• Sonuç bulunamadı

3.1 Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Pedagoji Bilgilerine İlişkin Bulgu ve Yorumlar

3.1.3 Ders Değerlendirme Süreci

Öğretmenler öğrencilerin konuyu öğrenip öğrenmediğini sıklıkla soru-cevap tekniği kullanarak anladıklarını belirtmiştir. Öğrencilerin verdikleri cevaplar üzerinde ısrarla duran öğretmen (PPO), bu konudaki kararlı duruşundan dolayı öğrencilerin ders üzerine daha çok yoğunlaştığını ifade etmiştir. Bu konuda öğretmenlerin görüşleri aşağıdaki gibidir:

Öğretmen Meral: Bazen konu sonu tarama testi yapıyorum. Soru-cevap yaparak kimin ne kadar öğrenip öğrenmediğini anlıyorum.

Öğretmen Büşra:Çocukları çok fazla sorguluyorum. Derste çok fazla yazı yazdırmıyorum. Yazmaları için özet var EBA’ da. Onları veriyorum evde hem ödev olmuş oluyor, hem tekrar etmiş oluyorlar. Onların anladıklarını öğrenmek için hepsine tek tek soruyorum. Şöyle yapıyorum sözel bir konuysa sınıftan 20 kişi varsa bir de ben 5 kere söylersem toplamda 25 kez dinlemiş oluyorlar. Hem de yeni öğrendikleri bir kavram varsa onları söylemiş oluyorlar. Örneğin yılın başında altıncı sınıflarda hücreyi anlatırken mesela, ‘’ Şimdi bu kavramı öğreneceğiz. Herkes bunu sesli üç kere söylesin diyorum. Çünkü yeni öğrenecekler. Tahtaya yazıyoruz görevini öğreniyoruz. ‘’ Bunu öğrendik mi sorayım mı tek tek ‘’ diyorum. Tahtayı siliyorum tamamen. Öğrencileri kaldırıyorum tek tek soruyorum.

Mesela soru çözmeye geçtiğimizde de ‘’ Sen buna neden yanlış dedin? Bunun neresinde yanlışlık var? Sen bu şıkkı niye işaretledin? Soruda ne anlatmak istiyor? ‘’ bu şekilde sormaya çalışıyorum. Bunu sormanın sebeplerinden bir tanesi kitabın arkasında cevap anahtarı var. Oraya bakıyorlar. Oradan yapıp işaretliyorlar. Oradan yazıyorlar. Bunu anlamak için soruyorum bir yandan da aslında. Hani anladıklarını öğrenmek için de soruyorum. Gözlerinin içine tek tek bakarak. Bazen zaman yetmiyor diyorum ki ‘’ Sana haftaya tekrar

soracağım. ‘’ Ona kesinlikle haftaya tekrar soruyorum. Bunu yaptığım zaman daha çok üzerine düşüyorlar konuların.

Öğretmen (PPO) ders videosu incelendiğinde her bir öğrencinin derse katılımını sağlamak için çaba sarf ettiği görülmüştür. Her öğrenciye pekiştireç, dönüt-düzeltme vermektedir. Derste öğrencileri aktif tutmak için etkinliklere yer vermiştir. Görüşleri ile ders uygulamasının birbiri ile tutarlı olduğu göülmüştür.

Öğretmen Efnan: Akıllı tahtam, laboratuarım yok. Bu yüzden genelde soru-cevap kullanıyorum. Önce soruyu sınıfa yöneltiyorum, bir dakika düşünmelerini sağlıyorum. Daha sonra parmak kaldıran öğrencilere söz hakkı veriyorum. Ya da tahtaya kaldırıyorum o şekilde.

Öğretmenlerin sınıfta geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniklerine daha çok ağırlık verirken, alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerine daha az yer verdiği anlaşılmıştır. Öğretmenlerden biri (PPO), alternatif ölçme ve tekniklerinden portfolyoyu kullandığını ama hem öğrencilerin gerekli özeni göstermemesinden hem çok vakit almasından dolayı bu tekniği kullanmaktan vazgeçtiğini dile getirmiştir. Diğer öğretmen (PPY), soru-cevap tekniği dışında bir teknik kullanmadığını ifade etmiştir. Bu konuda öğretmenlerin görüşleri aşağıdaki gibidir:

Öğretmen Meral : Konu sonu ya da ünite sonlarında doğru yanlış, boşluk doldurma, yapılandırılmış grid hazırlıyorum. Konuya göre ne yapılabilir diye internetten araştırıyorum. Onları kullanıyorum. 5.sınıflarda görsel ağırlıklı olarak istasyon, rol yapma gibi teknikler uygularken, 6.sınıflarda konu daha çok ağırlıklı olduğu için onlarda daha çok tarama testleri yapıyorum. 6.sınıflarda test şeklinde kullanıyorum. Sınıf seviyesine göre değişiyor.

Öğretmen Büşra: Alternatif ölçme ve değerlendirme teknikleri çok fazla kullanamıyorum mesela tanılayıcı dallanmış ağaç, portfolyo gibi. Bir proje verdiğimiz zaman öğrenciler bunu algılayamıyorlar. Bunun aşamalarını yapamıyorlar çünkü öğrencilerin bu konuda çok problemli açıkçası. Aile konusunda olsun çevre konusunda olsun problemli oldukları için proje konularında da problem yaşıyorum. ‘’Poster yap ‘’ diyorum hatta nasıl yapacaklarını da iyice anlatıyorum. Onun geri dönütü gelmiyor mesela. Ya da ‘’Bu yaptığımız etkinliğin nasıl olduğunu yazacaksınız ‘’ diyorum yazamıyorlar. Bu konuda çok sıkıntı yaşıyoruz. O yüzden daha çok soru cevap tarzında sözlü gibi tahtadaki etkinliklerle az çok yapmaya çalışıyoruz. Portfolyo tarzı teknikleri çok fazla kullanmıyorum.

Geçen yılın ilk başlarında portfolyo yaptım. Mesela yaptığımız etkinlikleri yazdırıyordum okutturuyordum. Verdiğim çalışmaları dosyalarına koyuyorlardı ama sahip çıkmıyorlar. Verdiğin çalışmaların çoğunu yerlerde görüyorum. Öğrencilerde sorumluluk yok. Mesela TEOG’ dan sonra kitapçıklarını bile evlerine götürmüyorlar. Kitap defter bile getirmedikleri oluyor. Mesela çoğu kişi yaptırmaz ama ben kitap defter kontrolü yapıyorum. Getirsinler diye. Verdiğim malzemeler gelmiyor yoksa. Bu konuda sıkıntı yaşıyorum. Yapabilen çocuklar var onlarla gitmeye çalışıyorum Ama diğerleri ile gidemiyorum o yüzden bu konulara çok girmiyorum açıkçası. İşleyeceğimiz konularda olduğu için geçmek zorunda kalıyoruz.

Öğretmen Efnan: Hayır, soru cevap tekniği dışında diğerlerini pek kullanmıyorum.

Öğretmenler, öğrencilerin dersi geçme notunu belirlemek için herhangi bir değerlendirme tekniği kullanmadıklarını öğrencilerin yazılı sınav notlarını ve sınıf içi davranışlarını belirleyerek bir not verdiklerinden bahsetmişlerdir. Sadece bir öğretmen (PPO), öğrencilerin ders içi performansını değerlendirirken davranış ölçeğinden yararlandığını ifade etmiştir. Bu konuda öğretmenlerin görüşleri aşağıdaki gibidir:

Öğretmen Meral: Öğrencilere üç tane sözlü notu veriyorum. Bir tane sözlü notunu sınava göre, diğer ikisini öğrenci davranışlarına göre veriyorum. Ama daha çok yazılı sınav puanlarını dikkate alıyorum. Daha sonra bana ve derse karşı tutumlarını dikkate alıyorum.

Öğretmen Büşra: Yazılı sınavları gördüğü konulardan yapıyorum. İnternetten nasıl soru sormuşlar araştırıyorum. Bazen sınavlarda eski konulardan da sorun sorduklarını görüyorum bu durum diğer okullar için belki mantıklı olabilir ama ben kendi okulum ve öğrencilerim için böyle yapmıyorum. Genelde iki ya da üç konuyla sınırlı tutarak sınavı ona göre ayarlıyorum. Sınavında doğru yanlış tarzında da olabiliyor, işaretleme, boşluk doldurma, çoktan seçmeli olabiliyor. Bazen sadece klasik soru tarzında da olabiliyor. İşaretleme tarzında sorduğum zaman cevabın nedenini istiyorum. Puanlama yaparken kendi düşüncem işin içine girmesin diye, her birine ya ikişer puan ya üçer puan kodlaması oluyor. Doğru yazdıysa puanını alacak. Sözlü puanını derste davranışıyla, defter kitap kontrolüne bakarak veriyorum.

….Davranış ölçekleri var oradan işaretliyorum kaç puan çıktığına göre not veriyorum. Derse katılımını, okula devamlılığını, malzeme getirip getirmediğini 1 ve 5 arasında puanlıyorsun. Bu şekilde belirleyebiliyorsun. Bunu bazı okullar istiyor bu okulun idaresine bağlı bir durum. Ben bazı arkadaşlarımda görüyorum. Bizim okul istemiyor. Tercihine kalmış. İsteyen kullanıyor. Öğretmen Efnan: Yazılı sınavlarımda çoktan seçmeli, doğru yanlış soruları ve klasik sorulara yer veriyorum. Daha önceleri okulda ücretli öğretmen derslerine girdiği için, öğrencilerin

temelde eksiklikler var. Konular art arta ve birbiri ile ilişkili olduğu için ben genelde ön bilgileri de tekrarlıyorum. Bu nedenle sınavlarımda da farklı soru tiplerine yer vermeye çalışıyorum. Sınıf içi performanslarına bakıyorum, devam durumlarına bakıyorum. Köy okulu olduğundan ders kitaplarımız da eksik. İki öğrenciye bir kitap düştüğü sınıflarım var mesela. Kitaptaki etkinliklerle ve kendim fotokopi çoğaltım yoluyla da çalışma yaptırıyorum.