• Sonuç bulunamadı

2.4. DEMOKRASĠ EĞĠTĠMĠ

2.4.1. Ailede Demokrasi Eğitimi

Aile toplumun en küçük sosyal örgütü ve aynı zamanda da bir eğitim kurumudur. Bireyin ilk duygu, düĢünce, davranıĢ ve eğitimini kazandığı yer ailesidir. Toplumun yapısında ve sosyal sistemin iĢleyiĢinde aile önemli bir kurumdur. Çocuğun sosyalleĢmesinde ailenin olumlu ve olumsuz etkileri vardır (Kıncal, 2004: 11). Ailedeki sosyalleĢme Ģartları çocukların daha sonraki yaĢamlarını etkiler (Ergün, 1994: 134).

Çocuğun geliĢiminde ilk yılların önemli olduğunu, daha sonraki yıllardaki geliĢmelerin büyük ölçüde ilk çocukluk yıllarında kazanılan kiĢilik özeliklerine bağlı olarak Ģekillendiğini Freud ve Adler‟in yanı sıra birçok psikolog ifade etmiĢtir. Örgün

eğitime baĢlamadan önce çocuk, beden, akıl ve karakter geliĢiminde önemli bir yer tutan bir zaman dilimini yaĢamaktadır. Bu geliĢimin büyük bir kısmı evde geçmektedir. Hatta çocukluk döneminden sonra bile “ev” çocuğun birincil topluluğu olmayı sürdürmektedir (Büyükdüvenci, 1990: 591). Dolayısıyla bu çocukluk yıllarından baĢlarayarak aile çocuğa iyi bir model olmak zorundadır. Aileler çocuklarına demokratik değerler, insan sevgisi ve insan haklarına bağlılık duygusu kazandırmaya çalıĢmalıdır.

Çocuğun bilimsel düĢünme becerileri kazanmasında ailenin çok önemli bir yeri vardır. Çocuk gerçekleri nasıl bir bakıĢla algılayacağını ilk yaĢlarda öğrenir. Merak duygusunu teĢvik edici özellikleri ve alıĢkanları büyük ölçüde ailede verilen davranıĢ örnekleriyle ve eğitimle verilir. Çocuğun içinde yetiĢtiği aile ortamının; çocuktan beklentiler ve çocuğa verilen değerler çerçevesinde, onun iç kontrol ve idrak geliĢimine etkileri büyük olmaktadır (Büyükkaragöz, 1992: 148). Bunun için de öncelikle anne ve babaların çocuklarına iyi bir model olmaları gerekmektedir. Anne-babalar çocuklarını sorumlu, iĢbirliğine yatkın, kendi kendini disipline eden, yapıcı ve yaratıcı bireyler olarak yetiĢtirmek için çocuklarıyla sağlıklı iletiĢim kurmalıdırlar. Aile içi iletiĢim ve etkileĢim biçiminin çocuk ve gencin benlik ve kiĢilik geliĢiminde son derece etkili olduğu söylenebilir. Bu nedenle demokrasiyi yaĢatmak için demokratik değerleri önce ailede oluĢturmak gerekir.

Demokratik aile, birbirine güvenen ve saygı duyan, birbirlerinin ilgi ve gereksinimlerini karĢılayarak birbirlerinin geliĢmesini destekleyen bireylerden oluĢur. Demokratik aile bireylerinde görülen özellikler karĢılıklı sevgi ve saygı, birbirinin hakkını önemseme, birbirinin hakkına özen gösterme ve hoĢgörülü olmadır (Bilge, 2007. 77).

Aile üyelerinin birbirleriyle iliĢkilerinde saygılı olarak, hak ve ödevlerin dağılımında adaletli davranarak topluma karĢı yerine getirilecek görevlere ait ilk temel davranıĢların kazanılması sağlanmaktadır. Kanunla konulmuĢ kurallara uymak kiĢinin toplumsal görevlerinden birisidir. Aile ortamında anne veya baba kanunlar çerçevesince düzenlenen bazı kurallardan gerçek hayattan yaĢanmıĢ örnekleri söyleyerek çocukları kurallara uygun hareket etmeye yönlendirebilir.

HoĢgörülü ve demokratik evlerde büyüyen çocuklar arkadaĢlarıyla iliĢkide daha etkin, daha giriĢken, yaratıcı fikirler ileri sürebilen, çocuklar olabilmektedirler. Buna

karĢılık sert ve sıkı denetim altında tutulan çocuklar ise, saldırgan davranıĢlar göstermektedirler. Evlerinde sıcak bir kabul ile demokrasinin birleĢtiğini gören çocuklar, arkadaĢ iliĢkilerinde etkili ve baĢarılı olabilmektedir (Arthur 1983 Akt, Büyükkaragöz, 1992: 149).

Demokratik davranıĢlar yaĢam boyu eğitim sürecinde yaĢayarak kazanılabilir (UlusavaĢ, 1991. 623). Çocuk demokratik davranıĢları önce yakın çevresinde ( ailesi, medya, arkadaĢları vb.), sonra okulda görerek, yaĢayarak benimseyecek ve uygulayacaktır. Demokrasinin genç kuĢaklara öğretilmesi, benimsetilmesi ve geliĢtirilmesi ailelerin görevleri arasındadır (Çınar ve Büyükkasap, 2004: 283). Ailede verilen eğitimle topluma karĢı yerine getirilecek ilk sorumluluğu yaĢamayan çocuklar gençlik ve olgunluk dönemlerinde sorumluluklar noktasında ilgisiz kaldıkları görülmüĢtür. Bu yönüyle demokratik değerlerin benimsenmesi açısından aile önemlidir. Aile üyesi olarak çocuğun sorumluluklarının farkına varmasını sağlamak, aile terbiyesinin en önemli basamağıdır (Ağca, 1993: 20-21,27).

Demokratik toplum olmanın ilk koĢulu, kadının ve çocuğun korunarak aile içinde birey hâline gelmesi, ailede söz sahibi olmasıdır. Aile içinde düĢüncesini açıkça söyleyebilen, baskı altında yetiĢmeyen bireyler, demokratik toplumu oluĢturabilirler. Toplumun çekirdeği olan aile, bireylerini demokratikleĢtirdikçe, toplum demokratikleĢecektir. Aile büyüklerine burada büyük sorumluluk düĢmektedir. Psikolojik olarak aile bireyleri hazırlanmalı ve demokrasiye yönelik tutumlar sergilenmelidir (Yanıklar ve Elyıldırım, 2004: 27). Anne ve babaların çocuk yetiĢtirme tutumlarına bağlı olarak evde uyguladıkları disiplin anlayıĢı da değiĢmektedir. Çocuk yetiĢtirme ve ailenin davranıĢına göre farklı anne-baba tutumları bulunmaktadır. Bunlar; baskıcı ve otoriter tutum, demokratik tutum, kararsız tutum, ilgisiz tutum ve aĢırı koruyucu tutum olarak sınıflandırılmıĢtır.

Baskıcı ve otoriter tutum: Baskıcı ve otoriter tutum, çocuğun her kurala uymak

zorunda olduğu ve anne babanın katı bir disiplin uyguladığı, genellikle geleneksel ailelerde sıkça görülen, çocuğun kendine güvenini ortadan kaldıran ve onun kiĢiliğini hiçe sayan bir tutum olarak tanımlanır (Yavuzer, 1999: 28). Anne ve babadan birisinin ya da her ikisinin baskısı altında kalan çocuk dürüst, nazik, dikkatli davranmasına karĢın baĢkalarının düĢüncelerinden kolaylıkla etkilenebilen, aĢırı hassas, çekingen bir kiĢilik yapısına sahip olabilir (Yavuzer, 1998: 143).

Demokratik tutum: Hem ilgili hem de sorumluluk sahibi olan ebeveyn

tutumudur. Bu ebeveynlerin disiplin anlayıĢları cezalandırmaktan çok destekleyici olmaktadır (Seven, 2008: 201). Demokratik tutum sergilenen ailelerde çocuk söz hakkına sahiptir, çocuğun duygu ve görüĢlerine saygı duyulur; yetiĢkinler tarafından çocuk dinlenir, sevgi ve destek görür (Yavuzer, 1999: 33). Demokratik ortamda yetiĢen çocuklar yaratıcı, bağımsız kararlar alabilen, aktif, toplumsal bireyler olarak yetiĢirler. Demokratik ortamda yetiĢen çocuklar baĢarılı, yapıcı, özel merakları olan yaĢıtları arasında yüksek düzeyde kabul gören, kolay egemenlik kurulamayan, bireyler olurlar (Ġkizoğlu, 1993, Akt: KontaĢ, 2009: 246).

Kararsız tutum: Kararsız çocuk yetiĢtirme tutumları dendiğinde anne babanın

çocuk yetiĢtirme tarzındaki farklılıklar anlaĢılabileceği gibi anne ve babanın göstereceği değiĢken davranıĢ biçimlerinde olabilir (Yavuzer, 1999: 31). Bu tür anne babalar kimi zaman otoriter davranıĢ sergilerken kimi zaman demokratik tutum kimi zaman ise ilgisiz tutum sergileyebilirler. Evde çocuğun bir davranıĢı bazen ödüllendirilirken bazen de cezalandırılabilir. Böyle bir ortamda yetiĢen çocuk hangi davranıĢların doğru hangi davranıĢların yanlıĢ olduğuna karar vermekte zorlanabilirken aynı zamanda yaĢamın gerçekliklerine dair bir değerler sistemi oluĢturmakta da zorlanabilir (Can, 2007: 18).

İlgisiz tutum: Ġlgisiz ve kayıtsız tutumda, anne babanın çocuğu yalnız bırakma,

görmezlikten gelme durumu vardır. Anne-baba ve çocuk arasında olması gereken iletiĢimin kopuk olduğu gözlenir (Yavuzer, 1999: 33). Ġlgisiz tutum sergileyen ailelerde disiplin hemen hemen hiç yoktur. Çocuğun temel fizyolojik gereksinimleri karĢılanmakla birlikte çocukların psikolojik gereksinimleri karĢılanmaz. Böyle bir tutumla yetiĢen çocukların sağlıklı bir sosyalleĢme süreci yaĢayamadıkları ve benlik tasarımlarında da sorunlar olduğu belirtilmektedir (Can, 2007: 18).

Aşırı koruyucu tutum: AĢırı koruyucu anne ve babalar, çocuğun her türlü

gereksinimlerini çocuğun karĢılamasına imkan tanımadan kendileri karĢılarlar. AĢırı koruyucu tutumu benimseyen anne ve babalar, çocuklarına dıĢarıdan gelebilecek tehlikelere karĢı aĢırı bir denetim geliĢtirirler (Can, 2007: 19). Annenin ve babanın çocuğu aĢırı koruması, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol edilir ve özen göstermesi anlamına gelmektedir. Anne ve babanın bu tutumu çocuğun diğer kimselere aĢırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları olan bir kiĢilik geliĢtirmesine neden olabilir (Yavuzer, 1999: 31).

Aileler bu açıklanan aile tutumlarından birini dönem dönem veya sürekli olarak çocuklarına sergilemektedir. Eğer ki aile “demokratik tutum” dıĢındaki bir tutumu benimseyip sürekli olarak bunu benimserse bu elbette ki çocuğun geliĢiminde olumsuz ve kalıcı izler bırakacaktır. Ailenin plansız bir eğitim kurumu olduğu ve bazı ana- babaların bilinçli eğitimcilik yönlerinin zayıf olduğu dikkate alınırsa demokrasi eğitiminin etkinliğini arttırmak için, planlı, resmî eğitim kurumlarının katkısını sağlama zorunluluğu ortaya çıkmaktadır (YeĢil, 2002). Sosyo-ekonomik düzeye bağlı farklılıklar olmakla birlikte, ailelerin bağımsızlık yerine bağımlılığı öncelikli olarak vurguladıkları, bu bağımlılığın önce çocuğun anne-babasına sonra anne-babanın çocuğuna olan bağımlılığı Ģeklinde ifade edildiği görülmektedir. Ülkemizde birçok ailenin çocuğunu bu Ģekilde yetiĢtirdiğini düĢünürsek eğitim kurumlarına büyük bir sorumluluk düĢtüğünü bilmek zorundayız (GürĢimĢek ve Göregenli, 2004: 80). BaĢaran (2000: 17) demokrasinin yaĢanarak öğrenilmesinin zorunlu olduğu için ilkin ailenin, daha sonra okulların ve insanın içinde çalıĢtığı örgütlerin demokrasi kurallarına göre iĢlemesi gerektiğini belirtmektedir. Farrell (1998) ise çocukların demokratik yurttaĢlar olabilmeleri için demokrasinin gerektirdiği bilgi, beceri ve tutumları okulda öğrenmeleri gerektiğini ifade etmektedir. Rehinson‟a göre ilk ya da erken toplumsallaĢma sırasında öğrenilenler, daha sonraki öğrenmeleri biçimlendirir. Bu görüĢ, temelde Freud kuramından esinlenmektedir. Dolayısıyla çocuğun yaĢantısında tüm biçimsel öğrenmelerden lise, hatta ilköğretimden önce gelen aile, en önemli toplumsallaĢtırıcı olarak vurgulanmaktadır (Akt. Tan, 1989).

Kıncal‟a (1991: 53) göre çocuk ve ergenin eğitiminden, geleceğinden aileler birinci derecede sorumlu olmakla birlikte, okul bu konuda aileyi izleyen ikinci sorumlu kurumdur. Aile bir öğretme öğrenme sistemidir ve ebeveyn çocukların ilk öğretmenidir. Bu yönleriyle okul ve aile, daha birçok iĢlevleri olmasına rağmen, eğitim iĢlevi diğer iĢlevlerinin önüne geçen iki kurum görünümündedir (Hamby, 1992: 27-28). Bireyin geliĢim dönemlerine göre aile, okul ve diğer eğitim ortamları birey üzerinde farklı dönemlerde farklı düzeyde etkiye sahip olur. Okul, devlet ve ailenin bu süreçte birbirini tamamlamaları ve desteklemeleri gerekmektedir

Benzer Belgeler