• Sonuç bulunamadı

Değerler Sistemine Bilim Dallarının Bakış Açısı

2.2. Değerler

2.2.5. Değerler Sistemine Bilim Dallarının Bakış Açısı

İnsan düşünceleri, duyuşları, yapıp etmeleri yani eylemleriyle bu dünyadaki nesnelerin devamlılığını sağlayacak bir temele; kısaca aşkın bir değere ihtiyaç duymaktadır. Değer olmadan içinde yaşanılan dünyaya anlam verilemez; nesnelerin iyi ve yararlı oluşlarını, doğruluk ve güzelliklerini ifade edilemez ve korunamaz. Diğer bir anlamda değer; bireyin düşünce ve eylemleri ile kendine yönelik olmayan, ancak başkalarıyla ilişkiye geçmeyi gerçekleştiren bir amaç gütmektedir. Böylelikle düşünce ve eylemlerin oluşması bireyler arası ilişkilerin kurulmasıyla anlam kazanmaktadır (Kıllıoğlu, 1998:49).

Felsefede değer kavramı bireyin bireyle ve nesnelerle, cansız ya da canlı varlıklar ile ilişkisinde, bağlantısında, düşünce sürecinde ve duygularında algılanan, duyumsanan durum olarak tanımlanmaktadır (Köknel, 2007:18). Her türde deneysel yaşantının haricinde bireyin duyma, isteme ve eğilimlerinden bağımsız; kendi dışında var olan, kendinde değeri onayan felsefe görüşü de bulunmaktadır. Değerlerin aralarında bir aşama düzeni vardır ve değerler bir değer alanı oluşturmaktadır. Değerler biçimsel olarak göreli ve salt, öznel ve nesnel, olumlu ve olumsuz değerler şeklinde birbirinden ayrılmaktadır. İçerik olarak mantıksal değerler (doğru), ahlaksal değerler (iyi), nesne değerleri (hoş, yararlı, kullanışlı), sanat değerleri (güzel) şeklinde ayrılmaktadır (Akarsu, 1984:35). Değerlerin nesnelliği ve öznelliği konusunda değerlerin özünde nesnel olduğu fakat değerleri algılayış biçiminin öznel bir anlam içerdiği düşünülmektedir. Bu algılayış tarzı bireyden bireye değişebileceği gibi toplumdan topluma da farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, iyi değeri kimine göre dinin emrettiği iyidir, kimine göre aklın emrettiği iyidir, kimine göre menfaatine olan şey iyidir, kimine göre ise hazzı iyidir (Uysal, 2008). İyi ve kötü yargılarının nasıl ve nereden olduğunu araştıran filozoflar, bu türlü değer yargıları dilbilimsel açıdan inceleyerek değer yargıların anlam ve özelliklerini araştırmaktadır (Güngör, 2010).

80

Bir diğer felsefi bakış açısına göre cevaplanması gereken başlıca üç soru vardır. Bunlar iyi-kötü gibi moral, güzel-çirkin gibi estetik ve doğru-yanlış gibi epistemolojik değerlendirme sorularıdır. Bu soruların cevaplarını bulmak için değerlendiren değer biçmez, yalnızca değerlendirme çabası gösterilir (Kuçuardi, 2013:76-77).

2.2.5.2. Psikolojide Değer Kavramı

Psikolojide değer problemi, felsefede ele alınıştan farklılaşmaktadır. Psikolojide değeri önemli kılan, değerin objektif bir esasa sahip olup olmamasına değil, birey davranışlarının yol göstericisi olarak oynadığı rolden ileri gelmektedir (Güngör, 2010). Örneğin Ahmet mümkün olduğunca insanlara yardım ettiğinden, onun iyi bir insan olduğu söylenir. Çünkü insanlara yardım etmek iyi bir şey olduğu için onu iyilikle nitelendirilir. İyilik başlı başına bir değerdir. Ahmet’in iyi olduğu kanısı ise bir değer yargısıdır. Buna göre herhangi birinin veya herhangi bir şeyin iyi veya kötü olması hakkında verilen hüküm, ahlaki açıdan bir değer yargısıdır (Uysal, 2008). Değer kendiliğinden bir gerçek değildir; duyarlı bir özne ile bir nesne arasında oluşan bir ilişkidir. Buradaki psikolojik bakış sadece bazı tür değerleri açıklamakta kabul edilebilmektedir. Güzel, iyi gibi genellikle isteğe bağlı olmaktan çok istek doyurucu izlenimi uyandıran yüce değerlerin açıklanmasında yeterli olmamaktadır (Kıllıoğlu, 1998:55).

2.2.5.3. Sosyolojide Değer Kavramı

Sosyoloji genel olarak değerlerin tanımlanması ile işe girişmiş; ortaya çıkış yolları, toplumsal kurum, olgu ve süreçlerle olan etkileşimleri, tipleri ve belirli somut durumlarda oluşan değer çatışmaları üzerinde durmuştur (Avcı, 2007). Sosyolojik anlamda değer kavramı bir toplumun ya da sosyal bir grubun kendi işleyiş, varlık, birlik ve devamını sağlayıp sürdürmek amacıyla üyelerinin geneli ile gerekli ve doğru oldukları varsayılan; onların ortak amaç, menfaat, duygu ve düşüncesini yansıtan genelleştirilmiş temel ahlaki ilke ve inançlar şeklinde tanımlanmaktadır (Kızılçelik ve Erjem, 1994:99). Aynı zamanda değer, bireyin toplum içindeki hareket tarzını belirleyen normlardır. Değerler, sosyal ilişkilerin gelişmesinde ve ayrımlaşmaların önlenmesinde aktif rolü vardır. Bu yönüyle değerler bireylerin ve toplumların ya da kültürlerin anlaşılmasında önemli bir paya sahiptir (Avcı, 2007:21).

81

Değerler sosyal hayatı belirleyen ve şekillendiren temel faktörlerin önemli bölümünü oluşturmaktadır. Toplum içerisinde eylemler, duygular, fikirler, kişiler, gruplar, tutum ve davranışlar, amaçlar ve araçlar bütünüyle değerlere göre karşılaştırılır ve daha doğru, daha iyi, daha adil… ve başka şekillerde de değerlendirmeye tabi tutulmaktadır (Kızılçelik ve Erjem, 1994:99). Değerler toplum ve kültüre anlam katan ve önem arz eden kıstaslardır (Fichter, 2015:167).

Değerler bireyler tarafından paylaşılmaktadır. Bireyler değerleri, sosyal gereksinmeleri karşılaması ve ortak refahın korunması bakımından ciddiye alınmaktadır. Bireyler yüce değerleri için fedakarlık yapar, dövüşür ve üstelik de ölürler. Bunun yanında değerler, bireyler arası görüş birliği ve mutabakat gerektirdiğinden kavram olarak diğer değerli nesnelerden soyutlanabilmektedir (Fichter, 2015:167). Hançerlioğlu’na (1996) göre ise değer kavramı bilinç olgularının ve nesnelerin birey, sınıf ve toplum açısından taşıdıkları önemi gösteren özellikleri ifade etmektedir. Örnek olarak bir vazonun eşya olarak bir kullanma değerine, pazarda satılan bir mal olarak bir değiştirme değerine, atalarından kalan bir miras olarak ruhbilimsel bir değere, bir sanat ürünü olarak sanat değerine vb. sahiptir. Fichter (2015:166), sosyal değerleri incelerken şu üç öğe üzerinde durmak gerektiğinden bahsetmektedir. Bunlar: bizzat bir değer olan nesnenin kendi, sosyal gereksinmeleri karşılama kapasitesi ve bireylerin bu nesneye tatmin verme ve tatmin verme sığasından dolayı takdir etmesidir.

2.2.5.4. İktisatta Değer Kavramı

Değer kavramı iktisatta satılabilir veya mübadele edilebilir bir nesne ya da eşyanın karşılığı anlamına gelmektedir. Aynı zamanda değer, eşya ve nesnenin maddi veya parasal olarak belirlenen ederidir. Bir hizmet, mal ya da işe yüklenen göreli önem ve anlam, değer olarak isimlendirilmektedir (Cevizci, 1999:202). İktisatta bir malın değeri, o malın faydasının olmasına ya da bir ihtiyacı karşılamasına bağlı olarak belirlenmektedir. Bir diğer bakış açısına göre bir şeye olan özel değer yargıları ile o şeye biçilen değer paralellik göstermektedir. Diğer bir deyişle iktisadi anlamda değer; insan ürünüyle, nesnelerle ve parayla ilgilidir. Değer kavramı, kullanım ve değiş tokuş değeri anlamlarında kullanıldığında değer ile maddi ihtiyacı karşılayan para olgusu işin içine girerek değer ile fiyat bağıntısı elde edilmektedir (Kuçuardi, 2013:38-39). Günlük konuşmada değer kavramı, çoğunlukla bir nesnenin parayla

82

ölçülen karşılığını anlatmak için kullanılmaktadır. Bu anlamda değer fiyat ve paha sözcükleriyle eş anlamlıdır. Fiyat ve paha sözcüğü, alım satımda bir şeyin para karşılığı değeridir. Fiyat biçmek, ekonomik koşullara bağlı olarak paranın değerini değiştirmektir. Bu sözcükler, canlı ve cansız varlıkların, soyut ve somut değerlerini belirlemek ve tahmin etmek için de kullanılmaktadır (Köknel, 2007:17).

2.2.6. Değerlerle İlişkili Kavramlar