• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞMASI VE YEREL YÖNETİM

2.3. Demokrasinin Kurumsallaşması ve Yerel Katılım Kanalları

2.3.2. Yerel Yönetim ve Katılım Kanalları

2.3.2.8. E-Demokrasi, Yerel Yönetim ve E-Katılım

Katılım kavramı, “toplumun dinamizminin, insanların tercihlerinin ve tercihlerindeki değişmelerin kesintisiz bir biçimde siyasal karar verme sürecini etkileyebilmesi biçiminde” (Şaylan, 1988:84) tanımlanabilir. Bu tanımdan hareketle, katılımın bir etkileme süreci olduğu ve katılımcı demokrasinin odak noktasını da bu etkileme sürecinin oluşturduğu söylenebilir. Öte yandan, yurttaşların siyasal süreci sürekli olarak etkileyebilmesi ise, herşeyden önce bir iletişim sorunudur. Yurttaşların sağlıklı siyasal tercihlerde bulunmaları ve tercihlerini değiştirebilmeleri büyük ölçüde bilgilenme süreçlerine bağlıdır (Şaylan, 1988:85-86; Yıldırım, 1993: 163). Dolayısıyla, katılımcı demokrasinin gerçekleşmesi, bir anlamda, iletişim özgürlüğüne, kitle iletişim araçlarına ulaşabilmeye ve yurttaşların bilgilenebilmesine bağlıdır.

Bu çerçevede, günümüzde getirdiği iletişim olanakları ve bilgi sağlama kolaylıklarıyla bilgi ve iletişim teknolojilerinin, özellikle de, internetin büyük bir önem kazanmış olduğunu görmekteyiz. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler günlük yaşamımızı, ekonomiyi, siyaseti, yönetimi, sanatı, kısacası, hemen herşeyi derinden etkilemektedir. Dolayısıyla, kamu hizmetlerinin sunumu ve katılımın arttırılmasında da, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı, bilgilendirme ve bazı hizmetlerin giderek artan bir şekilde elektronik ortama taşınması, “e- devlet”, “e-demokrasi”, “e-yönetim” ve “e-belediye” gibi yaklaşımları da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, “e-demokrasi” ya da “elektronik demokrasi”1 kavramı, katılım ve doğrudan demokrasi olgusu çerçevesinde, bilgi toplumu yönelimli siyasal sistemlerin yeniden yapılandırılması ve demokratikleştirilmesi üzerine yapılan tartışmalarda bir süredir değerlendirme konusu olmaktadır.

Teknolojinin günümüzde demokrasiye ne gibi ve ne yönde açılımlar kazandıracağı, özellikle siyasal sistem ve demokrasinin gelişen teknolojiyle daha iyi işler bir duruma getirilebileceği (Şahin, 1991:38-52) ve hatta yeniden yapılandırmayla doğrudan demokrasi uygulamalarının olabileceği savları bile ileri sürülmektedir. Ayrıca, demokratik katılımın elektronik iletişim ağıyla gerçekleştirilmesinin, doğrudan demokrasinin önündeki zaman, mekan, maliyet vb. engelleri en aza indirebileceği düşünülmektedir. Özellikle de, yerel düzeydeki e-demokrasi pratiklerine büyük önem verilmektedir.

1 Siyasal ve kültürel alanda yaşanan teknoloji temelli gelişmeler bu kavramı ortaya çıkarmıştır fakat, teknoloji yoluyla siyasal katılımın bireyleri tam olarak nasıl etkileyeceği ve vatandaşların bu sürece nasıl katılacakları gibi sorular hala belirsizliğini korumaktadır (Kastenholz, 2001).

Bu konuda, Alvin Toffler’da internet ve yeni haberleşme teknolojilerinin sınırsız olanaklar sunduğunu düşünmektedir. Toffler’a göre, “eğer 21. yüzyıla doğru yol alan toplumları yöneteceksek, en azından 20. yüzyılın bize verdiği teknolojilerden ve kavramlardan yararlanmak zorundayız” (Toffler1996:476). Bu teknoloji, “elektronik belediye meclisi” örneğinde olduğu gibi, vatandaşların siyasal karar verme sürecine doğrudan katılmasını sağlayan çeşitli yenilikler getirmektedir. Bu da, insanların evinde, iş yerinde bir düğmeye basarak karar alma sürecine katılımını sağlamaktadır (Toffler1996:480). Dolayısıyla yazara göre;

“Bu doğrudan doğruya demokrasiyi sağlama yolunda yarının getrireceği çeşitli imkanların ilk örneğidir. Bilgisayarlardan, uydudan, telefonlardan, kablolardan ve oylama tekniklerinden yararlanmak suretiyle yarının eğitim görmüş insanı, tarihte ilk kez olarak bir çok siyasal kararı doğrudan doğruya kendisi verecektir...Doğrudan doğruya demoktrasinin kısmen uygulanması bize yarının daha iyi işleyecek kurumlarını hazırlamakta yardımcı olacaktır” (Toffler, 1996: 480-481).

Öte yandan, teknolojiden yalnız siyasal sistem ve demokrasi etkilenmemekte, devlet de etkilenmektedir. Devlet, eğitimden ulaşıma kadar hemen her hizmet alanında e-devlet olmaya çalışmaktadır. Bu konuda Avrupa Komisyonu bünyesinde yapılan çalışmalarda elektronik devlet deyimi, açıklık, sorumluluk, hesap verebilirlik, etkinlik ve tutarlılık olmak üzere beş kriter ile açıklanmaktadır. İyi yönetimin ilkeleri olarak tespit edilen bu kriterlerin ulusal, yerel, global daha doğrusu idarenin her kademesinde uygulanmasının gerekliliği vurgulanmaktadır (Marchi, 2001). Böylece, elektronik devlet, kamu hizmetleri sunumunun elektronik ortama taşınmasını ifade ederken, e-demokrasi kavramı da, özellikle, internet kanalıyla katılımın kolaylaşması, dolayısıyla da, genişlemesi ve artması üzerine odaklanmaktadır.

Öte yandan, bu sistem sayesinde yurttaşların kamu hizmetlerinden bürokrasi ve kırtasiyeciliğe takılmadan yararlanabileceği gibi, karar alma sürecine halk katılımının artış göstereceği düşünülmektedir. Aslında, bu konuda başta ABD ve AB üyesi ülkeler olmak üzere bir çok ülke hayli yol katetmiş gözükmektedir. Bununla birlikte, bugüne kadar görülen e- devlet ve e-demokrasi uygulamaları daha çok yerel1 düzeyde göze çarpmaktadır. Bununla birlikte, yerel düzeyde edinilen tecrübeler kısmen ve tedricen ulusal düzeye de yansıtılmaktadır.

1 Kanada’nın bazı kentlerinde, Berlin’de, Amsterdam’da, Kaliforniya’da yerel düzeyde değişik elektronik demokrasi uygulamaları mevcut bulunmaktadır. Kaliforniya’da kurulan “demokrasi ağı” ile halk, elektronik ortamda siyasal katılımını gerçekleştirmektedir. Yurttaşlar her türlü konuda bilgi alabilmekte, sorunları elektronik toplantı odalarında tartışılabilmektedir (Grossman, 1995:213-214).

Sonuçta, bilgiye ulaşım, vatandaşların siyasal katılımıyla ilgili en önemli hususlardan birini teşkil etmektedir. Bu nedenle, günümüzde pek çok ülkede uygulamaya konulan yerel düzeydeki elektronik hizmetler, özellikle bilgiye ulaşım yönüyle büyük bir değer taşımaktadır. Artık ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde sadece bilgiye ulaşım değil, belli bilgi ve belgelerin hazırlanması ve doğrudan elektronik ortamda vatandaşa sunulması da mümkün olabilmektedir. Yine, bugün, yerel yönetimlerle yerel halk arasında çağdaş teknolojilerin kullanılması suretiyle sağlıklı bir iletişim kurulması, hatta halkın kararlara katılımı ve bazı hizmetlerin etkin biçimde sunumu mümkün olabilmektedir (Yıldırım, 1993: 111-112).

Özetle, temsili sistemin katılımcı pratiklerle güçlendirilmesinde, teknolojik imkanlarla elektronik ortamda somut bazı katılım pratiklerinin geliştirilmesi büyük bir yenilik olarak ortaya çıkmaktadır. Öte yandan, elektronik ortamın ve artan iletişim ağının demokrasiye belki de en önemli katkısı, bilgi sunumu ve katılımla birlikte, şeffaflığın sağlanmasında görülmektedir. Özellikle, otoriter ve totaliter rejimlerin temel özelliği olan kapalılık ve gizlilik bugün için artık çok fazla mümkün gözükmemektedir. Kısaca, ilerleyen süreçte bilgilenme, bilgilendirme, katılım, denetim ve demokratik kamuoyu oluşumu gibi konularda elektronik ortamın yerel düzeden başlamak üzere çok daha etkili olacağı beklenmektedir. Ayrıca, seçim ve siyasal partilere dayalı geleneksel siyaset mekanizması, günümüz toplumuna özgü dinamizmi, katılımı ya da temsili siyasal alana taşımakta yeterli görülmemektedir. Bu nedenle, katılımcı demokrasinin ancak geniş bir iletişim, bilgilenme özgürlüğü ve sivil tolumla birlikte, halkla daha yakın, onun katılımına açık ve onunla iletişim içinde olan yerel yönetim kurumlarıyla sağlanabileceği düşünülmektedir.

Nihayetinde, buraya kadar yapmış olduğumuz inceleme, değerlendirme ve analizlerle ikinci bölümün sonuna gelmiş bulunmaktayız. Dolayısıyla, burada, sonuç yerine şunlar söylenebilir: Şayet, bir ülkede demokrasi, seçim sandığında bitiyorsa orada demokrasinin kurumsallığından bahsedilemez. Yerel düzeyde ise, demokrasi, genellikle seçim sandığıyla son bulmaz. Yerel halkın görüş ve taleplerini az çok her zaman iletebileceği kanallar vardır. Fakat, bununla birlikte, asıl önemli olan, vatandaşın karar alma sürecine katılımının sağlanması, yönetimi etkileyebilmesi ve denetleyebilmesi için, sistemde, yukarıda incelediğimiz türden bir takım katılım kanallarının ya da kurumlarının da mevcut olması gerekir. Yurttaşların da elbette bu imkanları kullanması gerekir.

Sonuçta, yerel yönetimler, çağdaş toplumlarda büyük ölçekli temsili demokrasi kurumlarını, yerel temsilin yanında katılımcı demokrasi pratikleriyle tamamlayan ve onlarla birlikte demokrasinin kurumsalaşmasına katkıda bulunan birimlerdir. Bu süreçte, güçlü ve katılımcı bir demokrasinin kurulmasında yerel düzeydeki tartışma, kara alma süreçlerine yurttaş katılımı ve diğer enstrumanlarla birlikte, yönetimde ve siyasette profesyonellerin, bürokratların, uzmanların değil, bizzat yuttaşların kendi kaderlerine egemen olduğu, duyarsız kalmadığı, katıldığı, açık bir yerel yönetişim modelinin geliştirilmesi zorunludur. Diğer bir ifadeyle, demokrasinin pekişmesi için mevcut temsili demokrasi pratiklerine katılımcı ögeler ekleyen ve onu güçlendiren bir yerel yönetim sistemi kurulması büyük bir önem taşımaktadır. Bu yapının, aynı zamanda, yurttaşı güçlendiren, açık, insan haklarına saygılı, çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkelerini hayata geçirecek biçimde tasarlanması gerekmektedir.