• Sonuç bulunamadı

2.3. Çocuk Hakları Bağlamında Sınıf Yönetimi Profilleri

2.3.1. Demokratik Eğitim

Günümüzde Dünya’nın birçok ülkesinin ve bu arada Türkiye’nin kamuoyunda insan hakları, vatandaşlık ve demokrasi gibi alanların eğitiminin önemi gibi tartışmalar ön plana çıkmış olup, bu konuda planlı çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmaların hemen hemen hepsinde insan hakları, vatandaşlık ve demokrasi eğitiminin “demokratik eğitim”den geçtiğinin altı çizilmekte ve eğitim süreci demokratikleşmeden, belirtilen alanlarda

46

verilecek bir eğitimin başarısız olacağı ifade edilmektedir. Bu kadar çok önem taşıyan ve bir anahtar rolü oynayan demokratik eğitimin çeşitli tanımları da yapılmıştır (Karaman Kepenekçi, 2003).

Binbaşıoğlu’na (1986) göre demokratik eğitim, amacı, programları ve yöntemleri demokrasinin dayandığı ilkelere göre saptanan; öğretim çalışmalarında, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, eğitsel etkinliklerde öğrencinin birey olarak değerine ve bütünlüğüne, birlikte çalışmaya, karşılıklı saygıya, hoşgörüye, kişiliğe değer ve önem veren eğitimdir.

Özsoy’a (2004) göre ise demokratik eğitim, eğitimin amaç, kurumsal-yönetimsel yapı ve süreçlerinin niteliğini yansıtırken; demokrasi eğitimi ancak yerine bir başkası geçirilinceye dek geçerli olabilecek belli bir demokrasi anlayışını kendine konu edinen eğitimi ifade etmektedir.

1949 yılında toplanan 4. Mili Eğitim Şurasında ise demokratik eğitim “bireyin kişiliğine ve onuruna saygı gösteren, cins, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin, herkesin ilgi ve yeteneklerine göre gelişme olanakları sağlama amacı gözeten eğitim” şeklinde tanımlanmıştır (Karakütük, 2001).

Demokratik eğitimi gerçekten gereklilik var mıdır? sorusuna cevap arayan Kıncal ve Işık (2003) demokratik eğitimin gerekliliğini şöyle sıralamışlardır:

1.Demokratik okul ile ilgili süreçlerin merkezini oluşturmalıdır, bu da ancak demokratik eğitimle olur (Wood, 1998).

2. Demokratik toplumlarda okulların kontrolü, korunması ve ideolojik amaçlar için kullanılmaması ancak demokratik eğitim sayesinde mümkündür (Matusova, 1997).

3.Demokratik eğitime gereksinim vardır, çünkü pek çok okul hala demokratik olmayan bir şekilde yönetilmektedir (Cookson, 2001).

4.Okullar, yaşamları boyunca demokratik davranışlara sahip olacak bireyleri ancak demokratik eğitim aracılığıyla eğitebilirler (Print, Ornstrom ve Nielsen, 2002).

5.Okullar yalnızca demokrasinin ne olduğuyla ilgili bilgilerin verildiği yerler olarak değil, demokrasinin yaşama uyarlanarak, bireylerin bundan sonraki yaşamlarında demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak seçebilmelerini sağlayacak kurumlardır. Demokrasinin bir yaşam biçimi olarak bireylere aktarılması ancak demokratik eğitimle mümkün olacaktır (Barth,1990). Demokratik olmayan bir eğitimle, demokrasiyi yaşam biçimi olarak seçmiş bireyler yetiştirmek mümkün değildir (Miser,1991).

47

6.Demokratik değerler güvenli ve düzenli okullara sahip olmanın anahtarı olarak ele alınabilir (Johnson, Johnson, Stevahn ve Hodne, 2002). Bu nedenle demokratik eğitime gereksinim duyulmaktadır.

7. Demokratik değerler, okulu bir arada tutan tutkal niteliğindedir (Johnson, Johnson, Stevahn ve Hodne, 2002). Bu nedenle okulun işlevlerinin devamlılığı için demokratik eğitime gereksinim duyulmaktadır.

8.Son olarak, okulun üzerine düşen rolleri etkili ve ekonomik bir şekilde yerine getirebilmesi için okullarda demokratik eğitime gerek duyulmaktadır (Kılcal ve Işık, 2003).

Okul eğitimini demokrasi ile ilişkili olarak ele alan Dewey’e (1996) göre demokratik bir toplumda eğitimin, bu topluma özgü iki temel gerekçesi ve hedefi vardır. Bunlardan ilki yönetim biçimi olarak demokrasiyle ilgilidir ve vatandaşların demokrasinin devamını sağlayacak temel bilgi ve becerilere sahip olmasını içerir. İkincisi ise yaşam biçimi olarak demokrasi ile ilgilidir. Dewey’in bir arada yaşama biçimi olarak tanımladığı demokrasi de bu yaşam biçimine uygun bir eğitimi, yani demokratik eğitimi gerekli kılar (Dewey 1996’dan aktaran Korkmaz, 2013).

Demokratik eğitimde, eğitimin merkezinde birey, diğer bir deyişle öğrenci vardır. Her birey kendine özgü bir kişilik olarak kabul edilir ve ona saygı duyulur. Demokrasilerde karar veren, toplumun bireyleri olduğu için, demokratik eğitimde de eğitimi asıl öğeleri öğrencilerdir. Böylece, okulda öğretmenin yükü hafifler. Öğretmen artık klasik anlamda ders anlatan ve öğrencilere bir şeyler öğreten kişi olmaktan çıkmış, öğrencilere bilgiye ulaşmada ve öğrenmede yardımcı olan, yol gösteren, etkinlikleri planlayıp öğrenciyi aktif olarak bu etkinliklere katan, kısaca öğrenmeyi öğreten kişi durumuna gelmiştir. Demokratik eğitimde, her birey aynı haklara sahiptir ve ayrımcılık yoktur. Ayrıca demokratik eğitim, herkesin okulda her istediğini yapabileceği, dilediği eğitimi verebileceği anlamına da gelmemelidir. Tam tersine, demokratik eğitimde mevcut hukuk kurallarına uyulur. Örneğin, tüm öğrencilerin, kendileri için hazırlanmış olan disiplin yönetmeliğine uymaları beklenir. Ancak bu kurallardan değiştirilmesi isteyenler olursa, öğrencileri de bunlar üzerindeki görüşlerini serbestçe ifade etmelerine imkân sağlanır (Çağlar 1977’den aktaran Karaman Kepenekçi, 2003).

Demokrasi, kararların serbest bir tartışma ortamında oylama ile alındığı ve karardan etkilenenlerin karara katılımlarının sağlandığı, insan onuruna saygının ve insanların hukuk önünde eşitliğinin yaşama geçirildiği, uzlaşma ve hoşgörü rejimidir. Demokrasilerde

48

hedefe ulaşmak için şiddete kesinlikle başvurulmamalıdır. Demokrasinin yaşayabilmesi için bu koşulların tüm kurumlarda (devlet, aile, okul, işyeri vb.) gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Okul ortamında gerçekleşmesi durumunda “demokratik okul”dan söz edilir (Karaman Kepenekçi, 2003). . Batı’da 19. yüzyılda gelişmeye başlayan Çocuk Hakları Hareketi çocuğun bir kişi(lik), kendine ait özerklik ve özgürlük dönemi olduğunu “çocuğun yüksek yararı” üzerinde temellendirirken, ürettiği birçok belgede çocuğa biçtiği birçok hak arasında onun yönetme ve yönetenlerden biri olma hakkını görmemiştir. Kant’ın Aydınlanma üzerinden dile getirdiği erginlik meselesinde çocuk, aydınlatıcı güçlerin (devlet, ebeveyn, öğretmen vd.) üzerinde her türlü tasarrufa sahip olunmasında nesne olmaya devam etmiştir. Çocuk hakları hareketi, çocuğu, yetişkine havale edilen siyasetin dışında tutmaya gayret etmiş; olsa olsa onu “sembolik demokrasi oyunları”(sınıf mümessiliği, okulda, nöbetçi öğrencilik, kol başkanlığı ya da bizim 23 Nisan’lardaki devlet büyüğünün koltuğuna oturma gibi) içinde görmekten de öte geçmemiştir (İnal, 2014).