• Sonuç bulunamadı

DENETĠMLĠ SERBESTLĠĞĠN DOĞUġU ve TARĠHĠ ARKA PLANI

Denetimli serbestlik sisteminin tarihçesi, hürriyeti bağlayıcı cezaların ortaya çıkıĢı ve yaygın olarak uygulanmaya baĢlaması ile yakından iliĢkilidir.

Ortaçağda, günümüz anlamında ceza infaz kurumları bulunmamakta idi. O dönemde hücreler her Ģeyden önce bir tür mahkeme bekleme odasıydı, birini teminat almak için, ardından öldürmek için veya baĢka bir tarzda cezalandırmak için veya serbest kalabilmek için fidye ödesin diye kapatıyorlardı. O dönemde hücre, bir geçiĢ yeri idi.

Hapis cezasının kendi baĢına bir ceza olacağı düĢüncesi ortaçağa tamamen yabancıydı ve bu türden uygulamalar yoktu.17 Fransız filozof Michel Foucault, bu durumu Ģu Ģekilde örneklemektedir:

“Cezalandırma olarak hapishane on dokuzuncu yüzyıl baĢının keĢfidir. On dokuzuncu yüzyılın ilk ceza yasası uzmanlarının metinlerine bakarsanız hapishaneler üzerine bölümlerine her zaman Ģöyle diyerek baĢladıklarını görürsünüz: „Hapishane geçen yüzyılda bilinmeyen bir cezadır.‟

Ve ilk uluslararası cezaevi kongrelerinden 1847 yılında Brüksel‟de toplanan

15 NURSAL-ATAÇ, s. 34.

16 LATESSA, E. J.; SMITH, P., Corrections In The Community, Anderson Publishing, 2011, s. 6.

17 FOUCAULT, Michel, Büyük Kapatılma, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2011, s. 105.

7

kongrede baĢkan Ģöyle diyordu: „Ben çok yaĢlıyım, fakat insanların hapishaneyle cezalandırılmadıkları, ama Avrupa‟nın çeĢitli iĢkencehanelerle, suçluların boyunlarına halka geçirilip insanlara seyrettirildiği yerlerle, giyotinlerle dolu olduğu, bir kulağını, iki parmağını veya bir gözünü kaybetmiĢ sakat insanların ortalıkta görüldüğü dönemleri hala hatırlıyorum. Mahkûmlar böyleydi. ġimdi bütün bunlar hapishanenin tekdüze duvarları ardına kapatıldı.‟”18

16‟ncı yy. sonlarında korkutma düĢüncesi yerine suçlunun yeniden sosyalleĢtirilmesi ve iyileĢtirilmesi ceza hukuku alanında öne çıkan amaçlar olmuĢtur. Bu dönemde suçluların devlet tarafından eğitilerek iyileĢtirilmeleri amacıyla beden üzerinde uygulanan cezalar yerine özgürlüğü kısıtlayıcı cezaların yerine getirileceği yapılar inĢa edilmiĢtir. Günümüz anlayıĢına uygun ilk hapishane Hollanda‟da (Amsterdam) 1595 yılında erkekler, 1597 yılında ise kadınlar için yapılmıĢtır. Buralarda tutulan suçluların çalıĢtırılarak iyileĢtirilmeleri ve eğitimleri hedeflenmiĢtir. 17‟nci yy. baĢından itibaren Avrupa ülkelerinde özgürlüğü kısıtlayıcı cezalar, savaĢlar sonucunda artan serseri ve dilencilere karĢı etkili bir araç olarak görülmüĢtür. Toplumun güvenliğini sağlamak amacıyla suç iĢleyenler ve serseriler ile birlikte akıl hastaları da hapishanelere kapatılmıĢtır.19 Bu dönemde hiç ayırım yapılmadan yaĢlılar, sakatlar, çalıĢamayan veya çalıĢmak istemeyen kimseler, eĢcinseller, akıl hastaları, müsrif babalar, hayırsız evlatlar hepsi birden aynı yere kapatılmıĢtır. Ancak 18‟inci yy. sonunda ve 19‟uncu yy. baĢlarında hapishaneye kapatılanlar arasında ayrım yapılarak akıl hastaları tımarhaneye, gençler ıslahevine ve suçlular ise hapishaneye konulmaya baĢlanılmıĢtır.20

Hapishaneler 18‟inci yy. sonuna kadar suç iĢleyenler ile birlikte serseriler, dilenciler ve akıl hastalarını muhafaza etme yeri olarak kullanılmıĢtır.

SavaĢların suçlu, serseri ve dilenci sayısını artırması ve aynı sebeple hapishanelere yeterince maddi kaynak sağlanamaması, buralarda hastalıklara ve ölümlere neden

18 FOUCAULT, (2011), s. 127.

19 DEMĠRBAġ, (2008), s. 103-105.

20 FOUCAULT, (2011), s. 106.

8

olmaya baĢlamıĢtır. Bunların yanında hapishanede bulunanların büyük bir kısmının ucuz iĢgücü olarak görülmesi de suçluların yeniden sosyalleĢtirilmesi düĢüncesinin ortadan kalkmasına ve hapishanelerde geriye doğru bir gidiĢe neden olmuĢtur.21 Henüz mahkûm olmamıĢ kiĢilerin hapsedilmesine karĢı çıkılmıĢ, pis ve mikroplu cezaevlerinde suçluların daha yargılanıp mahkûm olmadan öldükleri ifade edilmiĢtir.22

18‟inci yy.da, hukukun ve ceza adaleti sisteminin mantığa ve insan haklarına dayalı olması gerektiği savunulmuĢ, adil, eĢit ve insancıl cezaların verilmesi önerilmiĢtir. Cesare Beccaria, 1764 yılında yayınlanan “Suçlar ve Cezalar Hakkında” adlı eserinde cezaların amacının, duyarlı bir varlık olan insanı üzüp bunaltmak veya daha önce iĢlenmiĢ olan bir suçu iĢlenmemiĢcesine yadsımak, yok saymak olmadığını, aksine suç iĢleyen kiĢilerin topluma karĢı zarar vermelerini engellemek ve baĢkalarının benzer eylemde bulunmalarını önlemek olduğunu ifade etmiĢtir.23 Ceza, suça uygun ve ancak suçluyu engellemeye, suçu önlemeye yetecek kadar olmalıdır.24 Bu yüzyılda, felsefi akımların etkisiyle suçluların ıslahı fikri yaygınlık kazanmıĢtır. Bedensel cezaların yerine, hapis ve çalıĢma cezalarının konulması için araĢtırmalar yapılmaya baĢlanmıĢtır.25 Bu dönemde hukukun ve ceza adaleti sisteminin nasıl yapılanması gerektiği konusunda hümanist bir yaklaĢım sergilenmiĢ, cezayı haklı gösteren tek nedenin önleme olduğu belirtilmiĢtir: Özel ya da bireysel önleme suç iĢleyen kiĢi açısından söz konusudur. Suçta tekerrürü önler, suç iĢleyen kiĢiye suç iĢlemiĢ olduğu zaman duyduğu hazzı ortadan kaldırmaya yetecek kadar ceza verilmelidir. Genel ya da toplumsal önleme ise suç iĢleyenleri cezalandırarak olası suçlulara suç iĢlemenin bir Ģey kazandırmadığını gösterip onların suç iĢlemelerini önlemektir.26

21 DEMĠRBAġ, (2008), s. 106-107.

22 SOKULLU-AKINCI, Füsun, Kriminoloji, Beta Yayınları, Ġstanbul, 1999, s. 119.

23 BECCARIA, Cesare, Suçlar ve Cezalar Hakkında, (Çeviren: Sami SELÇUK), Ġmge Kitabevi, Ankara, 2004, s. 69-70.

24 SOKULLU-AKINCI, (1999), s. 111.

25 KURT, Mehmet, Cezaların Ġnfazı ve Ceza Ġnfaz Kurumlarının Sorunları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2007, s. 19.

26 SOKULLU-AKINCI, (1999), s. 116-117.

9

Hapishaneler kurulduğunda reform araçları olsun isteniyordu.

Özgürlükten yoksun bırakma cezasının temel hedefinin mahkûmun yola getirilmesi ve topluma yeniden kazandırılması olduğu düĢünülmüĢtür. Kapatmanın, ortamdan koparmanın, yalnızlığın, düĢünmenin, zorunlu çalıĢmanın, sürekli gözetimin, ahlâki ve dinsel teĢviklerin mahkûmları ıslah etmeye sevk edeceği hayal edilmiĢtir.27 Ancak cezaevinden çıktıktan sonra tekrar suç iĢleyip cezaevine dönme nedenlerine iliĢkin yapılan bir araĢtırmada; toplumun dıĢlamıĢ olması, çevrenin olumsuz bakıĢları, cezaevinden parasız çıkma ve yardım edecek kimsenin olmayıĢı, iĢsiz kalma, arzuladıkları bir iĢ bulamama, sabıkalı olma, cezaevi yaĢamının yarattığı alıĢkanlık, dıĢarıya ayak uyduramama, parasızlık, cezaevi dıĢındaki hayal kırıklığı, suç iĢlemeyi alıĢkanlık edinmiĢ olma gibi nedenlerin yeniden suç iĢlenmesinde etkili olduğu belirlenmiĢtir.28

Hapishanelerde mimari ve insani reformların yapılmasına rağmen, özgürlüğü kısıtlayan cezaların suçluların iyileĢtirilerek topluma kazandırılmasındaki etkisinin tartıĢmaya açık olması, daha baĢka arayıĢlara gidilmesine yol açmıĢtır. Ceza hukukunda ıslah ve topluma kazandırma anlayıĢının ön plâna çıkması ile cezanın özel önleme niteliğinin kabul edilmeye baĢlanması, suç iĢleyenlerin kapatılmadan da denetlenebilecekleri ve cezalarının infaz edilebileceği fikrini doğurmuĢtur. Denetimli serbestliğe iliĢkin ilk uygulama örnekleri de ceza hukukunun ve kanunlarının sertliğini gidermeye yönelik, cezaların bireyselleĢtirilmesi yolundaki adımlardı.

Denetimli serbestlik sisteminin kökenleri Anglo-Amerikan hukukunun tarihi geliĢiminde karĢımıza çıkmakta olup, sistem zaman içinde Kıta Avrupası‟na yayılmıĢ, farklı uygulama usulleri ile kapsamı geniĢlemiĢtir.29

Kelimenin tam anlamıyla kanıtlamak ya da test etmek demek olan denetimli serbestlik, 19‟uncu yy.da yeni bir ceza tedbirini tanımlamak için kullanıldığında en belirli tanımına kavuĢtu. Suçlular, cezalandırılmak yerine denetimli serbestliğe yerleĢtirilip, iyi davranmalarını taahhüt ettikleri takdirde teste

27 FOUCAULT, (2011), s. 124.

28 KIZMAZ, Zahir, Cezaevi Müdavimleri-Ġnatçı Suçlular, Orion Yayınevi, Ankara, 2006, s. 310.

29 NURSAL-ATAÇ, s. 34.

10

tabi tutulacaklar ve iyi ve üretken bir hayat sürebileceklerini göstermek için onlara bir Ģans verilecekti. Tavsiyede bulunacak, yardımcı olacak ve arkadaĢlık edecek denetimli serbestlik görevlisinin denetimindeki suçlular, denetimli serbestlik kararının koĢullarını göz ardı ederlerse, tekrar mahkemeye çıkıp cezalandırılma ihtimaliyle karĢılaĢır. Denetimli serbestliğin gücü, “cezanın koĢullu olarak ertelenmesi ile kiĢisel bakım ve mahkemenin sosyal hizmetler memurunun denetimine” dayanmaktadır. Farklı zamanlarda ve yerlerde bu iki bileĢenlere farklı derecelerde önem verilmiĢtir. Anglo-Amerikan geleneğinde denetimli serbestliğin tanımlayıcı karakteristiği, suçluların toplum içinde denetimi olmuĢtur ve özellikle ortak hukuk geleneği yerine medeni hukuk geleneği olan diğer ülkelerde, cezanın koĢullu olarak ertelenmesine vurgu yapılmıĢtır.30

Bütün Avrupa‟da 20‟nci yy. baĢlarında ceza hukukundaki modern hareketlenme, toplumun suçlulara bakıĢ açısı üzerinde devrimci etkisini göstermeye baĢlamıĢtır. Ceza hukuku, ortaçağın aksine, suçlu davranıĢa değil suçluya yönelmiĢ, suçlunun iyileĢtirilmesi ve toplumla yeniden bütünleĢmesi amacıyla önleyici tedbirlere önem vermeye baĢlamıĢtır. Denetimli serbestliğin etki alanının yıllar içinde değiĢim ve geliĢim göstermesinin nedeni, toplumdaki sosyal değiĢiklikler olmuĢtur.31