• Sonuç bulunamadı

Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara ge-çifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›r-malarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin bekledikleri-nin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve ku-sursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.

Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:

Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak incele-di¤imizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürek-li olarak ayn› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademesürek-li evrimle ge-liflen de¤il, aniden yeryüzünde oluflan gruplar görü-rüz.157

Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiç-bir geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmaktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Da-has›, bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›k-mas›n›n tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu

ger-ATATÜRK VE GENÇL‹K

çek, ünlü evrimci biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da ka-bul edilir:

Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meyda-na gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahi-bi sahi-bir ak›l taraf›ndan yarat›lm›fl olmalar› gerekir.158

HARUN YAHYA Amber içinde

bulunmufl 25 milyon y›ll›k termit fosilleri.

Günümüzde yaflayan termitlerden tümüyle farks›z.

Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükem-mel bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türle-rin kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yara-t›l›flt›r.

‹nsan›n Evrimi Masal›

Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikle-ri konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist id-dia, bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m yara-t›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤› var-say›lan bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:

1— Australopithecus 2— Homo habilis 3— Homo erectus 4— Homo sapiens

Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na

"güney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun tü-ründen baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof.

Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar›

çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tüken-mifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.159

‹nsan evriminin bir sonraki safhas›n› da evrimciler, "ho-mo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo

seri-ATATÜRK VE GENÇL‹K

sindeki canl›lar, Australopithecuslardan daha geliflmifllerdir. Ev-rimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek haya-li bir evrim flemas› olufltururlar. Bu flema hayahaya-lidir, çünkü ger-çekte bu farkl› s›n›flar›n aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli sa-vunucular›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul eder.160

Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her

HARUN YAHYA

Evrimci yay›nlarda yer alan hayali birtak›m "yar›

maymun, yar› insan" canl›-lar›n çizimleriyle, yani s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir.

birinin, bir sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn›

dönemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir.161

Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bö-lümü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r.162

Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar›

iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine

girdi-¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:

E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› ho-minid (insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤a-c›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki bunlar›n biri di¤erinden gel-mifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.163

K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan haya-li birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insa-n›n evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir ma-saldan ibarettir.

Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Australopit-hecus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insa-na uzainsa-nan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuinsa-na varm›flt›r.

ATATÜRK VE GENÇL‹K

Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bi-limsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur.

Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut ve-rilere dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bun-lardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir.

Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›la-ma" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar:

Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›la-maya ve insan›n fosil tarihinin yorumlanmas›na-

girdi-¤imizde, evrim teorisine inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine kesinlik-le inanan bu kimsekesinlik-lerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› an-da kabul etmeleri bile mümkündür.164

‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l›

bir biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir.

Benzer Belgeler