• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: SİLAHLANMA YARIŞI BAĞLAMINDA OSMANLI GEMİ

3.2. Silahlanma Yarışında Osmanlı ve Gemi Tedarik Süreci

3.2.3. Denizaltı Siparişi

Silah ticaretinin en cezp edici yönü, bütünüyle uluslararası bir ticaret olması ve peşin parayı ödeyen herkese her şeyin satılabilmesiydi. 19’uncu yüzyılın sonunda askerî kabiliyetleri henüz tam olarak ispat edilmemiş denizaltı gemisi de bu kabilden maharetli silah tüccarının elinde bir anda korkunç bir silaha dönüşüvermişti. Bu doğrultu da bakıldığında Nordenfelt Firması’nın inşa ettiği Nordenfelt denizaltılarının ilk olarak Yunanistan’a ardından Osmanlı Devleti’ne ve akabinde Rusya’ya satılabilmesi tesadüften öte ticari bir başarının sonucuydu.

Aslında başta Sultan II. Abdülhamid olmak üzere Osmanlı Bahriye Nezareti Erkân-ı Harbiyyesi de yeni teknoloji ürünü olan denizaltıları oldukça yakından takip etmekteydi90. Osmanlı ricalinin bu merakı, torpidonun keşfi ve hemen arkasından torpidobotun savaş sahnesinde yerini almasıyla birlikte, 1880’lerin sonuna doğru

90 Denizaltı gemilerine ait yabancı dildeki eserler Bahriye Nezareti tarafından Osmanlıcaya çevirtilerek Erkan-ı Harbiye-i Bahriye zabitanına risale şeklinde verilmekteydi. Bkz. (DMA, ŞB. 330/41A).

146

denizaltılara atfedilen önemin uluslararası düzeyde de artış göstermesiyle oldukça paralel bir seyir izlemekteydi (Mercan, 2012: 40).

1880’lerin şartlarında çağın en gelişkin denizaltısı, William Garrett’in tasarladığı ve İsveçli asıllı silah üreticisi Thorsten Nordenfelt tarafından inşa edilen Nordenfelt Sınıfı’ydı. Tahrik sistemi buhar gücüne dayalı olan Nordenfeltler, o zamanlarda isim yapmış olan Whitehead torpidosunu atabilecek kabiliyetteki ilk denizaltıydı. 1885 yılında dünyada oldukça ilgiyle karşılanan yeni icat Nordenfelt denizaltısının ilk modelinin, (Nordenfelt-I) ticari alanda tanıtımı ve satılması maksadıyla İsveç Landskrona’da Osmanlı ataşenavalleri ve çeşitli ülkelerden gelen davetlilerin katılımıyla bir deneme seyri tertiplendi. Tecrübe seyri esnasında Nordenfelt-I denizaltısı, izleyenler üzerinde istenilen etkiyi bırakamamışsa da Yunan Bahriyesi’ne bu denizaltıyı 9.000 sterline satmakta en büyük pay, tartışmasız Nordenfelt Firması’nın kurnaz satış mümessili olan ve daha sonra “Avrupa’nın Gizemli Adamı” olarak tanınacak Sir Basil Zaharoff’a (1849-1936) aitti (Mercan, 2012: 32).

Gerçekte Basil Zaharoff 1849 Muğla doğumlu ve Rum kökenli bir Osmanlı Devleti tebaasıydı. Dönemin silah ticaretinin en önemli figürlerinden biri olan Basil Zaharoff, Nordenfelt Şirketi’nin mümessilliğini yaparak Nordenfelt denizaltılarının Yunanistan, Osmanlı Devleti ve Rusya’ya satılmasında kilit rol üstelenmişti (Lewinsohn, 1991: 45). Basil Zaharoff, önce itibar arayışı içerisinde olan Yunanistan’a Nordenfelt-I denizaltısını satmayı başarmıştı. Sonra, Yunanistan’ın bölgedeki rakibi olan Osmanlı Devleti’ni de bu yeni icat denizaltının yaratacağı tehdit konusunda ikna ederek iki Nordenfelt denizaltısının sipariş edilmesini sağlamıştı. Osmanlı’nın kıyılarının müdafaası konusuna takıntı derecesinde önem veren Sultan II. Abdülhamid, tüm bu gelişmeler karşısında ciddi bir endişeye kapılmıştı. Sultan’ın bu şüphesini ticari bir zafere dönüştüren Zaharoff, kimi yazarların dile getirdiği üzere “cimriliğiyle nam salmış

Sultan II. Abdülhamid’den parasını almayı başaran bir tüccar” dı (Theolin, 2001: 108).

Esasen Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında yaşamakta olan siyasi huzursuzluk ve müstakbel bir harbin patlak verebileceği ihtimalini her daim göz önünde tutmaktaydı. Bunun dışında her an payitahta karşı beklenen yakın Rus tehdidi de hesaba katılması gereken bir diğer sorundu. Böyle söylentilerin kol gezdiği bir dönemde, Rus İmparatorluk Bahriyesi’nin 50 adet ufak çaplı denizaltı sipariş etmesinin Sultan II. Abdülhamid’i derin bir güvenlik kaygısına yönelttiğini ve buna bağlı olarak

147

ivedi bir şekilde Nordenfelt Firması’na Yunanistan’ın sahip olduğu denizaltıdan daha geliştirilmiş modelini sipariş ettiğini ortaya atmak çok da yanlış sayılmazdı (Compton-Hall, 2003: 69).

Bir yanıyla Yunan Bahriyesi de Nordenfelt-I denizaltısından arzu ettiği faydayı hiçbir şekilde sağlayamadı. Bilhassa sualtı süratinin düşük olması, akıntılı sularda denizaltının göstereceği performansı şüpheli hâle getirmiş ve daha da önemlisi sualtında seyreden geminin yatay olarak sabit tutulamaması da - sarnıçlardaki muvazene/denge bozukluğu - denizaltının dalış durumda girişeceği taarruzu oldukça zorlaştırmıştı. Ancak denizaltı özellikle Jeune École doktrinini savunanlar üzerinde dikkate değer bir etki ortaya koymuştu. Bu etki Sultan II. Abdülhamid ve danışmanlarını da bir hayli etkilemiş olsa gerek ki İngiltere Sefareti’nde görevli iki ataşenaval Mehmed ve Cemil efendilerin Yunanlılar tarafın satın alınan Nordenfelt-I denizaltısına ilişkin abartılı değerlendirmelerinin bulunduğu raporu Torpido Komisyon’unda önemli ölçüde yer bulabilmişti.

“(….) zikr olunan vapurun sûret-i muhtelife üzere icrâ-yı manevra edebilecek sefâin sevâhil muhâfazasınca pek değerli olacağı ve alel-husûs düşman gemilerinin boğaz ve sâir limanları abluka etmelerini men eyleyeceği ve düşman limanlarında mevzû torpidolarla sefâin tahrîb edebileceğinden (….) mezkûr torpido ve vapurun görünmeksizin sath-ı bahirde sefâin-i a'dâya takarrübü ve yâhud murâd olunan umka değin ka'r-ı deryâya inerek düşmanın haberi olmadığı hâlde gemisi altından geçebileceği ve düşman sefâinine hîn-i takarrübünde torpido ile sûret-i muhtelife üzere icrâ-yı manevra olunacağı anlaşılmış olmağla” (DMA, MKT. 420/78).

Sonunda, Yunanistan’ın denizaltı gemisine sahip olması haberinin ardından Nordenfelt Şirketi ile her birinin değeri 11.000 sterlin olarak iki adet denizaltı 1886 yılında sipariş edilmişti. Sultan II. Abdülhamid’in irade-i seniyyesi ile Hazine-i Hassa’dan ödenmek üzere sipariş edilen denizaltıların iki buçuk ay gibi kısa sürede bitirilmesi, parçalar hâlinde vapura yüklenerek montajının Haliç’te, Taşkızak Tersanesi’nde yapılması kararlaştırılmıştı91.

91 Nordenfelt denizaltılarının İstanbul’a gelişi, Tersane-i Amire’de montajı ve seyir tecrübeleriyle ilgili teferruatlı bilgi için bkz. (Mercan, 2012: 43-58).

148

Denizaltı gemilerinin sipariş sürecinde bahriye yetkilileriyle Nordenfelt Firması arasında müzakerelere aracılık eden, İsveç ve Norveç Sefiri Mösyö Arenof’tu. Bu müzakereler sonucunda, Nordenfelt adına Osmanlı Bankası Direktörü Morgan Hugh Foster ve Osmanlı Bahriyesi arasında 23 Ocak 1886 günü bir kontrat imzalandı. Bu kontrata ilişkin 30 Kasım 1886 (3 Rebiyülevvel 1304) tarihli, Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa, Hazine Nazırı Agob ve Bahriye Mirlivası İsmail Hakkı Bey tarafından mühürlenen belgede, denizaltıların teslimine yönelik şu esaslar belirtilmişti:

“11 Kânunisâni sene 301 târihli konturatoda mezkûr istimbotların inşâsı ve bunlara mahsûs endaht boruları ve kâffe-i edavâtiyle beraber tertîb ve techîzi târih-i kontratodan î‘tibâren nihâyet iki buçuk ay müddet zarfında ikmâl edilerek on gün zarfında vapura tahmîl ve Dersa‘âdet’e müteveccihen hareket etdirilmesi ve Dersa‘âdet’e vürûdunda lüzûmu olan ‘amele cihet-i bahriyyeden meccânen verilerek bunların mumâileyh tarafından ta‘yîn olunan mühendisler vasıtasiyle ve bir müddet-i kalîle zarfında kurulup denize indirilmesi münderiç ve meşrût bulunmuşdur. İşbu istimbotların Dersa‘âdet’e vürûdile Tersâne-i ‘Âmire’ye çıkdığında mümâileyh Mösyö Nordenfeld tarafından gönderilen mühendise cihet-i bahriyeden teshîlât-ı tamme irâe ve icâb eden ‘amele dahi i‘tâ olunarak işin teehhürüne bir gûnâ sebebiyet verilmediği muhakkak ve mühendis-i mumâileyh tarafından dahi musaddak bulunmuştur” (BOA, Y. PRK. ASK. 36/75).

İngiltere’nin G. F. G. Des Vignes Firması’nın Cherstey’deki tezgâhlarında kızağa konan ve Sultan tarafından Abdülhamid (Nordenfelt-II) ve Abdülmecid (Nordenfelt-III) adı verilen denizaltılar, Yunanistan’ın sahip olduğu Nordenfelt-I’ e göre daha büyük ve daha fazla torpido alabilmekteydi. Osmanlı Bahriyesi’ne alınan denizaltılar; 31 metre boyundaydı, deplasmanı 160 tondu ve 250 beygir gücünde iki silindirli makineye sahipti. Denizaltılar, dalışı esnasında tepe bacasını kapayarak kazanda kalan buhar tazyikiyle hareket etmekteydi. Mürettebatı, bir güverte subayı, üç makine subayı ve bir ateşçi er olmak üzere toplam beş kişiydi. Nordenfelt Sınıfı denizaltıların sualtındaki seyir menzili 12 milden az olduğundan, daha ziyade su üstünde taarruz yapabilecek şekilde tasarlanmıştı (Metel, 1960: 8-9).