• Sonuç bulunamadı

IV. Ali Kemal’in İlm-i Ahlak Adlı Eseri

IV.III. Eserin Önemi

1.5. Faziletler ve Reziletler

1.5.6. Dalkavukluk

Dalkavukluk, sevgi ve bağlılığını ifade etmek için birinin yalandan insanın yüzüne karşı övgüde bulunmasıdır. Ali Kemal, dalkavukluğu İmam Şafii’nin sözü ile şöyle ifade etmiştir: “Kim arkadaşının yanında ikiyüzlüyse, Allah katında şerefli değildir.”370

1.5.7. Haset

Şehevî kuvvenin niteliğindeki bozukluktan doğan bir diğer hastalık çeşidi de hasettir. Ali Kemal’e göre haset, başkasındaki nimetten, saadetten dolayı üzülüp o nimet ve saadetin yok olmasını dilemektir.371

Hased kişinin, hırsın çokluğundan dolayı kendisine faydalı olan şeylerle diğer insanlardan üstün olmayı istemesi olarak ifade edebiliriz. Düşünürümüz, nefsin bu hastalığının sebebinin bilgisizlik ve aşırı istek olduğunu söyler. Ayrıca hasetliğe neden olan bu unsurlar zamanla insanı üzüntüye de götürecektir. Şöyle ki, dünya menfaatleri, onları elde etme fırsatının kısıtlılığı ve ihtiyaç maddelerinin az olması nedeniyle hasetliğe yol açar. Yani, dünya menfaatlerinin kısıtlı oluşu, insanları istediği şeylerin başkalarında olmaması arzusuna sevk eder. Hasetli insan bedbaht insandır. Düşünür, ahlaki meziyetlerle ilgili olarak yeri geldiğinde İmam-ı Gazali ve Aristo’dan alıntı yapmaktadır.372

368 Ali Kemal, a.g.e., s. 242; A. Rıfat, a.g.e., s. 239-240. 369 H. Erdem, a.g.e., s. 188-189; Ali Kemal, a.g.e., s. 243. 370 A. Rıfat, a.g.e., s. 217; Ali Kemal, a.g.e., s. 244.

371 Ali Kemal, a.g.e., s. 244-245; A. H. Akseki, a.g.e., s. 327-328.

372 Ali Kemal, a.g.e., s. 244; Komisyon, a.g.e., s. 235-236; R. Kılıç, a.g.e., s. 138-139; Abdülkerim

1.5.8. Kötü Nefs

Hasedin en ağır şekli budur. Başkasındaki nimetlerin yok olmasını içten gelerek büyük bir arzu ile istemektir.373

1.5.9. Şefkat

Ali Kemal’e göre şefkat; başkasının başına gelen istenmeyen bir halden etkilenmek ve bunun giderilmesi için gayret göstermektir; şefkat sevgidir.374

1.5.10. İyilikler

Düşünürümüze göre iyilikler; zekât vermek, kimsesizlerin imdadına koşmaktır. Sadaka hesanatın en kolayı ve en yaygınıdır. Ali Kemal’e göre hiçbir iyilik insan onu başkaları için istemedikçe ahlâkî erdeme dönüşemez. Yine ona göre her bir kişi başkalarına iyilik ettiği zaman nefsine iyilik etmiş olur. Bu itibarla “kendini sevme”, “kişinin nefsine iyilik etmeyi istemesi” olarak açıklanmaktadır.375

1.6. Aile Hayatı 1.6.1. Aile Vazifesi

Ali Kemal, anne–baba ve çocuklardan oluşan küçük aile çatısını aile sayıyor.376

Düşünürümüze göre yüce Allah (c.c) Âdem (a.s) ı yaratığı aynı ruh, aynı cevher ve fıtrattan, birbirleriyle ünsiyet ve ülfüyet bulmaları, birbirlerine sevgi ve muhabbet beslemeleri için Âdem’e eşi Havva’yı da yarattı. Bu ikiliden çocuklar ve torunlar meydana getirip insan neslinin devamlılığını sağlamıştır. Gelişen bu neslin korunması ve devamı için, aile kurumuna ilk adımı evlilikle attırmıştır. Allah, evliliği helal, evlilik dışı ilişkileri de ahlak dışı ve haram kılmıştır. Kur’an’da bazı Peygamberlerin aile fertlerinden söz edilmiş ve bu Peygamberler sağlam bir aile, salih bir yuva ve temiz bir neslin kendilerine verilmesi için Allah'a niyazda bulunmuşlardır. Aile kurumu ve te'sisi ilk insan ikilisinden Allah adına cennette te’sis edilmiş ve Kur’an-ı Kerim’de aile kurumunun kutsal olduğu bildirilmiştir. Ayeti kerimede şöyle ifade edilir: “İçinizden

bekâr olanları, mahiyetinizdeki, köle ve cariyelerinizden durumu iyi olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah, (evlendiklerinden ötürü) onları lütfü ile zengin eder.

373 Ali Kemal, a.g.e., s. 246.

374 İ. A. Çubukçu, a.g.e., s. 87-90; Ali Kemal, a.g.e., s. 247. 375 Ali Kemal, a.g.e., s. 254-255; Komisyon, a.g.e., s. 235. 376 Ali Kemal, a.g.e., s. 258.

Allah, geniş nimet sahibidir, bilendir.”377 Toplumun en küçük yapısını oluşturan ailenin,

mutlu bir yaşam profili için oldukça önem arz ettiğini kolayca anlayabiliriz.378

Kur’an’ı Kerim, eşlerin birbirlerine karşı saygı ve sevgi içerisinde davranmayı, birbirlerine karşı sadakatli olmayı, birbirlerine karşı gözetleyici ve koruyucu olmayı aile kurumunun korunması adına emretmiştir.379

Yüce Allah; erkeklere, eşlerinize iyi davranmayı ve iyi geçinmeyi, hanımlara da kocalarının yuvada olması ya da olmaması durumunda iffetlerini ve kocalarının onurunu korumasını emretmiştir. Ailede eşler arasında gözetilmesi gereken ortak sorumluluklar vardır. Bunlar: Samimiyet, güven, bağlılık, şefkat, yardımlaşma ve hoşgörüdür.380

İslam; aile büyükleri olan anne ve babaya, birbirlerine karşı yüklediği hak ve sorumluluklarının yanında bir de çocuklarına karşı da hak ve görevler yüklemiştir. Aile kurumu içerisinde birer meyve konumunda olan çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, onları sevgiyle büyütmek, dindar yetiştirmek, güzel isim vermek gibi ödevlerle onları sorumlu tutmuştur.381

Ali Kemal’e göre toplumun medeni ve terakkisi aile temeline dayanmaktadır. Tüm içtimai ve siyasi sorumluluklar ve itaatkarane davranış aile okulunda öğrenilir. Ali Kemal, bir çocuğun ilk ve etkili eğitimi ailede başlar; yani insanların yaşamının başında ilk önce aile eğitimine ihtiyacının olduğunu belirtmekte ve ayrıca bu bağlamda öğretmenlere, eğitimcilere, rehberlere olan ihtiyacın önemini de dile getirmektedir. İnsanın hayatının başlangıcında göreceği aile eğitimi ve terbiyesi onun ahlâkî yapısının oluşumunda büyük önem arz etmektedir. Aile ilahi bir bağ ile kurulur; bu bağ iki eşi, valideyn ile evlatlar arasında irtibatı kurar.382

Gerek aile, gerekse de öğretmen ve eğitimciler tarafından uygulanacak olan pedagojik yöntemle bireyde güzel ahlakı oluşturmanın yanı sıra ayrıca önceden edinilmiş olan ahlaki yapının değiştirilmesi de mümkün gözükmektedir. Nitekim düşünürümüze göre insanda daha önce oluşmuş olan belli bir ahlaki yapının değişebilmesi mümkündür.383

377 K. Kerim, Nur 32.

378 E. Güngör, a.g.e., s. 206-209; Ali Kemal, a.g.e., s. 258-260; H. Erdem, a.g.e., s. 148-150. 379 H. Erdem, a.g.e., s. 150-152; R. Kılıç, a.g.e., s. 80-86.

380 H. Erdem, a.g.e., s. 151-152; R. Kılıç, a.g.e., s. 80-83.

381 H. Erdem, a.g.e., s. 161-163; M. Çağrıcı, a.g.e., s.252-256; A. Şeref, a.g.e., s. 95-96. 382 Ali Kemal, a.g.e., s. 258-260; İ. A. Çubukçu, a.g.e., s. 99-103; R. Kılıç, a.g.e., s. 78-79. 383 Ali Kemal, a.g.e., s. 259; H. Erdem, a.g.e., s. 162.

Gerek ahlaki yapının oluşumu, gerekse de değiştirilebilmesi belli bir eğitim ve alışkanlıklardan geçtiği için aile ve çevrenin ahlak üzerindeki etkisi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda en büyük sorumluluğun aile, başka bir ifadeyle anne ve baba üzerinde olduğunu görüyoruz. Çocuğun beğenilir bir ahlaka sahip olmasını temin etmek anne ve baba üzerine zorunludur. Hayatının başlangıcından itibaren eğitimden yoksun kalan bir insan, doğasının esiri olur ve tüm hayatını doğasının vereceği emirler doğrultusunda yaşar. Kamil bir insan ya da Allah’ın halifesi olma vasfı ve görevi ile bağdaşmayan bu durum itibariyle kişi, ya öfkenin ya da şehvetin tuzağına düşer. İşte bütün bunların yaşanmaması için ahlaki oluşum ve değişimde pedagojik unsurun ne kadar önemli olduğu anlaşılmış olmalıdır.384

1.6.2. Evlilik

Ali Kemal, şer’i ve resmi evliliği savunmaktadır. Evliliği karşılıklı bir sadakat ülfiyet saymakta, birini diğerine malik olma durumu olmadığını savunmaktadır.385

Düşünürümüz evliliği şu sözlerle ifade etmektedir: “İzdivaç bir emr-i ilahidir: ‘Size

helal olan kadınlardan nikâhlayın…’ bir irade-i nebeviyedir: ‘Evleniniz çoğalınız sizinle en çok ümmeti olan olayım.’”386

1.6.3. Evlilik Şartları

Ali Kemal’e göre nikâhın ahlaki, fıkhi ve tıbbi şartları vardır. Birçok konuda olduğu gibi nikâh konusunda da fıkhi konulara değinmektedir. Ali Kemal’e göre, sağlıklı olmak evliliğin birinci şartıdır. İrsi hastalığı olup evlenen ve bu hastalığı çocuklarına taşıyan cürüm işlemiştir. Evliliğin ikinci şartı aileyi geçindirme kabiliyetidir. Üçüncüsü tarafların rızası ve dördüncüsü hâkimin rıza ve iznidir.387

Düşünürümüz, eşler arasında denklik yani yaş ve kültür eşitliğini savunmaktadır. Eşler aile yönetme işini bilmeli ve öğrenmelidirler. Ali Kemal, ev işi ve ev idaresini bilen bir eşin eğitimli ve sanatkâr bir eşe tercih edilebileceğini savunur.388

384 N. Tusi, a.g.e., s. 207-212; Ali Kemal, a.g.e., s. 260; A. H. Akseki, a.g.e., s. 269-272. 385 E. Göngür, a.g.e., s. 206-207; Ali Kemal, a.g.e., s. 260-261.

386 Ali Kemal, a.g.e., s. 261.

387 H. Erdem, a.g.e., s.151-152; Ali Kemal, a.g.e., s. 261-262; A. Şeref, a.g.e., s. 88-89. 388 Ali Kemal, a.g.e., s. 262; A. Şeref, a.g.e., s. 88-89, 90-92.

1.6.4. Karşılıklı Haklar

Ali Kemal’e göre aile reisi ve yöneticisi erkektir. Hanede kadın kocasının hizmetçisi değildir. İslami düşünce ve akidesi kadını yaratılışta erkekle birlikte çamur ve ilahi ruh olan aynı neftsen (cevherden) yaratıldığını ilan eder. Nitekim ayeti kerimede: “Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden

pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının.”389 diye

ifade edilir. Bu hakikat ile tüm farklı inanışları ve bakışları Kur’an ret eder. Ayetin açılımına baktığımızda öncelikle: Hitab, erkek ve kadına beraber edilmiş, ‘Ey İnsanlar!’ Yani ikisi insanlıkta eşittirler. Sonra: Her ikisi de ayette takvaya, taat ve ibadete davet edilmişlerdir. Bu bir mükellefiyettir; mükellefiyet ise akıl gerektirir. Öyleyse ikisi de canlılar içerisinde yalnız akıl sahibidirler. Daha sonra da: ikisinin de aynı cevherden yaratıldığına vurgu yapılmıştır.390

Kur’an-ı Kerîm’de, Hz. Havva’nın yaratılma nedeni ‘Âdem’e hayat arkadaşı olması ve onunla huzur bulması’ olarak belirtilir. Bu duruma göre, yine insan türünden, Âdem’in yadırgamayacağı, yakınlık ve ünsiyet duyacağı, birlikte yaşayıp güçlükleri birlikte göğüsleyeceği ve belki en önemlisi de kıyamete kadar gelecek insan neslinin ilk annesi olacak bir kadın yaratılmıştı. Ayeti kerimede bu durum şöyle dile getirilir:

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”391 Yani erkek için kadını, kadın için erkeği

yaratmıştır; bunu da kendi varlığının ve kudretinin nişanelerinden saymıştır. Ayetin akışında (min enfusikum) ifadesiyle kadın ve erkeğin farklı rütbe ve meziyetlere sahip olmadıkları, ikisinin de aynı cevher ve aynı ruhtan yaratıldığı vurgulanmıştır. İnsan yaratılışının iki cins olarak yaratılmasındaki yegâne hedef huzur ve mutluluktur. Çünkü ayetin devamında birbiriniz için yaratılmanız; birbirinizle huzur ve mutluluk bulmanız içindir. Âdem babamız cennetin tüm nimetleri kendisine verilmesine rağmen, ünsiyet ve ülfüyet bulamamış; bu nedenle yüce Allah karşı cinsi olan Havva anamızı onun yaratıldığı aynı cevherden birbirleriyle ünsüyet ve ülfüyet bulmaları için yaratmıştır. Ayetin devamı “Sizi birbirinizle huzur ve mutluluk bulasınız diye sizi (erkek ve kadını)

birbiriniz için yaratmış; aranızda da sevgi ve merhamet bağı bırakmıştır.”392 Bu

389 K. Kerim, Nisa 1.

390 M. Çağrıcı, a.g.e., s. 85-86; R. Kılıç, a.g.e., s. 11-13. 391 K. Kerim, Rum 21.

ayetlerin vurguladığı husus insanın mutluluğu için erkek ve kadının birlikte olması gerektiği noktasındadır.393

İslam düşüncesi, tüm insanlar Hz. Âdem ve Havva’dan türeye geldiği, insanoğlunun insan olma vasfında eşit olduğunu ilan etmiştir. Kur’an-ı Kerim bunu şu sözlerle ilan eder: “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde

taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”394 İslam’ın önemle üzerinde durduğu ırk ayırımını ve

üstünlüğünü ret etme ilkesi, aslında İslam’ın ayrıcı vasıflarından birini teşkil etmektedir. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de ve onun canlı açıklayıcısı sünnette, yaratıklar arasındaki üstünlük sadece insanlık vasıflarındaki kemal ve yaratıcıya olan yakınlık derecesine bağlanmıştır.395

İnsanlardan birinin diğerine üstünlüğünün olmadığı, üstünlük ve faziletin ancak takva, bilgi ve hizmetle olduğunu Kur’an-ı Kerim’de buyrulmuştur. Allah katında en üstün olan, en çok takva sahibi olan kişi olduğunu, bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığını, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad edenlerin derece bakımından oturanlardan üstün olduğu açıkça ifade edilmiştir. Yine Kur’an’da; insanlığın birliği ve kerameti yardımlaşmayla, din ve vicdan hürriyetinin ise eşitlik ilkesiyle gerçekleştiği vurgulanmıştır.396

Düşünürümüze göre çocuk eğitimi ve terbiyesi kadının aile görevidir. Ev sermayesinin zayi’ veya bekası kadına bağlıdır. Ailede kadın güçlü etkendir.397

Benzer Belgeler