• Sonuç bulunamadı

1.3.2 DENEME VE İNCELEME YAZARLIĞ

Selim İleri, 1960’lı yılların sonlarından itibaren, edebiyat dergilerinde deneme-inceleme- eleştiri türlerini hatırlatan, öznel özellikler taşıyan yazılar yazmaya başlar. Yeni Ufuklar,

Yeni Dergi, Papirüs gibi organlarda yazıları yayınlanırken, zamanla Politika, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde de yazı serüvenini sürdürür. Kitaplara girmemiş yüzlerce

125 A. D. Yıldız, “Selim İleri Romancılığına Genel Bir Bakış”, s.18. 126 Ö. Şişman, “Mavi Kanatlarınla’dan Ayrılığın İlk Yazına…”, s.1 vd. 127 R. Bilhan, Selim İleri Hayatı ve Romanları, s.256.

yazısının olduğunu söyleyen İleri,128 halen “Yazı Odası” başlığını taşıyan köşesinde,

Cumhuriyet gazetesinde haftalık yazılar yazmaktadır.

İleri’nin kitaplara girmeyip gazetelerde ve dergilerde kalmış yüzlerce yazısının olmasına rağmen, ilki 1982 tarihli, sonuncusu 2003 tarihli olmak üzere sekiz (8) adet deneme kitabı bulunmaktadır.

İleri’nin denemelerindeki temel mantalite, toplumun, sanat dünyasının, değerini bilmediği eser ya da sanatçıları hatırlatmak, unutulmuş, kaybedilmiş değerleri yeniden insanların gündemine taşımaktır. Yiten güzellikleri hatırlatmaktır. İleri; dünyanın, ülkenin, toplumun değişiminden rahatsızdır. Çünkü bu değişimi bir çözülme, bir çürüme olarak görür. İleri, “eski”yi canlandırmak, unutturmamak telaşındadır.

Selim İleri’nin denemelerinde işlenen başlıca konuları şöyle sıralayabiliriz:

a. Modern Türk edebiyatının klasik yazar ya da şairlerine, Namık Kemal’e, Halit Ziya’ya, Mehmet Rauf’a, Halide Edip’e, Reşat Nuri’ye, Yakup Kadri’ye, Ahmet Mithat’a, Hüseyin Rahmi’ye, Ahmet Haşim’e, Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Abdülhak Şinasi’ye ve benzeri şahsiyetlere dair yazılar… Bu yazılarda, daha çok, yeni nesillerin bu değerli yazarları okumayışları, bu önemli edebi şahsiyetlerin eserlerinin öneminin bilinmeyişi ya da hepten unutulmuş olması, bu yazarların eserlerinin derin duyarlıklara sahip oluşu gibi konulara işaret edilmektedir.

b. Çağdaşı olduğu edebiyatçılara, Sevim Burak’a, Füruzan’a, Oğuz Atay’a, Behçet Necatigil’e, Oktay Rıfat’a, Melih Cevdet’e, Fikret Ürgüp’e, Selçuk Baran’a ve daha pek çok edebiyatçının eserlerine yönelik yazılar… Bu yazılarda, daha çok incelemeci, çözümlemeci bir tavırla, yazarların eserleri irdelenir. İleri’nin denemeci tavrının burada eleştiri türüne yaklaştığı görülür.

c. Türk edebiyatı içerisinde yer alamayacak, daha çok popüler Türk romanı çerçevesinde düşünülebilecek yazarların, Güzide Sabri’nin, Muazzez Tahsin Berkant’ın, Kerime Nadir’in, Ethem İzzet Benice’nin, Mebrure Sami’nin, Şükûfe Nihal’in, Burhan Cahit’in,

Mahmut Yesari’nin, Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun, Oğuz Özdeş’in, ve gene bu bağlamda ele alınabilecek Kemalettin Tuğcu’nun eserlerindeki derin duyarlıklara, inceliklere vurgu yapan yazılar…

d. Dünya edebiyatçılarından; Virginia Woolf’tan, Dostoyevski’den, Tolstoy’dan, Çehov’dan, Bachmann’dan, bu yazarların kendi üzerindeki etkisinden, eserlerinin öneminden ve değerinden söz açan yazılar…

e. Sinema, tiyatro, müzik, resim gibi sanat dallarının önemli isimlerini; Afife Jale’yi, Cahide Sonku’yu, Belgin Doruk’u, Safiye Ayla’yı, Mihri Müşfik’i ve bu çerçevede düşünülebilecek sanatçıları anlatan, onların hayatlarından, başarılarından söz açan yazılar… f. İstanbul’dan, İstanbul’un kaybolan güzelliklerinden, öykülerinde anlattığı eski İstanbul’un masalsı semtlerinden bahseden yazılar…

g. Doğrudan doğruya kendinden, hayatından, anılarından, yazarlığından, eserlerinden bahseden yazılar…

Bu tasniften sonra şu hususa da değinmekte yarar vardır: Selim İleri’nin, denemelerinde, kavramsal, teorik bir bakıştan uzak durduğu görülür. Yapmaya çalıştığı, daha çok bir okuyucu bakışını, çözümlemeci bir tavırla yansıtmaktır.

İleri, zaman zaman, yazdığı denemelerden pişmanlık duymuş, bu sebeple haksız yere kimi yazarları huzursuz ettiğini üzülerek belirtmiştir.129

İleri, denemelerinde de, öykücülüğünün genel yönelimlerinden uzakta durmaz: Yiten değerleri anlatma ve her vesileyle kendi hayatından ve eserlerinden bahsetme eğilimleri denemelerinde de sürecektir.

İleri inceleme kitapları da yayınlamıştır. Kamelyasız Kadınlar’da Namık Kemal’in Âkif

Bey’i ve Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt’ini merkez alarak bu yazarların ve çağdaşlarının

kimi eserleri üzerinde durur. Aşk-ı Memnu Ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri’nde ise, odak noktası Halit Ziya’dır ve onun Aşk-ı Memnu’sudur.

Bu kitaplarda, yazarın, Modern Türk edebiyatının başlangıç dönemlerine giderek, bu dönemlerin eserlerini ve yazarlarını, öznel bir değerlendirmeye tabi tuttuğu görülür. Adı geçen yazarların eserlerine, daha çok bireyin özgürlüğü, toplumun ve toplumsal ahlâkın, bireyin özgürlüklerini kısıtlayıcı tarafları, yazarların ve toplumun “kadın”a yaklaşım biçimleri açısından yaklaşılır. Bunlar, İleri’nin temel hassasiyetleridir. Eserlerini ele aldığı sanatçıların üzerinde devletin, toplumun, “töre”nin etkilerini önemser. Bu unsurların, yazarların ortaya koydukları metinlere nasıl tesir ettikleri üzerinde durur. İnceleme kitaplarında İleri’nin çözümlemeci bir tavrı vardır.

Çağdaşlık Sorunları adlı inceleme kitabında, yazar, Ömer Seyfettin, Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Peyami Safa, Cevat Şakir, Sait Faik, Ahmet Hamdi, Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Oktay Rıfat ve Attila İlhan’ın eserlerini inceler. İleri, diğer inceleme kitaplarını yeniden yayınladığı halde, bu kitabını bir daha bastırmaz ve bu kitaptaki düşüncelerinden dolayı utanç duyduğunu söyler.130 Selim İleri, özellikle Ömer Seyfettin gibi, Peyami Safa gibi yazarları, Çağdaşlık Sorunları’nda “gerici” diyerek eleştirmiştir. “Ömer Seyfettin çağının, toplumunun sorunlarına yaklaşamamış, kişisel görüşleri yanlış, tutumu gerici bir hikâyecidir. (…) Tam anlamıyla bir bilgisizlik örneğidir onun yapıtı.”131 İleri, 1978’de yayınladığı Çağdaşlık Sorunları için, 2004’te şunları söyleyecektir:

“Bir pişmanlık kitabı benim için. Kendimi olmuş bitmiş bir devrimci, bir Marksist gibi görmüşüm, hatta neredeyse Stalinist diyeceğim. Gerçi ömrümün hiçbir döneminde Stalinist olmadım, ama o kadar haince yaklaşmışım ki… Şükran Kurdakul’un bir eleştirisini hatırlıyorum ve doğruydu: ‘Ömer Seyfettin’i dışarıdan, sanki o bugün yazmış gibi değerlendiremezsin ki. O bir çağa hitap ediyordu ve o çağda imparatorluk çöküyordu, sorunluydu onun milliyetçiliği.’ Dedi ve ekledi: ‘Eğer bu çağda da Bulgaristan girse buraya ve aynı katliam olsa, aynı tepkiyi verebilecek olanlar yazardı yine.’ …Bugün birebir ben de böyle

130 S. İleri, Anılar; ıssız ve yağmurlu, s.170. 131 S. İleri, Çağdaşlık Sorunları, s.44.

düşünüyorum. Sevdiğim yazarları bile; Tanpınar gibi, dünya görüşümüz uyuşmaz ama Peyami Safa gibi, Halide Edip Adıvar gibi isimleri yerin dibine batırmak için elimden geleni yapmışım.”132

Kırık İnceliklerin Şairi : Behçet Necatigil’de, İleri, Necatigil’in ilk şiirinden başlayarak son şiirlerine kadar kronolojik bir sırayla, şairin şiirlerini değerlendirir; çözümlemeye, yorumlamaya çalışır. Nispeten daha nesnel bir “ses” yakalamak isteğindedir.

“…bir edebiyat ancak kendi geleneği ile var olabilir. Kendi geleneği olmayan, bu geleneğe dönüp bakmayan onun çizgisinde gitmeyen bir edebiyat kendini devamlı aramak zorunda kalır.”133 diyen İleri’nin; incelemelerinde, denemelerinde, anılarında, öykü ve romanlarında, oyunlarında; bakışlarını “geçmiş”e çevirmesi, geçmiş insanları, geçmiş edebiyatçıları, sanatçıları bir anlamda bugüne taşıması manidardır. İnceleme kitaplarına bu açıdan bakmak gerekir.