğu tüm olumsuzluklara rağmen şehrin gelişimine sunduğu katkılar da önemlidir. Türkiye’de 1. derece deprem bölgesi içerisinde yer alan bölgelerin temel coğrafî özelliği, depremlerin neden olduğu olumsuz etkilere karşılık beşerî ve ekonomik faaliyetleri destekleyen ve gelişimini teşvik eden birçok olumlu koşulun bir arada olmasıdır. Bunun yanında topografik özellikler, iklim gibi fizikî faktörlerin, insan potansiyeli, pazara yakınlık vb. beşeri ve ekonomik özelliklerin sağladığı avantajlar nedeniyle söz konusu alanlarda sanayi faaliyetleri ve hizmet sektörü de gelişmiştir (Avcı, 2013: 259). Bu durumlar 1. derece deprem bölgesinde yer alan Turhal şehrinde de görülür. Jeolojik yapının araştırma alanına sunduğu katkıların belki de en önemlisi taşa toprağa dayalı sanayiye ham madde oluşturarak bu sanayi sektörünün gelişimini sağlamasıdır. Taşa toprağa dayalı sanayinin geliştiği yerler genellikle karasal dolgu alanlarıdır (Şahin, 2001: 26). Karasal bir dolgu alanı olan araştırma alanının büyük bir kısmı alüvyal ve kolüvyal malzemeden oluşmuştur. Yine araştırma alanında ve çevresinde yer alan kalker, jips, mermer, marn gibi birimler taşa toprağa dayalı sanayinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Yine araştırma alanında yer alan Antimuan madeninin varlığı jeolojik yapının sunduğu bir başka zenginliktir. Dolayısıyla jeolojik birimler ve jeolojik gelişim Turhal’daki sanayi açısından oldukça büyük önem taşımaktadır.

3.ŞEHRİN İDARİ BÖLÜNÜŞÜ