• Sonuç bulunamadı

DAVRANIŞSAL FİNANS VE YATIRIM KARARLARINI ETKİLEYEN PSİKOLOJİK ÖNYARGILAR

2.2. Davranışsal Finansın Tarihsel Gelişim

Psikolojide yeni bir yaklaşım olarak davranışçılık ilk kez 1913 yılında, John.D.Watson tarafında ortaya atılmıştır. Araştırmacı psikoloji alanında en ilginç bilimsel çalışmalarını, doğrudan gözlemlenebilir uyarıcılar ve yanıtlar üzerine yapmıştır. Araştırmacı, davranışı belirleyen faktörlerin içsel eğilimler yerine dış çevre olduğunu ortaya atmıştır. Davranışçılık, daha sonra psikolojiye daha özenli yaklaşımı hedefleyen B.F.Skinner tarafından geliştirilmiştir96.

Davranışçılık, 1900’lü yıllardan beri psikolojide bilinen bir yaklaşım iken, davranışsal finansın temeli aslında çok yeni değildir. Adam Smith’in az bilinen bir kitabı olan Ahlaki Düşünce Kuramı’na kadar dayandırılabilir. Bu kitabında Smith, insan psikolojisine vurgu yapmaktadır ki, bunlar günümüzde davranışsal finans tarafından geliştirilmiştir. Örneğin Smith, …iyi bir durumdan kötü bir duruma geçtiğimizde acı çekiyoruz. Daha sonra tekrar kötü durumdan iyi duruma geçtiğimizde mutlu oluyoruz…demektedir ki bu davranışsal finansta yer alan zarar etme fobi nedeniyle riske girememe durumunu açıklamaktadır. Aynı dönemde, yarar kavramıyla neoklasik ekonomi kuramının kurulmasında önemli etkileri olan Jeremy Bentham, yararın psikolojik boyutu hakkında yayınlar yapmıştır97.

Ekonomide, dolayısıyla finansta psikoloji yaklaşımının reddedilmesiyle, yapılan bilimsel çalışmalarda, insan doğasının homo-economicus olduğu varsayımını kabul eden neoklasik devrim başlamıştır. Yirminci yüzyıl başlarında Keynes, Irving Fisher ve Vilfredo Pareto gibi yazarların çalışmalarıyla tartışılmaya başlanan davranışsal finans, bu yüzyılın ortasına kadar itibar görmemiş ve dikkate alınmamıştır98.

Son yıllara kadar finans alanındaki bir çok çalışma, insanların tüm yatırım kararlarında, mevcut bilgiyi akılcı ve doğru bir şekilde dikkate aldığı fikrine dayanmaktadır. Fakat finans alanındaki deneysel çalışmalar insanların karar verme sürecinde, sınırsız rasyonellikten ayrıldığını ortaya çıkarmıştır. Bu

96 Daniel, Kent, David, Hirshleifer and Siew Hong TEOH, Investor Psychology in Capital Markets:

Evidence and Policy Implications, Carnegie/Rochester Conference Series in Public Policy at the University of Rochester, April 2001, s.1

www.nyu.edu/econ/user/bisina/kent_hirshleifer_subrahmanyam.pdf (23.08.2007)

97 Cornicello, Behavioral Finance and Speculative Bubble, a.g.e., ss.23-24. 98 Cornicello, Behavioral Finance and Speculative Bubble, a.g.e., s.24.

ayrılma, duruma özel, kişisel yada belirli kişilerle ilgili olmayıp, yatırımcıların çoğunluğunu ilgilendirmektedir. Daniel Kahneman ve Amos Tversky gibi bilişsel psikologların, insanların karar verme süreçlerine ilişkin yapmış oldukları bir çok çalışmada, akılcılıktan sistematik sapmaların olduğu sonucuna ulaşılmıştır99.

Yaklaşık yarım yüzyıl önce, Edwards (1954), gelecekteki araştırmalar için bir gündem oluşturarak karar verme sürecini psikologlar için bir araştırma sahası olarak tanıtmıştır. Allais (1953) belirsizlik altında psikoloji tabanlı pozitif bir seçim kuramının taslağını çıkarırken, Simon (1956), sınırlı akılcılığa dayalı bir bilgi işleme ve karar verme yaklaşımı önermiştir. Bilişsel psikoloji alanında, yargılama ve karar vermeye ilişkin Kahneman ve Tversky (1979), çalışmaları ekonomi ve finans alanında bir çığır açmıştır. Bu çalışma geleneksel disiplinler arası bağlantı kurmanın da ötesine giderek, ekonomi ile psikoloji arasında bir köprü oluşturmuştur100.

Otuz yıl önce, finans alanında kariyer yapan Richard Thaler adlı genç bir akademisyen ile bir arkadaşı, görüş mesafesini sıfıra indiren bir kar fırtınası sürerken, Rochester, New York’ta araba kullanarak bir basketbol maçını izlemeye gitmeyi tasarlıyorlardı. Akıllarını kullanıp gitmemeye karar verdiler. Arkadaşı “ama biletleri almış olsaydık, gitmek zorunda kalacaktık” dedi. Thaler ise “doğru ve ilginç” diye yanıt verdi. İlginçti, çünkü kendi ekonomi teorisine göre biletlerin önceden alınmış olmasının bir maç seyretmek için kar fırtınasına çıkma yiğitliğini gösterme kararını etkilememesi gerekiyordu.

Thaler bu tür anormal hadiseleri biriktirmeye başladı ve nerdeyse tek başına davranışsal finans disiplinini kurdu; bu alan insan tabiatının bizi nasıl akıl dışı ekonomik tercihler yapmaya zorladığını araştırıyor101.

80’li yıllardan başlayarak davranışsal finansın yeniden gündeme alındığı görülmektedir. Özellikle, Etkin Piyasalar Hipotezi ve geleneksel kuramların açıklayamadığı piyasa anomalilerini ortaya çıkartarak, bu kuramların yeterli olmadığı yönünde kanıtlar sunmaktadır102.

99 The Royal Swedish Academy of Sciences, Foundations of Behavioral and Experimental

Economics, 2002, ss.1-2

http://www.kva.se/KVA_Root/swe/awards/nobel/economy/press/ecoread02.asp 02.09.2007

100 The Royal Swedish Academy of Sciences, a.g.e., s.11-12 101 Bernstein, Yatırımın Dört Temel Taşı, a.g.e., s.231

2002 yılı Ekonomi Nobel’i Davranışçı Finans’ın öncülerinden sayılan bir bilim adamına verildi. Daniel Kahneman, insan davranışı, beklentileri ve karar alma mekanizmaları üzerine yazdıkları ve sunduğu kanıtlarla finansın piyasa mekanizmasını anlamaya çalışan bu yeni dalı için bir çıkış noktası oluşturmuş. 2002 yılında Ekonomi Nobel’ini alması ise kendi deyimiyle davranışçı finansın akademi tarafından resmi olarak tanınması anlamına geliyor. Ödülün bu yönü çok önemli, çünkü böylece bu alanda çalışarak bir anlamda aykırı olmayı göze alan bir çok akademisyeni ve piyasa profesyonelini cesaretlendirilmiş oldu103.

Günümüzde, davranışsal finans hızla taraftar bulan ve çok sayıda yapılan bir alan olmakla kalmamış, uluslar arası düzeyde sempozyumlar ve yüksek lisans ve doktora programlarıyla da finans biliminde kendisine iyi bir yer edinmiştir104.