• Sonuç bulunamadı

2.3. Çocuk Hakları Bağlamında Sınıf Yönetimi Profilleri

2.3.3. Demokratik Sınıf ve Sınıfta Çocuk Hakları

Sınıf ortamı, öğrencilerin okul hayatlarının büyük kısmını geçirdikleri, öğrenciler ile öğretmenlerin en fazla etkileşim olanağı bulduğu ve topluluk ruhunun en çok yaşandığı alandır. Bu sebeple öğrencilerin tutum ve davranışları üzerinde önemli etkiye sahiptir. Öğrenciler, sınıf içinde demokratik becerileri ve değerleri öğrenirler ve uygulama fırsatı bulurlar. Bu nedenle sınıflar, demokratikleşme kültürünün öncelikli olarak oluşturulması gereken alanlardır.

51

Çocuk hakları konusunun öğretilmesinden çok uygulanmasına ihtiyaç vardır. Öğrencilere derste insan hakları, çocuk hakları, demokrasi gibi kavramları öğretmek eğer uygulamada göz ardı edilecekse hiçbir işe yaramayacaktır. Öğrencilerde vakitlerinin çoğunun okulda geçirdiğinden okul ve sınıf ortamının çocuk haklarına saygı gösteren ve buna uygun davranışlarda bulunan yerler olması gerekir. Çocuk hakları öğrencilere öğretilecek bir konu olmaktan ziyade öğretmenlere ya da yetişkinlere öğretilecek bir konudur. Çocukların haklarını savunabilmeleri için çocuk haklarının ne olduğunu bilen ve uygun davranan çevrelere ihtiyaç vardır. Bunun okul ve sınıf ortamında düşünürsek eğer okul yöneticileri, öğretmenler, okulda görevli kişiler çocuğu haklarının ne olduğu bilmezlerse öğrenciye haklarını ve bu hakkın getirdiği sorumluluklardan bihaber olacaklardır.

Çocuk hakları eğitiminde sadece kitap, program ve müfredatla istenilen yere varılamaz. Bu yüzden başta sınıf ve okul ortamının, çocuk hakları kültürüyle çelişen davranışların gösterildiği bir ortamdan uzaklaşması ve öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci, öğrenci- yönetici, öğrenci-veli ilişkilerinin de çocuk haklarının gerekli kıldığı değerlerle uyumlu olması gerekir.

İnsan hakları (çocuk hakları) önce okulda korunmalı ve geliştirilmelidir. Okul, ilk günden itibaren güvenli, adil, eşitlikçi, barışçıl, çatışmaları çözebilen, farklılıklara saygı gösteren, dürüst ve diğer insan hakları ilkelerinin bulunduğu bir ortama sahip olduğunu göstermelidir. Okullarda bulunan yetişkinler de çocuklarda görmek istediği davranışı sergilemelidirler. Kısaca, ancak böyle bir atmosfer içinde insan hakları kavramının öğrenilmesini öğrenciler için bir anlam taşıdığı söylenebilir. Çünkü öğrenciler onlara karşı sergilenen davranışlarla, öğretilen şeyler arsında bir paralellik olduğunu göreceklerdir. Otoriter bir ortamda insan haklarını öğretmeye çalışmak öğrenciler için hiç bir anlam ifade etmeyecekti (Karaman Kepenekçi, 2003). Eğer, öğrenciler, öğretmenler, yöneticiler, aileler ve okulda çalışan diğer görevliler arasında korku temeline dayanan ilişkiler varsa, bu okulda verilecek insan hakları eğitiminin ne derece yararlı ve geçerli olabileceği tartışma konusudur (Karaman Kepenekçi, 2003).

Demokratik sınıf, demokratik iklim için gerekli olan tüm koşulların beraber yürütüldüğü sınıftır. Bu nedenle sınıf düzeyindeki demokratik eğitim ortamı, eğitim ortamındaki tüm öğeler ve süreçler göz önünde bulundurularak, bunların demokrasi ile ilişkileri kurularak ele alınmalıdır. Dewey’in çalışmaları ve demokratik okullara ilişkin literatür, sınıf düzeyindeki demokratik eğitim ortamını incelerken temel alınabilecek dört boyutun

52

varlığını ortaya koymaktadır. Bunlar, sınıftaki kararların alınma biçimini açıklayan karar alma/katılım boyutu; hedefler, içerik, öğretim yöntemleri, öğretim materyalleri, değerlendirme öğelerini içeren eğitim programı-öğretim boyutu; kişiler arası ilişkileri ve aileyle ilişkileri içeren ilişkiler boyutu; öğretmenin niteliklerini, rollerini ve sorumluluklarını içeren öğretmen boyutudur (Korkmaz, 2013).

Demokrasi, insan hakları saygı, kişiler arası çatışmaların barışçıl yollarla çözülmesi, kişiler arası uyumlu ilişkilerin kurulması en iyi günlük hayat içinde birlikte yaşama ile öğrenilebilir. Okul ortamı, bu tür yaşantılar için uygun fırsatlar sunar. Çünkü okul yaşamı, toplum yaşamının küçük bir örneğidir. Bu yüzden, ilk olarak okulda bulunan tüm bireyler arasında eşitlikçi, saygılı, adil, hoşgörülü, dayanışmacı, barışçıl ilişkilerin kurulması gerekmektedir. Kısaca, eğitimcilerin, insan hakları, demokrasi gibi değerlerin geliştirilmesinde en iyi katkıyı herkesin birbirine saygılı olduğu bir okul ve sınıf ortamı geliştirerek yapacakları söylenebilir. Bu yüzden John Dewey, okulun bir demokrasi modeli olması gerektiğini savunur. Dewey’e göre, insan hakları ve demokrasi önce okulda korunmalı ve geliştirilmelidir. Okullarda bulunan öğretmen, yönetici gibi yetişkinler, öğrencilerde görmek istedikleri davranışları önce kendileri sergilemelidir. Ancak böyle bir ortamda, insan hakları ve demokrasi kavramının öğretilmesi öğrenciler için bir anlam ifade edebilir (Karaman Kepenekçi, 2003).

Öğretmen, öğrenciler ve veliler sınıf içi disiplini ve çatışmaları, ancak demokratik sınıf ortamındaki uzlaşma kültüründen yararlanarak aşabilirler. Disiplin anlayışındaki algısal farklılıklar; keyfi, baskıcı tavırlarla çözümlenemez. Demokratik sınıf yönetme anlayışı ile bu ve benzeri problemlerin gözlemlenmesi, katılımcı anlayışla çözümlenebilir. Şüphesiz, burada öğretmene fazla yük düşmektedir. Demokratik sınıf ortamı oluşturmak ve yasal otoriteyi kullanmak, ancak demokratik değerlere sahip öğretmenler tarafından geliştirilebilir. Bu kültürü benimsemeyen öğretmenin yasal otoriteyi uygulaması, mevcut disiplin modellerinden daha tehditkâr ve baskıcı bir anlayış geliştirebilir nedenle sınıf içi otorite yaklaşımının ön koşulu olarak, demokratik kültür ve anlayış benimsenmelidir. Öğrencileri, çocuk hakları konusunda duyarlı bir şekilde yetiştirmek için, yaşadıkları ortamlarda, saygılı ve eşitlikçi davranışların sergilenmesini sağlamak gerekmektedir. Çocuk hakları eğitiminin ailede, okulda meslek gruplarında ya da kitle iletişim araçlarında verilmesinde yarar vardır. Ancak, toplumdaki diğer örgütlerin yanında okulun, öğrencilerin çocuk haklarını anlamalarını ve saygı duymalarını sağlamada tutum ve davranışları

53

şekillendirmede önemli bir görevi vardır. Çünkü öğrenciler günlerinin büyük bir kısmın, okulda geçirmektedir. Bu yüzden, çocuk hakları eğitiminde ilk planda mutlaka okuldan yararlanılmalıdır.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uygulanabilmesi için çocuk katılımını destekleyen, aynı zamanda bu konuda eğitimcilerin işini kolaylaştıran okul ortamları oluşturulmalıdır. Okullar, öğrencilerin demokrasiyi yaşayarak öğrendiği ortamlar olmalıdır. Okullarda demokrasinin kuralları işlemediği sürece orada demokrasi öğrenilemez. Çocuk haklarının öğretilmesi, desteklenmesi ve teşvik edilmesi için okullar en elverişli ortama sahiptir. Kuşkusuz bu ortamlar çocuk hakları uygulamaları açısından desteklenmelidir.

İnsan hakları özelde çocuk hakları eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için, okullarda iletişim engellerinin kaldırılmasının ve hoşgörü, işbirliği ve karşılıklı güven atmosferinin oluşturulmasının öncelikle önem taşıdığı söylenebilir. Böyle bir atmosferin gerçekleşmesi ise, tüm bireylerin okul yaşamının bir parçası olmasını gerektiren uzun dönemli bir süreçtir. Demokratik yöntemler, ancak öğrencilerin ve yetişkinlerin işbirlikçi çabalarıyla uygulanabileceğine göre, öğrencilere belli konularda sorumluluk alma fırsatının verilmesi, sorumluluk verilirken yetişkinlerin gereksiz müdahalelerinin önlenmesi, sorumluluklarının gerektirdiği görevleri yapmalarının da denetimsiz bırakılmaması önem taşımaktadır (Drubay 1986’dan aktaran Karaman Kepenekçi, 2003).

İnsan hakları özelde de çocuk hakları eğitiminin başarıya ulaşmasında yukarıda belirtilen koşulla bağlantılı bir diğer koşul ise eşitlik, kardeşlik gibi demokratik değerlerin okul ve sınıf yönetiminde, ırk, renk, sosyal sınıf, din ya da başka bir ayrım gözetmeksizin herkese uygulanmalıdır (Karaman Kepenekçi, 2003).